Ara

Jet Lag / Fatmanur Öztürk

Jet Lag / Fatmanur Öztürk

Bugüne kadar gittiğimiz güzel ülkelere, güzel şehirlere bir yenisini eklemek için sizlerle yeniden bir yolculuğa çıkıyoruz. Hem de öyle bir yolculuk ki hiç beklemediğimiz bir yerde sonlanacak. Neresi mi?

Hadi vakit kaybetmeden başlayalım. Zira yolumuz epey uzun.

Her zamanki konforlu uçuşumuzun ardından ilk durağımız Rusya.

Burası yüzölçümü ile dünyanın en geniş ülkesi.

Rusya’da 160 etnik grubun konuştuğu 100 farklı dil vardır. Fakat ülkenin dili Rusçadır.

Her gezimizde olduğu gibi dikkatimizi ilk olarak bir cami çekiyor.

Kul Şerif Camii.

Avrupa’nın en büyük camilerinden biri olarak bilinen bu cami, adını Ruslara karşı direniş önderi olan Kul Şerif’ten almıştır.

Mavi renkli kubbeleri ile beyaz zemin üzerinde oldukça dikkat çekici olan bu yapı, bizi kendine hayran bırakıyor. Olağanüstü bir güzellikte olan bu caminin renklerinde bulduğumuz huzur adeta başımızı döndürüyor. Kul Şerif Camisi, beş yüz yıl önce Kazan Hanlığı’nın yıkılan baş camisi olarak inşa edilmiştir. Kul Şerif Camisi, Tataristan’da İslam dininin ve devletin yeniden doğuşunu sembolize eder. Bölge, yükseklik farklarından dolayı üst ve alt olmak üzere iki platform üzerinde bulunmaktadır.

Üst platform dini törenler, alt platform ise müze ziyaretleri için planlanmıştır. Bayram namazlarının kılınacağı caminin avlusu 6.000 kişilik bir kapasiteye sahiptir. ‘Bismillah’ sembolü, caminin mimari kompozisyonunun içeriği ve özünü oluşturmaktadır. Bu tarihsel anıtın sanatsal suretinin bir diğer sembolü, yeniden doğuş ve gelişimi ifade eden "lale" olmuştur.

Şimdi Rusya’nın başkenti olan Moskova’ya geçelim.

Geniş bir ovada yer alan Moskova, Volga’ya dökülen Moskova Irmağı'nın geçtiği bir vadide konumlanmış.

Ve karşınızda Kızıl Meydan.

Meydana çeşitli isimler verilmiş. Bugünkü adı ise Rusçada ‘’kızıl’’ın karşılığı olan ‘’krasnaya’’, ‘’güzel’’ anlamına gelen kelimeden almıştır.

Meydan, isminin hakkını verir şekilde dört tarafı güzel ve renkli yapılarla dolu. Bunlardan biri Saint Basil Katedrali, farklı şekillerden oluşan yapısı ve renkleriyle bir masaldan fırlamış gibi.

Rotamızı Unesco dünya mirası olan Neva Nehri adasında bulunan St. Petersburg’a çevirelim.

 Burası 55 kanal ve 500’e yakın köprü ile Kuzeyin Venedik’i olarak adlandırılır.

Şehrin içinde biraz turlayalım.

Baltık denizinin kıyısına kurulmuş oldukça büyük bir saray görüyoruz.

Peterhof Sarayı.

Bahçesindeki çeşmeli havuzların su şırıltısı sesleri ile dinlendirici bir ruhu var.

Rus Çarı Petro, Fransa’daki Versay Sarayı'ndan etkilenerek yaptırmış.

Çeşmeli havuzların etrafında bulunan altın renkli heykelleri, halk tarafından ‘’deli’’ ve ‘’büyük’’ lakaplarının nedenleri olarak yorumlanıyor.

Bu ülkedeki gezimizin sonuna yaklaşırken sizleri gezimizin sonlanacağı yer ile ilgili bize ipucu verecek olan biriyle tanıştırmak istiyorum.

Valentina Tereşkova!

Uzaya çıkan ilk kadın!

Tereşkova, Rusya’da küçük bir köyde doğmuş. İlkokulu bitirip bir fabrikada çalışmaya başlamış. Daha sonra mühendislik tahsili yapmıştı. Birçok ödüle ve bir ilke sahip olan Valentina Tereşkova, Rusya’da kahraman ilan edilmiştir.

Evet, ipucundan da anladığınız gibi Genç Safa hizmette sınır tanımıyor ve bizi Uzay’a götürüyor.

Ama önce güzel bir manzara görmek için Norveç’e gidelim.

İşte Kuzey ışıkları…

Bir doğa harikası olan bu görüntü bizim için hem hayranlık hem tefekkür için oldukça doğru bir yer.

Güneş patlamalarıyla güneşten saçılan parçacıkların dünyaya ulaşmasıyla oluşur. Genellikle yeşil renk görülmektedir. Sonrasında pembe, kırmızı ve nadir olsa da sarı renkli aurora görebilmemiz mümkündür. Gökyüzündeki bu ışıkların etkileyici dansı bize bir davetiye oluyor.

Bir de ne görelim?

Valentina Tereşkova bize jest yapmış ve bir uzay aracı göndermiş.

O zaman hızlı uzay turumuz başlasın.

Nazlı bir kuş gibi uzay boşluğunda süzülürken Güneşe en yakın gezegen olan Merkür’e ulaştık. Güneşe en yakın olmasına rağmen yüzeyi buzlarla kaplı. Bunun nedeni ise bazı kraterlerin sürekli gölgede kalmasıdır. Parlayan yıldızların arasından geçerek Venüs’e indik. Dünyaya çok benzeyen Venüs’ün en ilginç özelliği ise zehirli gazlardan oluşan atmosferidir. Venüs, dünyanın kıyamet sonrası hali gibi ürpertici.

Vee işte oldukça gündemde olan Mars’dayız.

Ne dersiniz, Perseverance’dan önce biz bir gelişme bulabilir miyiz?

Tamam, tamam.

İşi ehline bırakalım, biz sadece gezelim. Kızıl gezegen olarak bilinen Mars’ın yüzeyinde büyük miktarda su bulunduğu kanıtlanmış. Marstaki fırtınalar başlamadan hadi Jüpiter’e geçelim. Jüpiter, bir kuyruklu yıldızın çarptığı tek gezegendir. Hızlı dönen bu gezegenden geçerek halkaları ile ünlü olan gezegenimiz, benim deyimimle prenses gezegen Satürn’deyiz. Prenses tacını andıran o halkanın etrafında sert rüzgârlar eşliğinde bir tur atıp diğer gezegenlere nazaran daha eğik olan Uranüs’teyiz. Bu buz gezegeninden çıkarak son gezegenimiz Neptün’deyiz. Güneşe en uzak olan bu gezegen, Dünyanın yaklaşık 17 katıdır.

Buradan da çıkarak artık Dünyamıza dönüyoruz. Rusya’dan Norveç’e, sonra özel uzay aracımızla uzayı da gezdikten sonra artık yaşadığımız jetlag halinden kurtulmak için evimizde arkamıza yaslanalım.

Ve dergimizin diğer sayfalarını okuyarak bedenimizin yanında ruhumuzu da dinlendirebiliriz.

Bir sonraki gezide görüşmek üzere….

Ocak 2025, sayfa no: 18-19

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak