Kuruyan iklimlerin hayat bulduğu Ramazan ayı, yaygın rivayetlere göre "Mü'minlerin ayı" olarak bilinir. Caferü's-Sâdık'tan (r.a) gelen bir rivayete göre ise, Rasûlullah (s.a.v) "Ramazan ayı Allah'ın ayıdır." buyurmuşlardır. Enes bin Mâlik'ten (r.a) gelen bir rivayette de "Sadece Ramazan demeyiniz; Allah Teâlâ nasıl "Ramazan ayı" buyurmuş ise sizler de öyle deyiniz." buyrularak inananlara bir tembihte bulunulmuştur."Ramazan", "kızgın taşlar" demektir. Günahları yakması sebebiyle bu aya böyle denilmiştir. Güz yağmuruna da "ramaz" denir. Allah'ın (c.c) isimlerinden biridir. Kalpler bu ayda yapılan öğütlerden ısınır; ahiret düşüncelerine dair sözleri dinler, ateşlenir. Tıpkı kumların ve taşların güneşten hararet alıp ısındığı gibi... Ramazan orucunun farz olması, Bedir Savaşı'ndan bir buçuk ay kadar evvele rastlar. Bu orucun günleri sayılıdır. Oruç, önceki ümmetler üzerine de yazılmış bir ibadettir. İlk orucu Âdem (a.s) "eyyâm-ı biyz" olarak bilinen hicrî ayın on üç, on dört ve on beşinde tutmuştur. Efendimiz (s.a.v) beşi yirmi dokuz, üçü otuz gün olmak üzere sekiz defa Ramazan orucu tutmuştur. Ramazan ayı ahlâk-ı İlâhî ile ahlâklanma ayıdır. Aleyhissalâtü Ve's-Selâm Efendimiz Ramazan ayının başında, "Şayet kullar, bu ayda neler olduğunu bilseler, bütün senenin Ramazan olmasını temenni ederlerdi." buyurmuştur. Bu sebeple Ramazan ayı, ahlâk-ı İlâhî ile ahlâklanmamız için en büyük fırsatlardan biridir. Allah'ın ahlâkıyla ahlâklanmak demek hepimizde farklı şekilleriyle mevcut olan sıfat-ı İlâhiyyenin tezahür etmesi, açığa çıkması, açılması demektir. Efendimiz (s.a.v.) Şaban ayının son günü ashabına bir hutbe okumuş ve orada Ramazan ayı ile ilgili pek çok önemli hususa işaret etmiştir. Tavsiyelerinden birisi şöyledir:"Bu ayda 4 şeyi çoğaltınız ki onların ikisi ile Rabbinizin rızasını alırsınız. Kalan ikisine de mutlaka ihtiyacınız vardır. Birincisi, Lâ ilâhe illallah'ı çok deyiniz. İkincisi, Allah'tan günahlarınızın bağışlanmasını dileyiniz. Muhtaç bulunduğunuz iki şey ise: Yüce Allah'tan cenneti istemeniz ve Cehennem azabından Allah'a sığınmanızdır."
Ramazan ayı Kur'ân ayıdır. İbn Abbas'tan (r.a.) gelen bir rivayete göre Kur'ân Ramazan ayının Kadir gecesinde toptan levh-i mahfuzdan inip dünya semasında izzet evine konmuştur. Daha sonra Cebrail (a.s.) Kur'ân'ı parça parça Rasulullah Efendimiz'e (s.a.v.) getirmiştir. Kur'ân'ın nüzûlü yirmi üç senede tamamlanmıştır. Bu ayı vesile bilerek kuruyan gönüllerimizin yeşermesi için bol bol Kur'an-ı Kerîm okuyalım, hatimler yapalım, camilerde yapılan mukabele-i şerifleri takip edelim. Ramazan ayı nefsi terbiye ayıdır. Âlimlerimiz, oruç ve açlıkta bulunan pek çok güzel hasletleri sıralamışlar ve nefsin belini kırmada oruç kadar tesirli bir usûlün bulunmadığı konusunda ittifak etmişlerdir. Oruç kalbe safa verir, hafıza kuvvetini arttırır, ibadete devama vesile olur. "Her şeyin bir zekâtı vardır. Bedenin zekâtı da oruçtur." buyrulmuştur. Hz. Ali (k.v.) beyanına göre, insanın ihtiyacından fazla yediği her lokma da "haram" sınıfına girmektedir. Bu sebeple Ramazan ayında yenilen lokmaların asgariye indirilmesi, nefsin ıslah ve terbiyesi için büyük önem taşır. Nefis, mutmain olmadıkça mü'minin imanı kemâle ermez.
Ramazan ayı ruhu yüceltme ayıdır. İnsanın kalbi ve ruhu, emr âleminden olan iç duyularından, letâiflerindendir. İnsanoğlu ömrü boyunca halkın gördüğü azalarını temizlemekle uğraşır da esas Hakk'ın nazargâhı olan kalbinin tasfiyesiyle, ruhunun tekâmülüyle pek ilgilenmez. Bu letâiflerin temizlenmesi, yapılan amelin yalnız Allah'ın (c.c.) rızası için işlenmesiyle mümkün olur. Onda halkın takdiri için işlenen bir kısım bulunmaz. Yapılan iyilik başa da kakılmaz. Bütün bunlar ruhun yücelmesi için şarttır. Ruh, ulvî âlemdendir ve daima yüce değerlere meyleder. Ruh, Allah'a (c.c.) olan ihtiyacını en çok Ramazan ayında mide susup kalp çalışmaya başladığında fark eder. Ve Rabbine ihtiyacı nispetinde salih amel işlemeye yönelir. Gece teheccüde kalkar, kaza namazlarını eda ile istiğfar eder. Ramazan ayı disiplin ayıdır. İlâhî esaslar doğrultusunda beden bu ayda disiplin altına alınır. Belirlenmiş olan zaman diliminde yemeden içmeden kesilir. Nefsin dizginleri bir nebzede olsa sahibinin eline geçer bu disiplin sayesinde. Ramazanda bu disipline dikkat etmeliyiz ve bunu bütün bir seneye yaymanın çabası içerisinde olmalıyız. İşte bu yüzden Ramazanda hayırlı amellere yönelik gayretlerimizi arttırmalı ve irademizin Hak'ta sabitlenmesi ve kuvvetlenmesi için vesileler aramalıyız. Ramazan ayı sabır ayıdır. Sabrın sevabı ise cennettir. "Oruç sabrın yansıdır." buyrulmuştur. Bir hadis-i kudsîde Cenâb-ı Mevlâ "Oruç Benim içindir, onun mükâfatını ben vereceğim." buyurmak suretiyle orucun mükâfatının ne denli büyük olduğunu ifade etmiştir. Açlık nefsimizi arındırıp Rabbimizi kalp gözüyle görmemize vesiledir. Bu sebeple oruç mü'minler için çok kıymetli bir ibadettir. Başkalarına el uzatma ayıdır Ramazan. Sadece maddî anlamda el uzatma değil "iyilik ve takvada yardımlaşma" elini uzatma ayıdır aynı zamanda. Ramazanda bir kimse, bir mü'min kula iftar ziyafeti verir ise günahlarının bağışlanmasına sebep olur. İftar ziyafeti verdiği kimsenin ecri kadar kendisine ecir verilir, diğerinin ecrinden de bir şey eksilmez. Buna gücü yetmeyen mü'minler için Efendimiz (s.a.v), "Oruçluya bir hurma veren de bu sevabı alır." müjdesini vermiştir. Bir hurma, bir bardak su, bir tas süt ile olsun bu ayda mü'min kardeşlerimize ikramda bulunmalıyız. Ayrıca çok önemli bir husus da "iyilik ve takvada yardımlaşın" prensibini dikkat-i nazara alarak insanların sadece midelerini değil gönüllerini de ihya etmenin yollarını aramalıyız. Bizim farkımız bu olmalı. Hülasa, "Bu ayda bir mü'min, bir mü'min kardeşinin yükünü hafifletirse Allah onu bağışlar, cehennemden azad eder." müjdesini hiç aklımızdan çıkarmadan çevremizdeki bütün kardeşlerimizin hem maddî hem de manevî işlerine el uzatıp yardımcı olmalıyız.
Alemdar Ali Ramazan Dinç Efendi (ks)
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak