Kur’ân ve Sünnette Velî Kelimesi
Prof. Dr. Ali Çelik
Günümüzde sıkça kullandığımız kavramlardan biri de Velî/Evliyâ kelimesidir. Kelimenin etimolojik tahlillerine girmeden ana hatlarıyla Velî/Evliyâ kime denir, Kur’ân ve Sünnet’te anlatıldığı şekliyle anlamaya çalışacağız. “Velî” kelimesi, gerek sözlük gerekse terim mânâsı îtibâriyle çok geniş kapsamlıdır. Dil bilimcilerinin verdikleri bilgileri dikkate aldığımızda Velî kelimesinin “dost, yardımcı” mânâsına geldiğini görüyoruz.1 Kelime, Kur’ân-ı Kerîm’de müfred/tekil olarak 24, çoğul olarak da 62 yerde olmak üzere toplam 86 âyette geçmektedir.2 Kur’ân incelendiğinde “Velî” kelimesinin bu âyetlerde yukarıda sözü edilen mânâların tamâmını içerdiğini görmekteyiz. “Velî” kelimesi Kur'ân'da hem Allah hem de diğer varlıklar için kullanılır. Allâh’ın “el-esmâü'l-hüsnâ”sından biri de el-Veliy'dir. Kelime Allah için kullanıldığında dost, yardımcı, işleri yürüten anlamlarını belirtir. Allâh’ın velîlik niteliği çeşitli âyetlerde dile getirilir. Buna göre Allah, “îmân edenleri karanlıklardan aydınlığa çıkaran”3, “mülkünde, kudret ve yüceliğinde ortağı olmayan ve korumanın kaynağı olan”4, “rahmetini yayan, dostunu yücelten”5, “göklerin ve yerin yaratıcısı”6, “Kitâb'ı indiren, barışseverleri kollayıp gözeten”7, "yalnız dünyâda değil, ölümle bizi bırakıp gidenlerin ardından da bizi kucaklayan sonsuz vefâlı”8 bir velîdir. Kur'ân'da mü'minler için kullanıldığında ise, iki anlama gelir. Bunlardan ilki, ‘işlerini Allâh’ın gördüğü, kendisine bırakmadığı kimse’ anlamıdır. "O sâlih kimselere velîlik eder, işlerini yönetir"9 âyetindeki velîlik bu anlamdadır. Diğer anlam ise, Allâh’a ibâdet ve tâat işini üstlenen kimseyi dile getirir. Bu anlamda “her mü'min ve müttakî insan velîdir, bunlara korku yoktur, üzülmeyeceklerdir de.”10 Diğer bir âyette bu anlamdaki velî ayrıntılı biçimde açıklanır: “...Allâh’a, âhiret gününe, meleklere, Kitâb'a ve peygamberlere inandı; sevdiği malını yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilencilere ve boyunduruk altında bulunan (köle ve esir)lere harcadı; namazı kıldı, zekâtı verdi. Andlaşma yaptıkları zaman andlaşmalarını yerine getirenler; sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabredenler; işte doğru olanlar onlardır, müttakîler de onlardır.”11 Kur'ân'a göre velîlik ve velî edinme, mü'minin ilişkilerinin yönünü belirler. Gerçek, değişmez ve mutlak velî Allah'tır.12 Velîlik yalnız Allâh’a özgüdür.13 Mü'minlerin velîsi ancak Allah'tır.14 Bu sebeple mü'minler Allâh’ı velî edinmelidirler.15 Mü'minlerin Allah'tan başka velîleri de vardır. Bunlar melekler16 Allah Resûlü ve diğer mü'minlerdir.17 Hadis külliyâtında da aynı mânâları içeren pek çok hadis bulunmaktadır.18 İslâm Hukukçularının ıstılâhında daha çok “koruyucu, gözetleyici, vasî” mânâsı öne çıkarken, mutasavvıfların ıstılâhında ise “dost ve yardımcı” mânâsı öne çıkarak şöhret bulmuş; “Allâh’ı seven, dost edinen, O’nun tarafından dost edinilen” mânâsında kullanılmıştır. Meselâ, sûfîlerden Mâruf el-Kerhî (ö.201/8l6), kendisine velînin alâmeti sorulunca, üçtür diye cevap vermiş ve bunları şöyle sıralamıştır: “Düşünceleri Allah içindir, meşgûliyetleri O’nun iledir, kaçışları ve ilticâları da O’nadır.”19 İlk mutasavvıflar, tasavvufî anlamdaki Velî’yi, Kur'ân'daki iki kullanımdan yola çıkarak, Allâh’ı dost edinen ve O'nun tarafından dost edinilerek korunan kişi olarak tanımladılar, daha çok zühd ve takvâ sâhibi insanlar için kullandılar. Gerçek mü’min, İslâm şahsiyetini ve müslüman kimliğini yüce ve aziz tanıyan kimsedir. “İzzet (yücelik, kuvvet ve hâkimiyet) yalnız Allâh’ın, O’nun Peygamberinin ve gerçek mü’minlerindir. Ne var ki, münâfıklar bu gerçeği bilmez, anlayamazlar.”20 Müslümanlar Allâh’ı, O’nun elçisini ve mü’minleri velî/dost olarak bilmek zorundadırlar. Allâh’ı, Peygamberi ve mü’minleri velî edinenler “Allah tarafdârı” ünvânını kazanırlar ve onlar şüphesiz bâtıl taraftarlarına karşı üstün gelirler. Velâyet gerçeğini anlamış olan îman sâhibi kimse, gerçek ve değişmez velî olarak Allâh’ı tanır Allah, sâlih kullarını dost edinir. Dostluğun îtikâdî, amelî ve ahlâkî yönleri vardır, bunu da müslümanların tevhid anlayışı belirler. Evliyâullah (Allâh’ın velî kulları), Allah için severek birbirlerine dost olurlar.21 Allâh’ın velî kulları, müttakî mü’minlerdir. Kimin takvâ sâhibi olduğunu da yalnızca Allah bilir. Kısaca velî olmanın, yâni ‘evliyâullah’tan olmanın şartı îman ve takvâdır. Yüce Rabbimiz Kur’ân’da şöyle buyurmaktadır: “Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin velîleridirler; iyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler. Allâh’a ve Rasûlüne itâat ederler. İşte Allâh’ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır.”22 Genel olarak mü'minlerin kimleri velî edinmemeleri gerektiği hususunda Kur'ân’da açık âyetler bulunmaktadır:- Mü'minler Şeytanı Velî/Dost Edinemezler
- Mü'minler Kâfirleri Velî/Dost Edinemezler
- Mü'minler Yahudileri ve Hristiyanları da Velî/Dost Edinemezler
- Zâlimleri Velî/Dost edinemezler
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak