Ara

Korkmaktan Korkmayınız

Korkmaktan Korkmayınız

Fobi, belirli bir nesne ya da duruma karşı hissedilen yoğun ve makul olmayan korkudur. Birey, fobik nesne ya da durumla ilgili yaşadığı korkunun saçma olduğunu bilir ancak korku duymaya devam eder ve bu konudaki akılcı olmayan düşünceleri engellemekte güçlük yaşar. Korku aşırı düzeye ulaştığında birey, endişe yaşanan nesne ya da durumdan kaçınmaya başlar. Bir süre sonra korkulan nesne ya da durumun düşüncesi bile tetikleyici olur. Korkulan nesne ya da durumdan kaçınma ise bireyin işlevselliğini önemli ölçüde etkiler ve yaşam kalitesini bozar. Özgül fobilerin popülasyonda görülme sıklığı yaklaşık olarak %6 civarıdır. Kadınlarda, erkeklere göre daha sık gözlenmektedir.

Fobi (phobie) sözcüğü bundan tam üç yüzyıl önce kullanılmış. Korku, kaçış, dehşet, panik anlamına gelen bu kavram, bir varlığa, faaliyete ya da duruma karşı duyulan mantıksız ve sürekli korkuyu tanımlıyor. Fobileri endişeden ayıran önemli özelliklerden biri ortada "mantıksız" bir korkunun bulunması. Ancak, mantıksız olan bir şeyin "nedensiz" olması gerekmiyor. Fobiler, çoğunlukla hoş olmayan deneyimlerin sonucunda ortaya çıkıyor. Kimi kez nedeni ortalarda gözükmüyor. Fobi olarak adlandırılan "sürekli korku" cahilliğin de sonucu sayılmıyor, çünkü genellikle fobikler, korkularının gerçekle hiç ilgisi olmadığını biliyorlar.

Ya siz? Korku filmlerini sever misiniz? Yanı başınızda oturanların koltuklarında zıpladıkları sahnelere gülüp geçenlerden misiniz?.. Yoksa güle oynaya gittiğiniz her korku filmi sonrası uykusu kaçanlardan mı? Korku filminin başlarında, kalp atışlarınız hızlanıp, elleriniz soğuyan, gözbebekleriniz açılan, soluk almakta güçlük çeken ve terleyenlerden misiniz? İşte fobikler, fobisi ile karşılaştığında işte bunları duyumsuyor.

Yüksek yerlerden, karanlıktan, örümcekten, keskin cisimlerden, hayaletlerden, farelerden, şekillerden, deliklerden ve ölümden birçoğumuzun ne kadar korktuğunu bize ünlü yönetmen Alfred Hitchcock görüntü sanatını kullanarak anlattı. Araştırmalara göre her beş kişiden birinde fobiye rastlanıyor. Bu uzun listeyi okuttuğumuz her beş kişiden birinin "İşte şu fobi bende var" demesinden çok, herkesin "Bu listedeki fobilerden en az beşte biri bende var" biçimindeki samimi itirafları ile karşılaştık. Çünkü, çiçekten arıya, yürümekten yatmaya, konuşmaktan dokunmaya, yağmurdan buluta o kadar çok fobi çeşidi var ki... Karanlık korkusu (achluophobia), yükseklik korkusu (acrophobia), açık alan korkusu (agoraphobia), kapalı mekan korkusu (claustrophobia), kalabalık korkusu (ochlophobia) ilk başta akla gelenlerden.

Bir gökdelenin en üst katından aşağıya bakarken ya da yüksek şiddetli bir deprem anında yaşanılan korku veya bir gerilim filmini seyrederken hissettiğimiz duygular bilim adamlarınca normal sayılıyor. Korkunun birtakım tehlikelerden korunmak için öğrenilmesi gerekli bir uyarıcı olduğu da gerçek...

İlkel toplumların gök gürlemesi, şimşek çakması, yer sarsıntısı, yanardağ patlaması gibi doğa olaylarını ilahlaştırması hep bilinmeyene duyulan korku nedeniyle değil midir? Ancak, hızla değişen yaşam koşulları, teknolojinin ilerlemesi, parasal ve mesleki kaygılar, medya, politika, nükleer savaşlar derken, sıradan korkularımız yerini giderek sayıları artan fobilere bırakıyor.

Fobilerin Ortaya Çıkmasının Sebepleri Nelerdir?

Fobiler, yaşanılan olumsuz ve derinden iz bırakan bir olayın dışa vurması ve genetik faktörler sonucunda ortaya çıkar. Olumsuz olaylar sonucunda yaşanılan bazı fobilerin mantıklı sebepleri vardır. Örneğin, çocukluğunda bir köpek tarafından ısırılan birisinde köpek fobisi ortaya çıkabilir veya birisinin yüksekten düştüğüne sahip olan biri yüksekten şiddetli derecede korkabilir. Bazı fobilerin ise yaşanılan belirli bir olayla bir bağlantısı yoktur. Neden-sonuç ilişkisine dayanmamaktadır. Bu tür fobiler, bizi üzen, zor durumda bırakan bazı olayların başka bir şekilde dışa vurulması sonucu ortaya çıkar. Örneğin kişinin bir yakınının ölmesi sonucu ortaya çıkan iğne fobisi gibi.

Fobiler çoğunlukla erken çocukluk çağında ortaya çıkıyor. İleri yaşlarda görülen fobilerde kadın ve erkek ayrı ayrı türlerini yaşamakla birlikte şiddetleri aynı oluyor. Her iki tarafın en büyük korkusu "denetim kaybı", ikincisi erkeklerde "başarısızlık", kadınlarda "istenmeme"… Fobikler, çoğu kez aşırı heyecanlı ve hiperaktif bir çocukluğun ardından, yetişkinlik döneminde esnekliği olmayan, tutkulu ve çok fazla eleştiren kişilikler olarak karşımıza çıkıyorlar.

Fobileri dört ana başlık altında toplayabiliyoruz: Bıçak, iğne, ilaç, hayvanlar, böcekler, mikroplar gibi "nesnelerden" korkma; kapalı yer, meydanlar, asansör, karanlık, gök gürültüsü gibi "belirli durumlardan" korkma; karşı cins, kalabalık, kimi insanlar gibi "kişilerden" korkma ve yüz kızarması, soluk alamama, kötü hastalığa yakalanma gibi "bedensel işlevlerle ilgili" korkular.

Patolojik korkuları şöyle de sınıflandırabiliyoruz: İnsanların bulunduğu açık bir alanda panik krizi ile karşılaşmaktan korktukları için evlerinden çıkmaları güçleşmiş kişilerin duyduğu, korkma korkusu olarak da adlandırılabilecek "agorafobi"; belirli maddelerden, faaliyetlerden ya da durumlardan sürekli olarak ve mantıksızca korkulan "basit fobiler"; topluluk karşısında konuşma, gülünç duruma düşme gibi halleri kapsayan "sosyal fobiler" ve son olarak hayvan ve böceklerden kaynaklanan "hayvan fobileri"...

Fobiler tedavi edilebilir mi?.. "Evet!" Uzmanlara göre fobilerin tedavisinde en önemli faktör erken teşhistir. Bu konuda özellikle ailelerin çocuklarının korkuları konusunda dikkatli olmaları öneriliyor. Terapi ve bunun yanı sıra ilaçla tedavi, grup terapileri, kişinin korkusuyla yüzleştirilmesi, amino asitler, vitaminler ve minerallerin kullanılması sayesinde vücutta yaratılacak denge ile fobilerin yok edilmesi konusunda çalışmalar geliştirilerek sürdürülüyor. Fobi, mantıksız bir korkudur. Fakat mantıksız olan bir şeyin, "sebepsiz" olması gerekmiyor

 Kasım 2022, sayfa no: 9-11

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak