Ara

Mehmet Âkif Üzerinde Düşünmek

Mehmet Âkif Üzerinde Düşünmek

Vefâtının 89. yılında rahmet ve hürmetle…

Hayâtında olduğu gibi vefâtından sonra da sürekli ilgi uyandıran ve üzerinde konuşulan bir isim oldu Mehmet Âkif. Bu durum, kültürümüzün önemli sîmâlarının unutulmaması adına güzel bir davranıştır. Ama, tek başına bu tutumun yeterli olamayacağı ortadadır. Hatırlamak, konuşmak ve tartışmaktan daha önemli olan şey, o kişiyi doğru anlamak olmalıdır. Bu da onun bugün için taşıdığı önemi bilmekle olacaktır. Biz bu yazıda bu soru etrâfında düşünmek istiyoruz. Çünkü model insan olma noktasında örnek gösterebileceğimiz insan sayısı çok az. Bu mânâda yakın dönem edebiyat adamları arasında Âkif, çok müstesnâ bir isimdir. 

Bu noktada söylenmesi gereken ilk husus, büyüklüğü ve önemi konusunda Âkif’in toplumsal bir mutâbakat kahramânı oluşudur. Yâni onu fikren benimseyenler de reddedenler de onu büyük ve önemli bir insan olarak görme noktasında hemfikirdirler. Öyleyse Âkif’i büyük ve önemli kılan hususları onu anlamaya bir katkı olsun için hatırlamakta fayda vardır.

Eğitimi

Mehmet Âkif, çok başarılı bir eğitimden geçmiştir. İlk bilgilerini âile ortamında özellikle bir medrese hocası olan babasından almış, ardından Emir Buhâri mahalle mektebini, Fatih ilkokulunu, Fatih Rüşdiyesi’ni, Mülkiye’nin idâdî kısmını daha sonra da Baytar mektebini bitirerek Baytar olmuştur. Ama onun tahsîli sâdece saydığımız bu resmî kurumlarla sınırlı olmamış, babasının yakın çevresindeki hocalardan Arapça, Farsça, Fransızca eğitimi almış, ciddî anlamda bir Kur’ân eğitiminden geçerek Baytar mektebini bitirdiği sırada hâfızlığını da bitirmiştir. Tabii bu süreç içinde sosyal bilimlere de ilgisiz kalmamış ve babasının teşvikleriyle edebiyat sahasında da pek çok okumalar yapmıştır. Dolayısıyla onun eğitimi hem fen hem sosyal bilimlerde hem de din alanında olmuştur. 

Kültürel Donanımı

Mehmet Âkif, kendini yetiştirme sürecinde sâdece okulda ve yakın çevresinde aldığı eğitimle kendini sınırlamamış, ciddî anlamda iyi bir okuyucu da olmuştur. Doğu ve Batı edebiyatının önemli bütün büyük yazar ve fikir adamlarını okumuş, hattâ sâdece okumakla da kalmamış onlardan çeviriler de yapmıştır. Okuduğu kitaplarda bir sınırlama yapmamış, dînî, edebî, felsefî, siyâsî, fikrî her tür esere ilgi duymuştur. Onun zaman içinde şâir Âkif’ten sonra mütefekkir Âkif olmasında bu geniş çaplı okumaların tesirli olduğu muhakkaktır. 

Fakat okuma noktasında Âkif için söylenmesi gereken en önemli husus Kur’ân’la olan irtibâtıdır. Hayâtı boyunca onu elinden düşürmemiş, sâdece okumakla da kalmayarak ciddî bir anlama çabası içerisine girmiş; gerek fikrî gerekse amelî dünyâsının şekillenmesinde asıl faktör Kur’ân-ı Kerîm olmuştur. 

Güzel Sanatlara İlgisi

Mehmet Âkif güzel sanatlarla da yakından ilgilenmiş, hattâ yüksek tahsîlini bitirdiği esnâda ney üflemiştir. Hayâtı boyunca mûsikîye dinleyici olarak büyük ilgi göstermiş, muhtemelen bu yüzden Neyzen Tevfik’le çok sıkı bir arkadaşlığı olmuştur. Âkif, güzel sanatların insan rûhunu güzelleştiren tarafını çok iyi bilen bir insan sıfatıyla hayâtında onlara sürekli olarak yer vermiştir. Onun naîf ve zarîf şahsiyetinin inşâsında bu durumun etkili olduğu rahatlıkla söylenebilir. 

Sporcu Kişiliği

Mehmet Âkif, spora da çok önem veren bir isimdir. Bu durum, spor karakter eğitiminin bir parçası olarak düşünüldüğünde çok önemli görülmelidir. Zîrâ irâdeyi güçlendirme, planlı çalışma, zorluklardan yılmama, kötü alışkanlıklardan uzak durma; bu anlamdaki sporun kişiye sağlayacağı önemli faydalardır. Âkif, bu anlamda sporla çok yakından ilgilenmiş, okul yıllarında başlayan bu ilgisi sağlığı ve vakti müsâit olduğu sürece hayâtı boyunca devâm etmiştir. Koşma, güreş, gülle atma, taş atma, yüzme, ata binme en çok tercîh ettiği spor dallarıydı. Bilhassa güreşte çok başarılıydı. Devrin ünlü pehlivanı Kıyıcı Osman pehlivandan ders almış, pek çok ünlü pehlivanla güreş tutmuştur. 

Bürokrat Kişiliği

Âkif, eğitimini tamamladıktan sonra Ziraat nezâretinde baytar muavini olarak resmî görevine başladı. Vazîfesi gereği Rumeli, Anadolu ve Arabistan dâhil pek çok yer dolaştı. Bu görevinin dışında ayrıca muhtelif okullarda öğretmenlik de yaptı. Ama hayâtını salt bir bürokrat olarak resmî işlerle geçirmedi. Baytarlık yaparken halkla iç içe oldu. Onların sorunlarını yakından inceledi. Yine öğretmenlik yaparken de aynı gözlemci tavrını sürdürdü. Öğrencileriyle yakından ilgilendi. Daha da önemlisi eğitim meselesi konusunda oldukça önemli fikirler ileri sürdü. Safahat’ın bir meselesi olan kitap olduğu düşünülecek olursa bu görevlerin Âkif’in memleket meselelerini kavrama noktasında kendisine çok şey kazandırdığı muhakkaktır. 

Toplumsal Yönü

Mehmet Âkif, hayâtı boyunca “fildişi kule” sanatçısı olmadı. O, bir toplum insanıydı. Toplumla ilgili meselelerde tam bir aydın sorumluluğuyla hareket etti. Toplumsal yarar sağladıklarını düşündüğü her oluşumun içerisinde yer aldı. İttihat Terakki cemiyetine üyeliği, Müdâfaa-yı milliye Hey’eti Neşriyat şûbesinde görev alması, Darü’l-hikmeti’l-İslâmiye heyetindeki başkâtiplik görevi, devlet adına yaptığı Berlin ve Necid seyahatleri, milletvekili oluşu, Sebilü’r-Reşad ve Sırât-ı Müstakîm dergilerinde yazması, muhtelif okullarda hocalık yapması, câmilerde vaazlar vermesi münevver kişiliğinin toplumsal yansımaları olarak görülmelidir. 

Aksiyoner Kişiliği

Mehmet Âkif, hayâtı boyunca sürekli bir aksiyon insanı oldu. Aslâ bir köşede oturup hâdiselerin seyrini izlemekle yetinmedi. Onların müsbet mânâda gelişmesi ve değişmesi için mücâdele etti. Her şeyden önce sanat anlayışını buna göre şekillendirdi. Toplumsal ve bireysel sorunlar hiçbir şâirin eserinde onunki kadar yer almadı. Üstelik sâdece yazmakla yetinmedi konuştu da… Bilhassa Millî Mücâdele öncesinde İstanbul’da ve Millî Mücâdele esnâsında Anadolu’nun muhtelif şehirlerinde câmilerde halka hitâb etti. O yerlerin ileri gelen insanlarını vatan müdâfaasına ve toplumsal sorumluluklar üstlenmeye çağırdı. 

Edebiyatçı Kişiliği

Mehmet Âkif, şiire başladığı yıllarda devrin eğilimlerine uyarak klasik tarzda gazeller, terkib-i bendler yazdı. Fakat bu dönemi uzun sürmedi. Yaşadığı devrin zor şartları sebebiyle şiirini cemiyete adadı. Cemiyetin meselelerini şiirin konusu yaptı. Öyle ki Safahat’ı oluşturan bütün kitapları o devre tutulmuş bir ayna hükmündedir. Mısır yıllarına kadar bütün şiirlerinde bu toplumcu vasfını korudu. Mısır yıllarında ise yaşamak zorunda bırakıldığı münzevî hayat nedeniyle daha içe dönük ve mistik şiirler yazdı. 

Karakteri

Mehmet Âkif, tam bir karakter âbidesi olarak karşımıza çıkar. Şüphesiz bu durum âilesinin çocuk yaşlarda kendisine kazandırdığı din ve ahlâk eğitiminin bir sonucudur. Âkif, âileden aldığı değerleri hayâtı boyunca inanarak yaşamış, bunları içselleştirmiş ve bir yaşama üslûbuna dönüştürmüş bir insandır. Hayâtında hiçbir kötü alışkanlığı olmamıştır. İnandığı ahlâkî prensipleri titizlikle uygulamış, bu anlamda çevresinde örnek bir kişi olmuştur. Çalışkanlık, sözünde durma, dürüstlük, vefâ gibi müsbet özellikler en güzel temsîlini onda bulmuştur. Öte yandan müsbeti kendi yaşayışıyla temsîl eder ve yaygınlaşmasını sağlarken menfî olan kibir, tembellik, bilgisizlik, ikbâl şımarıklığı gibi menfî özelliklerle de hayâtı boyunca mücâdele etmiştir. 

Sonuç

Sınırlı bir yazıda çok azını sayabildiğimiz bu özellikleriyle Âkif, yaşadığı dönemde ve vefâtından sonra sâdece bir şâir olarak bilinmemiş, her zaman için bilgili, kültürlü, örnek samîmî bir Müslüman olarak gönüllerdeki yerini almıştır. Dolayısıyla o her dönemde hepimizin özellikle de gençlerimizin önünde model bir şahsiyet olma vasfını taşımaktadır.

Kasım 2025, sayfa no: 54-55-56-57

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak