Ara

İnsanın Hatırında Doğan Düşünceler / Abdülkâdir Geylânî (rh.a)

İnsanın Hatırında Doğan Düşünceler / Abdülkâdir Geylânî (rh.a)

Kalbin Fânîlerle Dolu İken Hakk’ı Göremezsin

Ey câhil! Kalbin fânî varlıklarla dolu iken Hakk’ı nasıl görecek? Sen evinde otururken câminin kapısını nasıl göreceksin? Sen ancak evinden, âilenden ve çocuklardan ayrılıp dışarı çıktığın zaman câminin kapısını görebilirsin. İşte aynen bunun gibi; herşeyi arkana attığın zaman da Allâh’ı (cc) görebilirsin. Halkla berâber olursan Hâlik’ı göremezsin. Dünyâ ile berâber olursan âhireti göremezsin. Âhiret ile berâber olursan, dünyâ ve âhiretin Rabbini göremezsin. Bütün bunlardan sıyrıldığın an, sırrın Rabbinle karşılaşır. Bu karşılaşma sûret yönüyle değil, tam aksine mânâ yönüyledir. Ameller kalplere, mânâlar ise sırlara âittir.

Allah dostları amellerine karşılık beklemekten yüz çevirerek, bütün iyi amellerini unuttular. Bu güzel amellerinin karşılığını da aslâ beklemediler. Şüphesiz ki Allah (cc) da kendi fazl u kereminden onları ebediyet yurduna yerleştirdi. Onlar orada ne yorulacaklar, ne de usanacaklar. İçerisinde bulundukları bu nîmetlerde kesinlikle hiçbir kesinti ve zâfiyet olmayacaktır. Orada onlara ne bir çalışma ne de bir zorluk vardır.

‘Artık orada bize ne bir yorgunluk dokunacak, ne de orada bize bir usanç gelecektir.’ (Fâtır, 35/35)

 

Bir kısım müfessirler bu âyetin tefsîrinde şöyle dediler: Yâni ekmek parası derdi, âileyi geçindirme meşakkati yoktur. Cennet tamâmen fazîlettir, tamâmen hayırdır, tamâmen rahatlıktır, hesapsız bağıştır. İşlerin asıl döndüğü yer, kalbinin Allah (cc) için huzur bulmasıdır. Yoksa, dünyâ ve âhiret ya da fâni varlıklar için kalp Allâh’ın huzûruna varmamalıdır. Sırf Allah için huzûra varmalıdır. Kalbin bütün derdi ve gâyesi Allah (cc) olmalıdır.

Kendisinden aslâ kaçamayacağınız ölümü çokça anın. Şâyet kalp sağlam olursa kadîm, ezelî, dâim ve ebedî olan Hakk’ın dışındaki herşeyi unutur. Zîrâ Hakk’ın dışındaki herşey sonradan yaratılmıştır. Kalp sağlam olursa, ondan zuhûr eden sözler de doğru olur ve hiçbir kimse tarafından reddedilmez. Allah (cc)’dan yüz çeviren ve onu inkâr eden kalp, başka bir şekle dönüştürülmüştür. Bu sebeple bu tür kalpleri Allah (cc) Yüce Kitâbında taşlara benzetmiştir:

‘(Ne var ki) bunlardan sonra yine kalpleriniz katılaştı. Artık kalpleriniz taş gibi yâhut daha da katıdır. Çünkü taşlardan öylesi var ki, içinden ırmaklar kaynar. Öylesi de var ki, çatlar da ondan su fışkırır. Taşlardan bir kısmı da Allah korkusundan dolayı yukarıdan aşağıya yuvarlanır. Allah yapmakta olduklarınızdan gâfil değildir.’ (Bakara, 2/74)

 

İsrâîloğulları Tevrat ile amel etmeyince; Allah (cc) onların kalplerini taşa çevirdi ve onları huzûrundan kovdu. İşte sizler de bundan ibret alın ey ümmet-i Muhammed! Şâyet Kur’ân ile amel etmez ve onun hükümleriyle hükmetmezseniz; Allah (cc) sizlerin de kalplerinizi çevirir ve kapısından kovar. Bildikleri ile amel etmeyenleri sapıklığa düşürdüğü gibi, sakın siz de sapıklığa düşürdüklerinden olmayınız. Halk için öğrendiğinde halk için amel etmiş olursun. Allah (cc) için öğrendiğin zaman da Allah için amel etmiş olursun. Dünyâ için öğrendiğin zaman da dünyâ için amel etmiş olursun. Âhiret için öğrenmişsen âhiret için amel etmişsin demektir. ‘Teferruatlar asıllar üzerine binâ edilir.’ ‘Ne yaparsan, onun karşılığını bulursun.’ Her kap içindekini sızdırır. Sen kabına yağ koyuyorsun; gül suyu mu koklamak istiyorsun.? Senin hiçbir kıymetin yoktur. Sen dünyâda dünyâ ehli ve onların çocukları için çalışıyorsun; âhiretin de sana âit olmasını istiyorsun. Yarın senin hiçbir kıymetin olmayacak; çünkü sen yaptığını halk için yapıyorsun, Allah (cc) için yapmıyorsun. Yarın kıyâmet gününde Allâh’ın seninle birlikte olmasını, sana yakın olmasını, O’nun cemâline bakmayı istiyorsun; oysa senin hiçbir kıymeti harbiyen yoktur. İşte bu zâhirî durumdur, ekseriyetle de böyledir. Eğer sen amel etmeden Allah (cc) sana verirse, bu O’nun fazl u keremindendir. İbâdet; cennete götüren ameldir. Günahlar ise cehenneme götüren ameldir. Bunun dışındaki işler ise Allah (cc)’a kalmıştır. Allah (cc), bizden hiç amel etmeyen kişiyi dilerse mükâfatlandırır dilerse de cezâlandırır. Bu durum Allâh’a âit bir iştir. Bu konuda Yüce Kitâbımızda şöyle buyurulmaktadır:

‘Allah, yaptığından sorumlu tutulamaz. Onlar ise sorguya çekileceklerdir.’ (Enbiyâ, 21/23)

“Rabbimiz! Bize dünyâda da, âhirette de iyilik ver! Bizi cehennem azâbından koru!” (Bakara, 2/201)

Kaynak: El-Fethu’r-Rabbânî’den

 

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak