Ara

Kullukta Zirve

Kullukta Zirve

Biz kuluz. Allâh'ın kulları. İçinde yaşadığımız bu geçici hayat bize kulluk görevimizi yapmamız ve kulluğumuzu göstermemiz için verildi. Tertip sırasına göre Kur’ân-ı Kerîm'in ilk emri bize bunu emretmektedir: “Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk edin ki takvâya eresiniz.”1 Bu görev doğumla başlar ölümle biter. Ancak kulluğumuzun gereği yaptıklarımızın bizi her geçen gün daha iyiye ve daha güzele götürmesi ve kulluğun zirvesine taşıması gerekir. Bunu da Kur’ân’ımız “BİRR” ifâdesiyle açıklamakta ve bu zirveye ulaşanlara da “EBRAR” demektedir.

Sözlükte, “iyilik, doğruluk, itâat, hayır ve hasene” anlamlarına gelen “birr” kavramı din dilinde; îman, doğruluk, güzel ahlâk, sâlih amel, hayır, iyilik, ihsan, Kur'ân ve sünnete uymak, farzları edâ etmek ve mâsiyetleri terk etmek gibi insana sevap kazandıran ve Allâh'ın rızâsına vesîle olan her türlü hayırlı ameller, itâatler ve güzel davranışlar için kullanılır.2 Kur’ân-ı Kerîm’de her türlü iyilik, ihsan, itâat, doğruluk, günahsızlık mânâlarına geldiği gibi, Bakara sûresinin 177. âyetinde ise İslâm’ın beş temel îtikad konusu (Allâh'a, âhiret gününe, meleklere, kitaplara ve peygamberlere îman), Allâh'ın emir ve rızâsına uygun şekilde mâlî yardımlarda bulunma, namaz ve zekât ibâdetlerini yerine getirme, sözleşmelere riâyet etme, en zor ve sıkıntılı zamanlarda bile sabırlı ve metânetli olma mânâlarında kullanılmıştır. Kur’ân-ı Kerîm’in birçok yerinde görüldüğü gibi bu âyette de yalnızca en başta gelen erdemlerin sıralandığı, dolayısıyla “birr”in muhtevâsının sınırlandırılmadığı düşünülürse; îman, ibâdet ve ahlâka dâir bütün iyi hasletleri kapsayacak genişlikte bir mânâ içerdiği için “birr”: “bütün saygılı davranışları (tâat) ve insanı Allâh'a yaklaştıran hayırlı işleri içine alan bir kelime” şeklinde târif edilmiştir.3 

Ayrıca, “İyilik ve takvâ (Allâh'a karşı gelmekten sakınma) üzere yardımlaşın. Ama günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın.”4 âyetinde bu kelimenin takva ile beraber kullanılması; kelimeye ayrı bir boyut kazandırmaktadır. Nitekim bu âyet-i kerîmede iki fazîlet, “birr” “bütün hayırların en tam şekli”, “takvâ” ise “bütün şerlerin terk edilmesi ve bir daha yapılmaması” şeklinde emredilmiştir.5

 Yine “Rabbimiz! Günahlarımızı bağışla. Kötülüklerimizi ört. Canımızı iyilerle berâber al.”6 şeklinde duâ cümlesi olarak bize öğretilmesi “birr”in ulaşılması gereken bir makam olduğunu bize anlatmaktadır. Bu da “ebrar” olarak bilinmektedir. Peygamber Efendimiz (sav) de şu hadîs-i şerîfinde doğruluğun “birr”e götüren ahlâkî bir davranış olduğunu bize haber vermektedir: “(Doğruluktan ayrılmayın). Şüphesiz ki sözde ve işte doğruluk, hayra ve üstün iyiliğe yöneltir. İyilik de cennete götürür. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğrucu) diye kaydedilir. (Yalandan kaçının). Şüphesiz ki yalancılık, kötülüğe sürükleyip (kişiyi) yoldan çıkarır. Kötülük de cehenneme götürür. Kişi, yalan söylemeyi meslek edinince Allah katında çok yalancı (kezzâb) diye yazılır.”7 Buna göre îman, dînin temeli; birr, dînin gâyesi demektir. Hakkı tevhîd, hayra erişmek: İşte din, bu iki esâsın mahsûlüdür.8 

Öyleyse geliniz! İbâdetlerimizin bizi istenen gayeye doğru taşıyıp taşımadığını kontrol edelim. Eksiklerimiz varsa tamamlayalım, ki Rabbimizin ebrar için haber verdiği mutlu sona ulaşalım: “Şüphesiz iyi kimseler, Naîm cennetindedirler. Koltuklar üzerinde, (etrâfı) seyrederler. Onların yüzlerinde nîmetlerin sevincini görürsün. Onlara, mühürlü (el değmemiş) saf bir içecekten içirilir. Onun (içiminin) sonu bir misktir (ağızda misk gibi koku bırakır). İşte yarışanlar, bunun için yarışsınlar.”9

Dipnotlar:

1 Bakara 2/20

2 Dini Kavramlar Sözlüğü

3 Mefâtîĥu’l-gayb, V, 37; DİA, Birr Md

4 Mâide 5/ 4

5 Tevilâtu ehli sünnet 2, 8

6 Âl-i İmran, 3/192

7 Buhârî, Edeb 69, VII,95; Müslim, Birr, 103-105

8 Elmalılı, 2, 1146

9 Mutaffifîn, 22-27

Şubat 2023, sayfa no: 16-17

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak