Ara

Malcolm X’in Şehâdeti

Malcolm X’in Şehâdeti

Malcolm X (Malik El-Şahbaz)’in şehâdetinin üzerinden uzun zaman geçmiş olsa da hâtırası ve hüznü başta ABD olmak üzere tüm dünyâda derinden hissediliyor. Amerikalı siyâhîlerin İslâm’a yönelmesinde Malcolm X’in etkisi gün geçtikçe artmaktadır. Şurası açık ki Malcolm X sadece Amerikan târihinin değil dünyâ târihinin en sıradışı siyâsî isimlerinden biridir. Etkili hitâbeti olan zekî, gayretli ve cesur bir liderdi. Bu dört özelliği bir arada barındıran kahramanların sayısı bir elin parmağını geçmez. Elbette Amerikan yönetimi ve bilhassa FBI bunun farkındaydı. Eğer ki Malcolm X’i îtibarsızlaştırmayı başaramazlarsa kısa zamanda ABD’deki siyâhîlerin kitleler hâlinde İslâm’a yöneleceklerini biliyorlardı. Bunun için incelikli planlar kurdular, ellerinden geleni yaptılar. Fakat onu îtibarsızlaştırmayı başaramadılar. Tam aksine siyâhî halk Malcolm’ü sâhiplendi. Planları suya düşen derin Amerika için Malcolm X’i suikastle ortadan kaldırmaktan başka yol kalmadı. Tıpkı Kennedy ve Martin Luther King gibi Malcolm X’i katlettiler. Malcolm ölünce etkisinin azalacağını düşünüyorlardı. Düşündükleri gibi olmadı. Aradan yarım asırdan fazla vakit geçmesine rağmen Malcolm X tüm yönleriyle yaşamaya ve yaşatılmaya devâm ediyor.

Şehâdete Giden Yol

Malcolm X (Malik El-Şahbaz) 21 Şubat 1965'te 14:30 sıralarında New York Manhattan'daki Audubon Salonu'nda vereceği konferansı gerçekleştirmek üzere kaldığı otelden ayrıldı. Henüz bir hafta önce evine yangın bombası atılmış, eşi ve dört çocuğu ile ölümden kıl payı kurtulmuştu. Ayrıca eşi Betty Şahbaz ikiz kızlarına hamileydi. Malcolm şehâdetinden birkaç gün önce şunları söylemişti: “Suikast girişimleri olacaktır. Öfkeden kuduruyorlar. Muhtemelen hesâbımı çoktan kesmişlerdir.” Sürekli ölüm tehditleri alıyordu ve yakın arkadaşları da bir süre halka açık toplantılar yapmamasını tavsiye etmişti. Fakat Malcolm X tüm uyarılara rağmen “insanlara hakîkatleri anlatmamız lazım” diyerek programı iptâl etmemişti. Ölüm tehditleri bilinmesine rağmen New York emniyeti tarafından herhangi bir güvenlik önlemi alınmamıştı. Normal bir etkinlikte en az iki düzine polisin yer aldığı bilinirken o gün salonun dışında sadece 2 üniformalı polis bulunuyordu. Malcolm salona geldiğinde tıklım tıklım bir kalabalık ve tedirgin bir hava ile karşılaştı. Salona girişlerde ise hiçbir arama yapılmamıştı. Diğer konuşmacılardan hiçbiri programa gelmemişti. Danışmanı tekrar programı erteleme önerisinde bulunduysa da Malcolm X sunucunun ardından 15:00 sıralarında kürsüye çıktı. Henüz topluluğu selâmlıyorken salonun arka kısmından yüksek bir ses işitildi: "Zenci! Ellerini cebimden çek!" Salondaki herkes “ne oluyor” diye geriye doğru bakarken ön sıralarda oturan üç tetikçi dikkatlerin dağıldığı bu anda hızla sahneye koştular. Suikastçılardan biri paltosunun altındaki tüfeği çıkararak tam cepheden Malcolm X’e ateş etti. Malcolm arka üstü düştü ve diğer iki suikastçı yerde yatan Malcolm’a tabancalarla ateş açtı. Suikastçılardan biri Malcolm’ün korumaları tarafından bacağından vurularak yakalandı. Yakalanan tetikçi Talmadge X Hayer linç edilmekten polisler tarafından kurtarıldı. Diğer 4 suikastçı ise salonun arka merdivenlerinden kaçmayı başardı. Ağır yaralanan Malcolm’a güvenlik şefi Gene Roberts tarafından sun'î teneffüs yapıldı. Malcolm X’in ambulansla Columbia Üniversitesi Tıp Merkezi'ne götürülmesinden kısa süre sonra, “15:30’da öldüğü” açıklandı. Yapılan otopsiye göre çenesi, göğsü, sol omzu, kolları ve bacaklarından olmak üzere 21 yerinden yaralandığı ve tüfekle yapılan atışın ölüme sebebiyet verdiği belirlendi.

Suikasttan Tutuklananlar

Olayın meydana geldiği salondaki deliller koruma altına alınmadı ve polis asıl şâhitleri hiçbir zaman dinlemedi. Hattâ olaydan birkaç saat sonra salonda dans partisi var denilerek her yer temizlendi. Dolayısıyla FBI ve New York polisi tarafından izler silindi, soruşturma karartıldı ve dosya kapatıldı. Soruşturma boyunca yakalanan tetikçi Hayer diğerlerinin ismini vermedi. New York polisi daha sonra Norman 3X Butler ile Thomas 15X Johnson isimli iki kişiyi daha yakaladı. Bu üç isim Malcolm X’i öldürmek suçlamasından hüküm giyerek ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Oysa sonradan alınan iki isim o gün salonda bile değildi. Olayda yaralı yakalanan Hayer mahkeme esnâsında ısrarla diğer iki kişinin suikastla alâkası olmadığını söylese de mahkemeyi inandıramadı. Çünkü FBI bir an önce dosyanın kapatılmasını istiyordu. Tutuklanan üç isim de Nation of İslam (İslam Milleti) örgütünün üyesiydi. Malcolm’e olan husûmetleriyle biliniyorlardı. Suikastta namlusu kısaltılmış bir tüfek, 45’lik Colt tabanca ve 38’lik Luger marka tabanca kullanılmıştır. Malcolm’ün bedenine isâbet edenlerin dışında kürsüde ve sahnede 70’e yakın mermi ve şarapnel izi tespit edilmiştir. Örgütün lideri olan Elijah Muhammed ölüp Nation of İslam’ın baskısı sona erince yakalanan tetikçi Hayer 1977 yılında yeminli ifâde ile asıl suçlu olan diğer 4 tetikçinin isimlerini verdi. Ünlü savunma avukatı William Kunstler bu yeminli ifâde doğrultusunda dâvânın yeniden açılmasını talep ettiyse de mahkeme bu başvuruyu reddetti.

Asıl Katiller Kimlerdi?

Saldırıda bacağından vurularak yakalanan Talmadge Hayer’in yeminli ifâdesi suikastın perde arkasını kısmen aralamıştır. 30 yılı aşkın süredir Malcolm X suikastını araştıran Washington’daki bir târihçi ve tur rehberi olan Abdurrahman Muhammed'in çalışmaları Malcolm X suikastını tamâmen aydınlatmıştır. “Who Killed Malcolm X?” adıyla 2020 yılında yayınlanan belgesel Abdurrahman Muhammed’in bu mücâdelesini anlatmaktadır. Altı bölüm hâlinde yayınlanan bu belgeselde tüm saldırganlar deşifre edilmiştir. Buna göre Malcolm X’i şehîd eden suikast timinin tamâmı Elijah Muhammed’e bağlı Nation of İslam örgütünün New Jersey’de bulunan Newark câmiinden gelmiştir. Newark Câmii'nin vâizi ise Malcolm’e husûmetiyle bilinen James Shabazz'dı. Bu beş kişi şu isimlerden oluşuyordu: William Bradley (tüfekle ateş eden), Wilbur McKinley (dikkati dağıtan), Leon Davis (Luger tabanca), Talmadge Hayer (Colt tabanca), Benjamin Thomas (gözcü). Olayla hiçbir ilgisi bulunmadığı halde tutuklanan Thomas 15X Johnson (Halil İslam) 1987 yılında hapisten çıktı, Nation of İslam’dan ayrıldı ve 2009 yılında öldü. Diğer masum kişi olan Norman 3X Butler (Muhammed Abdul Aziz) ise 1985 yılında şartlı tahliyeyle çıktı, Nation of İslam’dan ayrıldı ve hâlen hayatta. Suikastın asıl sorumlularından Bradley 2018 senesinde yargılanamadan eceliyle öldü. Diğer 3 suikastçının da değişik târihlerde öldüğü belirtiliyor. Suikast timinden hayatta kalan tek isim olan Talmadge Hayer ise 1987 yılında hapisten çıktı ve Mücahit Abdul Halim ismini alarak Sünnî İslâm’a döndü. Malcolm’e yaptığından dolayı her an pişmanlık duyduğunu ve Allâh’a günahlarını affetmesi için yakardığını söylüyor.

FBI’ın Suikastteki Rolü

Abdurrahman Muhammed'in araştırmaları sonucu Malcolm’ü şehîd eden William Bradley’in FBI (Amerikan Federal Araştırma Bürosu) emrinde çalıştığı anlaşıldı. Benzer şekilde suikastı tertipleyen ve saldırıdan bir gün önce Talmadge Hayer ile görüşen Nation of İslam sekreteri John Ali’nin de FBI’a çalıştığı; daha da ilginci Malcolm X’in güvenlik şefi ve suikast sonrasında sun'î teneffüs yapan Gene Roberts’in de FBI ajanı olduğu ortaya çıktı. FBI’ın 1950’den itibâren Malcolm X’i tâkibe aldığı, evini dinlediği, COINTELPRO (Counter Intelligence Program) programı çerçevesinde karşı casusluk faaliyetleri gerçekleştirdiği, bu amaçla da FBI başkanı J. Edgar Hoover tarafından Amerika için en tehlikeli isim olarak Malcolm X’in hedef alındığı belirlendi. Malcolm’ün 1964 yılında örgütten ayrılması, kendi teşkilâtını kurma karârını ilân etmesi, Harvard/Yale/Oxford/Sorbonne gibi onlarca üniversiteden davet alması, diğer İslâm ülkeleriyle bağlantıya geçmesi, gittiği ülkelerde devlet başkanı gibi ağırlanması FBI’ı harekete geçmeye zorlamıştır. Çünkü FBI’a göre Malcolm, Nation of İslam içerisinde kontrol edilebiliyordu fakat şimdi özgürdü ve dilediğini yapmak için önünde hiçbir engel yoktu. Bu da ABD çapında bir devrim hareketi başlatması anlamına geliyordu. FBI, siyâhîlerin devrim yapma ihtimâlini doğrudan Malcolm X’in liderliğine bağlı görüyordu. Çünkü Malcolm siyâhîlerin prensiydi. Siyâhîlerin yüz yıllardır beklediği lider olarak anılmaya başlamıştı. Zekî, kararlı, eylem odaklı, ikna kabiliyeti çok yüksek bir liderdi. Kısacası Malcolm X, tamamen FBI kontrolünde olan fakat Nation of İslam içerisine sızan ajanlar tarafından henüz 39 yaşındayken şehîd edilmiştir. FBI ile birlikte suikastta New York polisine bağlı ÖHB'nin (Özel Hizmetler Bürosu’nun) da yer aldığı ortaya çıktı. FBI, başlangıcından bu yana yerel siyâsî gruplara karşı gizli operasyonlar kullansa da resmî COINTELPRO etiketi altında gizli operasyonlar 1956 ile 1971 yılları arasında gerçekleşti. Malcolm X açıklanan FBI raporlarında teşkilâtı en fazla tedirgin eden ve Amerikalı siyâhîleri ayaklandıracak tek isim olarak anılıyor. Diğer pek çok araştırmacı da Malcolm X’i Amerikan târihinin en etkili siyâsî figürlerinden biri kabûl ediyor. FBI’a göre bugün dahi ABD’de meydana gelen siyâhî öfkenin, ayaklanmaların motivasyonu tamamen Malcolm X kökenlidir. Malcolm X (Malik El Şahbaz) Amerikalı siyâhîlere özgüven aşılamış, haklarını arama noktasında başkalarından yardım beklememeleri gerektiğini göstermiştir. Malcolm’ün “Kimse sana özgürlüğünü vermez. Kimse sana eşitliği, adâleti ve başka hiçbir şeyi vermez. Bunları kendin alırsın!” sözü bugünün Amerika’sında tüm siyâhîlerin sloganı olmaya devâm ediyor. Mekânı cennet olsun.

Şubat 2023, sayfa no: 54-55-56-57

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak