Osmanlı Medeniyetinin sevgi ve şefkat kanatları sâdece insanları değil bütün mahlûkâtı kuşatmış ve târihte benzeri görülmemiş hayır müesseseleri inşâ edilmiştir. Osmanlı’daki hayvan sevgisinin ve hayvanların haklarının gözetilmesine dâir anlayış, düzenlemeler ve hayır müesseselerinin kurulmasının temelinde yatan en köklü kaynak hiç şüphesiz İslâm Dîni idi ve bu dinde va’z edilmiş olan, hayvanlara iyi muameleyi emreden, eziyetin her türlüsünü yasaklayan hükümlerdi. Kur’ân-ı Kerim’deki bâzı surelerin -Bakara (İnek), Nahl (Arı), Ankebut (Örümcek), Neml (Karınca)- hayvan isimleriyle anılması elbette ki sebepsiz değildi.
1550’li yıllarda Avusturya elçisi olarak İstanbul’da bulunan Busbeck’e, “Türkiye’de her şey insânîleşmiş, her katı yumuşamış; hayvanlar bile.” dedirtecek ölçüde insanlık, şefkat ve medeniyetin doruklarında dolaşan Osmanlı insanı/toplumu, sâhipsiz kedilere, dağ başlarındaki aç kurtlara yiyecek hazırlayarak ve sakat leylekleri tedâvi etmek için müesseseler binâ ederek kırılması zor bir rekora imzâ atmıştır.
İzmir Ödemiş’te Mürselli İbrahim Ağa Yeni Câmi etrâfında, hastalanarak sürülerinden geri kalan leyleklerin bakılması ve beslenmesi için ciğer ve işkembe alınmasını şart koşan bir vakıf kurmuştur. Yanısıra, kar yağdığında ve soğuklar bastırdığında şehirlere ve kasabalara inen aç kurtların ve kuşların beslenmesi için belirli yerlere düzenli şekilde et, ciğer, sakatat, darı, buğday ve ot koyan vakıflar tesis edilmiştir. Neredeyse tüm Osmanlı şehirlerinde sâhipsiz sokak hayvanları için pek çok vakıf kurulmuştur. Misâlen İstanbul’da Koca Mustafa Paşa, Şeyh Evhaddeddin Tekkesi’ne kediler için günde iki sırık ciğer vakfetmiştir. Mahalle köpekleri için sokak başlarına taştan su kapları yapılmış ve belirli vakitlerde su kovaları bırakılmıştır.
YABANCILARIN HAYRET VE HAYRANLIKLARI
Fransız seyyah Thévenot’un 1656’da İstanbul’da gördüğü, tanıştığı ve sohbet ettiği Türklerin hayvan sevgisiyle ilgili kendisini hayrette bırakan izlenimleri, Osmanlı toplumunun vakıf rûhunu kavrama ve tatbik etmede hangi noktaya geldiğinin, Batı’nın ve modern dünyânın bu konuda Osmanlı’nın neresinde olduğunun göstergelerinden biridir: “Türklerin bâzıları ölürken haftada şu kadar defa şu kadar köpeğe ve şu kadar kediye yiyecek verilmek üzere birçok iratlar (miras, nafaka) bırakırlar yahut bu hayrın işlenmesini temin için fırıncılarla kasaplara para verirler ve onlar da bu gibi vasiyetleri büyük bir sadâkatle ve hattâ dindarâne bir riâyetle yerine getirirler. Onun için her gün et taşıyan birtakım kimselerin şart-ı vâkıfa göre ya köpekleri veya kedileri çağırıp etraflarına toplanan hayvanlara et parçaları atışları görülecek şeydir. Bunlar bizim nazarımızda çok gülünç olmakla berâber onlarca öyle değildir.”
Fransız Şair Lamartine’nin tespitleri de Thévenot’la hemen hemen aynı çerçevededir ama Lamartine şu noktaya özellikle dikkat çekmiştir: “Türkler kuşlara, köpeklere, velhâsıl Allâh’ın yarattığı herşeye hürmet ederler; bizim memleketlerde başıboş bırakılan veya eziyet edilen bu zavallı hayvan cinslerinin hepsine şefkat ve merhametlerini teşmil ederler.”
- yüzyılda Osmanlı topraklarına seyahat etmiş Fransız avukat Guer, Osmanlıların hayvanlara besledikleri ilgi ve şefkati, onlar için yaptıkları akıl almaz hizmetleri anlatırken, çarpıcı bir misâl olarak Şam’da gördüğü kedilere ve köpeklere özel hastâneden hayretle söz etmiştir. 1660’lı yıllarda İngilizlerin İstanbul’daki elçilik görevlilerinden olan Paul Ricaut, Guer’in sözünü ettiği hayvanlara özel vakıfların yanısıra Osmanlıların hayvan haklarına riâyet etme noktasında da ne denli büyük bir hassaâsiyet, gayret ve hizmet ortaya koydukları hakkında şu ilginç bilgi ve tespitleri aktarmıştır: “Fakir insanlar için kurulan aşevlerinde insanlardan başka kedi ve köpek gibi hayvanlar da doyurulduğu gibi, sırf kedi ve köpek gibi hayvanlar için özel vakıflar da kurmak âdetti. Bâzı şehirlerde kediler için yapılmış binâlar bulunuyordu. Gıdâları için vakıflar kurulmuş; kedilere hizmet için vekilharçlar ve uşaklar tahsis edilmiştir.”
- Örcün Barışta, Osmanlı İmparatorluğu Dönemi İstanbul’undan Kuşevleri, Ankara, 2000, Kültür Bakanlığı Yayınları.
- Örcün Barışta, Anadolu’dan Bazı Kuşevleri, İstanbul, 1996, Bağlam Yayıncılık.
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak