Kalbi islâh olanın her işi düzgün olur. Îmânı kâmil, ibâdeti hâlis, edebi, edeb-i İlâhî olur. Baksa ibret, duysa hikmet, tutsa hayr, bassa seyr olur. Kalbde nur, beyinde tefekkür olur. Her ne yapsa ibâdet olur. Çünkü havuz duru suyla dolmuştur. İçene de hayr geçene de hayrdır. Sulayıp geçtiği yerler yemyeşil çayırdır. Sevgili Peygamberimiz (sav) "Hızır (aleyhisselâm), otsuz kuru bir yerde oturduğunda, o yer birdenbire yemyeşil olur, peşi sıra dalgalanırdı." buyurdu. Eğri duvar düzelir, açtığı kuyu bir anda yapılır, işâret ettiği su, günümüzde bile içilir.
İşe alınacak insanın öz geçmişine bakılır. Yüz kızartıcı bir davranışı yoksa işe alınır.
"Âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz/ Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde." Ziya Paşa bu beytinde: "İnsanın aynası iştir, lafa bakılmaz. Bir kişinin aklının seviyesi yaptığı işte görünür."
Cafer-i Sâdık (rh.a) hayâtı dört madde hâlinde özetler:
1- Cenâb-ı Hak’la muamelede, üstlendiği görevi tam mânâsıyla yerine getirme, belirlenen sınırları geçmeme, ikrâmına şükür, hükmüne rızâ, musîbete sabır ve büyük bir tâzimle Zât’ına muhabbettir.
2- Şahsıyla muamelede, gayret, Allah korkusu, ezâ ve cefâlara tahammül, nefse darbe, doğru ve dürüstlüğü isteme, mahbûbunu taleble, kalbî fakrı istemektir.
3- İnsanlarla muamelede, hilm, af, tevâzu, cömertlik, şefkat, nasîhat, adâlet ve herkese hak ettiğini vermektir.
4- Dünya ile muamelede, az da olsa nîmete râzı olma, bir başkasını kendine tercih, elde edemediğine üzülmeme, nimetin çokluğunda şükrünü edâ edememekten dolayı mahzûn olma, zühd, dünya muhabbetini kalbe koymama ve hayvânî duygulardan kurtulmaktır. Bu dört maddede geçen hasletleri yaşayan, sâlih, velî, mukarreb kullar sınıfına girer.
Her bir madde yedi esâsı ihtivâ eder.
1947 hac yolculuğunda, nefsine yenik düşen yaşlının hakaretli sözlerine mülâyemetle cevap verir Hacı Hasan Efendi (ks). Memleketine dönünce nedâmet ederek nefsine hâkim olur. İyiliğe iyilik her kişinin kârı, kötülüğe iyilik er kişinin kârı düstûru yola getirir muhalifini. Der ki; “beni kendine baba ettin.”
Bir müessesede yanlış davranan birine Hasan Efendi'nin manevî evlâdı, “öyleyse ona iyilik yapalım” der. Bu kapıya değil insanın eğrisi, odunun da eğrisi girmez inceliğidir bu huy. Hasan Efendi Hazretlerinin hastanede “bizim şahsımızda İslâm'ı görüyorlar” sözü, numûne-yi imtisâle güzel örnektir.
Kaldığı hastanede gayri müslim oda arkadaşına güzel muamelesiyle, İslâm’a hayranlığına vesîle olur Bandırmalı Ali amca.
Göz ameliyatında yattığı hastanede yüksek rütbeli komutanlara kolonya şeker ve lokum ikrâmı ve yüzündeki tebessümüyle örnek olan muhterem üstâzımız bu hususta ne güzel misâl. Anlatmakla bitmez bu hâtıralar. Bir askerlik döneminde alay komutanı subay ve erat gözyaşlarıyla uğurlarlar kendisini. Mermi sandığından yapılan kürsüde mevlüd okur. Kazanlarla helva yapılır fütüvvette erdemlilikte örnek sultâna.
Vâizlerin Kastamonu’da kursunda, sesler yükselir, bazan da öfke dozunu artırırdı. Bir vâizimiz kilosuna rağmen önünü ilikler cemaate tatlı bir tebessümle “muhterem arkadaşlar bu konuda ortak bir noktaya gelelim” der, ortalık süt liman olurdu.
“Söz ola kese savaşı söz ola kestire başı
Söz ola ağılı aşı bal ile yağ ede bir söz”
Bir cenâze merâsiminde, imâmete geçecek birine, “senin iki kusurun var” denince, o da, “benim öyle hatâlarım var ki; sayılamaz” der.
Bu sataşmaya “selâm” deme, yatıştırır öfkeyi.
Sıddîk-ı Âzam (ra)'ın sanki ilticâsı gelir gönül kulağına. O der ki: “Yâ Rabbî! Günahlarım kumlar gibi sayısızdır. Bütün günahlarımı affeyle, hatâlarımı güzel bir şekilde gizle, görmezden geliver.”
Âlemdeki gürültü, muamelattaki noksanlıktan gelir. Ailede kavga, illâ dediğim olacak sözünden çıkar. Biri kazınca diğeri alttan alsa, söner ateş. İnsanlar arası kavgada, af yolu tercih edilse, câhillerden uzak durulsa kavga gürültü biter.
Ülkede nizam, isyân olmadıkça emîre itâatle, temin edilir. Muamelede, mü'mine şefkat, ehl-i küfre şiddet, Kur’ân-ı Mecîd’in ahlâkıdır.
Ağustos 2023, sayfa no: 4-5
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak