İlk insan Hz. Âdem aynı zamanda ilk peygamberdir. Bu, insanın peygambersiz olamayacağının açık bir göstergesidir. Yüce Yaratıcı, ilk insanı ilk elçi kılarak insanlığa rahmetini bir kez daha göstermiş ve ilk peygamberden son peygambere kadar gönderdiği pek çok peygamberle insanlığı hep hidâyete, iyilik ve güzelliğe dâvet etmiştir. Bu itibarla insanlık, asıl olarak peygamber neslinden gelmekle peygamber evlâdıdır ve birbirinin kardeşidir. Kur’ân, pek çok âyetinde insanlığın peygamber evlâdı oluşunu hatırlatarak onları babalarına lâyık evlatlar olmaya dâvet eder. Kur’ân’ın bu hitaplarını iki kısımda değerlendirebiliriz. Birinci grup hitaplarda genel olarak insanlığa peygamber evlatları olarak seslenilir. İkinci tarz hitaplarda ise bâzı peygamberler özel olarak kendi çocuklarına seslenirler. Aslında onların bu çağrıları da tüm babalar ve insanlık için örnek çağrılardır. Şimdi konuyla ilgili âyetleri okuyalım:
- Genel Çağrıda Peygamber Evlatları
- Âdemoğulları
Yüce Rabbimiz, Hayat Düstûrumuz Kur’ân-ı Kerîm’de genel olarak insanlığa Ey Âdemoğulları diye seslenir. Kur’ân, beş âyetinde1 tüm insanlığa Hz. Âdem’in çocukları olduğunu hatırlatır. Hz. Âdem Allah tarafından seçilmiş, eğitilmiş, bilgi ile donatılmış, meleklerden üstün kılınmış ve halîfe olarak yeryüzüne gönderilmiş bir kişidir. O, cennetteki hayâtında cennet kültürü ile donatılmış ve yaşadığı cennet hayâtını yeryüzünde kurmak için görevlendirilmiştir. Yine o, yanlış yaptığında hatâda ısrar etmeyip tevbe etmeyi erdem kabûl etmiş bir seçkindir. İnsanlık, pek çok şey gibi yanlışta ısrâr etmemeyi ve tevbe ile Rabbe yönelmeyi Hz. Âdem’den öğrenmiştir. Kur’ân’ın “Ey Âdemoğulları” çağrısını duyan insanlara düşen, ataları Âdem gibi seçkin ve temiz olmak, Yüce Allâh’ın rızâsını kazanma yarışı içerisinde yer almaktır. Aynı zamanda bu ifâde, tüm insanlığın kardeş olduğunu da îlân eden bir çağrıdır. Nitekim Vedâ Hutbesinde Peygamberimiz (sav) şöyle buyurarak etnik ayrım ve üstünlüğün İslâm’da olmadığını îlân etmiştir: “İnsanlar, hepiniz Âdem’densiniz. Âdem ise topraktandır. Arab’ın Arab olmayana, Arab olmayanın da Arab’a herhangi bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvâda/Allâh’a karşı sorumluluğunu yerine getirmededir.” Kur’ân’da ‘Ey Âdemoğulları’ diye başlayan âyetlerin ikisi şöyledir: “Ey Âdemoğulları, şeytan, ana babanızı, çirkin yerlerini onlara göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi sizi de şaşırtıp bir belâya düşürmesin!”2 “Ey Âdemoğulları, Ben sizden, ‘Şeytâna tapmayın, o sizin apaçık düşmanınızdır’ diye söz almadım mı?”3
- Nûh’un Evlatları
Yüce Rabbimiz bir âyetinde, Ey Nûh ile berâber gemide taşıdıklarımızın zürriyeti4, yâni Ey Nûh’un Evlatları buyurur. Bu ifâdeyle Tûfandan sonra Hz. Nûh’un insanlığın ikinci atası olduğu hatırlatılır. Bu hitap ile insanlıktan, ataları Nûh peygamberin yolunda olmaları istenir. Öyle ya, Peygamberin çocuklarına onun izinde olmak yaraşır. İnsanlık, azim ve kararlılıkla bıkmadan usanmadan tevhîd mücâdelesini Nûh peygamberden öğrenmiştir. Yine Nûh aleyhisselâm, insanlığa gemi yapımı ve kullanımını miras bırakmıştır.
- İsrâîloğulları
Kur’ân’ın bir başka hitâbı da Ey İsrâîloğulları şeklindedir. İsrâîl, Hz. Ya’kûb peygamberin öteki adıdır. Buna göre hitap, yine Ey Peygamber evlatları olur. İsrâîl, mânâ olarak ‘Allâh’ın kulu’ anlamına gelmektedir. Ya’kûb peygamber evlatlarına son derece düşkün olan, hayâtında ve ölüm döşeğinde onların hidâyet ve hayrını dileyen, evlatlarıyla sabır testinden başarıyla geçen, sabr-ı cemîl örneği bir önderdir. Ey İsrâîloğulları ifâdesiyle Kur’ân, altı âyetinde Yahudilere seslenmekte ve ey Allâh’ın kulu olan Ya’kûb peygamberin çocukları, siz peygamber çocuklarısınız ve size atanız Ya’kûb gibi yalnızca Allâh’a kulluk yapmak düşer, mesajı verilmek istenmiştir. Söz konusu âyetlerden biri şöyledir: “Ey İsrâiloğulları, size verdiğim nimetleri hatırlayın, bana verdiğiniz sözü tutun ki ben de size verdiğim sözü tutayım ve sâdece benden korkun!”5 Aslında bu hitapların hepsinde, en güzel bir biçimde yaratılan ve en mükerrem varlık kılınan insanlığın peygamber evlâdı oluşuna vurgu vardır. Bu da insanlığa Yüce Rabbin verdiği değeri gösterir. İnsanlığa bu şekilde seslenişinde, siz peygamber çocuklarısınız, size peygamberlerin izinde gitmek yaraşır, peygamber evlatlarına şeytâna uymak yakışmaz mesajı vardır.
- Özel Çağrıda Peygamber Evlatları
- Nûh’un İsyankâr Evlâdı
Gemi, dağlar gibi dalgalar içinde onları götürürken, Nûh, bir kenarda ayrı kalmış olan oğluna, ‘Ey oğulcuğum! Bizimle berâber gel, kâfirlerle birlik olma’ diye seslendi. Oğlu, ‘Dağa sığınırım, beni sudan kurtarır’ deyince Nûh ‘Bugün Allâh’ın buyruğundan O'nun acıdıkları dışında kurtulacak yoktur’ dedi. Aralarına dalga girdi, oğlu da boğulanlara karıştı.6 Nûh Rabbine seslendi: ‘Rabbim! Oğlum benim âilemdendi. Doğrusu Senin vaadin haktır. Sen hükmedenlerin en iyi hükmedenisin’ dedi. Allah, ‘Ey Nûh! O senin âilenden sayılmaz çünkü kötü bir iş işlemiştir; öyleyse bilmediğin şeyi Benden isteme. İşte sana öğüt, bilgisizlerden olma’ dedi. ‘Rabbim! Bilmediğim şeyi Senden istemekten Sana sığınırım. Beni bağışlamaz ve bana merhamet etmezsen kaybedenlerden olurum’ dedi.7
- Âl-i İbrâhîm: İbrâhîm Âilesi
İbrâhîm şöyle demişti: ‘Rabbim! Bu şehri güvenli kıl; beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut.’8 Çocuk kendisinin yanında yürümeye başlayınca İbrâhîm, ‘Ey oğulcuğum! Doğrusu ben uykuda iken seni boğazladığımı görüyorum, bir düşün, ne dersin?’ dedi. İsmail, ‘Babacığım! Ne ile emrolundunsa yap, Allah dilerse, sabredenlerden olduğumu göreceksin’ dedi.9 Rabbim! Beni ve çocuklarımı namaz kılanlardan eyle. Rabbimiz! Duâmı kabûl buyur.10 Rabbi İbrâhîm’e ‘teslîm ol’ buyurduğunda, Âlemlerin Rabbine teslîm oldum, demişti. İbrâhîm bunu oğullarına vasiyet etti. Ya’kûb da ‘Oğullarım! Allah dîni size seçti, siz de ancak O'na teslîm olmuş olarak can verin’ dedi. Yoksa Ya’kûb can verirken sizler yanında mı idiniz? O, oğullarına ‘Benden sonra kime kulluk edeceksiniz?’ diye sormuştu. Onlar da ‘Senin Tanrına ve ataların İbrâhîm, İsmâîl, İshâk'ın Tanrısı olan tek Tanrıya kulluk edeceğiz, bizler O'na teslîm olmuşuzdur’ demişlerdi. Onlar geçmiş birer ümmettir. Kazandıkları kendilerine, kazandıklarınız da sizedir. Onların yapmış olduklarından sorumlu değilsiniz.11 Yûsuf babasına, ‘Babacığım! ‘Rüyamda on bir yıldız, güneş ve ayın bana secde ettiklerini gördüm’ demişti. Babası şunları söyledi: ‘Oğulcuğum! Rüyânı kardeşlerine anlatma yoksa sana tuzak kurarlar; zîrâ şeytan insanın apaçık düşmanıdır’.12 Babaları Ya’kûb, ‘Oğullarım! Tek bir kapıdan değil ayrı ayrı kapılardan girin. Ama Allah katında size bir faydam olmaz, hüküm ancak Allâh’ındır, O'na güvendim, güvenenler de O'na güvensinler.’ dedi.13 ‘Ey Oğullarım! Gidin, Yûsuf'u ve kardeşini arayın. Allâh’ın rahmetinden ümîdinizi kesmeyin; doğrusu kâfirlerden başkası Allâh’ın rahmetinden ümîdini kesmez’.14
- Lokmân’ın Evlâdı
Peygamber olup olmadığı tartışmalı olan Hz. Lokmân’ın da oğluna yaptığı nasihatlar vardır: Lokmân, oğluna öğüt vererek ‘Ey oğulcuğum! Allâh’a eş koşma, doğrusu eş koşmak büyük zulümdür’ demişti.15 Lokmân şöyle devâm etti: ‘Ey oğulcuğum! İşlediğin şey bir hardal tanesi ağırlığınca olsa da, bir kayanın içinde veya göklerde yahut yerin derinliklerinde bulunsa, Allah onu getirip meydana kor. Doğrusu Allah bütün incelikleri bilir, her şeyden haberdardır’. Ey oğulcuğum! Namazı kıl, uygun olanı buyurup fenâlığı önle, başına gelene sabret; doğrusu bunlar azmedilmeye değer işlerdir. İnsanları küçümseyip yüz çevirme, yeryüzünde böbürlenerek yürüme; Allah, kendini beğenip övünen hiç kimseyi şüphesiz ki sevmez. Yürüyüşünde tabii ol; sesini kıs. Seslerin en çirkini şüphesiz merkeplerin sesidir.16 Bütün bu uyarı ve açıklamalarda insanın çocuk sâhibi olmaya düşkünlüğünü, çocuklarıyla sınandığını ve örnek babaların çocuklarının doğru yolu bulmaları, doğru yolda kalmaları ve sâlihlerden olmaları için nasıl gayret ettiklerini görmekteyiz. Âyetlerde Nûh peygamberin isyankâr oğlunu kurtarmak için son âna kadar nasıl çırpındığına şâhit olmaktayız. Yine Hz. İbrâhîm ve Hz. Ya’kûb’un, evlatlarının istikâmetten ayrılmamaları için nasıl duâ ettikleri âyetlerde anlatılarak, ebeveynden tıpkı onlar gibi çocuklarının dînî hayatları konusunda duyarlı olmaları istenmektedir. Hz. Lokmân’ın şefkatli ve hikmetli öğütleri ise tüm babalar için en kalıcı öğütler cümlesindedir. Tüm Peygamberlere ve peygamber neslinden olmanın şuurunda olanlara selâm olsun! Prof. Dr. Ali Akpınar / Aralık 2015 Dipnotlar: [1] 7 A’raf 26, 27, 31, 35, 36 Yasîn 60. 2 7 Araf 27. 3 36 Yasin 60 4 17 İsra 3. 5 2 Bakara 40, 47, 122. 6 11 Hûd 42-43. 7 11 Hûd 45-47. 8 14 İbrâhîm 35. 9 37 Saffât 102. 10 14 İbrâhîm 40. 11 2 Bakara 131-134. 12 12 Yûsuf 4-5. 13 12 Yûsuf 67. 14 12 Yûsuf 87. 15 31 Lokmân 13. 16 31 Lokmân 16-19.
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak