‘Sohbetlerde edebe riâyet ediniz; vuslatsız sohbet olmaz.’1
İhramcızâde İsmail Hakkı Toprak (ks)
Tasavvufî sistem, yöntem ve ilkeleriyle kişiyi/sâliki yaratıcısına ulaştırmayı/vuslatı hedefleyen bir disiplindir. Sûfîler, bu süreçte sâliki vuslata erdirecek zikir, tefekkür, tevekkül, uzlet, tevbe ve zühd gibi birçok husustan bahsetmişlerdir. Onların bu süreçte sâlike etkisi/tesiri sebebiyle dikkat çektikleri bir husus da ‘sohbet’ konusudur. Sohbet Arapça’da; ‘ülfet edip dost olmak, hasbihâl, arkadaşlık ve yoldaş olma’2 gibi anlamlara gelir. Bu kavram, ‘bir kimse ile dostluk kurup onunla yâr ve hemdem olmak’ mânâsına geldiği gibi ‘bulunmak, berâber oturmak, berâber yürümek, konuşmasalar bile birinin diğerine kavuşması veya görmesi’ gibi anlamları da ihtivâ eder.3 Kur’ân-ı Kerîm’de doksan üç yerde çeşitli türevleriyle geçen sohbet kavramı,4 Hz. Peygamber’in (sav) hayâtında da önemli yeri olan bir uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır. Hz. Peygamber (sav), çevresinde toplanan insanları sohbet metoduyla ihyâ ve inşâ etmiş; onlara hak ve hakîkati sohbetleriyle izah etme gayretinde olmuştur.5 Öyle ki Hz. Peygamber’in (sav) sohbetlerinin tesiriyle anlam arayışlarına rota çizmeleri sebebiyle bu kutlu nesle ‘Sahabî’ ismi verilmiştir.6
İlkeleri ve Mânevî İlerlemeye Katkısı Açısından Sûfîlerin Sohbete Bakışı
Herşeyden önce sûfîlerin, sohbetin ‘vuslata erdirici özelliği’ üzerinde hemfikir olduklarının altını çizmek isteriz. Onlar sohbetin, Allah Teâlâ’nın sevdiği sâlih kullarla birlikte bulunmaya vesîle olması dolayısıyla büyük bir önemi haiz olduğu kanâatini paylaşmışlardır. Onlara göre sohbet vesîlesiyle sâlik sâlihlerle birlikte olmakta ve birçok kalp hastalığından bu birlikteliği sebebiyle kurtulma fırsatına ulaşmaktadır. Yine onlara göre, sâlikin edeb ve erkân öğrenmesi de sohbetler vesîlesiyle olmaktadır. Sûfîler, sâlikin/dervişin sohbet vesîlesiyle bir halden diğer bir hâle geçip yeni alışkanlıklar kazanacağı konusunun da altını çizmişlerdir. Onlar sohbetin nefsin gizli hastalıklarının tedâvisi için vazgeçilmez bir yöntem olduğuna da işâret etmişlerdir.7
Sûfîler, sâlikin hiçbir zaman sohbetten geri durmaması gerektiğini ifâde etmişlerdir. Onların bu noktadaki genel kanâatini Ebubekir er-Tamestani’nin şu ifâdelerinde görmekteyiz: ‘Allah Teâlâ ile sohbet ediniz. Eğer buna güç yetiremezseniz Allah Teâlâ ile sohbet edenlerle/velîlerle sohbet ediniz. Onların sohbetlerine onlar sizi Allah Teâlâ’nın sohbetine ulaştırıncaya kadar devam ediniz.’8 El-Hânî’nin ‘Sohbeti terk eden tarîkatı terk etmiştir’9 sözü de bu hususu teyit edici nitelikte bir tesbittir.
Sûfîlere göre sâlik, kendisine yol gösteren üstâdının sohbetine katılmadan önce niyetini kontrol etmeli/samîmî olmalı, üstâdına hürmetle sohbete iştirâk etmeli ve temiz bir şekilde (gusül-abdest ve elbise temizliği ile) sohbete dâhil olmalıdır ki sâlik açısından sohbetin bir tesirinden/etkisinden bahsedilebilsin. Yine, mürşid-i kâmillerin sohbetlerde şefkat, merhamet ve samîmiyetle muâmelede bulunmaları, dostça-lütufkâr davranmaları ve sohbet konularını geneli ilgilendiren bahislerden seçmeleri gibi hususlara riâyet ederek sohbeti tesirli kılabilmeleri mümkündür.10 Bununla birlikte, sohbetlerde hiçbir şey konuşulmazsa dahi ‘lisân-ı hâl’ ile sâlikin sâlihlerin hallerinden gerekli dersleri çıkarması gerektiğini de dile getirerek sohbetin ‘sözsüz iletişim’deki fonksiyonuna da işâret etmişlerdir.11
Sûfîlerin şeyh-mürîd sohbet âdâbınâ dâir genel kanâatlerini Osman Şems Efendi’nin şu beyitlerinde özetlediğine şâhit oluruz:
Öp elin âdâb ile eyle kuûd
Vechine karşu otur eyle şuhûd
İstimâ eyle kelâmın cânile
Va’zına eyle nazar îmânile
Kalbini tevcîh eyle kalbine
Matlabın kalbiyle söyle kalbine
Sana hâlinden iderse keşf-i râz
Remz-i bâ-tasrîh ile ol dil-nevâz
Tâ sana vâkı olub tağyîr-i hâl
Ger olursun fâriğ-i mâl u melâl.12
Sâlik üstâdına saygı konusunda dikkatli olmalı ve onun karşısına oturup sözünü büyük bir edeple dinlemelidir. Sâlik, kalbini üstâdının kalbine endekslemeli ve kendisine bahşedilen sohbetin içeriğiyle yetinmelidir. Ona göre, bu şekilde hareket eden sâlik halden hâle geçerek her türlü bağından kurtulur ve bir olgunluğa erişir.
Sûfîlerin ‘Sohbet-Âdâb-Erkân ve Mi’yâr’ Literatürüne Dâir
Sûfîlerin sohbet konusunda mürîd ve mürşid-i kâmillerin riâyet etmesi gereken hususları dile getirdikleri birçok eserden bahsedebiliriz. İlk olarak Ebü’n-Necib es-Sühreverdî’nin (ö.563/1167) ‘Âdâbü’l-Mürîdîn’13 adlı çalışmasıyla başlayan bu literatür ‘âdâb-ı sûfiyye, tarîkat-nâme, hurde-i tarîkat, usûl-i tarîkat, erkan-nâme veya mi’yâr-ı tarîkat’ gibi değişik isimler altında hayli zengin bir yekûn oluşturacak bir birikimle günümüze kadar ulaşmıştır.
Eserlerinin bir bölümünde sohbet konusunu işleyen sûfîlerden bazıları ve eserleri:
Abdülkerim Kuşeyrî, Risâle-i Kuşeyrî;14 Hucvirî, Keşfü’l-Mahcûb;15 Serrac, el-Lüm’a;16 Sülemî, Cevâmi’ü Âdâbi’s-Sûfîyye;17 Kelâbâzî, Taarruf;18 Pir Muhammed, Tarîkat-nâme;19 Şeyh Ali Semerkandî, Âdâb-ı Tarîkat;20 Eşrefoğlu Rûmî, Tarîkat-nâme;21 Abdülmecid-i Sivasî, Mi'yarü't-Tarîkat;22 Şeyh Muhammed Nazmi, Mi'yar-ı Tarîkat-ı İlâhiyye;23 Niyazi-i Mısri, Risale-i Usul-i Tarîkat.24
Müstakil eserleriyle sohbet/âdâb/erkân konularını işleyen bâzı sûfîler ve eserleri:Şihabüddin Ömer Sühreverdi, İrşadü’l-Mürîdîn;25 Muhammed b. Hasan Halveti, Âdâbü’s-Seniyye;26 Sinân b. Yakub, Sünen-i Meşâyihi’l-Halvetiyye;27 Muhammed b. Abdullah el-Hânî, Behçetü's-Seniyye;28 eI-Humeyri, Dürretü'r- Esrar;29 Hariri-zâde, Kenzü'l-Feyz;30 Osman Şems Efendi, Âdâbü’l-Mürîd fî-Sohbeti’l-Murâd.31
Sâdece bir kısmını zikrettiğimiz bu tür eserlerde sûfîler, ‘mürşidin huzûrunda bulunma ve sohbet âdâbı, ziyâret âdâbı, selâmlaşma âdâbı, emânet âdâbı, savm ve salât ile ilgili âdâb, helâl kazançla ilgili âdâb, yemek ve sofra âdâbı, uyku âdâbı, tarîkatın usûlleri, vird ve evrad okuma âdâbı, zikir ve esmâ çekme âdâbı, rüyâ ile ilgili bilgiler ve rüyâ anlatma âdâbı’ gibi birçok başlık altında âdâb ve erkân ile ilgili geniş değerlendirmelerde bulunmuşlardır.32 Onların eserlerinde verdikleri bilgilerden anlaşıldığı kadarıyla sûfîler, sohbetin mürşid-mürîd ilişkisi açısından olduğu kadar birey-toplum açısından da önemine sıklıkla vurgu yapmışlardır. Bu durum sûfîlerin bireyselleşmeyi değil toplumsallaşmayı esas aldıklarını gösteren bir veridir. Yine onların ifâdelerine göre, sohbet mürîdin dıştan içe/sûretten sîrete bir değişim yaşayabilmesi açısından son derece önemli bir uygulamadır.
Sûfîler, mânevî ilerleme için sâlihlerle birlikte bulunup onların hallerine ulaşabilme gayretiyle hareket etmenin önemini de onlarla sohbet hâlinde olmanın gerekliliği ile vurgulamışlardır. Onlar, sohbet konusu etrafında ‘kâl’ birlikteliğinden ‘hâl’ birlikteliğine, yol gösterici ve aynı hedefe ulaşmayı arzulayan kimselerle birlikte olmanın değerini de ifâde imkânı bulmuşlardır. Yine sûfîler, sâlikin nefsinin bütün bağlarından kurtulup ‘vâsıl-ı billah’ olan kimselerin halleriyle donanabilmesi için ‘sözlü-sözsüz iletişimi’ en üst düzeyde gerçekleştirebilme fırsatına sohbetler vesîlesiyle ulaşabileceğini vurgulamışlardır. Onların bu vurgusu sûfîlerin psikolojik tahlil konusunda ulaştıkları mertebeyi göstermesi bakımından önemlidir.
Netîce olarak ifâde etmemiz gerekirse sûfîler, sohbet konusu/uygulaması vesîlesiyle sâlihlerle birlikte olma, kötülerden uzak durma, kalbin tasfiyesini temin etme, nazara muhâtab olma ve pozitif elektrikle motivasyonu canlı tutma gibi birçok alt konuyu da gündeme getirmişlerdir. Yine onlar, sohbetlerdeki olgunluk hâlini sürdürebilme düşüncesiyle bir metot olarak uygulanan râbıta yöntemini de bu iletişim sürecinin bir devâmı olarak yollarında benimsemişlerdir. Bu yönüyle râbıta uygulamasını sohbetin sâlikte meydana getirdiği verimliliği sürdürebilmesi için alınmış bir tedbir olarak kabûl edebiliriz. Son olarak ifâde etmemiz gerekirse sûfîler, Kur’ân ve Sünnet’te muhataplarına tavsiye edilen sohbet uygulamalarıyla sâlikin bir halden başka bir hâle geçebilmesinin, bir başka ifâdeyle sâlikin değişim sürecinin kapılarını ona açmayı hedeflemişlerdir.
Abdullah Sivaslı
Dipnotlar:
[1] İsmail Hakkı Altuntaş, İhramcızâde İsmail Hakkı Toprak: Nakşî-Hâkî Tarikâtı ve İlm-i Ledün Sırları, Gözde Matbaacılık, İstanbul Tarihsiz, s.301.
2 Asım Efendi, Kâmus Tercümesi, İstanbul 1852, c.I, s.179.
3 Fîrûzâbâdî, Kâmûsu’l-Muhît, Beyrut 1993, Müessesetu’r-Risâle, c.I, s.99.
4 M. Fuad Abdulbaki, el-Mu’cemu’l-Müfehres li-Elfâzi’l-Kur’âni’l-Kerim, İstanbul 1982, Mektebetü’l-İslamiyye, s.401-402
5 Mustafa Ağırman, ‘Hz. Peygamber’in Mescidde Yaptığı Sohbetler’, Atatürk Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: XXVII, s.99-123.
6 Mücteba Uğur, Ansiklopedik Hadis Terimleri Sözlüğü, Türkiye Diyanet Vakfı Yay., Ankara 1992, s.334.
7 Serrac, Lüm’a, s.182-185.
8 Kuşeyrî, Risale, s.403.
9 El-Hânî, el-Behçetu’s-Seniyye fi Âdâbi’t- Tarîkati’l-Aliyyeti’l-Halidiyye, İstanbul 1989, s.81.
10 Gazali, İhyâ, c.IV, s.70 vd. Benzer tesbitler için bkz., Ahmet Ögke, ‘Oğlanlar Şeyhi İbrahim Efendi’ye Göre Sohbet Âdâbı’, İslamî Araştırmalar Dergisi, C. XVII, Sayı: I, s.88-89.
11 Bu konuda detaylı bir değerlendirme için bkz., Bülent Akot, ‘Tasavvufî İrşad Metodu Olarak Sohbetin Fonksiyonu’, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, c. VII, Sayı: XXXI, s.34-36.
12 Selami Şimşek, ‘Osman Şems Efendi’nin Âdâbu’l-Mürîd fî- Sohbeti’l-Murâd Adlı Mesnevîsinin Tahlili’, Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 4/7 Fall 2009, s.558-559.
13 Sühreverdi, Âdâbü'l-Mürîdîn, Kahire Tarihsiz.
14 Abdülkerim Kuşeyrî, Kuşeyrî Risâlesi, Haz. Süleyman Uludağ, İstanbul 1991.
15 Hucvirî, Keşfü’l-Mahcûb, Haz. Süleyman Uludağ, İstanbul 1982.
16 Ebu Nasr Serâc et-Tûsî, el-Lüm’a/İslâm Tasavvufu, Haz. H. Kâmil Yılmaz, İstanbul 1996.
17 Sülemî, Sülemî’nin Risâleleri, Çev. Süleyman Ateş, Ankara 1981. (Risâlelerin çevirisi bu eserin içindedir.)
18 Kelâbâzî, Taarruf/Doğuş Devrinde Tasavvuf, Haz. Süleyman Uludağ, İstanbul 1992.
19 Amil Çelebioğlu, Türk Edebiyatında Mesneviler, İstanbul 1999, s.222.
20 Ali Semerkandî, Âdâb-ı Tarîkat, Süleymaniye Ktp. İzmir BL Yz. Nu: 340.
21 Eşrefoğlu Rûmî, Tarîkat-nâme, Süleymaniye Ktp. Yazma Bağışlar, Nu: 3026; Süleymaniye Ktp. Hacı Mahmud Efendi BL Nu: 4667; Süleymaniye Ktp. Hacı Mahmud Ef. BL Nu: 4894.
22 Abdülmecid-i Sivasi, Mi’yârü't-Tarîkat, Süleymaniye Ktp. Mihrimah Sultan Bl.
23 Şeyh Muhammed Nazmi, Mi'yâr-ı Tarîkat-ı İlâhiyye, Süleymaniye Ktp. HH Paşa Bl. Nu: 693.
24 Niyazi-i Mısri, Risâle-i Usûl-i Tarîkat, Çorum İl Halk Ktp. Yz. Nu 845/1. Konuyla ilgili literatürün tamamını görmek için bkz., Mustafa Aşkar, Tasavvuf Tarihi Literatürü, KB Yay., Ankara 1999.
25 Şihabüddin Ömer Sühreverdi, İrşâdü’l-Mürîdîn, Amasya Bayezid İl Halk Ktp., Yz. Nu: 1074/4.
26 Muhammed b. Hasan Halveti, el-Âdâbü’s-Seniyye li-men Yuridu Tarîka Sâdâti'lHalvetiyye, Süleymaniye Ktp. Düğümlü Baba BL Nu: 218.
27 Sinân b. Yakub, Sünen-i Meşâiyih’i'l-Halvetivye, Amasya Bayezid İl Halk Ktp. Yz. Nu 1540/8.
28 Muhammed b. Abdullah el-Hânî, el-Behcetü’s-Seniyye fi Adâbi't-Tarîkati'l-Aliyyeti'n-Nakşbendiyye, İstanbul 1989.
29 eI-Humeyri İbnü's-Sabbağ, Dürretü 'r-Esrâr ve Tuhfetü’l-Esrâr, haz. İbrahim er-Rifai, Mısır 1993.
30 Hariri-zâde, Risâle-i Kenzü'l-Feyz, Süleymaniye Ktp. H. Mahmud Ef. BL Nu: 2631.
31 Osman Şems Efendi, Âdâbü’l-Mürîd fî-Sohbeti’l-Murâd, Süleymaniye Ktp. Yazma Bağışlar No: 4031. Bu konuda bir kaynak denemesi için bkz., Süleyman Uludağ, ‘Âdâbu’l-Mürîd’, İA, c.I, s.336.
32 Cemal Kurnaz-Mustafa Tatçı-Halil Çelik, ‘Türk Edebiyatında Mi'yâr Geleneği İçinde Yiğitbaşı Ahmed Şemseddin Marmaravi'nin Hurde-ı Tarîkat'ı’, Tasavvuf: İlmi ve Akademik Araştırma Dergisi, Yıl: I, Sayı: III, Ankara 2000, s.49.
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak