Ara

Kardeşlik, Ayrı Cesetlerde Bir Ruhtur

Kardeşlik, Ayrı Cesetlerde Bir Ruhtur
 
Yalanlanan, deli denen Nuh Peygamber, davasından vazgeçmedi asla. Âd kavminin yalanladığı Hud (a.s.), “bir beşere mi uyacağız” diyen Semud kavminin taarruzuna uğrayan Salih (a.s.) da yılmadı asla. Meleklere tecavüze kalkan, kendisini inkar eden azgın kavmin karşısında Lut (a.s.) da direndi. İbrahim (a.s.) nemruda, Musa (a.s.) firavuna karşı amansız mücadele verdi. Peygamberimiz (s.a.v.) "Ya Hak hakim olur, ya da Muhammed (s.a.v.) ölür!" dedi. Kızgın ateşler üzerine yatırılan Habbab b. Eret’e (r.a.) hendeklerde yakılan ashab-ı uhdud'u, demir taraklarla vücudu lime lime edilen müminleri misal verdi. Takyanus'un, Tevhid inancından vazgeçmeyenleri asıp kesmesine rağmen, inancından vazgeçmeyen yedi genç ne şanlı müminlerdi. Bir gencin özelliklerini de bildiren iman ve hidayetle vasfediliyorlardı. Azim ve kararlılıkları, melekleri onlara hizmetçi kılıyordu. Korktukları için Mevla'dan, rahmet kapıları açılıyordu. Hapse atılan İmam-ı Azam (r.a.), dövülen İmam Ahmed (r.a.), defalarca memleketinden çıkarılan Bayezid Bestamî (k.s.) üç yıl zindanda kalan İmam Rabbani (k.s.), asılanlar, zehir verilip şehid edilenler, inancına göre yaşamlarını devam ettirdikleri için imkanları elinden alınanlar, coplanıp sürüklenenler, alaya alınanlar... Hiç yılmadılar kudsi davalarından. CÜMLE MAHLUKAT VAZİFESİNİ BİLİR İnsanın en çok sevdiği malıdır. Azası muzdarip olsa, afiyet bulmak için feda eder malını. Kangren olan azasını da, canını kurtarmak için feda eder. Dini uğruna, malını da, azasını da, canını da feda eder muharebe meydanında. Çünkü din her şeyden kıymetlidir. "Allah Teala müminlerden mallarını ve canlarını, kendisine verilecek cennet karşılığında satın almıştır." (Tevbe, 9/111) Baktığımızda afaka, yıldızlar, ay, güneş doğup batıyor, kararından vazgeçmiyor. Yağmur yağıyor, toprak ürün veriyor, ağaçlar meyveye duruyor, hiç görevlerinden geri durmuyor. Çünkü onlar, genetiğine göre şekilleniyor. Bizim genetiğimiz de, "Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım." (Zariyat. 56.) diye biçimleniyor. Yarattığını en güzel şekilde bilen Halik-ı Zülcelal, uyma şeytanın adımlarına, gelme nefsin oyunlarına, aldanma dünyanın muhabbetine, kanma batılların yaşantısına buyuruyor. AZMİN KAYNAĞI ÎLÂ-YI KELİMETULLAHTIR Her işte sebat, muvaffak kılar insanı. Dersinden usanıp, çantasını bir tarafa atan öğrenci, bir karıncanın, defalarca düşmesine rağmen, ağzına aldığı bir kırıntıyı yuvasına götürürken gösterdiği azim ve gayreti görünce gayrete gelir. Taleb eden bulur. Patetes yeyip kısa pantolon giyen millet, teknolojide dev adımlar attı. İşine sabah erken giden, karın tokluğuna çalışan devlet, ekonomiye el attı. Bu azim ve çabanın temeli bizde olan ecdadımız, üç kıtada at oynattı. Kısa ömründe, çağ kapayıp çağ açtı. Atını deryalara daldırıp, Dîn-i Mübîn'i ötelere ulaştırmaya gayret etti. İki yüz elli kiloluk mermiyi topun ağzına sürdü.. Beşparmak dağlarına, tek başına tankı kaldırıp koydu. KARAR ZORLUKTAN KURTULUP RAHATA ERMEK İÇİNDİR Evvela neye erişeceğimize, sonra da nasıl erişeceğimize karar vermeliyiz. Karar, zorluktan çıkıp, rahata ermek içindir. Şunu iyi bilelim ki, kararda yol, çift değil tektir. Yaşam sürecimizde, vahyin doğrultusunda aklımız dümen, duygu ve düşüncelerimiz yakıt mesabesindedir. Aile, çevre, toplum ve sınıflar etkiler kararı. Herkesi memnun etmek mümkün değildir. Rabiatül Adeviyye (r.a.) annemizin dediği gibi, “Yâ Rab! Sen razı ol da, herkes darılsın bana” diyerek, hoşnutluğunu kazanacağımız merciin Mevlâ-yı Müteâl olduğunu bilmeliyiz. “Cesaret insanı zafere, karasızlık ve korku ölüme götürür.” der Yavuz Sultan Selim. Ani verilen kararlar hep yanıltır bizi. Belirli bir zaman izlenirse isabetli karar verilmiş olur. Benî Mustalik kabilesine zekat memuru olarak gönderilen Velid b. Ukbe, önceden var olan bir düşmanlıktan dolayı yoldan döner. Zekat vermediklerini söyler. Bunun üzerine savaşa karar verilir. Efendimiz (s.a.v.) Halid b. Velid’i teftiş için gönderir. Kabile zekatlarını verir. Ayet iner bu hadise üzerine. “Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.” (Hucurat, 49/6) ŞEYTAN BİZİ ALDATMASIN Kararlı davranış bereket getirir. Akıl, ruh ve vücut sağlıklı olur. Sosyal yaşam ve aile hayatımız huzurlu geçer. Tecrübeli, ön yargıyla değil, objektif bakış, maddi ve manevi bünyemizi sarsan zararlı alışkanlıklardan uzak olma, bizi doğru karar vermeye yöneltir. Resülüllah (s.a.v.), kendisini Yemen’e vali tayin buyururken, Muaz b. Cebel’in (r.a.) verdiği cevap, isabetli kararın ta kendisidir: “Ya Resulallah! Önüme bir mesele gelirse, Kitab-ı Kerîm’e müracaat ederim. Orda bulamazsam Sünnet-i Seniyye’ye baş vururum. Orda da bulamazsam, kendi re’yim ile ictihad ederim.” Bizi yaratıp düzgün ve dengeli kılan, bizi istediği şekle sokan, ihsanı bol Rabbimize karşı şeytan bizi aldatmasın. İmanda sebatla yakîne, evrat ve ezkarla taatte ihsana, sadıklarla beraber olarak güzel ahlaka erelim.
 
Alemdar-Ali Ramazan Dinç Efendi (ks)

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak