Ara

Peygamberimizin Devlet İdaresi

Peygamberimizin Devlet İdaresi

Cenab-ı Hakk, Peygamberimiz (sav)'e İslam Dini'ni tebliğ ve bütün insanları O'na davet etme görevini verdikten sonra bilhassa Müslümanların devlet haline geldikleri Medine devrinde 222 Ayet-i Kerime ile devlet kurmasını ve idare etmesini de emretmişti. İdare ilgili sadece Kütüb-i Sitte'de 119 Hadis-i Şerif mevcuttur. Mekke'nin fethi üzerine Peygamberimiz (sav) vergi memurları gönderdi. Tarih kitapları 24 tahsildarın adını zikrederler. Valilerini ve memurlarını tayin ediyordu. 13 valiyi bizzat tayin etmişti. Müezzin ve imamlar nasbediyor, anlaşmalar imzalıyor, hazineye bakıyor, hakim ve kadıları tayin ediyordu. Hz. Ali ve Muaz bin Cebel (ra) ilk hakimlerdendi. Ayrıca Efendimiz (sav) askerleri teçhiz ediyor, eğitim yaptırıyor, şer'î hüküm verip bizzat infaz ediyor, siyasi idareyle meşgul olup memurları sorumlu tutuyordu. Yalnız Peygamberimiz (sav)'in idaresi ne polis teşkilatına ne de devlet dairelerine muhtaçtı. Bulunduğu yerde ne bakanı ne diplomatı ne valisi ne de hakimi vardı. Hepsini kendisi yapıyor, alelade Müslümanlardan kendini farklı addetmiyordu. Din ve dünya işlerini beraberce yürütüyor, kapitalizm ve sosyalizm gibi sadece malla değil, din, akıl, can, nesil ve mal emniyetini devamlı garanti altında tutuyordu. Şimdi o idarenin bazı önemli müesseselerini kısa kısa ele almaya çalışacağız:

RASULULLAH (SAV) DEVRİNDE EĞİTİM

Peygamberimiz (sav)'in kıblesini mucize olarak pusulasız tayin ettiği Mescid-i Nebevi'nin cami ve lojman kısmının yanında mektep ve mertebe olarak kullanılan bir de Suffe kısmı vardı. Burada çoğu zaman kendisinin bizzat ders verdiği bu medresede görevlendirdiği bazı müderrisleri de vardı. Onları kendileri tayin ediyorlardı. Kur'ân muallimi olan Ubade bin Samit ve hattat ve hikmet muallimi Said İbni Ass (ra) bunlardandı. Suffe'de tefsir ve kıraat dersleri de veriliyordu. Öğrencilere Efendimiz (sav) başkan da tayin ediyordu. Onların iaşe işleriyle de ilgileniyordu. Bugünkü tabirle burs temin ediyordu. Sa'd İbni Ubade (ra) seksen öğrenciye burs veriyor, onların iaşelerini temin ediyordu. Suffe aynı zamanda yurt idi. Peygamberimiz (sav), sağlığında Medine-i Münevvere'de dokuz cami ve dokuz medrese açmış, Medine'nin muhtelif mahallelerinde bir çok mektep açmıştır. Darul-Kurra bunlardan bir tanesidir. O devirde eğitim meccani, parasızdı. Rasulullah (sav) Ubade bin Samit (ra)'e bir öğrencisinin yay hediye ettiğini öğrenince "bu ateşten bir yaydır" buyurmuştur. "Ben Allah (cc) tarafından bir muallim olarak gönderildim." buyuran Efendimiz (sav) idare başkanlığı, medrese hocalığı ve cami imamlığını birleştirmişti. Haftanın bir gününü kadınlara ders için ayırmıştı. Bu konuda annelerimiz (ra) de yardımcı olurdu. Tefsir kitapları Ahzab Suresi'nin "Evlerinizde okunan Allah Teala'nın Ayetlerini ve hikmeti hatırlayın, mealindeki 34. Ayetini "nakledin" şeklinde tefsir etmişti. Sahabe kadınları arasında yirmi tane kadın hukukçunun yetişmesi, bu eğitim seviyesini belirtmeye yeterdi. Peygamberimiz (sav), İslamın nefsen tatbiki ve tahsili için yeni İslama girenlerin memleketlerini terk edip Medine'ye yerleşmelerini emrediyordu. Etrafa gönderilen valiler hukuk, sağlık, temizlik ve cezaların tatbiki ile birlikte eğitim işleriyle de görevli idiler. Yemen valisi Amr İbn Hazm'a gönderilen tayin talimatnamesinde bütün bunlar zikredilmişti. Eğitim ihtisasla yapılırdı. Rasul-i Ekrem (sav):"Kim şu veya şu ilmi öğrenmek isterse filan veya falan kimseye gitsin." buyururlardı. Ayrıca anne-babalara çocuklarına nişan alma, yüzme, aritmetik, hekimlik, sağlık, astronomi, ilm-i nesep, tarih ve Kur'ân'ı Kerim tilaveti (musiki) öğretmelerini emrederdi. Yabancı dil öğrenmeyi de emretmişti. Hz. Zeyd Kıptice, Farsça, Yunanca ve Habeşçe biliyordu. Sahabe-i Kiram astronomi ve meteoroloji ilminde çok ileri bir seviyede idi.

ADLİYE

Her din mensubu kazada  (hüküm vermede) muhtardı. Kettani ve İbn Sa'd gibi kaynak kitaplarımız bir çok hakim listesi vermektedirler. Efendimiz (sav) özel hakimler de tayin ediyordu. Kendisi sadece temyiz ediyor, yargıtay vazifesini ifa ediyordu. Mahkemeler bağımsızdı. Mesuliyet şahsi idi. Hammurabi kanunlarında bir kızı öldürenin kızı öldürülürdü. İslam'da ise "hiçbir günahkâr diğer bir günahkârın yükünü taşımaz!" kaidesi yer alır. Hükümlerde kesinlik esastır. "Şüpheli şeylerde cezaları kaldırınız." düsturu vardır. Önceleri kuvvetli aile, ödenmesi gerekenin yarısını öderdi. İslam ise hukuk ve cezalarda mutlak eşitliği getirdi. İnsan dışında hiçbir mahluku sorumlu tutmaz. Mahkemede şahitler ayrı ayrı dinlenir. İki şahit şartı vardır. İslam mahkemesinde avukat yoktur. Verilen kararlar kısa ve mücmel olur. Derhal infaz ve tatbik edilir. Soruşturma ise gizli yapılır. Adalet meccanidir. Mahkemeye hiçbir taraf ücret ödemez. Hakim ve yardımcılarının maaşını hükümet verir. Hakim en yüksek maaş alan devlet memurudur. Attab (ra)'ı Mekke hakimi tayin eden Rasulullah (sav), ona otuz dirhem maaş bağlamıştır. Hz. Ömer devrinde hakim maaşı beş yüz dirhemdi. İslam mahkemesinde hakimler şurası da mevcuttur. Maznun, soruşturma sırasında hapsedilebilir. Kaçmayacağına veya mahkemeye geleceğine dair söz alınıp serbest de bırakılabilir. Peygamberimiz (sav), herhangi bir binayı hapishane olarak kullanırdı. Ömer (ra), bir evi hapishane olarak satın almıştı. Efendimiz (sav) keşif yapar, ehl-i vukuf gönderirdi. Zina eden Hz. Maiz'de cunun, hastalık, sarhoşluk vesaire olup-olmadığını araştırmıştı. Rasul-i Ekrem (sav) zamanında hakimler sadece hukuk işlerine değil muhafızlık, kasadarlık, kıymetli eşyalar için mutemetlik, muhtesiplik (ammenin teftişi), ölçü ve tartı kontrolü, hileli işler ve alış-verişlere de bakarlardı.

ANAYASA

İlk anayasayı vaaz eden, ortaya koyan Peygamber Efendimiz (sav) idi. Anayasada yer alan sabit bazı hükümler vardı. Birkaçı şunlardır: "Hakimiyet Allah'ındır." Seçim ve biat için iki temel esastır. Harpte askeri müdafaa, sulhta adaleti temin ve yaymak halifenin iki önemli görevidir. Hükümdarı, devlet başkanını en mütevazi vatandaş bile adalet huzuruna getirebilir. Din-devlet, madde-mana birdir.İktidar süresi hayat kaydıyladır. Yalnız belli süre de yasak edilmemiştir.

TABABET

Rasulullah (sav), tıp ve hekimlik ilmi öğrenmeyenlerim tedavi ile işgalini yasaklar ve sorumlu tutardı. Doktora verilen ücreti tecviz etmiştir. Bir kısım Ayet-i Kerime'lerde tıptan bahsedilir. Mesela balın şifa olduğunu belirten Nahl Suresi'nin 69. Ayet-i Kerime'si gibi. Hz. Eyyub kıssasında kaplıca suyu ile tedaviden bahsedilmektedir. Hz. Yakup (as) ve Hz. Yusuf (as) kıssasında göz hastalığından ve şifasından bahsedilir. Oruç ibadetinin tıbbi faydaları izaha muhtaç değildir. Savaşlarda hasta bakıcılar bulundurulurdu. Hz. Rufeyda (ra) bunlardan biridir.  Peygamberimiz (sav) tebdil havayı emrederlerdi. Bir tabibin kurbağanın bünyesinde ilaç bulunduğundan bahsetmesi üzerine kurbağanın öldürülmesini yasaklamıştı. Yedi ayrı kuyudan alınan su ile kendisi bizzat yıkanarak tedavi olmuştu. Dağlama ve hacamat öğrettiği tedavi metodlarındandı. "Cüzzamlıdan aslandan kaçar gibi kaçın." buyurarak bulaşıcı hastalıklardan kaçınmayı öğretmiş ve ayrı bir mucizedir ki cüzzam hastalığının mikrobu aslana benzemektedir. Tırnak, saç, koltuk ve kasık tıraşı üzerinde özellikle durur., diş temizliği açısından büyük önemi olan misvak kullanmayı emrederdi. Abdest ve gusüldeki tıbbi faydalar ise izahtan varestedir. Peygamberimiz (sav)'in Siyasetinin Temel Esasları 1-İslamı Tebliğ 2- Ahlakilik ve Adalet 3- İnsanların Eşitliği 4- Toparlanma ve Yayılma 5- Teknik Gelişme 6- Haber Alma Hizmeti 7- Dahilde Tesanüt ve Sulh 8- Diplomatik Savaş 9- İktisadi Baskı 10- İnsan Kanına Saygı 11- Düşmanı Düşmanıyla Kuşatma 12- Düşman Arasına Tefrika Sokma 13- Düşmanın Dost ve Müttefiklerini Kendi Tarafına Toplama 14- Düşmanın Bir Kısmının Yakınlığını Kazanma 15- Mühtedilerin Haysiyet ve Şerefini Korumak

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak