“Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklâl”
Mehmet Âkif Ersoy
Mehmet Âkif’in yazdığı İstiklâl Marşı 12 Mart 1921’de mecliste yapılan görüşmelerde “ekseriyet-i azîme” ile millî marşımız olarak sevinç gözyaşlarıyla ve ayakta alkışlarla kabûl edildi. İşte o târihten bu yana bu marş millî marşımız olarak söylenmeye devâm ediyor. Onun böylesine bir kabûle muhâtap olmasının sebebi elbette yazılış gerekçeleriyle doğrudan ilgilidir. Çünkü bu marş, Millî Mücâdele’yi destanlaştırmak, onun edebî ve târihî bir belgesini ortaya çıkarmak ve mücâdele edenlere ümit ve cesâret vermesi için yazılmıştı. Fakat bu marşın önem ve özelliği bu üç gerekçeyle sınırlandırılamaz. Zîrâ bu marşta esas olan bir özellik de Millî Mücâdele’nin hangi değerler etrâfında yapılması gerektiğini ortaya koymasıydı. İşte bu marş bu özelliği de içine alarak bir manifestoya dönüştü, yaygın kabûl gören bir anlayışla millî mutâbakat metni olarak benimsendi.
İstiklâl Marşı mâdem böyle bir metindir öyleyse onu belli bir târihî dönemin hâtırası ve edebî belgesi ve bir tören marşı olmanın ötesinde düşünmemiz gerekir. Bu da onu değerler dünyâsı bakımından ele almakla mümkün hâle gelebilir. Bunu olması gereken bir davranış olarak benimsiyorsak mānâ dünyâsına bir yolculuk yapmamız gerekmektedir. Bunun için de bir tören marşının ötesinde ele alınmalıdır. Daha önemli bir husus ise onu sâdece iki kıtasıyla değil bir bütün olarak okumak ve anlamaktır. Zîrâ bu şiirin her ne kadar heyecan unsuru taşısa bile bir düşünce metni olarak belli bir plana göre yazıldığı görülmektedir. Yāni şâir, bir moral ve heyecan vermenin ötesinde belli mesajlar vermektedir.
İşte bunları anlamak için de şiirin mānâ dünyâsını veren anahtar kavramlara bakılmalıdır. Bunlar, şiirin bütününde yer alan istiklâl, hürriyet, âile, bayrak, sancak, ezan, mâbed, millet, şehitlik… olarak ifâde edilebilir. Bunların her biri çok kıymetli ve önemlidir ama marşta bunların da bağlı olduğu temel bir kavram vardır. Onu anlamadan, anlamlandırmadan diğerlerini de doğru anlamak mümkün olamaz. Bu temel kavram, “hak” kavramıdır. Bunun önemli bir kavram oluşunun bir göstergesi de şiirde sıkça kullanılmasıdır. Buna göre hak kavramı, bu önemine binâen şiirde ikinci, beşinci ve son dörtlükte olmak üzere tam altı kez geçmekte, üstelik her birinde farklı bir mānâsıyla yer almaktadır. Yāni şâir, bu kelimeyi sözlükte yer alan bütün mānâlarıyla kullanmaktadır. Öyleyse söze bu kelimenin mānâlarıyla başlayalım.
Hak kelimesine Kubbealtı lugatında “1. Doğru, gerçek, bâtılın karşıtı, 2. Allah, Hüdâ, 3. Hukûkun ve geleneğin bir kimseye tanıdığı şey, hisse, pay, 4. Bir kimsenin sorumluluğunu yüklenerek yaptığı bir işin maddî karşılığı, 5.Bir kimseye sarfedilen ve ancak ona lâyık olmakla ödenebilecek büyük emek ve gayret…” şeklinde mānâ verilir. Diğer sözlüklerde de durum hemen hemen aynıdır. Kubbealtı lugatında yer alan mānâlara göre hak kelimesinin bütün anlamlarının şiir metninde yer aldığını görürüz. Bunun için öncelikle kelimenin kullanıldığı mısrâlara bakalım: Bu kullanımlar ikinci kıtanın son mısrâında “Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklâl”, beşinci kıtada “Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın”, son kıtada ise “Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet/Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklâl” şeklinde yer alır.
Burada hak kelimesi “Hakk’a tapan millet”, “Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın” ifâdelerinde ilk anlamı itibâriyle yāni Allah mānâsında kullanılmaktadır. Buna göre milletimiz, İslâm’a îmân etmiş bir topluluk olarak Hakk’a yāni Allâh’a tapmaktadır. Yāni onun en temel kimlik özelliği budur. Mü’min ve müslüman olmasıdır. İşte bu belirleme diğer kavramlara nasıl yaklaşılması gerektiği konusunda da bize ışık tutar. İstiklâlden ne anlayacağız, bayrak, ezan, mâbed, âile… ne mānâya gelir, bunlar ancak bu temel kimliğe göre mānâ kazanacaktır.
Şâyet kimliği böyle belirlemişsek mü’minlik Hakk’a inanmayı, müslümanlık ise O’na teslîmiyet göstermeyi ifâde eder. Bu da inancına karşı olan her şeyle mücâdele etmeyi ve müstakil olmayı gerektirir. Çünkü müslüman olmak sâdece Allâh’a kul olmak, onun dışındaki güç sâhibi olduklarını söyleyen herkesi, her şeyi reddetmek yāni istiklâli temel gāye olarak görmek demektir. Burada kelime-i tevhîd kavramına da bir telmih yapıldığını da düşünebiliriz. Çünkü Kelime-i tevhîd, “Allah’tan başka ilâh yoktur” şeklindeki mānâsıyla sâdece Allâh’a kulluğu ifâde eden, onun dışındakileri reddetmeyi gerektiren bir inanıştır. “Hakk’ın vaadi” ise kendi yolunda mücâdele edecek olanlara zaferi müjdelemesidir.
“Hakkıdır Hakk’a tapan…” mısrâındaki ilk hak kelimesi ise “Hukûkun ve geleneğin bir kimseye tanıdığı şey, hisse, pay” şeklindeki mānâsıyla kullanılmaktadır. Buna göre vatanında hür ve müstakil yaşamak Allâh’a inanan bir milletin en temel hakkıdır. Kişinin hakkını koruması ise hem görevi hem sorumluluğudur. Bu kullanımlarda hak kelimesinden anlaşılması gereken bir husus da milletin istiklâl mücâdelesiyle haklı bir mücâdele içinde olduğunun söylenmesidir. Neden haklı olduğu sorusunun cevâbı ise bellidir. Mondros mütârekesi ve ardından Sevr antlaşmasından sonra vatanımızın dört bir yanı batılı devletlerce işgāl edilmişti. Bayrağımız inmiş, ezanlarımız susturulmuş, her türlü tecâvüzle milletin onuru çiğnenmek istenmişti. Bu bizi esâret altına almak demekti. Bir milletin böyle bir durum karşısında bu işgal ve saldırıya karşı mücâdele etmesi kadar doğru ve haklı bir mücâdele olamaz. Bu adâlete, kānunlara, vicdan ve ahlâka uygun bir mücâdele demektir.
Batılılar ise, hakları olmayan toprakları işgal, insanlarını tutsak ederek bu değerleri yerle bir etmek istemektedirler. Burada hak kelimesi muhtevâsında düşünülmesi gereken hukuk kelimesi de hatırlanmalıdır. Zîrâ bu işgal ve saldırı hukuksuzdur. Şiirde emperyalistlerin yāni haksız saldırı içinde olanların “medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar”lar olarak nitelenmesi de bu yüzdendir. Çünkü kendi çıkarları için başkalarının hakkını gasp etmek canavarlara özgüdür. Böylesi güçlere karşı da mücâdele gerekir. Böylece iki tarafın mücâdele özellikleri çok net şekilde ortaya konulmaktadır. Bunlardan biri yāni milletimiz haklı tarafı, batılılar haksız tarafı temsîl etmektedir.
Yine hak kelimesinin kullanımında “Bir kimsenin sorumluluğunu yüklenerek yaptığı bir işin maddî karşılığı, 5.Bir kimseye sarfedilen ve ancak ona lâyık olmakla ödenebilecek büyük emek ve gayret…” mānâları da rahatlıkla çıkarılabilir. Buna göre vatanı, istiklâli için sorumluluk üstlenerek mücâdeleye girişmek bir millet için haktır yâhut haklı bir durum demektir. Diğer yandan bu zorlu iş büyük emek ve gayret gerektirecektir. Bunu gösterebilenler ise istiklâle lâyık olabilecekler yāni bunu hak edebileceklerdir.
Hak kelimesinin anahtar kavram olmasının bir sebebi de bizce şudur. Hak, birleşilen, birleşilmesi gerekeni ifâde eder. İnsanlar, başka şeylerde birleşemezler. Görüş farklılıkları buna engel olur. Ama konu Hak olunca bu birlik daha kolay sağlanır. Burada kelime-i tevhîd, Allah inancı etrâfında birleşme mānâsıyla tekrar düşünülebilir.
Hak kelimesi üzerinde düşünürken şu da unutulmamalıdır. Bu marş sâdece istiklâli değil istikbâli de ifâde etmektedir. Öyleyse bu hak kelimesinin sıkça kullanılması diğer değerlerle birlikte düşünüldüğünde bizim önümüze şunları da çıkarır: Marşta sözü edilen değerlere bağlılığımız, bir karşılık olarak bize nasıl hakkımız olan istiklâli kazandırmışsa istikbâl de ancak bu değerler için yaşamak ve mücâdele etmekle mümkün olabilir/olabilecektir. Öyleyse merkeze hak kavramını aldığımızda bu metin geçmiş, bugün ve gelecek muhtevâlı bir metne dönüşür. Bu yüzden İstiklâl Marşı bütün zamanlar için yol gösterici bir metindir. Öyleyse onu tekrar söylemek gerekirse bir tören marşı, bir edebî metin olmanın ötesinde mānâ dünyâsına nüfûz etmek, o dünyâda dile getirilen değerlere bağlı kalmak her zaman için en çok dikkat edilmesi gereken bir konu olarak düşünülmelidir. Mâdem ki bu metinde değerler dünyâsının anahtar ve merkezî kavramı haktır öyleyse âileyi de, milleti de, bayrağı da, istiklâli de, istikbali de kısacası her şeyi bu kavrama göre târif etmek, anlamak ve anlatmak gerekir. Aksi takdirde bu şiir mānâdan yoksun bir metne dönüşür.
Mart 2025, sayfa no: 52-53-54-55
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak