Ara

Peygamber Efendimiz’den (sav) Sünnet ve Tavsiyeleri Zikir

Peygamber Efendimiz’den (sav) Sünnet ve Tavsiyeleri Zikir

Peygamber Efendimiz’den (sav)

Sünnet ve Tavsiyeleri

Zikir

Mehmet Nezir Gül

Allah Resûlü (sav) her dâim Rabbini zikrederdi. Söylediği ve yaptığı hak ve doğru idi. Bir mecliste bulunurken, otururken, kalkarken, yürürken, yatarken, her işinde Allâh’ı anar, zikrederdi. Ve bizlere de bunu tavsiye ederdi. (Ebu Dâvûd, Tirmizî-9198) “Dilin dâimâ Allâh’ın zikri ile yaş kalsın!” (Tirmizî-9201) Allâh’ı zikir; kişinin Allah katındaki derecesini artırıp onu düşmana karşı başarılı kılar. (Tirmizî, Muvatta, K.S.-1753) Sabah, akşam, namazlardan önce, sonra, yatarken, kalkarken, günün her ânında Allâh’ı anar, duâ ederdi. (Ebu Dâvûd, K.S.-1755, 1817, 1819) Şeytan, insanın yatarken ve kalkarken Allâh’ı zikretmesini istemez, melekler ise zikir ederek fazîlete ermesini ister. (Rezin, K.S.-1756) Zikir halkalarını, cennet bahçeleri olarak nitelendirirdi. (Tirmizî-9208) Bir gün bile olsa Allâh’ı zikreden kişiye ateşteki azâbın hafiflemesi şeklinde karşılığı verilir. (Timizi, K.S.-1754) Evlerde Allâh’ı anmayı, zikretmeyi tavsiye ederdi. “İçinde Allâh’ın anıldığı ev ile Allâh’ın zikredilmediği ev, diri ile ölü gibidir. (Buhârî, MüsIim-9203) Bir mecliste, toplantıda muhakkak Allâh’ı zikrederdi. Allâh’ı anmadan kalkanların, eşek leşi bulunan bir meclisten kalkmış gibi olacaklarını hatırlatırdı. (Ebu Dâvûd-9199) Savaş esnâsında bile Allâh’ı zikretmekten geri durmazdı. Akşam İhlâs, Felak ve Nâs sûrelerini sabah ve akşam üçer defa okurdu. (Neseî, K.S.-898) “Her kim akşam Duhan sûresini, Ğâfir sûresini ve Âyet’el Kürsi’yi okursa, sabaha kadar korumaya alınır. Kim sabah okursa, akşama kadar da korumaya alınır.” (Tirmizî-6769) Peygamber Efendimiz, Elif lâm mîm Tenzil sûresi ile Mülk Sûresi’ni okumadan uyumazdı. (Tirmizî-6771) Sabah üç defa “Eûzu billâhissemîil alîmi mineşşeytânirracîm” deyip, Haşr sûresinden (son) üç âyeti okurdu. Bunu akşam da yapardı. Böyle yapanlara, sabah ve akşam yetmişer bin melek tarafından duâ edileceğini, o gün ölürse de şehit sevâbı alacağını müjdelerdi. (Tirmizî, K.S.-821) Allah Resûlü (sav) sabah ve akşam okunacak şu duânın sıkıntıyı giderip borcunu ödemede faydalı olacağını belirtmiştir: “Allâhumme innî eûzu bike minel hemmi vel hazeni, ve eûzu bike minel aczi vel keseli ve eûzu bike minel cubni vel buhli, ve eûzu bike min ğalabetiddeyni ve kahrirricâli: Allâh’ım üzüntü ve kederden sana sığınırım. Acizlikten ve tembellikten sana sığınırım. Korkaklık ve cimrilikten sana sığınırım. Borcun galebe çalmasından ve insanların kahrından sana sığınırım.” (Ebu Dâvûd, K.S.-1841) Gece Allah Resûlü (sav), geceleyin Bakara Sûresi’nin son iki âyetini (Âmenerresûlü) okurdu. (Buhârî, Müslim, Ebu Dâvûd, Tirmizî-6743) Gece uyandığında Âl-i İmrân sûresinin son 10 âyetini okurdu. (Buhârî, Müslim, Ebu Dâvûd, Tirmizî, Neseî, İbn-i Mâce, Dârimi, Müsned, Taberânî-2252, 2257) Gece teheccüde kalktığı zaman onar defa “Allâhu Ekber”, “Elhamdulillâh”, “Sübhânallâh” “Lâ ilâhe illallâh”, “Estağfirullâh” der sonra şu duâyı eklerdi: “Allâhumme’ğfirlî, vehdinî, verzuknî ve ‘âfinî.” (Ebu Dâvûd, Neseî-9332) Genel Bâzı Duâ ve Zikirler Sabah ve akşam: “Allâhumme ente Rabbî, Lâ ilâhe illâ ente halaktenî. Ve ene ‘abduke ve ene ‘alâ ‘ahdike ve va’dike masteta’tü. Eûzu bike min şerri mâ sane'tu ebûu leke bini’metike aleyye. Ve ebûu bizenbî fağfirlî. Feinnehu lâ yağfiruzzunûbe illâ ente: Allâh’ım, Sen benim Rabbimsin, Sen’den başka ilâh yoktur. Beni Sen yarattın. Ben senin kulunum ve gücümün yettiğince ahdinle vaadin üzereyim. İşlediğim günahların şerrinden Sana sığınırım. Bana ihsân eylediğin nîmetlerini îtirâf ederim, günâhımı da îtirâf ederim. Benim günahlarımı mağfiret eyle. Muhakkak ki günahları Sen’den başka kimse bağışlayamaz.” (Buhârî, Neseî, Tirmizî-9539) “Estağfirullâh ellezî lâ ilâhe illâ huvel Hayyul Kayyûm ve etûbu ileyh: Hayy ve Kayyûm olan, kendisinden başka ilâh olmayan o Allah'tan mağfiret dilerim ve O’na tevbe ederim.” (Ebu Dâvûd, Tirmizî-9541) Günde yüz defa “Lâ ilâhe illallâhu vahdehu lâ şerîkeleh. Lehul mülkü vehuve alâ külli şey’in kadîr.” Yine yüz defa “Subhânallâhi ve bihamdih.” duâsını söylerdi. (Buhârî, Müslim, Muvatta, Tirmizî-9542) Allah Resûlü (sav), çarşıya giren bir kimseye şu duâyı yapmasının büyük bir ecir kazandıracağını müjdelemiştir: “Lâ ilâhe illallâhu vahdehu lâ şerîkeleh. Lehul mülkü velehül hamdü, yuhyî ve yümît ve huve Hayyun dâimen lâ yemût, biyedihi’l-hayr ve huve ‘alâ kulli şey’in kadîr: Bir olan Allah'tan başka ilâh yoktur. O’nun ortağı yoktur. Mülk de O’nundur, hamd O’na mahsustur. O, diriltir de öldürür de. O, ölmeyen (Hayy)’dir. Hayır elinde olandır, her şeye gücü yetendir.” (Tirmizî-9551, K.S.-1892) Bu duâyı günde yüz defa söyleyenin; on köle âzâd etmiş gibi sevap alacağını, yüz sevap yazılıp yüz (küçük) günâhın bağışlanacağını haber vermiştir. (Buhârî, Müslim, Muvatta, Tirmizî. K.S.-1891) Günde yüz defa “Subhânallâhi vebihamdihi.” diyenin, denizler köpüğü kadar bile olsa hatâlarının döküleceği müjdelemişti. (Ebu Dâvûd, Tirmizî, Neseî-9552, K.S.-1893) “Subhânallâhi ve bihamdihi ‘adede halkıhî ve rıdâ nefsihî ve zînete arşihî ve midâde kelimâtih: Allâh’ı, yaratıkları sayısınca, nefsinin rızâsınca, arşının ağırlığınca, kelimelerinin sayısınca tesbîh ederim.” (Ebu Dâvûd, Tirmizî, Neseî,-9552, K.S.-1893) Günde on defa “Eşhedu enlâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîkeleh İlâhen vâhiden Ehaden Sameden lem yettehiz sâhibeten velâ veledi. Velem yekun lehû küfüven ahad: Vâhid, Ehad ve Samed olan, bir ilâh olarak Allah’tan başka ilâh olmadığına, O’nun birliğine, ortağı bulunmadığına, eş ve çocuk edinmediğine ve O’na hiçbir kimsenin denk olmadığına şahâdet ederim.” demek. (Tirmizî-9544) Sabah namazının ardından yüz defa “Sübhânallâh” ve “La ilâhe illallâh.” derdi. (Neseî-9310) “Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm.” sözünü sıkça söylerdi. (Tirmizî, K.S.-1895) “Allâhu ekber kebîrâ, velhamdu lillâhi kesîrâ, ve sübhânallâhi ve bihamdihi bukraten ve esîlâ: Allah büyük de büyüktür. Allâh’a hamdimiz çoktur. Sabah-akşam hamdımız Allâh’adır.” Bir sahabinin bu sözleri söylemesi üzerine, meleklerin gelerek bu duâyı Allâh’ın huzûruna götürmek için birbirleriyle yarıştığını buyurmuştur. (Müslim, Tirmizî, Neseî-9276, 9277) Muaz b. Cebel’e (ra) namazda şu duâyı yapmayı tavsiye etmiştir: “Allâhümme e’innî alâ zikrike ve şükrike ve hüsni ibâdetik: Allâh’ım, Sen’i zikretmekte, Sana şükretmekte ve Sen’in ibâdetini iyi yapmakta bana yardım et.” (Ebu Dâvûd, Neseî-9300) “Kim günde iki yüz kere İhlâs sûresini okursa, kul hakkı olan borçları hâriç, elli senelik (küçük) günahları silinir. Kim uyurken sağ tarafına yatıp da yüz kere okursa, kıyâmet günü Rabb Teâlâ ona şöyle der: ‘Haydi sağ tarafından cennete gir.’ (Tirmizî-6762,K.S.-890) Sabah ve akşam şu duâyı yapan kimseden, Allâh’ın râzı olacağını müjdelemiştir: “Radîna billâhi Rabbâ, vebil İslâmi dînâ ve bimuhammedi rasûlâ: Rabb olarak Allâh'a, din olarak İslâm'a, Peygamber olarak Muhammed (as)'a râzı olduk.” (Ebu Dâvûd, İbn-i Mâce, Rezin, K.S.-1818) Sıkıntı ve üzüntü anlarında okunmak üzere pek çok duâlar öğretmiştir. (Tirmizî, İbn-i Mâce, K.S.-1842,1843, Ebu Dâvûd, İbn-i Mâce, K.S.-1844,1845) Belâyı defetmek (Tirmizî, İbn-i Mâce, K.S.-1869), hâfızayı güçlendirmek (Tirmizî, K.S.-1846) için de duâ öğretmiştir. Resûlullah (sav), Kur’ân’ın dışında bir zikir isteyen bir adama, şu duâyı öğretmiştir: “Subhânallâhi velhamdulillâhi velâ ilâhe illallâhu vallâhu ekber. Velâ havle velâ kuvvete illâ billâh: Allâh’ım Sen’i tenzîh ederim. Hamdlar Sana mahsustur. Allah’tan başka ilâh yoktur, Allah en büyüktür, güç ve kuvvet Allah’tandır.” Kişinin kendisine yapacağı özel bir duâ isteyince de şunu öğretmiştir: Allâhumme’rhamnî ve ‘âfinî vehdinî verzuknî: Allâh’ım, bana merhamet et, âfiyet ver, hidâyet ver, rızık ver! (Ebu Dâvûd, K.S.-1881) Bu ve buna benzer pek çok duâ Resûlullâh’ın (sav) gününü ve gecesini, dilini ve kalbini süslerdi. Efendimiz (sav)’den... “Gâfiller arasında Allâh’ı zikreden kişi savaştan kaçan kişilerin ardından savaşan kişi gibidir. Gâfiller içinde Allâh’ı hatırlayıp anan kişi, kuru ağaçta yeşil bir dal gibidir. Gâfiller arasında Allâh’ı anan, karanlık evde yanan lamba gibidir. Gâfiller arasında Allâh’ı anan kişiye, Allah, o daha ölmeden cennetteki yerini gösterir. Gâfiller arasında Allâh’ı zikreden kişi, insan ve hayvan sayısında bağışlanmaya erer.” (Rezin-9214) “İnsanoğlu kendisini Allâh’ın azâbından kurtarmak için, Allâh’a zikirden daha iyi bir amel işlememiştir.” (Tirmizî, Muvatta-9217) “Mîzânda ağır gelen şu beş şeye hayret doğrusu: Subhânallâh, Elhamdulillâh, Lâ ilâhe illallâh, Allâhu Ekber ve kişinin rahatsız ettiği sâlih adamın sabrı.” (Taberânî-9521) “Akşamdan (abdestli olarak) temiz olarak Allâh’ı zikrederek uyuyan ve geceleyin de uyanıp Allah'tan dünyâ ve âhiret için hayır talep eden bir kimseye, Allah dilediğini verir.” (Ebu Dâvûd, K.S.-1755)

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak