Ara

Mahzâ Mübârek Bir Ay / Dr. Garip Aydın

Mahzâ Mübârek Bir Ay /  Dr. Garip Aydın

“Allâh'ım bize Recep ve Şaban ayını

mübârek kıl ve bizi Ramazan ayına ulaştır.”

Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz(sav) üç aylara girdiği zaman, Recep ve Şaban aylarını mübârek kılması ve Ramazan ayına ulaştırması için Cenâb-ı Hakk'a niyazda bulunurdu. Resûl-i Ekrem Efendimiz(sav) kendi yaptığı ve ümmetine telkîn ettiği duālarda dolaylı olarak onlara bir bilinç kazandırma ve eyleme yönlendirme hedefi de bulunmaktadır. Örneğin Efendimiz’in(sav) mescidde hiçbir şey yapmadan oturan bir kimseye “Allâh'ım, beni âcizlikten ve tembellikten kurtar.” diye duā öğretmesi, muhâtabı incitmeden tembellikten ve âcizlikten kurtulma irâdesini ona kendi iç dünyâsında kazandırma hedefini de zımnen içermektedir. 

Hz. Peygamber’in(sav) yaptığı duāda anahtar kavram berekettir. Bereket kelimesi Kur’ân-ı Kerîm’de aynı kökten türeyen kelimelerle birlikte otuz iki yerde geçmektedir. (DİA “Bereket”) İbn Abbas(ra) bereket kelimesinin artma ve çoğalma anlamına geldiğini söylemiştir. Sözlüklerde, bir şeyin sübut bulması, sürekli olması ve artıp büyümesi ve mutluluk anlamlarına gelmektedir. İsfehânî, bereketin duyu organlarımız tarafından idrâk edilemeyeceğini, sınırlanamayacağını ve hesaplanamayacağını söylemiştir. Buna göre bereket kavramı aynı zamanda görülenden görünmeyene, basardan basîrete, dilden kalbe, maddeden mânâya geçmenin bir sembolüdür. 

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır’a göre bereket, bir şeyde ilâhî hayrın devamlı ve kararlı olması demektir. İlâhî hayrın bulunduğu şeye “mübârek” denir. İlâhî hayır, dar bir kalıba sokulup sayılamayacak ve hislerle bilinemeyecek bir şekilde meydana geldiğinde kendisinde beş duyu ile bilinemeyen bir ziyâdelik tesbît edilen şeye «mübârek» denilir. (Hak Dini Kur'ân Dili Tefsiri) Buna göre ayın bereketli kılınması o ayda ilâhî hayırların artması, güzel ahlâkın sâbit kılınması, iyiliklerin ve güzelliklerin bireysel ve toplumsal olarak yerleşmesi anlamına gelmektedir.

Kur'ân’da “Mübârek” kelimesi “yağmur”, “Kur'ân’ın kendisi”, “Hz. Îsâ”, “Allâh'ın Hz. Mûsâ ile konuştuğu yer”, “Kur'ân’ın indirildiği gece”, “Hz. Nûh’un tûfandan sonra ineceği yer”, “Mekke”, “Zeytin ağacı” ve “selâmlaşma” (tahiyyat) için kullanılmaktadır. Kur'ân’da «mübârek» olarak nitelenen isimlere bakıldığında “yağmur” ve “zeytin” dışındakilerin vahiyle irtibatlı olduğu dikkatleri çekmektedir. (M. Sami Yıldız, Kur’ân’da Bereket Kavramı) Buna göre bereketin kemâline ancak vahiyle ulaşılacağına yüce Rabbimiz dikkat çekmektedir. Suyun ve zeytinin bereketle nitelendirilmesi, kulların vahiyle bereketin irtibâtını iyi anlamaları için somut örneklerdir. Zîrâ “su” ve “zeytin/gıda” insan yaşamı için gereklidir. İkisi bulunmadığı zaman insan yaşamını sürdüremez. Aynı şekilde kişinin mânevî hayâtı için de vahiy hayâtî derecede öneme sâhiptir. Kişi vahiyle irtibat kurmadığı zaman mânevî olarak ölüden farkı olmayacaktır. Efendimizin(sav), kalbinde Kur'ân’dan âyet bulunmayanları ölüye benzetmesi bu mânâda anlaşılabilir. 

Bereketin asıl kaynağı âlemlerin Rabbi olan Allah’tır(cc). Kur'ân’da bereketin Allâh'a izâfe edildiği âyetlerin siyak ve sibâkından hem maddî hem mânevî bereketin Allah tarafından verildiği anlaşılmaktadır. Ancak âyetlerin işâret ettiği bir husus daha vardır ki bereketten istifâde edebilmek, O’nu tanımaya ve O’na kulluk etmeye bağlıdır. Efendimiz’in(sav)duāsıyla bu âyetlerin ilişkisi kurulduğu zaman şöyle bir öğreti karşımıza çıkmaktadır: Üç ayların bereketinden istifâde etmek sûretiyle Yaratıcıya yakınlık kazanalım. O’nu tanıyıp O’na lâyıkıyla kulluk edelim. O’nun isimlerinden ve kelâmından taşan bereketlere ulaşalım.

Cenâb-ı Hakk nasıl ki bereketin kaynağı ise O’nun kelâmı da bereketin kaynağıdır. Kur'ân’ın bizzat kendisinin “Mübârek” olduğu Kur'ân’da dört yerde vurgulanmıştır. Sâd sûresinde, “Bu mübârek bir kitaptır ki onu sana, insanlar âyetleri üzerinde iyice düşünsünler, akıl iz‘an sâhipleri ondan dersler, öğütler alsınlar diye indirdik.” buyrulmaktadır. Buna göre Kur'ân’ın her âyeti şifâdır ve berekettir. İyiliğe, bireysel ve toplumsal hayra, huzûra, bolluğa, berekete, emniyet ve selâmete ancak Kur'ân’ın bereketiyle erişilebilir. Ancak bu bereketten istifâde edebilmenin bazı şartları vardır. Bunlar, Allâh'ın kitâbı olduğuna îmân etmek, âhirete îmân, Kur'ân’ı usûlüne uygun, mânâsını tefekkür ve tedebbür ederek okumaktır. Kur’ân’ın bereketinden istifâdeyi engelleyen hususlar ise inkâr etmek, Kur'ân’dan yüz çevirmek, âyetlerin bir kısmına îmân edip diğer kısmını inkâr etmek, hevâ ve heveslere uymak, körü körüne yanlış âdetlere bağlı olmaktır. (Geniş bilgi için bk. M. Sami Yıldız, Kur’ân’da Bereket Kavramı) Efendimiz(sav) Recep ve Şaban aylarının mübârek kılınmasını Allah’tan istemesi bu aylarda mübârek Kur'ân’la irtibâtı çoğaltarak kalplerin, mahzâ mübârek olan Ramazan ayına hazır hâle gelmesidir. Zîrâ Kur'ân’ın nâzil olmasıyla içerisinde bin aydan daha hayırlı gecenin olduğu bu rahmet ayının sonsuz bereketinden istifâde edebilmek kalplerin hazır olmasıyla ancak hâsıl olacaktır. 

Kāf sûresinde yüce Mevlâ’mız suyun bereketiyle ilgili, gökten mübârek su (ماء مباركا) indirdiğini, onunla nice bahçeler, hasat edilen tahıllar ve salkım salkım meyvesiyle göğe uzanan hurma ağaçları yetiştirdiğini, ayrıca o yağmurla ölü toprağa can verdiğini hatırlatmaktadır. Buna göre mübârek su ile nasıl ki ölü topraklar diriliyor, çorak topraklarda mübârek su ile nasıl türlü türlü nebatlar yetiştiriliyor ise bu ayların bereketlenmesiyle de ölü kalpler dirilecek ve gönül dünyâsında ahlâk-ı hamîdeler yeşerecektir. Buna göre Efendimiz(sav) bu ayların mübârek kılınması duāsıyla ādetâ bize şu duāyı öğretmek ve şu bilinci bize kazandırmak istemektedir: Yâ Rabbi nasıl ki gökten indirdiğin mübârek su ile beşeriyete hayat veriyorsan, çorak toprakları yeşertiyorsan bu ayları da bizim için bereketli kılarak mâneviyâtımıza hayat ver. Çorak gönüllerimizi yeşert. Bu aylarda senin yolunda gayret göstermemiz ve gönül dünyâmızı mâmur etmemiz için bize yardım et.

Kur'ân sonsuz ve sınırsız bereket kaynağıdır. Efendimiz’in(sav) duāsındaki bereket niyâzı ise o deryâya ulaşma arzûsudur. Bunların hepsini ifâde etmek buraya sığmayacağından dolayı, Allah elçisinin(sav) üç aylara girdiğinde yaptığı duāsıyla biz de yüce Allah’tan niyaz ediyoruz: Allâh'ım! İçinde bulunduğumuz ayları bizler için öyle bereketlendir ki bu aylarda Kur'ân’ın ahlâkıyla ahlâklanalım. Onun nûrunu kalplerimize ve zihinlerimize ulaştıralım. Bütün kötü ahlâklardan arınalım. Güzel ahlâklarla bezenelim. Hz. İbrâhîm’e verdiğin bereket gibi bu aylarımıza bereket ver. Bu aylarda onun gibi sağlam bir îmâna, ilme ve itminâna ulaşalım. (Âmîn.)

Mart 2024, sayfa no: 52-53-54

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak