Ara

Kaylûle: Bedenin, Zihnin ve Ruhun Derin Yenilenme Molası / Zehra Okcanoğlu Eğitim Danışmanı

Kaylûle: Bedenin, Zihnin ve Ruhun Derin Yenilenme Molası / Zehra Okcanoğlu Eğitim Danışmanı

Gün içinde hepimizin yaşadığı ortak bir durum vardır: tempo yükselir, işler üst üste gelir, zihnimizin içinde dolaşan düşünceler kalabalıklaşır ve bir noktadan sonra farkında olmadan yavaş yavaş tükenmeye başlarız. Özellikle öğle saatlerine doğru bedenimizin içinde tarif edemediğimiz bir ağırlık hissi oluşur; gözlerimizin feri hafifçe kararır, konsantrasyonumuz dağılır, kalp ritmimiz bile sanki günün ilk yarısının yorgunluğunu taşır gibi olur. Aslında bu hâl, insan olmanın en doğal yansımalarından biridir. 

Fakat modern hayatın bize dayattığı hız, bu küçük sinyallerin hiçbirine kulak vermemize izin vermez. Durmak, nefes almak, kısa da olsa kendimize dönmek çoğu zaman “lüks” gibi algılanır. Oysa insan zihni ve bedeni için lüks olan durmak değil; durmadan devam etmeye çalışmaktır.

İşte kaylûle, tam da bu ihtiyacın ince bir cevabıdır. Kaylûle, çoğu insanın sandığı gibi bir “tembellik” değil; aksine bedenin, zihnin ve ruhun gün ortasında ihtiyaç duyduğu en doğal yenilenme biçimidir. Günlük hayatın koşturmacasından bir adım geri çekilmek, güne daha güçlü devam edebilmek için kendimize verdiğimiz küçük ama etkisi büyük bir aradır. 

Bu molayı yıllar önce ben de fark ettiğimde, sıradan bir öğle vaktinde yalnızca on dakika gözlerimi kapatmıştım. Belki uyudum, belki uyumadım; ama o kısa sürede bile zihnimin berraklaştığını, omuzlarımdaki yükün hafiflediğini, hatta dünya ile bağımın tazelendiğini hissettim. O gün anladım ki kaylûle yalnızca bir uyku değil; insanın kendine döndüğü, iç sesini yeniden duyduğu ve günün akışını değiştirebilen derin bir duraklama anıdır. 

Bu yazıda kaylûleyi hem ilmî hem bilimsel yönüyle ele alırken; bu küçük molanın insan için neden bu kadar kıymetli olduğunu, tarih boyunca neden önemsendiğini ve modern dünyanın onu neden yeniden keşfettiğini anlatmak istiyorum. Çünkü kaylûle, sadece bir geleneğin parçası değil; insanın bütünsel sağlığıyla doğrudan ilişkilidir ve doğru uygulandığında bedeni, zihni ve ruhu aynı anda yenileyen güçlü bir pratiktir. 

Kaylûle Nedir, Ne Değildir?

Kaylûle, Arapçada “günün sıcak vaktinde dinlenmek” anlamına gelen bir kelimedir. Öğle saatlerine yakın, genellikle öğle namazı sonrasında yapılan kısa süreli uyku ya da dinlenme hâlini ifade eder. Bu uyku uzun değildir; çoğunlukla 10–20 dakika arasında değişen hafif bir mola niteliğindedir. Ancak kısa olması, etkisini azaltmaz; aksine kaylûleyi bu kadar fonksiyonel ve güçlü kılan şey tam da bu kısalığıdır. 

Bizim kültürümüzde kaylûle çoğu zaman yanlış yorumlanır; “gündüz uyumak” ya da “tembellik etmek” gibi algılanır. Oysa kaylûle, tembellik değil; günün geri kalanını daha verimli, daha dingin ve daha berrak bir zihinle sürdürebilme kapasitesidir.

Kaylûleyi tanımlarken en doğru ifade belki de şudur: Kaylûle, insanın kendi iç ritmini dikkate alarak günün ortasında kendine tanıdığı kısa ama etkili bir yenilenme molasıdır. Uzun uykular gibi zihni ağırlaştırmaz; aksine zihinsel ve duygusal enerjiyi toparlar, fiziksel dayanıklılığı artırır. Bu yönüyle kaylûle; bir yaşam becerisi, bir öz bakım pratiği ve bilinçli bir durma hâlidir. 

Geleneğin Derinliği ve Kaylûlenin Manevî Boyutu

Kaylûle kavramının İslâm geleneğinde köklü bir karşılığı vardır. Bu uygulamanın temelleri hem sahabe dönemine hem de klasik alimlerin eserlerine dayanır. İmam Gazâlî, İhyâ-u Ulûmi’d-Dîn adlı eserinde kaylûleyi ruh ve beden sağlığını destekleyen bir uygulama olarak niteler ve bu kısa dinlenmenin insanın gece ibadetine güç verdiğini belirtir. Gazâlî’nin bu yaklaşımı, kaylûleyi yalnızca bedeni dinlendiren bir pratik olmanın ötesine taşır; onu ruhu, zihni ve davranışları düzenleyen bütünsel bir yenilenme aracı olarak konumlandırır. 

Benzer şekilde İbn Kayyım el-Cevziyye de kaylûleyi hem zihinsel hem fiziksel güçlenmeyle ilişkilendirir. Ona göre kaylûle; hafızayı güçlendiren, zihni keskinleştiren ve insanı sorumluluklarını daha diri ve güçlü şekilde karşılamaya hazırlayan doğal bir uygulamadır. Bu yorumlar bize şunu gösterir: Âlimler kaylûleyi yalnızca tavsiye etmekle kalmamış, hayat düzeninin bir parçası olarak değerlendirmişlerdir.

Bu alimlerin ortak vurgusu şudur: Kaylûle, insanın yaratılış ritmine uygun bir dinlenme hâlidir. Günün belli bir noktasında bedenin ve zihnin ihtiyaç duyduğu bu kısa duraklama, insanın kendi fıtratıyla uyumlu bir yaşam sürmesine katkı sağlar. 

Modern Bilimin Kaylûleyi Yeniden Keşfi

Bugün modern bilim, geçmişte âlimlerin dikkat çektiği kaylûlenin insan doğasına ne kadar uygun bir uygulama olduğunu açık bir şekilde ortaya koyuyor. Uyku bilimi, nörobilim, psikoloji ve fizyoloji alanlarında yapılan yüzlerce araştırma; kısa öğle uykusunun zihinsel performansı artırdığını, hafızayı güçlendirdiğini, stresi azalttığını ve bedenin biyolojik ritmini düzenlediğini doğruluyor. Artık kaylûle yalnızca kültürel bir uygulama değil, bilim tarafından da güçlü bir yenilenme modeli olarak kabul ediliyor. 

Kaylûlenin modern literatürdeki karşılığı “power nap”, yani güç uykusudur. Power nap özellikle performans araştırmalarında, pilot eğitimlerinde, yoğun meslek gruplarında ve akademik çalışmalarda kullanılan önemli bir kavramdır. Güç uykusu, 10–20 dakikalık kısa bir uyku diliminden oluşur. Bu süre beynin ağır uyku evrelerine geçmesine izin vermez; aksine hızlı, hafif ve etkili bir yenilenme sağlar. Bilim insanlarının “güç” kelimesini kullanmasının nedeni de budur: Kısa sürmesine rağmen zihni toparlayan, sinir sistemini yatıştıran ve bilişsel kapasiteyi belirgin şekilde artıran bir etki üretmesi. 

Nörobilim araştırmaları, power nap’in özellikle beynin prefrontal korteks bölgesini —odaklanma, karar verme, planlama ve duygusal düzenleme gibi hayati işlevleri yöneten merkezi alanı— yeniden aktif hâle getirdiğini göstermektedir. Bu kısa uyku, beynin bilişsel yükünü hafifletir, sinaptik bağlantıları tazeler ve zihinsel berraklık sağlar. Birçok bilim insanı bu etkiyi “günün zihinsel reset tuşu” olarak tanımlar. 

NASA’nın pilotlar ve astronotlar üzerinde yaptığı çalışma ise kaylûlenin gücünü somut verilerle ortaya koymaktadır. NASA’ya göre yalnızca 26 dakikalık kısa bir uyku, performansı %34, dikkat seviyesini ise %54 oranında artırmaktadır. Bu veri, kaylûlenin modern dünyada neden yeniden önem kazandığını açıkça ortaya koymaktadır. 

Harvard, MIT ve Stanford Üniversitelerinde yapılan araştırmalar da kaylûlenin öğrenme süreçleri üzerindeki etkilerini doğrulamaktadır. Bu çalışmalara göre kısa öğle uykusu: 

  • öğrenilen bilgilerin uzun süreli hafızaya aktarılmasını hızlandırır,
  • problem çözme becerisini artırır,
  • beynin yorulan bölgelerini yeniden aktive eder,
  • zihinsel kararlılığı güçlendirir.

Freiburg Üniversitesi’nin araştırmaları ise kaylûlenin yalnızca zihinsel değil, bedensel etkilerini de ortaya koymaktadır. Bu çalışmalara göre kısa öğle uykusu; tansiyonu dengeler, kalp ritmini düzenler ve stres hormonlarını belirgin şekilde düşürür. 

American Heart Association’ın yayımladığı veriler ise daha da dikkat çekicidir: Düzenli öğle uykusu yapan bireylerde kalp krizi riski %30 oranında azalır. 

Tüm bu sonuçlar şunu göstermektedir: Kaylûle yalnızca zihinsel performansı değil; duygusal dengeyi, kalp sağlığını ve tüm fizyolojik ritmi olumlu etkileyen, bilimsel olarak güçlü temellere sahip bir uygulamadır. 

Sirkadiyen ritim araştırmaları da öğle saatlerinde yaşanan doğal enerji düşüşünün biyolojik bir zorunluluk olduğunu ortaya koymaktadır. 

Sizlere Samimi Bir Tavsiye Bırakmak İsterim 

Buraya kadar kaylûlenin hem gelenekteki yerinden hem de bilimsel öneminden bahsettim; fakat şimdi biraz da insan hâliyle konuşmak istiyorum. Çünkü bütün bunların ötesinde kaylûle, günlük sorumluluklarımız arasında kendimize açtığımız küçük ama kıymetli bir penceredir. 

Tam burada sana bir soru sormak istiyorum: Gün içinde en son ne zaman gerçekten durup sadece 10 dakikanı kendine ayırdığını hatırlıyorsun?

Telefonu bir kenara bırakıp…Gözlerini kapatıp… Zihnindeki gürültüyü kısa süreliğine uzaklaştırıp…

Belki uzun zamandır yapmadın. Belki de hatırlamıyorsun bile. Oysa insanın kendine ayırdığı bu 10 dakikalık alan, günün geri kalanını değiştirebilecek kadar güçlüdür. Eğer bu yazı bir yerlerinde kalbine dokunduysa, sana küçük bir deneme öneriyorum: Bu hafta üç gün, öğle vaktinde 10 dakika gözlerini kapat. Uyursan uyursun, uyumazsan da olur. Ama bedeninin bu kısa yenilenme anına nasıl karşılık verdiğini bir gözlemle. Nefesinin yavaşladığını, omuzlarındaki yükün hafiflediğini ve zihninin berraklaştığını fark edeceksin. Muhtemelen gününe daha huzurlu, daha düzenli ve daha dayanıklı devam edeceksin. 

Ben kaylûleyi hep şöyle görürüm:  

Kaylûle, yaşamın tam ortasına bırakılmış küçük bir virgül gibidir. Cümlenin akışını bozmaz; sadece nefeslendirir. İnsan o virgül sayesinde sonraki satırlara daha berrak, daha güçlü ve daha hazır geçer. Bu kısa dinlenme, modern dünyanın hızla tükettiği dikkati yeniden toplar; günün yorgunluğunu bir nebze olsun hafifletir ve insanın kendine dönmesine izin verir. Bir nefes kadar kısa, bir gün kadar bereketli, bir insan kadar doğal ve bir hikmet kadar derin… 

Hayatın temposu bazen öyle yükselir ki insan kendi iç sesini duymakta zorlanır. Kaylûle, o iç sesi yeniden duyabildiğimiz küçük ama kıymetli bir pencere açar. Ve biliyorum ki bazen insanı hayata yeniden bağlayan şey, sadece 10 dakikalık bir sessizliğin içinden doğan tertemiz bir güçtür.

Kasım 2025, sayfa no: 18-19-20-21

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak