Ara

Kadınlar Ne Bekler

Özgül Aybek[1] Her insanın iletişim kurma şekli farklıdır. Sağlıklı, uyumlu, çatışmadan uzak kurulan bir evlilikte eşler yalnız olmadıklarını hissederler. Temeli sağlam ilişkiler, duygusal bağların üzerinde yükselir. Kadınların erkekler konusunda en çok dile getirdikleri yakınma, erkeklerin onları dinlemediği ve anlamadığı üzerinedir. Kadının önceliği, paylaşmak ve yakınlık hissetmektir. Bir kadın eşini sevdiğinde onun gelişmesine yardımcı olmayı, eşinin eksiklerini gidermeyi ve düzeltmeyi görev bilir, bunun için çalışır. Fakat bu yaklaşım erkekler tarafından genellikle kendilerine ve işlerine müdahale olarak algılanır.   Kadın erkeğe göre daha duygusaldır. Eşinin kendine olan duygusal bağlılığının derecesini bilmek ister. Bu isteği yeterince karşılanmadığında ise her adımda test etme yoluna gider. Kadının test etme girişimi erkekte kendine güvenilmediği hissi uyandırabilir. Erkeğin eşine olan bağlılığını görünür derecede hissettirmesi her iki tarafı da rahatlatacaktır.   Kadının duyguları, özel ritm ve döngüye sahiptir. Sebepsiz üzüntüler yaşayabilir, basit şeyleri dert edebilir, gelecek hakkında sürekli olarak endişelenir. Herhangi bir konuyu zihninden atmayıp günlerce düşünür. Erkek kadının bu özelliğini bilirse eşine karşı daha toleranslı yaklaşır ve ilişkilerini daha sağlıklı yönetebilir.   Kadının estetik kaygıları erkeğe göre daha yüksektir, eşyalar arasındaki uyum, evin derli toplu ve bir düzen içinde olması, kadının ev içindeki mutluluğu, evini sahiplenmesi ve kendini evine ait hissetmesi açısından çok önemlidir. Bunu gereksiz, yersiz kaygılar olarak değerlendirmeyip dikkate almak, destek olmak, hak vermek gerekir.   Güzellik kadın için çok önemlidir. Eşi tarafından beğenilmek ve güzel bulunmak ister. Fiziksel ve ruhi güzelliğinin fark edilmesini, ifâde edilmesini bekler. Sevgi ifâdelerini duymak kendine güvenini, eşine bağlılığını arttırır.   Erkeğin, duygularını hiç anlatmaması veya çok nadiren paylaşması kadını uzun vadede mutsuz edecektir. Erkeğin duyguları hakkında açık olması hem ilişki için daha sağlıklı olacaktır hem de kadının kendini eşine daha yakın hissetmesini sağlayacaktır.   Kadın üzüldüğünde sorunlardan söz ederek kendini rahatlatır. Erkek eşinin çok konuştuğundan şikâyet ettiğinde ise kadın ihmal edildiğini düşünmeye başlar. Üzüntü anında erkeğin ve kadının beyni faklı çalışır. Erkek sessizleşir, kabuğuna çekilir, konuşmak yerine düşünmeyi tercih eder, sorunları kendi içinde çözmeyi tercih eder. Ama üzülen kadının rahatlayabilmesi için güvendiği biriyle paylaşmaya ihtiyacı vardır.   Kadını motive etmenin en iyi yollarından biri de ona saygıya değer olduğunu hissettirmektir. Kendisine saygı duyulan kadın, değerli olduğunu hisseder. Saygı görmek için aşırı bir gayrete gerek duymayacağından müdahalecilikten vazgeçer.   Kadının ihtiyacı anlattıklarına çözüm bulunması değil, düşüncelerini paylaşmak ve kendini eşine yakın hissetmektir. Dinlenilmek çözümden daha önemlidir. Bir derdi olduğunda eşinin ilgisine ihtiyaç duyar, erkeğin onu sadece dinlemesi kendisini çok daha iyi hissetmesi için yeterli olacaktır. Sevgi dolu, iyi niyetli eşler karşı tarafın psikolojik ihtiyaçlarını giderirlerse sevgi çoğalır, güven artar, korku azalır ve ilişki daha sağlıklı devam eder.   Kadın ilgi görmek, biricik olmak, değer görmek ister. Özellikle de “kadın” olan yönünün takdir edilmesiyle ilgili duygular tatmin edildiğinde ise zorluklara karşı mücadele etmede erkek tarafından korunmayı, sadakati bekler. Erkeğin, kendini özel hissettirmesini ister. Bu beklentilerin nedeni kadının kendini zayıf, güçsüz, değersiz hissetmekten kaçınmasıdır. Bu duygular kendine olan güveni sarsar. Kadın eşine yetememekten, kendini eksik, değersiz, yetersiz, önemsiz hissetmekten korkar. Aldatılmaktan, terk edilmekten, ayrılıp acı çekmekten korkarlar. Kadın, güvenebileceği erkekle evlenmek ister.   Kadının bir başka beklentisi ise sahiplenilme isteğidir. Bu yüzden, duygularının kendisi belirtmeden anlaşılmasını ister. Kadın sevildiğini hissetmelidir. Birçok ailede “seni seviyorum” ifadesi kullanılır ama eşlerini takdir etme konusunda cimri davranılır. Takdir edilme ihtiyacı her iki eş için de geçerlidir, kişiye kendini başarılı, yeterli, önemli hissettirir.   Pek çok kadın, “vericidir”, onlar eşlerinin ve çocuklarının hemen her ihtiyacını karşılamaya çalışırlar. Ama vermekten mutluluk duyan kadınlar da çabalarının takdir görmesini beklerler. Yemek, temizlik, annelik ve daha pek çok konuda erkeğin kendisini nasıl bulduğunu önemser, övgüye ihtiyaç duyarlar.Takdir etmek tek başına yeterli değildir, bunu onunla da paylaşılması yani dile getirilmesi gerekir.  “birçok işin üstesinden geliyorsun, yükümü hafifletiyorsun, hayatımı kolaylaştırıyorsun, varlığın bana kendimi iyi hissettiriyor, sen varken gözüm arkada kalmıyor, vb” ifadelerle bir yerden başlayabilirsiniz… Unutmayalım ki takdir edilmeyi hepimiz severiz.   Claude Bernard’ın “Ne aradığını bilmeyen, bulduğunu anlayamaz.” Sözü özellikle de evlilik açısından düşünüldüğünde çok manidardır. Kadın olsun erkek olsun, karşımızdakinden beklentilerimiz aslında evlilikten beklentilerimizle doğrudan ilişkilidir. Ne beklediğinin ve ne istediğinin bilincinde olarak yapılan bir evlilikte eşler birbirlerine karşı daima açıktır, bu açıklık beklentilerin de daha hızlı fark edilmesini sağlar. Kendini tanımayan, çocukluktan, gençlikten ya da aileden alamadıklarıyla dolu yüklü bir faturayla evlilik çatısı altına giren eşler ne beklentilerinin ne de bulduklarının farkında olamazlar.         [1]Aile Danışmanı

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak