Bir gram maddenin, neredeyse bir futbol sahası büyüklüğünde yüzey alanına sâhip olabileceğini hayâl ettiniz mi? Ya da atomlar düzeyinde mühendislik yaparak, gazları yakalayabilen, ilaçları kontrollü salabilen ve elektriği iletebilen kristal kafesler oluşturabileceğinizi hiç düşündünüz mü? Bu bağlamda karşımıza iki farklı bileşik sınıfı çıkmaktadır. Metal-Organik Kafes (MOF) ve Kovalent Organik Kafes (COF) yapıları. Bileşik adları sizlere çok yabancı gelmiş olsa da, bu kimyâ okyanusunun derinliklerine berâber dalalım isterim. Rabbimizin bizlere verdiği dünyâ nimetine geniş bir bakış atıldığı zaman, suyun üstünde kalan kısmı insanoğlu güzelleştirmeye çalışırken; suyun altında kalan kısmın ise Rabbimizin lütfuyla birlikte güzel olduğu hâl-i hazırda görülmektedir. Bilimde de görünen kısımdan ziyâde derinliklere dalarak güzellikleri ve mucizeleri keşfetmemiz gerekiyor.
Bilim dünyâsında gözenekli malzemeler, özellikle de yüzey alanı yüksek ve düzenli iç yapılarıyla dikkat çeken yapılar, uzun yıllardır ilgi görmektedir. Bu alandaki iki önemli sınıf olan Metal-Organik Kafesler (MOF’lar) ve Kovalent Organik Kafesler (COF’lar), yalnızca yapısal güzellikleriyle değil, aynı zamanda çok amaçlı kullanılabilirlikleriyle de bilim dünyâsında birer devrim yaratmıştır. Gerek gaz depolama, gerek kataliz, gerekse ilaç salınımı gibi alanlarda sundukları olanaklar sâyesinde bu materyaller, moleküler mühendisliğin geldiği noktanın âdetâ bir vitrini niteliğindedir.
MOF’ların temelleri 1990’lı yıllarda atılmış olsa da bu alanda ilk yayın 1999 yılında Omar M. Yaghi ve çalışma arkadaşları tarafından yayımlanmıştır.1 Bu çalışmada, Zn(II) iyonları ile 1,4-benzenedikarboksilat ligandının birleştirilmesiyle oluşturulan MOF-5 etiketli yapı, olağanüstü yüzey alanı ve gözenek boyutlarıyla dikkat çekmiştir. Bu gelişme, metal iyonları ile organik ligandların koordine kovalent bağlarla üç boyutlu kafes yapılar oluşturabileceğini göstererek MOF araştırmalarında patlama yaşanmasına neden olmuştur. COF’larda ise ilk yayın 2005 yılında yine Yaghi ve arkadaşları tarafından yayımlanmıştır.2 Yayımlanmış bu çalışmada COF-1 ve COF-5 olarak etiketlenmiş bu yapılar, tamâmen kovalent bağlarla bir araya gelen, hafif, gözenekli ve kristal yapılı organik malzemelerdir. COF’lar, metal içermemeleri sebebiyle çevresel açıdan daha sürdürülebilir malzemeler olarak da dikkat çekmektedir.
MOF ve COF’lar arasındaki temel fark, bağ türlerinde ve inşaat bloklarının kimyâsal karakterinde yatmaktadır. MOF’lar, metal iyonları veya kümeleri ile organik ligandlar arasında koordine kovalent bağlar içerir. Bu yapıların çoğunda Zn²⁺, Cu²⁺, Zr⁴⁺, Fe³⁺ gibi geçiş metallerine rastlanır. COF’larda ise yapı tamâmen organiktir; bor, azot, oksijen gibi atomların katıldığı kondensasyon reaksiyonları ile kovalent bağlar oluşturulur. MOF’ların genellikle daha yüksek termal kararlılık sunmasını sağlarken, COF’lar ise düşük yoğunluk ve metal içermemeleri ile öne çıkar. Ayrıca, MOF’lar 3D kristal yapılara, COF’lar ise genellikle 2D katmanlı yapılara sâhip olma eğilimindedir. Fakat her iki yapının ortak sayılabilecek birçok bilimsel önemi bulunmaktadır. Bunlar arasındaki en dikkat çekeni, yüzey alanı elektronik hareketliliğidir. Her iki özellik yapılara ekstra güç katmakta ve birçok alanda uygulamaya açık olmasına olanak sağlamaktadır.
3 boyutlu bir yapıya sâhip olan MOF’ların en dikkat çekici özelliklerinden biri, olağanüstü yüksek yüzey alanlarıdır. Örneğin MOF-210 bileşiği, yaklaşık 6240 m2/g yüzey alanı ile bugüne kadar kaydedilen en yüksek değerlerden birini temsîl eder.3 Bu denli büyük yüzey alanları, gaz depolama (özellikle H₂ ve CH₄), ayırma, kataliz ve sensör uygulamaları için muazzam fırsatlar sunmaktadır. MOF ve COF yapıları, gaz moleküllerini seçici şekilde yakalama konusunda benzersizdir. Özellikle karbondioksit ayırma ve depolama (CCS), geleceğin enerjisi olarak görülen hidrojen yakıtı depolama ve azot ayırımı gibi çevresel mühendislik uygulamalarında önemli rol oynarlar. Örneğin, ZIF-8 (zeolitik imidazolat framework) gibi yapılar, yüksek seçicilik ve hızlı difüzyon özellikleriyle bu alanda dikkat çekmiştir.4 MOF’lar, gözenekli yapıları sâyesinde heterojen kataliz sistemlerinde aktif alan görevi görürler. Aynı zamanda içine ilaç moleküllerinin yerleştirilmesi ve kontrollü salınımı sâyesinde ilaç taşıyıcı sistemler olarak da kullanılırlar. Örneğin MIL-100(Fe) gibi yapılar, antikanser ilaçların salınımında test edilmiştir.5 COF yapıları, düzenli π-π elektron dağılımları sâyesinde organik yarıiletkenler olarak kullanılma potansiyeline sâhiptir. Bu özellikleriyle organik güneş pilleri, LED’ler ve transistörlerde yeni nesil malzemeler olarak denenmektedir.6 Fakat yeni çağın bileşikleri olarak görülen ve son yıllarda popülaritesi oldukça yüksek olan bu yapıları da karşılaştırmak yerinde olacaktır. MOF’lar, COF’lara kıyasla birkaç yönüyle öne çıkar.
Birincisi, MOF’lar koordinat bağlara sâhip metal merkezlerinden oluştuğu için katalitik işlevsellikte büyük avantaj sağlar. Metal merkezler, aktif katalitik bölgeler olarak görev yapabilir, Lewis asit uçlarını oluşturabilir ve baz hâlinde rol alabilir; bu sâyede heterojen katalizde özel hedeflere yönelik tepkimeler gerçekleştirmek mümkün olur. Örneğin, bazı Zr veya Fe merkezli MOF’lar, fotokataliz ve elektrokataliz alanında yüksek verim sunabilir.
İkincisi, MOF’lar, gaz depolama ve ayırma uygulamalarında COF’lara göre genellikle daha yüksek seçicilik ve kapasite sunar. Bu, metal merkezlerin CO2 gibi moleküllerle güçlü etkileşim kurabilme yeteneğinden kaynaklanır. Örneğin, yapılan karşılaştırmalı çalışmalarda MOF’lar, özellikle CO2/N2 ayrımında COF’lardan bir ilâ iki mertebe daha üstün APS (adsorbent performans skoru) değerleri göstermiştir.7
Üçüncüsü, MOF’lar sentez çeşitliliği ve kristallik bakımından daha olgundur. Cambridge MOF veri tabanında ~100.000 civârında MOF yapısı varken, deneysel COF sayısı yalnızca birkaç yüz civârındadır. Bu çeşitlilik, malzeme tasarımında araştırmacılara çok daha geniş bir özgürlük sunar. Ayrıca MOF’lar genellikle yüksek kristalik özellik sergiler ve bu da karakterizasyon (örneğin XRD ile yapı analizi) açısından büyük kolaylık sağlar.
Dördüncü olarak, MOF’lar, “inovasyon döngüsü” konseptine uygun yapılar hâline gelmiştir: Moleküler düzeyde modifiye edilip, cihaz formuna getirildiklerinde gerçek dünyâ performanslarına dönüştürülür. Örneğin, su toplama, sensör ve CO2yakalama gibi sistemlerde cihaz içinde kullanılabilir hâle gelmiştir. Tüm bu avantajlar netîcesinde MOF yapılarından beklentiler doğal olarak yükselmiştir.
MOF’lar, moleküler düzeyde tasarlanabilirlikleri, yüksek yüzey alanları ve gözenekli yapıları sâyesinde gelecekteki birçok teknolojinin temel yapı taşlarından biri olmaya adaydır. Bilim dünyâsı, MOF’ların özellikle enerji dönüşümü, çevre teknolojileri, gaz ayırma, ilaç taşıma, sensör geliştirme ve su arıtma gibi alanlarda çığır açacağını öngörmektedir. Örneğin, hava neminden içilebilir su üretmek gibi iklim krizine yönelik çözümlerde MOF’lar umut verici sonuçlar sunmuştur. MOF-801 ve MOF-303 gibi yapıların düşük bağıl nemde bile litrelerce suyu havadan çekebilmesi, bu malzemeleri çölleşmeye karşı potansiyel bir çözüm hâline getirmiştir. Ayrıca, MOF'ların enerji depolama alanında da geleceği parlaktır. Batarya elektrotları ve süper kapasitör malzemeleri olarak MOF-tabanlı türevlerin kullanımı, enerji yoğunluğunu ve çevrim dayanıklılığını artırma potansiyeli taşımaktadır. Bununla birlikte, kataliz alanında da metal merkezli MOF’lar, seçici reaksiyonları düşük enerjiyle gerçekleştirme kābiliyetleriyle, yeşil kimya ve sürdürülebilir üretim teknolojileri açısından devrim niteliğindedir. Gelecekte, MOF’ların akıllı cihazlara entegre edilmesi, örneğin giyilebilir sensörlerde toksik gaz algılama, kişisel çevre tâkibi veya lokal ilaç salımı gibi alanlarda da büyük umut vaadetmektedir. Bununla birlikte, savunma sanâyii ve uzay teknolojilerinde radyoaktif iyonların yakalanması veya yaşam destek sistemlerinde CO2 filtrelemesi gibi stratejik uygulamalarda kullanılması öngörülmektedir.
MOF’ların bu umut verici potansiyellerine rağmen, karşı karşıya olduğu önemli zorluklar mevcuttur. En temel sorunlardan biri, kimyâsal ve termal kararlılıktır. Pek çok MOF, özellikle sulu ortamlarda veya yüksek sıcaklıklarda kolayca bozunabilmektedir. Bu durum, MOF'ların çevresel ve endüstriyel uygulamalar için gereken dayanıklılığı sağlayamaması anlamına gelir. Örneğin, atmosferdeki nem, bazı MOF'ların metal-ligand bağlarını zayıflatarak iskelet yapısını bozabilmektedir. Dikkate değer ve önemli zorlukların bence en başı sentez ve ölçekleme sürecidir. Laboratuvar koşullarında elde edilen birçok MOF, düşük verim, uzun reaksiyon süreleri ve pahalı başlangıç maddeleri nedeniyle sanâyiye entegre edilememektedir. Ayrıca, bazı MOF'lar sentez sonrası aktivasyon gerektirir (çözücü değişimi, vakumla kurutma vb.), bu da endüstriyel üretim açısından karmaşıklık ve mâliyet getirir.
MOF'ların yapısal hassâsiyeti, sentezde küçük parametre değişikliklerine bile aşırı duyarlıdır. Bu, tekrarlanabilirlik ve malzeme standardizasyonu açısından önemli bir engel teşkîl eder. Özellikle cihaz entegrasyonlarında, homojen kristal kaliteye ulaşmak büyük önem taşımaktadır ve bu hâlen birçok MOF için sağlanamamaktadır. Ayrıca, MOF'ların çoğunun biyolojik güvenliği ve toksisitesi henüz yeterince incelenmemiştir. Bu, özellikle tıbbî uygulamalarda (örneğin ilaç taşıma, biyosensör) kullanım öncesinde önemli bir bilgi boşluğu yaratmaktadır. MOF'ların biyobozunurlukları, hücre içi etkileşimleri ve uzun vâdeli çevresel etkileri gibi konularda daha fazla çalışma gereklidir. Son olarak, MOF'ların yaşam döngüsü analizi ve geri dönüştürülebilirlikleri, sürdürülebilir malzeme geliştirme açısından henüz net değildir. Bu, çevre dostu teknolojilere geçişte önemli bir kıstas hâline gelmektedir.
Yukarıdan da anlaşılacağı üzere MOF’lardan beklentiler yüksek olsa da zorluklar da bir o kadar çetin gözükmektedir. 13. yy’dan itibâren Anadolu’da, dervişlerin birbirlerine “Rabbim derdini arttırsın” diye kelâm ettikleri bilinmektedir. Bu söz daha çok tasavvufî olarak baskın gelse de ben daha yüzeysel anlamda da bunun kullanılabileceğini düşünüyorum. Buna istinâden karşımıza çıkan bu dertlerden Rabbimin bizi alnımızın akıyla çıkartacağından hiç şüphem yoktur. Rabbimin sonsuz lütfu ve inâyetiyle, bu imtihanları da sabırla aşacağız. Çünkü biliriz ki her zorluk, rahmete açılan bir kapıdır. Ne zaman olacaktır bilmiyorum fakat MOF yapıları Nobel Ödülü’ne aday yapıların başında gelmektedir.
Prof. Omar Yaghi, birçok prestijli uluslararası ödülün sâhibi olmuştur (Wolf Prize, Balzan, Aminoff, Tang, vb.). Bu ödüller, MOF araştırmasının bilim dünyâsındaki etkisini açıkça gösteriyor. Ancak asıl merâk edilen soru: Nobel’e lâyık mı? Clarivate Analytics ve Sigma Xi gibi kuruluşlar MOF’ları Nobel adayları arasında saymakta; Chemistry World ve CAS gibi prestijli yayınlarda da “MOF Nobel için potansiyel” konusu sıkça gündeme gelmektedir.8Reddit gibi bilim topluluklarında ise fikirler bölünmüş durumdadır. Bir grup bu malzemeleri “abartılıyor” olarak tanımlarken başka bir grubun “henüz yeterince uygulamaya yansımadı, ama temelde Nobel kriterlerini karşılıyor” görüşünde olduğu bilinmektedir.9,10
Ancak Nobel Komitesi’nin önemsediği diğer bir faktör, bilimin toplum üzerindeki etkisidir. Önümüzdeki yıllarda MOF’lar iklim değişimi, enerji veya sağlık alanında çığır açan bir teknolojik uygulamaya dönüştürülebilirse ödülü alacağından da şüphe yoktur. Kim bilir belki çok yakın târihte Prof. Dr. Omar Yaghi ile birlikte Türk bilim adamının da Nobel ödülüne lâyık görülmesi ziyâdesiyle mutlu ve mesut edecektir.
Dipnotlar
1 Furukawa, H. ve ark., "Grand Challenges and Future Opportunities for Metal–Organic Frameworks", ACS Cent. Sci., 2017, 3 (1), 25–41. DOI:10.1021/acscentsci.7b00197 (pp. 25–41).
2 Ben, T. ve ark., "Targeted Synthesis of a Porous Aromatic Framework …", Angew. Chem. Int. Ed., 2009, 48, 9457–9460. DOI:10.1002/anie.200903802.
3 Altıntaş, Ç., Erucar, I. & Keskin, S., "MOF/COF hybrids as next generation materials …", CrystEngComm, 2022, 24, 7360–7371. DOI:10.1039/D2CE01296K.
4 Ding, M. ve ark., "Can COFs replace MOFs…", J. Mater. Chem. A, 2020, 8, 13456–13469. DOI:10.1039/D0TA04574H.
5 Li, J. ve ark., "Advances and Applications of MOFs in Emerging Technologies", Global Challenges, 2024, 8, 2300244. DOI:10.1002/gch2.202300244.
6 Bodin, J. ve ark., "Three Future Directions for MOFs", Chem. Mater., 2023. DOI:10.1021/acs.chemmater.3c01706.
7 Wang, Y. ve ark., "Recent advances … electrocatalysts for CO₂ reduction", Sci. China Mater., 2024, 68, 21–38. DOI:10.1007/s40843-024-3165-6.
8 Trager, R., "Chemistry Nobel predictions range…", Chemistry World, 23 Eyl 2021.
9 CAS, "The case for the Nobel Prize with MOFs", 29 Eyl 2023.
10 Wikipedia, “Omar M. Yaghi” (Erişim Haz 2025).
Temmuz 2025, sayfa no: 70 – 73
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak