Ara

Mektûbât-ı Es’âd-ı Erbilî (ks) (42. Mektup)

Mektûbât-ı Es’âd-ı Erbilî (ks) (42. Mektup)

Mektûbât-ı Es’âd-ı Erbilî (ks)

(42. Mektup)

Güncelleme: Fatih Çınar

Konuşma şîvenizi andıran ve görüşmenin yarısı makâmına kâim olan latîf, nazîf ve şerîf olan bir adet cevâbî mektubunuzu iftiharla elime aldım. Okudum, anladım. Ayrılık ateşine tesellî olduğundan hayır duâlarımı Ahadiyyet Dergâhı’na bu yazılarla arz ediyorum. Mazanneden bir zât ile görüştüğünüzü ve bu zamanda mürşidin olmadığına dâir kanâatinizi ve yalnız bu fakîr ve hakîrin buna lâyık olduğu yönündeki iyi niyetinizi beyan buyurmuştunuz. Mâlûm ola ki irfan erbâbı, fazîlet ve kemâlât sâhiplerini kemâlât fazîletiyle iknâ eylemek zordur. Duâcınız hakkında hoş görülen incelik, şefkat, merhamet ve inâyet yalnız aşırı acziyetin kusurlu bir göstergesidir ki Cenâb-ı Hakk, bu âciz kuluna ihsan buyurmuştur. ‘Ele düşmez senin fazl ü hünerle dâmen-i lütfun, Seni aczile teshir eylemekten başka sûret yok’ beytinin ifâdesine göre gerek zâtınıza ve gerek görüştüğünüz zâtı övenlere hatâ isnâd edemem. Her iki tarafa da hak vermek isterim. Var olasınız. İhlâs ve muhabbetinizin meyvesi ile mutlu olasınız. Yüce tarîkatta seyr-i sülûk ile nefs makâmını geçerek Hâlik-ı Hayy-ı lâ-yezâl’e yakınlık için en derin bir noktada beslediğiniz niyet ve görüşme arzunuzu bildiğim halde ilâhî cilvenin göstermiş olduğu şekil ve sûrete âit uzaklığa biraz daha sabır ve tahammül eylemek lâzımdır. Evrad ve ezkârınızın az olduğunu biliyorum. ‘Nefsinde Rabbini an’[1] âyet-i celîlesi gereğince nefs makâmında da ism-i celâli zikrediniz. Şöyle ki, nefs nâsiyede yâni secde mahallinde olup zulmânî bir latîfedir. Fikren kalbi zikreder hâle getirdiğiniz gibi nefs latîfesini de o şekilde zikreder hâle getirirsiniz. Sanki nefs, nâsiyede ‘Allah birdir’ söylüyor gibi olur ve bunun için belirli bir sayı yoktur. İstediğiniz kadar söyleyebilirsiniz. İnşâallâhü Teâlâ mahfuz olursunuz. Ne zaman arzu buyurulursa kalp ile de meşgûl olmak mümkündür. Zîrâ kalpten sonra zikri nefse vermek sâliklerin bâzıları hakkında uygun görülmüştür. Fakîriniz de görüşme zamânına kadar hayır duâdan gâfil olmam. Bâkî Cenâb-ı Allâh’a emânet olasınız Efendim. Es’ad-ı Erbilî’nin (ks) Bu Mektubundan Öğrendiklerimiz

  1. Mürid, maddî ve mânevî gelişimi için mürşid-i kâmili hakkında hüsnü zan beslemelidir.
  2. Mürşid-i kâmiller, söz ve uygulamalarıyla tevâzu timsâli olmalıdırlar.
  3. Mürşid-i kâmil, mürîdinin mânevî halleriyle ilgilenip seyr ü sülûkünü selâmetle tamamlaması için gayret göstermelidir.
  4. Mürşid-i kâmiller, müridlerini hayır duâdan mahrûm etmemelidir.
  5. Sözlerin sonu duâ ve selâmlama cümleleriyle süslenmelidir.

[1] A’raf 7/205.

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak