Ara

Ramazân-ı Şerîf Rûhunu Sürdürmek / İrem Baysal

Ramazân-ı Şerîf Rûhunu Sürdürmek / İrem Baysal

Her yıl çocuksu bir neşeyle karşıladığımız, başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennemden kurtuluş olan Ramazân-ı şerîf ayına kavuştuk. Bu yıl Filistin’de Gazze’deki kardeşlerimizin içinde bulunduğu acı durumdan dolayı yüreğimiz buruk, kanadımız kırık olsa da bu mübârek ayın hürmetine duâlarımızla, yardımlarımız ve duruşumuzla dâimâ yanlarında olmaya devâm edeceğiz. Ramazân-ı şerîf ayı toplumun büyük kesiminde bir değişime, berekete ve Allâh'ın izniyle güzelleşmeye vesîle olur. Bu vesîleyle boykota devâm ederek, duâlarımızı artırarak ve infâkımız ile bu güzelleşmeden nasîbimizi almaya gayret içindeyiz. 

"Kalpler Allâh'ı anmakla tatmîn olur." (Ra’d, 28.) âyetine binâen tevhîd şuurunu Ramazân-ı Şerîf'te bilhassa tesbîhatlarımızı artırarak, dilimizi zikirle ıslatarak yüreklerimizde yeşertmeye gayret ediyoruz. 

Allâh'ımızın (cc) "İnsanın oruç dışında her ameli kendisi içindir. Oruç benim içindir, mükâfâtını da Ben vereceğim." buyurması, Ramazân-ı şerîfin içinde bin aydan daha hayırlı Kadir Gecesi’ni bulundurması gibi sebeplerden bu mübârek zamanda verilen sadakanın, yapılan infâkın, ağırlanan misâfirin ve tüm ibâdetlerin, yılın geri kalan zamanlarında yapılanlardan daha farklı mükâfatlandırılacağını biliyoruz.

Peki Ramazân-ı Şerîf rûhunu Şevval ayında devâm ettirmeyi düşünüyor muyuz?

Üç ayların başladığı günden itibâren kuş gibi Ramazan heyecânıyla çırpınan kalbimiz bayram sevinci sonrası birdenbire duruluverecek mi?

Recep ve Şaban ayında tutmaya başladığımız oruçlar, uygulamaya çalıştığımız programlar ile kendimizi Ramazân-ı Şerîf’e kadar hazırladık ve bu mübârek ayda tüm ibâdetlerimizi daha da dikkatli yaptık. Sabrettik, saygılı olduk, misâfirler kabûl ettik, infâkı artırdık, daha anlayışlı daha sevecen olduk. Bize bayramı getiren Şevval ayında da Ramazan ayı boyunca bizi saran bu rûhu devâm ettirmeye niyet edelim. “Ramazân-ı Şerîf Rûhunu Kaybetme” mottosu ile yola çıkalım. Elbette Ramazan ayında yaptığımız gibi her gün oruç tutamayız veya her gün bir cüz Kur'ân-ı Kerîm okuyamayız belki fakat devâm ettirebileceğimiz, alışkanlık olarak hayâtımızda oturtabileceğimiz birçok ibâdet ve davranış olduğunu düşünüyorum.

İlk olarak, sabırlı ve anlayışlı olmayı, yemek orucunu bıraksak da susma orucunu, sabır orucunu sürdürmeyi deneyebiliriz. Sabırlı, anlayışlı ve dürüst olmak bir aya özel olmamalı. Tüm ömrümüz boyunca dilimizi kötü sözlerle zihnimizi de kötü düşüncelerle kirletmemeye niyet edebiliriz. Ramazân-ı Şerîf ayında verdiğimiz gibi infâkı devâm ettirebiliriz, her gün cüz'î miktarda da olsa sadaka vermeye devâm etmek, evimizde bir sadaka kumbarası bulundurmak Ramazan rûhunu diri tutmaya yardımcı olacaktır. Ayrıca, akraba ve sevdiklerimizi gözetmeye, arayıp hâl-hatır sormaya ve ihtiyaç sâhiplerine iftar ettirmeye devâm edebiliriz. Günümüz yoğun dünyâsında yaşlılarımıza telefon etmeyi dahi unuttuğumuz oluyor. Oysa yaşlılarımızdan, hastalarımızdan, yetimlerden ve ihtiyaç sahiplerinden sorumluyuz. Onların hâlini hatırını sormamız, onları ziyâret etmemiz, onlara telefon edip duâlarını almamız hem bizim ömrümüzü bereketlendirecek hem de onları memnûn edecektir.

Hz. Peygamberimiz (sav), “Kim Ramazan orucunu tutar ve ona Şevval ayından altı gün ilâve ederse, sanki yılın bütününde oruç tutmuş gibi olur.” (Müslim, Sıyâm, 204) buyurmuştur. Bu oruç peşpeşe tutulabileceği gibi ara verilerek de tutulabilir (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, 2/435). Hadîs-i Şerîf’te buyurulduğu gibi Şevval ayında tutulması tavsiye buyrulan altı günlük orucu tutabiliriz, bu sâyede hem tavsiyeye uymuş hem de tutamadığımız oruçların borçlarını azaltmış oluruz. Ramazân-ı Şerîf’te artırdığımız zikirleri devâm ettirmek, tesbîhi elimizden, Rabb’imizin zikrini dilimizden düşürmemek bize çok az eforla çok fazla mükâfat kazandırabilir. Günlük yaptığımız Kur'ân-ı Kerîm okumalarını devâm ettirmeye çalışabiliriz, mukābele yaptığımız saatte Şevval ayında da Kur'ân-ı Kerîm ile meşgûl olabiliriz ve Ramazan ayında sahura kalktığımız saatlerde yine Şevval ayında teheccüd namazı kılmak için uyanmayı deneyebiliriz. Âlemlere rahmet Peygamber Efendimiz (sav) “Gece namazını kılın; çünkü bu sizden önceki sâlih kulların devâm ettiği, Allâh'a yaklaşmaya vesîle olan, günahları örten ve engelleyen bir ibâdettir.” buyurmuş (Tirmizî, “Daʿavât”, 101), bizleri teheccüd namazına özendirmiştir. 

Ramazân-ı Şerîf ayında yapılan ibâdetler ve iyilikler hiç şüphesiz Allah katında büyük karşılıklar ile mükâfatlandırılacaktır. Bunun yanısıra, Şevval ayında da bu güzellikleri devâm ettirmeye gayret etmelidir. Ramazân-ı Şerîf rûhunu sürdürmeye gayret etmemiz güzellikleri hayâtımıza yerleştirmemiz açısından hayırlı bir vesîle olacaktır.

Bir ayı değil her ayı Ramazân-ı Şerîf rûhu, heyecânı, neşesi ve gayretiyle yaşayabilmek duâsı ile… 

Nisan 2024, sayfa no: 14-15 

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak