Ara

İyilikle Kötülük Eşit Olur mu?

İyilikle Kötülük Eşit Olur mu?

Rahmeti tüm insanları kucaklayan, merhamet edenlerin en merhametlisi Allah, "Kim bir iyilikle gelirse, kendisine bunun on katı vardır" buyuruyor. Biz kullarına, genelleme yaparak bile sayamayacağımız nîmet ve güzellikleri Katından lütfediyor. Karşılığında ise yalnızca şükretmemizi ve sālih amellerde bulunmamızı istiyor. Bizler, alış-veriş karşılığında ‘bir alana bir bedâva’ promosyonu yapan marketin yolunu hızla tutarken, yapacağımız bir iyiliğin on katıyla karşılık göreceğini bildiğimiz halde bunda çekimser davranıyoruz. Allah nîmetlerine sınır koymuyor, cömertçe bahşediyor, biz ise iyilik yapmada sınır koyuyoruz.

Toplumda, insanlara güler yüz gösteren, yoksullara yardım eden her insan “iyi” olarak bilinse de Kur’ân’ın târif ettiği iyilik daha kapsamlıdır. Allâh’ın, her davranışı gördüğünün hattâ akıldan geçenleri bildiğinin, insanın bir gün Rabbi karşısında sorgulanacağının bilincinde olarak, vicdânını kullanarak ve yalnızca O’nun hoşnutluğunu gözeterek yaptığı her şey insandaki iyiliğin göstergesidir; birer ‘sālih amel’dir.

 Haziran 2023, sayfa no: 6-7-8

Dünyâda ortalama 70-80 yıl ömür sürüyoruz. Âhirette ise ebedî bir hayat var. Bu geçici ve kısacık dünya hayâtındaki sālih amellerin âhiretteki karşılığı, rûha haz veren sonsuz güzellikler ve nefislerin arzu ettiği her şey; aslâ bitip tükenmesi olmayan, ebedî güzellikler oluyor.

Kur’ân’da, Fussilet Sûresi, 34. âyette, İyilikle kötülük eşit olmaz. Sen, en güzel olan bir tarzda (kötülüğü) uzaklaştır diye emrediyor Rabbimiz. Kötüyü güzel ahlâka özendirecek merhameti beğeniyor. Âyetin devâmında iseo zaman, (görürsün ki) seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak bir dost oluvermiştir” buyuruyor.

Aslında intikam duygusunu yenmek zordur; insanın nefsi arzu eder, lezzetli gelir. O şeytānî duyguyu bastırmak nefse ağırlık verir. Ama sevap ve makbûl olan budur. İntikam almak insanı küçültür, basitleştirir. İnsanı değerli kılan, bağışlayıcı olmaktır.

Peygamberimiz (sav), iyiliğin karşılığını bize şöyle hatırlatıyor:

“Bir kul Müslüman olur ve Müslümanlığı da güzel olursa, Allah onun evvelce işlemiş olduğu her kötülüğü örter. Ondan sonra sıra kısasa (mükâfât ve mücâzâta) gelir. Bir hasene (iyilik), ondan yedi yüz kat büyük hasene ile; bir seyyie (kötülük) ise yalnız kendi misli ile karşılanır. Meğer ki Allah o seyyieyi affeder”. (Sahîh-i Buhārî, cilt 1, s. 193-194)

Said Nursî kötülüğe iyilikle karşılık vermeyi şöyle târif ediyor:

“Eğer hasmını mağlûp etmek istersen, fenâlığına karşı iyilikle mukābele et. Çünkü, eğer fenâlıkla mukābele edersen, husûmet tezâyüd eder. Zâhiren mağlûp bile olsa, kalben kin bağlar, adâveti idâme eder. Eğer iyilikle mukābele etsen, nedâmet eder, sana dost olur.” (Mektubat, 22. Mektup)

 “Bir günü diğer gününe eşit olan ziyandadır” buyuruyor Peygamber (sav). Sevgiyi artırmalı, şevki artırmalı, îmânı, ilmi, dîne hizmeti artırmalı. O zaman hem dünyâda, hem âhirette bereket olur. İnsan sürekli gelişme çabası ile genç kalır, sağlık, güzellik bulur; hayat bulur. Durağanlık, insan için her yönüyle yıkımdır, ölümdür.

Sevgi çok güzel şey; sevgiyle, dostça yaklaşmalı insana. Dinimiz iyiliği, sevgiyi, güzelliği istiyor. Kur’ân hep dürüstlüğü, doğru sözlü olmayı, şefkati, sevgi ve hoşgörüyü emrediyor. İnsan hassas bir varlık; canını acıtmamalı. Aklı başında olmayandan, saygısız, sevgisiz, kötü düşünceli olan kişiden, can yakandan insan çok fazla rahatsız oluyor. Fıtrata en uygun olan şey sevgidir, muhabbettir. “Merhametten maraz doğar” deseler de iyilik, karşılığı en büyük olandır. İyilik edenlerin aleyhinde bir yol yoktur.

İşte Biz, iyilik yapanları böyle ödüllendiririz. (Yûsuf, 2)

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak