Ara

Nedir Sabır? / Elif E. Bayraktar

Nedir Sabır? / Elif E. Bayraktar

Sabır aşktır; zorlukta Allâh’ı hatırlamaktır. Sabrettikçe aşk artar, aşk arttıkça sabır.

Sabır güzelliktir; bizim için yeryüzündeki tüm ağaçlar kalem, denizler mürekkep olsa yazamayacağımız sayısız nīmet yaratan Rabbimiz için yaptığımız güzellik. Mutlakā insanda sıkıntılar olur, zorluklar olur. Biz imtihân oluyoruz; olmazsa neye sabredeceğiz, nasıl sabredeceğiz? Sabır olmazsa insan nasıl sevgi duyabilir? İnsan egoist olur o zaman. Elbette sabredeceğimiz ortamlar olacak, tevekkül etmemiz gereken olaylar olacak. İrâdemizi kullanmamızı gerektiren durumlar olacak. Sabrı ibâdet hükmünde gördüğümüzde acı hissetmez, lezzetini yaşarız.

Sabır güzel ahlâktır. Güzel ahlâkta sabır, irâdede sabır, akılda sabır çok önemlidir. En zor şartlarda da olsa, hattâ acı olsa da en güzel ahlâkı göstermeli. Bu, kalbimizde müthiş bir tatmin meydana getirir; sevgimizi ve sadâkatimizi en güzel şekilde ifâde etmemizi sağlar. İnsan en çok da zorluk zamânında, çile çektiğinde aşkını ifâde edebilir.

Sabır kuvvettir. 21. Söz’de şöyle diyor Said Nursî: “Cenâb-ı Hakk’ın sana verdiği sabır kuvvetini, eğer yanlış yolda dağıtmazsan, her meşakkate ve her musîbete kâfî gelebilir. Ve o kuvvetle dayan.”

Sabır, zorlukla yüzleşirken gösterilen tevekküldür. Tevekkül, Allâh’ın insana aslâ haksızlık yapmayacağına kesin inanmanın göstergesidir. Yaşadığı o zorlu imtihandan sonra, Allâh’a teslîmiyetini kanıtlayarak çocuğuna kavuşan Hz. Mûsâ’nın annesinin tevekkülü meselâ. Ki her zorlukta sabrı kalbe rapteden de Allah’tır.

Sabır îmandır. Hz. Ali (ra)’ın buyurduğu gibi: “Başın vücuttaki yeri ne ise, sabrın da îmandaki yeri odur.” Dîni samîmiyetle yaşama çabasında iken insan zorluklarla karşılaşır, acılarla karşılaşır. Cesur ve kararlı olmamız lâzım, irâdeli olmamız lâzım. Aydınlığa kavuşacağımızı umûd ederek yaşadığımız tüm zorluk ve sıkıntılara sabır göstermemiz lâzım. Ne kadar fazla zorluk isâbet ederse, Rabbimize olan aşkımızı kanıtlayacağımız fırsatlar da o kadar artar. Kaldı ki Allah üst üste zorluk yaşatmıyor. Kolaylıkların arasındadır zorluklar ve belirlenmiş olan zamanda son bulur.

Sabır huzurdur; her an huzurda olduğunun farkında olmaktır. Biz burada âhirete hazırlanıyor, zorluklarla imtihân oluyoruz. Karşılaştığımız her sıkıntının, yaşadığımız her zorluğun anahtarı ise sabırdır.

Sabır tahammül değildir; yaşananlar karşısında dişlerini sıkarak beklemek değildir. Sabır zorluk geldiğinde Allâh’ı hatırlamak, ardından O’nun vereceği kolaylığı beklemektir. Tahammül acı, sabır zevk verir. Çünkü Allah için sabretmenin sonu selâmettir.

Her imtihanda feryat figān ediyoruz… Ki biz Peygamberimiz (asm) gibi zulüm mü gördük, İbrâhîm (as) gibi ateşe mi atıldık, Yûnus (as) gibi balığın karnında, Yûsuf (as) gibi kuyuda ve yıllarca zindanda mı kaldık, Eyyûb (as) gibi hastalıklar mı sardı bizi, Mûsâ (as) gibi Firavun’un zulmüne mi uğradık, Īsâ (as) gibi tuzaklar mı kuruldu bizim için?… Rabbimiz Bakara Sûresi, 214. âyette bizden öncekilerin başına gelenler başımıza gelmeden cennete giremeyeceğimizi haber veriyor. Bu, O’nun sünneti. Zorlu imtihanla başımıza gelen musîbeti cennetine almak için veriyor merhametlilerin merhametlisi.

Sabır dünyâ hayâtında müjdedir. Rabbimizin kelâmı, rehberimiz, hayâtımızı her sabah başlatan, kalplerimizin gıdâsı, şifâsı Kur'ân bize imtihân konularını veriyor. Bize tevekkülü ve sabrı öğretiyor.  “Gerçekten Allah, sabredenlerle berâberdir.” (Bakara Sûresi, 153) ifâdesiyle sabır ehline müjdeler veriyor.

Burada, cennette nasıl davranacağımızı öğreniyoruz. Kalbinde nefret ve kinle cennete gidemez insan. Biz burada dostluğu, sevgiyi, aşkı öğreneceğiz, bağışlayıcı olmayı, şefkat ve merhameti, sadâkati öğreneceğiz. Bu güzelliklerin nīmet olduğunun bilincinde, bundan haz alacağız, heyecan duyacağız. Ki Cennet zâten bu güzel duyguların zirvede yaşandığı yer. Dünyâdaki hayatları, insanların Cennette de birbirini sevme sebebi olacak.

Sabır âhiret müjdesidir. Kur’ân, “Rabbiniz için ve güzel bir sabırla sabredin” buyuruyor, karşılığında mükâfât bulunduğunu müjdeliyor. “Sabredenleri belirtip ayırt etmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?” ifâdesiyle uyarıyor. Dünyâ yurdunun sonu olan âhiretin çok daha güzel olacağına dikkat çekiyor.

Bitmeyen imtihân yok. Sabırla, tevekkülle karşılayınca sonunda güzellik olmayan da. Kalbimize sabrı ve kararlılığı rapteden, hüznü giderip inşirah veren ve hepsini tam da en fazla ihtiyaç hissettiğimizde yapacağından kuşkuya düşürmeyen Rabbimize sonsuz hamd olsun.

İşte onlar, sabretmelerine karşılık (cennetin en gözde yerinde) odalarla ödüllendirilirler ve orada esenlik dileği ve selâmla karşılanırlar. (Furkan, 75.)

 Mayıs 2022, sayfa no: 6-7-8

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak