Türkiye genç bir ülke olarak biliniyordu. Ancak son zamanlarda genç nüfus hızla azalmaya, yaşlı nüfus ise aynı hızla artmaya başladı. Peki bunun sebepleri neler? Türkiye yaşlanırsa sonuçları neler olur? Hepsini ve daha fazlasını bu konuda araştırmalar yapan Areda Survey genel müdürü Yusuf Akın ile konuştuk.
Röportaj: Sümeyye Palta
Yaşlı nüfûsun artmasının sebebi nedir?
Yaşlı nüfûsun artmasının başlıca sebepleri arasında tıbbî ilerlemeler, sağlık hizmetlerindeki iyileşmeler, beslenme ve yaşam standartlarındaki yükseliş gibi etmenlerden bahsedebiliriz. Doğurganlık oranlarının hızla düşüyor olması da yaşlı nüfus oranını artıran en önemli etkenlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. TÜİK’in son verilerine göre 2023 yılı itibâriyle Türkiye’deki toplam doğurganlık hızı 1,5 çocuk olarak saptandı. Bu oran, nüfûsun yenilenme düzeyi olan 2,10’un ilk kez altında kalarak gelecekteki genç nüfus kaybını yâni yaşlı yoğun nüfus ile ilgili tehlike çanlarının da çalmaya başladığını gösterir nitelikte.
Biz de Areda Survey araştırma şirketi olarak, Sosyal Araştırmalar kapsamında ele aldığımız “yaşlı nüfûsun artması ve doğum oranlarının azalması”na ilişkin toplumun görüşlerini saptadığımız araştırma verilerini derledik. Araştırmamızda toplumumuzun yüzde 69,7’sinin, doğurganlık oranlarının düşmesiyle birlikte yaşlı nüfûsun artacak ve genç nüfûsun azalacak olmasını “tehlikeli” olarak değerlendirdiğini gördük. (Haziran 2022, Evlilik Algı Araştırması, 2.400 kişi) Bununla birlikte yüzde 80,6’sı ise çocuk sayısının düşmesini önlemek için evlenen çiftlere destek verilmesi gerektiğini belirtiyor. Görüldüğü üzere, yaşlı nüfus oranının artmasındaki en önemli etkenlerden biri olan doğum oranlarının düşmesi konusunu Türk halkı, önlem alınması gereken bir tehdit unsuru olarak değerlendiriyor.
En fazla yaşlı nüfus hangi bölgelerde veya illerde bulunuyor?
Türkiye'de yaşlı nüfûsun yoğunlaştığı bölgeler genellikle kırsal alanlar ve büyük şehirlere yakın bölgeler olarak görülüyor. Türkiye’de en fazla yaşlı nüfus oranına sâhip iller arasında Sinop, Kastamonu ve Artvin gibi Karadeniz Bölgesi'nde yer alan iller öne çıkıyor. Büyük şehirlerde ise İstanbul, Ankara ve İzmir gibi metropoller de yüksek yaşlı nüfus oranlarına sâhip şehirler arasında yer alıyor.
YAŞLILAR BAŞ TÂCI
Büyük âilelerden çekirdek âilelere geçişin bu noktada önemi nedir?
Sosyal araştırmalar kapsamında geniş ölçekte gerçekleştirdiğimiz “Türkiye’de Âile Algısı Araştırması” verilerine göre, halkımızın yüzde 81,7’si, anne-baba-çocuk'tan oluşan çekirdek âilesi ile yaşadığını belirtiyor. Yüzde 8,5’i büyükannesinin de kendileriyle yaşadığından bahsederken yüzde 4,1’i de büyükbabasıyla aynı evi paylaştıklarını belirtiyor. Bu veriler, Türkiye’deki çekirdek âile yapısının geniş âile yapısına göre oldukça baskın olduğunu gösteriyor. Bununla berâber, toplumumuzun yüzde 94,6'sı anne veya babasına -yaşlandığı takdirde- bakmakla yükümlü olduğunu düşünüyor. Aynı araştırmada Türk halkının yüzde 81,1’i yaşlı bakımıyla ilgili sorduğumuz soruya cevâben, “Yaşlılar, mutlaka çocuklarının yanında kalmalıdır” diyor. Birbirini destekleyen bu ve benzeri cevapları değerlendirecek olursak geniş âileden çekirdek âileye geçiş aşamasında, yaşlılara olan hürmet, merhamet ve sorumluluk odaklı geleneksel bakış açısının pek de değişmediğini söyleyebiliriz. Ancak elbette, pratik hayatta düşüncelerden ziyâde hayâtın gerçekleri devreye giriyor. Geleneksel olarak geniş âile yapısında büyükanne ve büyükbabalar çocuk bakımında daha aktif rol alırken, çekirdek âile yapısında bu sorumluluk daha çok ebeveynlere düşüyor. Anne ve babanın çalışması durumunda çocuk bakımında zorluklar yaşanabiliyor. Ayrıca bu durum yaşlı bireylerin bakımında da sorunlar yaratabiliyor.
Bununla berâber yaptığımız araştırmalarda, bireysellik algısının da gün geçtikçe güçlendiğini görüyoruz. Örneğin bahsi geçen araştırmamızda, genç (18-34) ve orta (35-54) yaş düzeyindeki bireylerin yüzde 50’den fazlası, kendi yaşlılıklarında çocuklarından ayrı veya kendi başına bir yaşam kurmak istediğini belirtiyor. Bu yaş gruplarındaki bireyler, anne veya babalarına bakmakla yükümlü olduklarını düşünmelerine rağmen, kendi yaşlılıkları için daha yalnız bir hayat tahayyülüne sâhipler. Bu gibi süreçler, kaçınılmaz olarak elbette âile yapısını da etkiliyor ve etkilemeye de devâm edecek gibi gözüküyor.
Pandemi sonrası çıkan tablonun bu duruma etkisi nedir?
Pandemi, yaşlı nüfûsun sağlık hizmetlerine erişimini ve bakım gereksinimlerini artıran dönemlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Pandemi sürecinde ölüm oranları yükselse de genel olarak sağlık hizmetlerinin daha fazla önem kazanması ve yaşlıların korunmasına yönelik önlemler, yaşlı nüfûsun uzun vâdeli sağlığını olumlu yönde etkiledi bile denilebilir…
Yurt dışına göç veya kadınların daha fazla kariyer odaklı olması bu durumu ne kadar etkiliyor?
Özellikle genç nüfûsun eğitim veya çalışma gibi sebeplerle yurt dışına çıkması ve dönmemesi, ülkedeki genç nüfûsun azalmasına ve yaşlı nüfus oranının otomatik olarak artmasına sebep oluyor diyebiliriz.
Ayrıca nüfus artışını etkileyen faktörler arasında, kadının ve erkeğin birlikte yoğun çalışma hayâtı içerisinde var olmasından da söz edilebilir. Azalan doğum oranlarını arttırmaya yönelik; özellikle bugünlerde kamuoyunda sıkça tartışılan “Çalışan kadınların doğum izninin uzatılması” veya devletin farklı teşvikler sağlamasıyla ilgili konuları biz de araştırmalarımızda belli periyotlarla halkımıza soruyoruz. Örneğin, Mayıs 2024 târihli Sosyometre çalışması kapsamında, 2.503 kişiyle gerçekleştirdiğimiz araştırmaya göre halkımızın yüzde 52,6’sı, kadınların doğum sonrası annelik izninin bir yıla kadar uzatılmasının nüfus artışını olumlu yönde etkileyeceği görüşünde. Bununla berâber Haziran 2024’te 1.100 kişinin katılımıyla gerçekleştirdiğimiz araştırmamızda, toplumun yüzde 61,9’u azalan doğum oranlarına karşı devletin önlem alıp yeni teşvik paketleri çıkarması gerektiği görüşünde. Buradan anlıyoruz ki halkımız, özellikle çalışan kadınlara yönelik ortaya koyulacak bir teşvik paketi beklentisi içinde. Ancak tüm bunlarla birlikte de halkımızın yüzde 55,6’sı, doğurganlığın düşmesinin asıl nedeni olarak ekonomik sebepleri öne sürüyor. Bu da ayrıca değerlendirilmesi gereken bir unsur olarak karşımıza çıkıyor.
NÜFUS AZALIRSA BİRÇOK SEKTÖR ÇÖKER
Nüfûsun azalması ne gibi etkiler yaratır?
Nüfûsun azalması hem ekonomik hem de toplumsal açıdan ciddî etkiler oluşturabilir. Genç nüfûsun azalması, iş gücü arzının düşmesine sebep olur ve bu durum belirli sektörlerde yetenek kıtlığına yol açabilir. Bununla berâber yaşlı nüfûsun artması, emeklilik sistemlerine ve sağlık hizmetlerine olan talebi artırır. Bu durum, sosyal güvenlik harcamalarının artmasına ve finansal sürdürülebilirliğin zorlaşmasına neden olur.
Nüfus azalmasının sosyal yapıya ilişkin en temel etkilerinden biri de âile yapılarındaki olası değişiklikler. Özellikle çekirdek âile yapısının yaygınlaşmasıyla birlikte yaşlı bakımı ve çocuk yetiştirme konularında bazı çıkmazlar ortaya çıkabilir. Toplumsal bağların zayıflamasıyla da sosyal izolasyon riski artabilir.
Sonuç olarak nüfûsun azalması, uzun vâdede ekonomik durgunluk ve toplumsal uyumsuzluk gibi ciddî sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle, genç nüfûsun iş gücüne katılımını artırmak ve doğurganlık oranlarını yükseltmek gibi politikalar kanâatimizce önem taşıyor. Araştırma verilerimizin de bu düşünceyi destekler nitelikte olduğunu görüyoruz.
ALARMLAR ÇALMAYA BAŞLADI
Ülkemizde daha önce buna benzer bir durum yaşandı mı?
Ülkemizde doğurganlık oranlarının düşmesi ve yaşam beklentisinin artması gibi dinamikler, son yıllarda yaşlı nüfus oranının artmasına sebep oldu. Son yıllarda hep gündemde olması ve devletin çeşitli söylem ve uygulamaları ile doğurganlığın teşvîk edilmesine rağmen doğurganlıktaki düşüşün ilk kez alarm seviyesine ulaştığını söyleyebiliriz.
Dünyâda durum nasıl?
Dünyâda da benzer bir eğilim gözlemliyoruz. Gelişmiş ülkelerde yaşlı nüfus oranı daha yüksek ve bu durum sağlık hizmetleri, sosyal güvenlik ve ekonomik politikalar üzerinde önemli etkiler oluşturuyor. Gelişmekte olan ülkelerde de yaşlı nüfus oranı artmakta olup, bu ülkeler de benzer zorluklarla karşı karşıya kalıyor. Bu konuda dünyânın en yaşlı nüfûsuna sâhip ülkesi olan Japonya’ya dikkat çekebiliriz. Japonya da doğum oranlarının azalması ve yaşlı nüfus oranının artmasıyla ilgili mücâdele veren ülkelerin başında geliyor. Japonya Sağlık, Çalışma ve Refah Bakanlığı’nın 2021 verilerine göre, ülkede 100 yaşını geçenlerin sayısı 86 bini aşmış durumda. Yüz yaş üzeri nüfûsun 51 yıldır düzenli olarak arttığı da bir diğer bilgi olarak eklenebilir. Bunlar çok ciddî oranlar. Yaşlı nüfûsunun artmasıyla berâber ekonomik problemlerin yanında en temel toplumsal sorunlardan biri olan “yalnızlık” meselesi de çözüme muhtaç konular arasına dâhil edilebilir. Özellikle âileler arasındaki bağların zayıflaması, yaşlı bireyleri giderek yalnızlığa itiyor. Yaşın artmasıyla berâber gelen fiziksel problemler de yaşlı bakımının önemini ortaya koyuyor. Japonya bu sorunu, yaşlı bakım merkezleri ile çözmeye çalışıyor. Bir başka örnek olarak İngiltere’den bahsedebiliriz. Ulusal İstatistik Ofisi verilerine göre, İngiltere'de 200 bine yakın yaşlı insanın en büyük problemi, “yalnızlık” olarak belirlendi. İngiliz devleti bu sorunla daha yakın mücâdele edebilmek adına 2018 yılında Yalnızlık Bakanlığı dahi kurdu, aslında kurmak durumunda kaldı. Yaşlı nüfûsunun genç nüfûsa göre orantısız bir şekilde artması ve âile bağlarındaki çözülmeler elbette yaşlı insanları kaçınılmaz bir şekilde yalnızlığa itiyor. Türkiye’de de erken dönemde gerekli önlemler alınmadığı takdirde, genç-yaşlı nüfus oranı dengesizleşir ve benzer sorunlarla yüzleşmek durumunda kalabiliriz.
Bunun nasıl önüne geçebiliriz?
Yaşlı nüfûsun artışını yönetmek için çeşitli politikalar geliştirilebilir. Bunlar arasında doğurganlık oranlarını artırmaya yönelik teşvikler, genç nüfûsu destekleyen eğitim ve iş olanakları, yaşlı bakım hizmetlerinin iyileştirilmesi ve sosyal güvenlik sistemlerinin güçlendirilmesi yer alabilir. Ayrıca, sağlıklı yaşlanmayı teşvîk eden programlar ve yaşlı nüfûsun topluma entegrasyonunu destekleyen sosyal projeler de önemlidir diyebiliriz.
Ağustos 2024, sayfa no: 30-31-32-33
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak