Ara

Muska ve Duayla Şifa Bulma

  Mehmet Nezir Gül   Cenâb-ı Allah; Kur’ân-ı Kerîm’in mü’minler için bir şifa olduğunu belirtmiştir. (Yunus, 57., İsra, 82., Fussilet, 44.) Efendimiz (sav), tedavinin yanı sıra, duâ yoluyla da şifa bulmayı uygulamıştır. Rukye ile tedaviye de izin vermiştir. Rukye; insanın başına gelen bazı musibet, sıkıntı ve hastalıklara duâ, üfürme ve mesh ederek Allah’tan şifa dilemedir. Ancak her halükârda şifa verenin kesinlikle Yüce Rabbimiz olduğu unutulmamalıdır. Başka şahıs veya nesnelerde şifa kuvveti olduğuna inanmak şirktir. İçinde şirk bulunmayan sözlerle, duâ yapmaya, efsunlamaya izin vermiş, diğer uygulamaları yasaklamıştı. “İçinde şirk bulunmayan efsunlamada herhangi bir sakınca yoktur.” (Müslim, Ebu Davud-7564, K.S.-4021, Müslim-7563) Efsunla (hastaya dua sözleri okuma) alakalı farklı rivayetler vardır. Anlaşılan o ki, tevhidi zedelemeyen, Allah’tan başka beklenti içine girmeyen, iyi niyetli böylesi şifa arayışlarına Peygamber Efendimiz izin vermiştir. (Ks.-c.8 s.91)   İnsanların sihirle uğraşmasını yasaklardı. Olayların Allah’ın izin ve yaratmasının yanı sıra sihirle geliştiğine inanmayı şirk olarak nitelendirirdi. (Nesei, K.S.-2237)   Gelecekten, şu andan haber verdiğini söyleyen bir kimsenin (arraf, cinci) yanına gitmeyi yasaklardı. (Müslim, K.S.-2238)   Resulullah (sav)‘a sihir yapıldığı, bunun etkisinde bir müddet kaldığı söylense de bu rivayetler tartışmalıdır. (Buhari, Müslim, K.S.-2239 Nesei,2240)   Allah Resulü (sav) bazı ağrı ve sızılarda şu duayı okumayı tavsiye ederdi: “Bismillahi’l-Kebîr. Euzü billahi’l-Azîm. Min külli ‘ırkin ne’âr ve mim şerri harri’n-nâr: Yüce Allah’ın adıyla. Kanla kabaran her bir damardan ve ateşin hararetinin Şerrinden yüce olan Allah’a sığınırım.’ (Tirmizi-7570)   Resulullah (sav) rahatsız olduğu zaman, Hz. Aişe’ye, Felak,Nas ve İhlâs surelerini okuyarak üflemesini ve vücudunu sıvazlamasını isterdi. (Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud, Muvatta,K.S.1821)   Cabir (ra) rahatsızlandığında Resulullah (sav), onu ziyaret etmişti. Baygın olan Cabir (ra)’in  üzerine Peygamber Efendimiz dua etti Ashap, Efendimiz’in abdest suyundan serptiler ve o da kendine  geldi. (Buhari, Müslim, Ebu Davut, Tirmizi, İbn-i Mâce- 6873, K.S.-541)   Şeytan veya cin, vesveseleriyle insana musallat olur ve namaz başta olmak üzere her durumda sıkıntı verir. Böylesi durumlarda Allah Resulü, dua ederek Şifaya vesile olurdu. Bir defasında kendisine gelen Osman bin Ebi’l-Âs’ı yanına oturttu, dualarda bulundu, elleriyle göğsüne hafifçe vurdu, yüzüne doğru üfledi ve sahabe iyileşti.(ibn-i Mace, Hakim-2292)   Bazen, hastanın ağrıyan yerine sağ elini sürer, dua ederdi. (Buhari, Müslim-7572) Bazen, kadehe biraz toprak koyar sonra su doldurur, karıştırır, dua eder ve suyu hastanın üzerine serperdi. (Ebu Davud-7574)   Bazen, “Euzu billahi minel cân min ayni’l insan: Allah’ım, sana cinlerden ve insan gözünden sığınırım” der, Felak ve Nas surelerini okurdu. (Tirmizi-7575)   Akrep (veya yılan) sokmasına karşı şifa niyetiyle Fatiha suresini okumalarını onaylamıştı. (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi-7579, K.S.-4022, KS.-4033) Yine zehirlenme, göz değmesine karşı rukye yapılmasına izin vermiştir. (Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, K.S.-4023 v.d.)   Kendisini akrep sokması üzerine tuzlu su getirtip ovmuş sonra da Kafirun, Felak ve Nas surelerini okumuştu. (Taberâni-7581)   Yine bir defasında psikolojik sorun yaşayan biri getirilmiş, Resulullah (sav) da ona, Fatiha suresini, Bakara, Ali İmran, Araf, Müminun, Cin, Saftat, Haşr suresinden bazı ayetler ile İhlas, Felak ve Nas surelerini okumuş ve hasta tamamen iyileşmiştir. (İbn-i Mâce-7582)   Sancısı olan bir çocuk Resulullah (sav)’a getirilmişti. Onun başını okşayarak dua etti. Doksan dört yaşındayken bile hâlâ dinç olan bu sahabi, sıhhatini, Resulullah (sav)’ın o duasına bağlardı. (Buhari, Müslim, Tirmizi-8518)   Bir başka seferinde, rahatsız olan Zeyd b. Ahtab yanına gitmiş, O da mübarek ellerini yüzünde gezdirerek dua etmiştir. (Tirmizi-8519)   ZİKİR Allah Resulü (sav) her daim Rabbini zikrederdi. Söylediği ve yaptığı hak ve doğru idi. Bir mecliste bulunurken, otururken, kalkarken, yürürken yatarken, her işinde Allah’ı anar, zikrederdi. Ve bizlere de bunu tavsiye ederdi. (Ebu Davud, Tirmizi-9198) “Dilin daima Allah in zikri ile yaş kalsın! (Tirmizi-9201) Allah’ı zikir; kişinin Allah katındaki derecesini artırır, düşmana karşı başarılı kılar. (Tirmizi, Muvatta, K.S.-1753) Sabah, akşam, namazlardan önce, sonra, yatarken, kalkarken günün her anında Allah’ı anar, dua ederdi. (Ebu Davud, K.S.-İ7SS, 1817,1819) Şeytan, insanın yatarken ve kalkarken Allah’ı zikretmesini istemez, melekler ise zikir ederek fazilete ermesini ister. (Rezin, K.s.-1756) Zikir halkalarını, cennet bahçeleri olarak nitelendirirdi. (Tirmizi-928) Bir gün bile olsa Allah’ı zikreden kişiye ateşteki azabın hafiflemesi şeklinde karşılığı verilir. (Tirmizi, K.S.-1754) Evlerde Allah’ı anmayı, zikretmeyi tavsiye ederdi. “İçinde Allah’ın anıldığı ev ile Allah’ın zikredilmediği ev, diri ile ölü gibidir.” (Buhari, Müslim-9203) Bir mecliste, toplantıda muhakkak Allah’ı zikrederdi. Allah’ı anmadan kalkanların, eşek leşi bulunan bir meclisten kalkmış gibi olacaklarını hatırlatırdı. (Ebu Davud-9199) Savaş esnasında bile Allah’ı zikretmekten geri durmazdı. (Tirmizi-9207)   Akşam İhlâs, Felak ve Nas surelerini sabah ve akşam üçer defa okurdu. (Nesei, K.S.898)   “Her kim akşam Duhan suresini, Ğafir suresini ve Ayet’el Kürsi’yi okursa, sabaha kadar korumaya alınır. Kim sabah okursa akşama kadar da korumaya alınır’ (Tirmizi-6769)   Peygamber Efendimiz, Elif lâm mîm Tenzil suresi ile Mülk Suresini okumadan uyumazdı. (Tirmizi 6771) Sabah üç defa “Euzu billâhissemîil alimi mineş şeytânirracîm” deyip, Haşr suresinden (son) üç ayeti okurdu. Bunu akşam da yapardı. Böyle yapanlara, sabah ve akşam yetmişer bin melek tarafından dua edileceğini, o gün ölürse de şehit sevabı alacağını müjdelerdi.(Tirmizi, K.S.-821)   Allah Resulü (sav) sabah ve akşam okunacak şu duanın sıkıntıyı giderip borcunu ödemede yararlı olacağını belirtmiştir: “Allahümme innî euzu bike minel hemmi yel hazeni, ve euzu bike minel aczi vel keseli ve euzu bike minel cubni vel buhli, ve euzu bike min gaIabetiddeyni ve kahrirricâli: Allah’ım üzüntü ve kederden sana sığınırım. Acizlikten ve tembellikten sana sığınırım. Korkaklık ve cimrilikten sana sığınırım. Borcun galebe çalmasından ve insanların kahrından sana sığınırım’ (Ebu Davud, K.S 1841)   Gece Allah Resulü (sav), geceleyin Bakara Suresinin son iki ayetini (Amenerresulü) okurdu. (Buhari, Müslim, Ebu Davud Tırmizi-6743)   Gece uyandığında Ali İmran suresinin son 10 ayetini okurdu. (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei, İbn-i Mâce, Darimi, Müsned, Taberani-2252, 2257)   Gece teheccüde kalktığı zaman onar defa, ‘Allahu Ekber EIhamdulillâh.”, “Sübhanallah.’ “Lailahe illallah.’ “Estağfirullah.” der sonra şu duayı eklerdi: “Allahumme’ğfirli, vehdini, verzuknî ve afini” (Ebu Davud, Nesei-9332)   Genel Bazı Dua ve Zikirler Sabah ve akşam: ‘Allahumme ente Rabbi, Lailâhe illâ ente halakteni. Ve ene ‘abduke ve ene ‘ala ‘ahdike ve va’dike masteta’tü. Euzu bike min şerri ma sene’tu ebûu leke bini’metike aleyye. Ve ebûu bizenbi fağfirlî zunûbî. Feinnehu lâ yağfiru zunûbe illâ ente: Allah’ım, sen benim Rabbimsin, senden başka ilah yoktur. Beni sen yarattın. Ben senin kulunum ve gücümün yettiğince ahdinle vaadin üzereyim. İşlediğim günahların şerrinden sana sığınırım. Bana ihsan eylediğin nimetlerini itiraf ederim, günahımı da itiraf ederim. Benim günahlarımı mağfiret eyle. Muhakkak ki günahları senden başka kimse bağışlayamaz.” (Buhari, Nesei, Tirmizi-9539)   “Estağfirullâhellezî la ilâhe illâ huvel Hayyul Kayyum ve etûbu ileyh: Hay ve Kayyum olan, kendisinden başka ilah olmayan O Allah’tan mağfiret dilerim ve O’na tevbe ederim.” (Ebu Davud, Tirmizi-9541) Günde yüz defa “Lailahe illallahu vahdehu la şerikeleh. Lehul mülkü vehuve ala kulli şey’in kadir.” Yine yüz defa; Subhanallahi ve bihamdih.” duasını söylerdi. (Buhari, Müslim, Muvatta, Tirmizi.9542) Allah Resulü (sav), çarşıya giren bir kimseye şu duayı yapmasının büyük bir ecir kazandıracağını müjdelemiştir: “Lai lahe illallahu vahdehu la şerikeleh. Lehul mülkü velehül hamdü, yuhyî veyümît ve huve Hayyun daimen lâ yemut, biyedihi’l-hayr ve huve ‘ala külli şey’in kadir: Bir olan Allah’tan başka ilah yoktur. O’nun ortağı yoktur. Mülk de O’nundur, hamd O’na mahsustur. O, diriltir de öldürür de. O’ ölmeyen (Hayy) ‘dir. Hayır elinde olandır, her şeye gücü yetendir” (Tirmizi-9551, K.s.-1892) Bu duayı günde yüz defa söyleyenin; on köle azat etmiş gibi sevap alacağını, yüz sevap yazılıp yüz (küçük)günahın bağışlanacağını haber vermiştir. (Buhari, Müslim, Muvatta,Tirmizi K.S.-1891) Günde yüz defa “Subhanallahi vebihamdihi.” diyenin, denizin köpüğü kadar bile olsa hatalarının döküleceği müjdelemişti. (Buhari Müslim,K.S.-1891) “Subhânallâhi ve bihamdihi ‘adede halkihi ve rıdâ nefsihi, ve zînete arşihî ve midâde kelimâtih:  Allah’ı, yaratıkları sayısınca, nefsinin rızasınca, arşının ağırlığınca, kelimelerinin sayısınca tesbîh ederim.” (Ebu Davud, Tirmizi, Nesei-9S52, K.S.-1893) Günde on defa “Eşhedu enlâ ilâhe illallahu vahdehû lâ şerîkeleh. İlâhen vâhiden Ahaden Sameden lem yettehiz sâhibeten velâ veladâ. Velem yekün lehu küfüven ahad: Vâhid, Ehad ve Samed olan, bir İlah olarak Allah’tan başka ilah olmadığına, O’nun birliğine, ortağı bulunmadığına, eş ve çocuk edinmediğine ve O’na hiçbir kimsenin denk olmadığına Şehadet ederim:’ demek. (Tırmizi-9544) Sabah namazının ardından yüz defa “Sübhanallah.” ve “Lâ ilâhe illallah’ derdi. (Nesei-9310) “Lâ havle velâ kuvvete illâ billahil aliyyil azim:’ sözünü sıkça söylerdi. (Tirmizi, K.S.-1895) “Allahu ekber kebîrâ, velhamdu lillâhi kesîrâ, ve sübhânallahi ve bihamdihi bukreten ve asilâ: Allah büyük de büyüktür. Allah’a hamdimiz çoktur. Sabah - akşam hamdımız Allah’adır.” Bir sahabinin bu sözleri söylemesi üzerine, meleklerin gelerek bu duayı Allah’ın huzuruna götürmek için birbiriyle yarıştığını buyurmuştur. (Müslim, Tirmizi, Nesei-9276, 9277) Muaz b. Cebel’e namazda şu duayı yapmayı tavsiye etmiştir: “Allahümme e’innî zikrike ve şükrike ve hüsni ibadetik: Allah’ım, seni zikretmekte, sana şükretmekte ve senin ibadetini iyi yapmakta bana yardım et:’ (Ebu Davud, Nesei-9300) “Kim günde iki yüz kere İhlâs suresini okursa, kul hakkı olan borçları hariç, elli senelik (küçük) günahları silinir. Kim uyurken sağ tarafına yatıp da yüz kere okursa, kıyamet günü Rab Teala ona şöyle der: ‘Haydi sağ tarafından cennete gir: (Tirmizi-6762, K.S.-890) Sabah ve akşam şu duayı yapan kimseden, Allah’ın razı olacağını müjdelemiştir: “Radîna billâhi Rabba, vebil İslâmi dînâ ve bi muhammedi rasûlâ: Rab olarak Allah’a, din olarak İslam’a, Peygamber olarak Muhammed (as)’e razı olduk:’ (Ebu Davud, ibn-i Mâce, Rezin, K.S.-1818) Sıkıntı ve üzüntü anlarında okunmak üzere pek çok dualar öğretmiştir. (Tirmizi, İbn-i Mâce, K.S. 1842, 1843, Ebu Davud, İbn-i Mâce, K.S.-1844, 1845) Belayı defetmek (Tirmizi, İbn-i Mace, K.s.-1869), hafızayı güçlendirmek (Tirmizi,K.S.-1846) için de dua öğretmiştir. Resulullah (sav), Kur’an’ın dışında bir zikir isteyen bir adama, şu duayı öğretmiştir: “Subhanallahi velhamdulillahi vela ilâhe illallâhu vallâhu ekber. Velâ havle velâ kuvvete illâ billâh: Allah’ım seni tenzih ederim. Hamdlar sana mahsustur. Allah’tan başka ilah yoktur, Allah en büyüktür, güç ve kuvvet Allah’tandır.” Kişinin kendisine yapacağı özel bir dua isteyince de şunu öğretmiştir: “Allahumme’rhamnî ve ‘fini vehdini verzuknî: Allah’ım, bana merhamet et, afiyet ver, hidayet ver, rızık ver!” (Ebu Davud, Nesei,K.S.-1881) Bu ve buna benzer pek çok dua Resulullah (sav)’ın gününü ve gecesini, dilini ve kalbini süslerdi. Efendimiz (sav)’den... “Gafiller arasında Allah’ı zikreden kişi savaştan kaçan kişilerin ardından savaşan kişi gibidir. Gafiller içinde Allah’ı hatırlayıp anan kişi, kuru ağaçta yeşil bir dal gibidir. Gafiller arasında Allah’ı anan, karanlık evde yanan lamba gibidir. Gafiller içinde Allah’ı anan kişiye, Allah, daha o ölmeden cennetteki yerini gösterir. Gafiller içinde Allah’ı zikreden kişi, insan ve hayvan sayısınca bağışlanmaya erer” (Rezm-9214) “İnsanoğlu, kendisini Allah’ın azabından kurtarmak için, Allah’ı zikirden daha iyi bir amel işlememiştir.” (Tirmizi, Muvatta-9217) “Mizanda ağır gelen şu beş şeye hayret doğrusu: Subhanallah Elhamdulillah, Lailahe illallah, Allahu Ekber ve kişinin rahatsız ettiği salih adamın sabrı” (Taberâni-9521) “Akşamdan (abdestli olarak) temiz olarak Allah’ı zikrederek uyuyan ve geceleyin de uyanıp Allah’tan dünya ve ahiret için hayır talep eden bir kimseye, Allah dilediğini verir” (Ebu Davud, K.S.-1755)  

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak