İnsanoğlu her an çeşitli renklerin içinde yaşamakta ve bu renklerden etkilenmektedir. Günlük hayatta renklerin insan üzerine tesiri uzmanlar tarafından tespit edildikten sonra birçok alanda kullanımı da önem kazanmıştır. Buna trafik ışıklarının kırmızı ve yeşil olması, tehlike ve uyarı levhalarının sarı-siyah olması, sağlık çalışanlarının beyaz giymesi gibi misâller verilebilir.
Renkler bulundukları ortamı büyük veya küçük, sıcak veya soğuk, ağır veya rahat gösterebilirler. Renkler insanları heyecanlandırabilir veya sâkinleştirebilir, mutlu veya üzgün hissettirebilirler, onların enerjilerini artırabilir veya azaltabilirler. Özetle her rengin kendine özel fiziksel, zihinsel ve ruhsal etkisi vardır. Bu sebeple tıpta, mîmârîde, eğitim alanlarında, özellikle reklamcılık ve tekstil ürünlerinde, sanâyide hattâ siyâsette renkler kendisini göstermektedir. Renklerin topluma ve olaylara yön vermesi üzerine “renk teorileri”, “renk psikolojisi”, “renk terapi”, “renk antropolojisi” alanları doğmuştur.
İslâm’da renklerin önemi Kur’ân ve hadislerde de geçmektedir. Kur’ân-ı Kerîm’de beyaz, siyah, yeşil, sarı, kırmızı ve mavi olmak üzere altı temel renk geçmektedir. Siyah ve beyaz en sık geçen renkler1 olmakla birlikte, sekiz yerde yeşil renk2, beş yerde de sarı renk3 geçmektedir. Kırmızı4 ve mavi rengi5 ise birer kere geçmektedir. Bu renklerden yeşil çoğu zaman cennet rengini, cennettekilerin kıyâfetlerinin rengini, beyaz yaşlılığın alâmeti olarak saçların beyazlamasını, göğün kıpkırmızı olması kıyâmet dehşetini, siyahlık ve sarılık kuruyup gitmeyi, geçiciliği anlatmaktadır.6
Hadislerin birçoğunda renkler geçmektedir. Örneğin Peygamberimiz (sav) giyilmesi uygun renkleri haber vermektedir. “Beyaz elbise giyiniz. Şüphesiz bu, elbiselerinizin en hayırlısıdır. Ölülerinizi de onunla kefenleyiniz.”7 “Üzerinde kırmızı renkli iki giyecek bulunan bir adam geldi ve Rasûlullâh’a (sav) selâm verdi. Ama (sav) adamın selâmını almadı.”8
Peygamberimizin kurbanlık tercihinde, ayakları, gözleri ve karnı kara olup vücûdunun diğer kısımları beyaz olan, boynuzlu koçları diğer renkteki koyunlara tercîh etmesi de buna örnektir.9
İslâm fıkhında da renkler birçok hükmün ortaya çıkmasında önemli sayılmıştır. Siyah ipin beyaz ipten ayrılması, oruç için belirleyici bir unsurdur. Peygamberimizin, saçların siyaha boyanmaması emri, siyah boyanın kimi âlimlerce haram sayılmasına sebeptir. Suyun renginin bozulması abdeste mânî olan bir unsurdur. Yine alış-veriş akitlerinde, alınacak malın rengindeki bir kusur akdi etkilemektedir. Namazda ten rengini gösterecek renkte kıyâfet tercîhi ‘setru’l avret’i etkileyen bir unsurdur.10
Renklerin mânevî anlamda da kişinin iç âlemini ifâde eden bir unsuru vardır. Suhreverdî’nin Avârifü’l-Meârif isimli eserine almış olduğu rivâyete göre; “Hz. Âdem (as) yeryüzüne indirildiği zaman, işlediği hatânın eserinden cesedi siyah olmuştu. Allâhu Teâlâ tevbesini kabûl edince, kendisine “eyyâm-ı biyz” orucunu tutmasını emretti. Tuttuğu her bir gün oruçla cesedinin üçte biri beyazlaştı. Üçüncü gün bütün vücûdu bembeyaz oldu.”11
Tasavvuf ilminde de renkler önemi hâizdir. Her letâifin bir renginin olması, her bir nefis mertebesinin bir rengi olması gibi. Bu renkler her bir tarîkate göre farklılık göstermektedir.12
Mevlânâ da Mesnevî’sinde renklerden bahsetmektedir. Ona göre çok renklilik kesreti, tek renk olan Allâh’ın boyası ise vahdeti temsîl etmektedir.13
“Bu dışarıda görülen renkler, güneşin ve Süha yıldızının ışığı ile görünür. İç âlemin renkleri ise, ancak Allâh'ın yücelik nûrlarının aksi ile belli olur.”14 diyen Mevlânâ her insanın iç âleminin rengi olduğunu, bunun ancak Allâh’ın nûru ile görüleceğini ifâde eder. Nitekim sâlih kimselerin, kişilerin yüzlerindeki nûrun renginden nefsinin hangi mertebede olduğunu bilecekleri ifâde edilmektedir.
Mevlânâ renklerin ötesinde gönül gözü ile görülen renklerin yedi tane olduğuna işâretle şöyle der: “Böylece sabırla ve sebatla, yâni ayak direyişi ve dayanışı ile cisimlerin yedi rengini gören baş gözünden başka, bir gönül gözü elde edesin.” Şefik Can, bu beytin şerhinde şöyle demektedir: “Beyitte geçen yedi rengi, baş gözü ile görüyoruz. Gönül gözü, o yedi rengin ötesindeki renkleri görür. Ârifler, o yedi rengin ötesindeki yedi rengi şöyle değerlendirmişlerdir: Birinci renk beyaz; İslam. İkinci renk sarı; îman. Üçüncü renk koyu mavi; ihsan. Dördüncü renk yeşil; huzur ve itmînan. Beşinci renk; açık mavi; ibkan. Altıncı renk kırmızı; irfan. Yedinci renk siyah; hayranlıktır.”15
Bilâ Levn Olmak
Tasavvufta renk konusunun en önemli kavramı “bîrenk” ya da “bilâ levn” olmaktır. Farsçada renksizlik anlamına gelen bîrenk aynı zamanda bütün renkleri içinde barındırmaktadır. Rengârenk boyanmış bir çark döndüğünde tüm renklerden ârî, saf bir beyaz hâline geliyorsa, Allâh'ın rengi olan renksizliğe ulaşmış sûfîlerde her renk var olmakla birlikte16 renksiz olmak tasavvufta zirvenin sembolüdür.
Mevlânâ renklerin aslının renksizlik olduğunu, renk ifâdesiyle daha çok insanın hâline işâret edildiğini, renkten renge girmek yerine bîrenk olmak gerekliliğini Mesnevî’nin pek çok yerinde vurgulamaktadır.
“İki yüz çeşit renkten, renksizliğe ancak bir yol vardır. Renk buluta benzer, renksizlik ise ay gibidir.”17 “Gönüllerini Allâh'ı anarak, iyi işler yaparak cilâlamış, parlatmış olanlar renkten ve kokudan kurtulmuşlardır.”18
“Bütün bu telvînler, renkler, renge boyanışlar, hep zamandan peyda olur. Zamandan kurtulan, renkten renge girişten kurtulur.”19
Tasavvufî tekâmülde “ölmeden önce ölmeyi” ifâde eden beyaz ölüm (açlık), siyah ölüm (Halkın ezâ ve cefâsına sabr), kırmızı ölüm (ibâdete iştiyak duymak, sâlih amel), yeşil ölüm (yama üzerine yama atılmış elbise giymekle nefsin arzusuna karşı durmak) denilen dört fenâ aşaması vardır. Bunları aşan kişi, sonunda bekaa’ya ulaşır. “Bekâda ise olgunluk sonucu “kulluk” yâni Allâh’ın esmâsının tamâmının kâmil bir mazharı olan “renksizlik” ortaya çıkar… Bu makamda sâlik yek renk (tek renk) olmaktan kurtulmuş, imkân dâiresini aşmış her renk olmuştur. Yâni Hakk’ın boyasına boyanıp renksiz olmuştur.”20
Renkten renge girmek, kişinin ayaklarını yere tam basmadığının bir işâretidir. Tüm renklerin sonundaki renksizlik ise olmuşluğun bir işâreti olmakla birlikte kişi o mertebede boyanan değil boyayan, etkilenen değil etkileyen, herkesin arkasına giden değil, arkasından gidilen kemâlât sâhibi bir zât olmuş olur; ki işte bu Allâhu Teâlâ’nın âyette “sıbgatullah” dediği boyasıdır. Onu hiçbir şey etkileyemez, Hakk’tan gayrısı onu değiştiremez.
Dipnotlar
1 Bakara 2/187, Âl-i İmran3/106.-107, Fâtır 35/27, Zümer 39/60, Nahl 16/58, Zuhruf 43/17.
2 En’âm 6/99
3 el- Bakara, 2/69. 35, el-Murselât, 77/33.
4 Fâtır 35/27.
5 Tâhâ 102.
6 Beşir Çelik Kur’an’da Zikri Geçen Renkler ve Renklerle Verilen Mesajlar, Siirt Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2019, s. 81-100.
7 Tirmizî, t.y., s. 1085
8 Ebû Dâvûd, 2004, s. 445.
9 Buhârî, 2003, s. 1056
10 Tuba Hacer Korkmaz, Renk ve Fıkhî Hükümlere Tesiri, IV. Türkiye Lisansüstü Çalışmaları Kongresi - Bildiriler Kitabı IV, İstanbul 2015, s.303-304-305.
11 Şihabeddin Suhreverdî, Avârifü’l-Meârif, Çev: Dilaver Selvi, PDF, s.274.
12 Bkz. Diyanet İslam ansiklopedisi, Atvar-ı Seb’a, Letâif-i Hamse.
13 Şefik Can, Mesnevi Şerhi, PDF, s.23.
14 Şefik Can, Mesnevi Şerhi, PDF, s.52.
15 Şefik Can, Mesnevi Şerhi, PDF, s.196.
16 Ethem Cebecioğlu,”Bi-Reng”, Tasavvuf Terimleri ve Deyimleri Sözlüğü, Anka Yayınevi, İstanbul 2004.
17 Şefik Can, Mesnevi Şerhi, PDF, s.138.
18 Şefik Can, Mesnevi Şerhi, PDF, s.139.
19 Şefik Can, Mesnevi Şerhi, PDF, s.456.
20 http://akademik.semazen.net/author_article_detail.php?id=1255
Mart 2021, sayfa no: 54-55-56
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak