Ara

İngiltere ve Amerika’yı Osmanlı Nasıl Vergiye Bağladı? / İsmail Çolak

Daha birkaç asır öncesinde Osmanlı, dünyâ üzerinde kudretli, sözü geçen ve caydırıcı güce sâhip; İngiltere ve Amerika’yı dize getirerek onları vergiye mahkûm etmeyi başarabilen cihan çapında bir devletti. Bugün bize tekrar erişilmesi neredeyse imkânsız tatlı bir hayâl ya da rüyâ gibi gelen o cihanşümul kudret, azamet ve üstünlük devirlerinden birkaç altın sayfa… Nereden nereye geldiğimizi bize gösteren, tekrar nereye gelmemiz gerektiğinin muhasebesini yaptıran ve dünyâ muvazenesinde yeniden hak ettiğimiz konumu almamız gerektiğini hatırlatan, hem düşündüren hem de gayrete getiren şanlı mâzîmizden muhteşem tablolar: Büyük Britanya’yı Vuran ve Vergiye Bağlayan Osmanlı Korsanları Osmanlı Devleti, 1538’deki Preveze Savaşı ve sonrasındaki zaferleriyle Akdeniz’de üstünlüğü ele geçirdikten ve burasını bir Osmanlı-İslâm gölü hâline getirdikten sonra dikkatini 17. yüzyılın ilk yarısından itibâren, deniz gücünü gittikçe artırmaya başlayan İngiltere’ye çevirdi. Bu dönemde Osman Donanmasına bağlı Cezayir Beylerbeyliği kuvvetleri/korsanları, İrlanda’nın yanısıra Büyük Britanya adasına da pek çok sefer düzenlemişlerdir. Ki bu esnâda Büyük Britanya ve İrlanda adalarının tamâmı İngiltere’ye âitti. (Burada, “Korsan” kelimesinin günümüzdeki “deniz haydudu” anlamından çok farklı olarak Osmanlı’da olumlu bir sıfat olduğunu, meziyet ifâde ettiğini ve büyük kahramanlıklar gösteren deniz cengâveri, akıncısı anlamında kullanıldığını belirtmemiz gerekir.) Sultan IV. Murad zamanında Ağustos 1625’deki İngiltere akınında, İngiltere’nin güneybatı ucu, Cornwall eyâletinin Manş Denizi üzerindeki güney kıyıları vurulmuştur. Plymouth limanının 25 kilometre batısındaki Looe limanı basılmış ve Scilly Takım Adaları fethedilerek askerî üs yapılmıştır. 10 gün içerisinde Plymouth limanı çevresindeki 27 gemi; 80’i Looe limanından olmak üzere 200 esir; Cornwall’in en güneyindeki Mounts Bay körfezinden de 60 esir ele geçirilmiştir. Uzun süre Cornwall kıyıları abluka altına alınmış; İngiliz gemileri limana giremez, balıkçı tekneleri denize açılamaz hâle gelmiştir. Daha sonra Osmanlı korsanları Bristol Kanalı’na ve İrlanda Denizi’ne girmişlerdir. 30 gemilik bir Osmanlı filosu devamlı sûrette bu sularda gezinmiştir. Bristol Kanalı açığında, Devon Kontluğu kıyılarına 20 kilometre mesâfedeki Lundy Adası da Türk korsanlarca fethedilmiştir. Scilly Takım Adalarından sonra burası, Osmanlı’nın Britanya Adalarındaki ikinci askerî üssü olmuştur. Bu sâyede Amerika ile ticâret yapan, çok büyük ve işlek bir liman olan Bristol limanının ağzı Osmanlıların kontrolüne geçmiştir. 1631 yılında Cezayir Beylerbeyliği’ne bağlı Osmanlı korsanları birçok İngiliz limanını yıllık vergiye bağlamışlar ve belirlenen vergiyi ödemeyen gemilerin limanlara girmesine izin vermemişlerdir. İngiltere’ye karşı yapılan deniz akınlarının kayda değer olanlarından bir diğeri de yine IV. Murad zamanında gerçekleşen ve Murad Reis’in komuta ettiği Haziran 1631’deki Baltimore Seferi’dir. İki kadırga ile yapılan akında Murad Reis iki Fransız gemisini batırmış, bir İngiliz gemisini ele geçirmiş ve 237 İrlandalı’yı Cezayir’e götürmüştür. Cork Kontu, Avam Kamarası’na yazdığı mektupta hâdiseyi, bunun İrlanda-İngiltere açısından doğurabileceği muhtemel sonuçları/tehlikeleri ve alınması gereken tedbirleri şu şekilde ifâde etmiştir: “Gelecek yaz Türkler, İrlanda sâhillerine ikinci bir harekette daha bulunacaklardır. Kuvvetleri, bütün sâhilleri bir anda basacak derecededir. Bu felâket, İrlanda’nın güney kıyılarında halkın üzerinde büyük bir korku ve şüphe meydana getirdi. Sâhilleri koruyabilecek kuvvetler gönderilmediği takdirde adanın güney sâhillerinin boşalacağı ve halkın yerlerini yurtlarını bırakıp içerilere çekileceği muhakkaktır. Bu takdirde limanlar düşmana açık kalacaktır. Kral, îcâbında donanmasına tecrübeli gemiciler veren bu halktan mahrum kalacaktır. Kralın balıkçılıktan ve gümrükten geliri de azalacaktır.” Bunun üzerine Ağustos 1631’de İngiltere Kralı I. Charles (1625-1649) İrlanda’daki yüksek görevlilere, olayda ihmâli görülenlerin şiddetle cezâlandırılmalarını talep eden bir emir göndermiştir.[1] Osmanlı, Amerika’yı Nasıl Yıllık Vergiye Bağladı? Osmanlı arşivlerinde “Memâlik-i Müctemia-i Amerika Devleti” olarak geçen Amerika, kurulduğu esnâda Devlet-i Âli Osmaniye’ye bakarak çok küçük bir devletti ve İstanbul’da maslahatgüzar seviyesinde temsil ediliyordu. Amerika ile İspanya, İngiltere ve başka Batı Avrupa ülkeleri arasında işleyen altın, gümüş ve diğer eşyâ yüklü gemileri ellerine geçiren Osmanlı Devleti’ne bağlı Türk korsanlar, 17. Asırda Yeni Dünya’yı (Amerika’yı) daha yakından tâkip etmeye başladılar. Boston (Massachusetts) ile Plymouth ve Bristol (İngiltere limanları) arasında işleyen birçok gemi, Osmanlı korsanlarının eline geçti. Türk korsanlar, Amerika’dan gelen 2 gemiyi 1625’de Manş Denizi’nde zaptettiler. 1678’de Massachusetts’den İngiltere’ye gelirken, Charlestown limanına bağlı bir gemiye de yine Türkler el koydu. Amerika 1783’te, Avrupa ölçülerine göre mütevâzi kalan yeni bir denizci devlet olarak denizlerde müstakil bayrak gezdirmeye başladı. 1790’da 3.9 milyon olan nüfusunu, 1800’de 5.3 milyona ancak ulaştırabilmişti. Daha 25 Temmuz 1785’te Atlantik’teki Cadiz açıklarında, Boston limanına bağlı Kaptan Isaak Stevens idâresindeki Maria isimli Amerikan bayraklı ilk gemi, Osmanlı’ya bağlı Cezayir korsanları tarafından zaptedildi. Bir müddet sonra Philadelphia limanına bağlı Kaptan O’Brien idâresindeki Dauphin de aynı âkıbete mâruz kaldı. 1793 yılı Ekim-Kasım aylarına kadar Cezayir’e getirilen, Türk korsanlar tarafından ele geçirilen toplam gemi sayısı 11’e ulaştı. 1787’de 100 olan esir sayısı ise, 1794’te de 11 geminin 119 kişilik mürettebâtıyla birlikte 220’yi buldu. Bunun üzerine Amerikan Kongresi, 27 Mart 1794 târihindeki toplantıda, Osmanlı korsanlarına karşı koyacak güçte harp gemileri imâl edilmesi ve satın alınması için Başkan George Washington’a 688.888 dolar harcama yetkisi tanıdı. Böylece Türk korsanların bitmek bilmeyen saldırıları sonucunda Amerikan donanmasının da bir nevi temelleri atılmış oldu. Amerika, Osmanlı’nın Cezayir donanmasına bağlı korsanlarla baş edemeyeceğini anlayınca, 5 Eylül 1795’de anlaşma yapmaya mecbur kaldı. 22 maddeden oluşan anlaşmayı, Amerika adına Başkan George Washington, Osmanlı adına da Cezayir Beylerbeyi (Dayısı) Hasan Paşa imzâladı. Amerika, Cezayir’deki Amerikan vatandaşı esirlerin iâdesi ile Atlantik ve Akdeniz’deki Birleşik Devletler bayrağını taşıyan hiçbir gemiye dokunulmaması karşılığında 642 bin dolar ve yılda 12 bin Osmanlı altını (216 bin dolar) ödemeyi kabûl etti. Veya bunun değerinde mühimmat ve malzeme vermeyi ve yolcular için kişi başına 4000 dolar, kabin görevlileri için de 1400 dolar ödemeyi de kabûl etti. ABD’nin yıllık gelirinin 10 milyon dolar olduğu düşünüldüğünde, ödenecek miktarın bütçeye ne denli ağır bir yük getirdiği kendiliğinden anlaşılacaktır. Böylece Amerika, Osmanlı tarafından yıllık vergiye bağlanmış oldu ve târihinin en ağır haraçlarından birini onaylamak zorunda kaldı. Bu, iki asırlık Birleşik Amerika târihinde yabancı bir dille (Türkçe) imzâlanan tek anlaşma olduğu gibi, yabancı bir devlete vergi vermeyi kabûlü gösteren tek Amerikan belgesidir. Yine bu anlaşma, Osmanlı donanmasının güvencesi altında Amerikan bandıralı gemilere, Akdeniz ve Anadolu sâhillerinde emniyet içerisinde serbestçe dolaşma ve ticâret yapma imkânını bahşetti.[2]   [1] William Laird Clowes, The Royal Navy, c.2, Londra, 1897, A History from the Earliest Times to the Present, s.23; Salvatore Bono, I Corsari Barbareschi, Torino, 1964, s.178; Sir Godfrey Fisher, Barbary Legend, Oxford, 1957, Clarendon Press, s.322-323; H. D. De Grammont, Histoire d’Alger sous la Domination Turque (1516-1830), Paris, 1887, s.28; Ali Haydar Emir, Cezayir Hakkında, İstanbul, 1930, s.44-45 vd.; Nak. Yılmaz Öztuna, Büyük Türkiye Tarihi, c.10, İstanbul, 1983, Ötüken Neşriyat, s.88-89, 99-101. [2] Gardner Weld Allen, Our Navy and the Barbary Corsairs (Bizim Deniz Kuvvetleri ve Berberi Korsanlar), 1905, Hamden, CT: Archon Books, 1965, s.37-38, 47, 57, 65-66; Akdes Nimet Kurat, “Berberi Ocakları ile Amerika Birleşik Devletleri Münasebetleri”, Tarih Araştırmaları Dergisi, c.II, Ankara, 1964, Sayı: 2-3, s.190 vd.; Hunter Miller, Treaties of the United States, Washington, 1939, c.1, s.276-317; Öztuna, Büyük Türkiye Tarihi, c.10, s.105, 117-118; İhsan Ilgar, “İlk Türk-Amerikan Ticaret Antlaşması”, Hayat Tarih Mecmuası, Ekim 1969, Sayı: 57, s.4-7.

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak