Ara

Mikdâd'ın Peygamberlik Geldikten Sonra Hz. Peygamber’in (sav) Çektiklerini Anlatması

Mikdâd'ın Peygamberlik Geldikten Sonra Hz. Peygamber’in (sav) Çektiklerini Anlatması
  • Nüfeyr şöyle anlatıyor: Bir gün Mikdâd b. Esved’le (ra) birlikte oturuyorduk. Bir adam geldi. Onun gözlerini işâret ederek Mikdâd’a şunları söyledi: “Hz. Peygamber’i gören şu iki göze ne mutlu! Allâh’a yemîn olsun ki senin gördüğünü görmeyi çok isterdim. Aynı şekilde, katılmış olduğun o peygamber meclislerine de katılmayı çok isterdim.”

Adamın bu sözleri benim çok hoşuma gitmişti. Mikdâd ise o kişiye şunları söyledi:

‘Niçin sizden bâzı kimseler hâlâ Allah Teâlâ’nın kendisine nasîb etmediği bir mecliste bulunmayı temennî etmektedir? Eğer bu kişi Hz. Peygamber (sav) devrinde yaşamış olsaydı durumunun ne olacağını kestirebilir miydi? Allâh’a yemîn ederim ki Hz. Peygamber’in meclislerinde çok kimseler bulundu. Fakat Allah onları burunları üzerine cehenneme attı. Çünkü onlar Hz. Peygamber’e icâbet etmediler ve onu doğrulamadılar. Niçin sizi, Kendisinden başka Rabb tanımayan ve peygamberlerinin getirdiklerini tasdîk eden insanlar kılan Allâh’a şükretmiyorsunuz? Zahmetleri, sıkıntıları başkaları çekmiş, sizse sefâsını sürüyorsunuz. Andolsun ki Hz. Peygamber (sav), diğer peygamberlerin hepsinden daha sıkıntılı bir hayat geçirmiştir. O, câhillerin putlara tapmaktan daha üstün bir din olmadığına inandığı bir fetret ve câhiliyet dönemi insanlarına gönderilmiştir. Hz. Peygamber Furkān’ı getirdi ve onunla hak ile bâtılın, baba ile oğulun aralarını ayırdı. (Çünkü babalardan veya oğullardan biri müslüman oluyor, bu yüzden de aralarına düşmanlık giriyordu). Allah Teâlâ, ateşe giren kimsenin helâk olduğunu görmesi için insanların kalb kilitlerini îmân ile açmıştır. En yakınının ateşte bulunduğunu bilen kişinin gözleri elbette ki aydın olamaz. Allah Teâlâ’nın şu sözleriyle anlatılmak istenen mânâ da budur: “Onlar: ‘Ey Rabb’imiz! Bize gözler sevinci eşler ve çocuklar ver ve bizi takvâ sâhiplerine önder yap!’ derler.” (Furkān/74)’ (Heysemî, Taberânî)

Hz. Huzeyfe'nin Bu Konudaki Sözleri

  • Kûfe halkından bir kişi Huzeyfe b. Yemân (ra)’a: “Ey Ebâ Abdillah! Siz Hz. Peygamber’i gördünüz; onun sohbetinde bulundunuz değil mi?” diye sordu. Huzeyfe: ‘Evet ey yeğenim!’ deyince o şahıs bu kez: ‘Siz o sıralar ne yapıyordunuz?’ diye sordu. Hz. Huzeyfe de: ‘Andolsun ki o zamanlar biz var kuvvetimizle çalışıyorduk!’ cevâbını verdi. Bunun üzerine o kişi şunları söyledi: “Yemîn olsun ki eğer biz Hz. Peygamber devrinde yaşamış olsaydık onun yaya olarak yürümesine izin vermez, onu omuzlarımızda götürürdük.” Huzeyfe (ra) buna şu karşılığı verdi: “Ey yeğenim! Allâh’a and içerim ki biz Hz. Peygamber’Ie birlikte Hendek savaşında bulunduk. Bir taraftan korku ve soğuk, diğer taraftan ise acı ve susuzluk bizi çepeçevre kuşatmıştı.” (İbn İshak)

Müslim'in rivâyetine göre Hz. Huzeyfe o şahsa: “Demek o devirde yaşasaydın bunları yapacaktın öyle mi? Ahzâb gününde Hz. Peygamber’le birlikte idik. Çok şiddetli bir rüzgâr esiyor ve müthiş bir de soğuk hüküm sürüyordu.” der ve o geceki olayları söyler.

Hâkim ve Beyhakî’nin rivâyetlerinde ise, Huzeyfe (ra): “Sakın o devirde yaşasaydık demeyiniz” diyerek Ahzâb gecesinde çekilen sıkıntıları anlatır.

Kaynak: Hayâtü’s-Sahâbe (Cilt1 – M. Yûsuf Kandehlevî)

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak