Mü’minlerin kardeşliği Kur’ân, sünnet ve icmâ ile sâbittir. Bu kardeşliği inkâr edenler kâfir olur.
- Mü’minlerin kardeşliğini inkâr etmeyen, fakat bu kardeşliği uygulamayan, zedeleyen, yıkan, darbeleyen, Ümmet içinde fitne, fesat, nifak, şikak ve tefrika çıkartan kimseler ve zümreler büyük günah işlemiş ve isyân etmiş olur.
- Îmân kardeşliği, talâkı olmayan bir nikâha benzer.
- Hadîs-i şerîfte ‘siz birbirinizi sevmedikçe îmân etmiş olmazsınız’ buyrulmaktadır.
- Ümmet, bütün mü’minlerin çatısı altında toplanmış oldukları Rahmânî bir kurum ve şemsiyedir. Her mü’minde Ümmet şuuru olmalıdır. Kendisinde Ümmet bilinci yok; hizip fırka, cemaat, tarîkat holiganlığı, militanlığı, fanatizmi var, böylesi çok nâkıs bir mü’mindir.
- Efendimiz (Salât ve selâm olsun ona) “Zamanındaki İmâm’a biât etmeden önce ölen kişi sanki câhiliyet ölümüyle ölmüş olur” buyurmaktadır. Bütün mü’minler zamanlarındaki İmâm’a biât ve itâat etmekle yükümlüdür.
- Bütün mü’minler kardeştir ama aralarında meşreb farkı bulunan mü’minler has kardeştir. Has kardeş olmazlarsa meşreb çeşitliliği yüzünden şeytan ve nefis onları birbirine düşman edebilir.
- Kendisinde ne kadar günah ve bid’at olursa olsun, bir kişide şâyet îmân varsa o yine kardeştir.
- Ehl-i Sünnet ve Cemaat Müslümanları hiçbir Ehl-i îmânı ve Ehl-i Kıbleyi kolay kolay tekfir etmezler.
- Bir mü’min ancak ehliyetli, icâzetli, salâhiyetli ve vazîfeli müftünün fetvâsı, bu fetvânın kadı tarafından hukûkî ilam haline getirilmesi, bu ilamın veliyyülemr tarafından tasdiği ile tekfir edilebilir.
- Mü’mini kendi re’y ve hevâsıyla tekfir edenin kendisi kâfir olur.
- Mü’min, komşusu aç iken tok olarak sabahlamaz.
- Mü’minlerin birbiri üzerinde hakları vardır. Zengin mü’minler zekât ve sadaka (Allah rızâsı için yardım) ile servetlerini muhtaç kardeşleriyle paylaşır.
- Zekâtlar Kur’ân’da, sünnette, şeriatta, fıkıhta açıkça belirtilmiş hakîki şahıslara, öncelikle Müslüman fakirlere ve miskinlere mal veya para temlik edilmek sûretiyle verilir, böylece kardeşlik vazîfesi yerine getirilmeye çalışılır. Zekâtlar tüzel kişilere, yâni dernek, vakıf, cemaat, tarikat gibi kurumlara verilemez.
- Bir mü’minde günah, kusur, eksiklik, zulüm, hatâ varsa; o mü’minin kişiliğinin bütününe düşmanlık edilmez, sâdece ondaki kötülüklere muhalif olunur ve ıslâhı için ne yapmak gerekiyorsa yapılır.
- Mü’min kişi mü’min kardeşinin gıybetini yapamaz… Onun özel hayâtını ve gizli günahlarını tecessüs edip ifşâ edemez… Gizli günah ve ayıplarından dolayı onu ayıplayamaz, rezil edemez, teşhir edemez. Böyle yaparsa, ayıpladığı ayıpları ona vermeden Allâhü Teâlâ onun canını almaz.
- Mü’minlerin birbirleriyle riba=fâiz muamelesi yapmaları, Dârülislâmda da Dârülharbte de haramdır. Fâizin azı da çoğu da haramdır. ‘Fâizin azı câiz ve mübahtır’ diyenin küfre düşmesinden korkulur.
- Îmân kardeşliğini düşmanlık ederek, gıybet ederek, fitne ve fesat çıkartarak, meşreb holiganlığı yaparak, ırkçılık yaparak zeledeyenler, yıkanlar büyük bir fitne, fesat ve tefrika çıkartmış olur.
- Bir mü’min kardeşin sana düşmanlık ederse sen ona düşmanlık etme. Onun düşmanlığını ona iyilik ederek def’ etmeye çalış. Böyle yaparsan inşâllâh o senin sâdık bir dostun olacaktır. Bu konuda Kur’ân âyeti vardır.
- Mü’min kişinin elinden ve dilinden mü’minler selâmette olur.
- Öfkelendiğin bir îmân kardeşine Allah seni ıslah etsin diye bağırma… Allah seni, beni, hepimizi ıslah etsin de.
- Mü’min kardeşinin karısına, kızına, gelinine şehvetle bakmak büyük bir ayıp, alçaklık ve hıyânettir.
- Bütün mü’minler birbirlerinin hayrına duâ etmelidir. Ola ki, duâları kabul edilen birkaç kişinin duâsıyla Allah onları keremiyle afv ve mağfiret eder.
- Hiçbir mü’min öteki değildir. Bütün mü’minler; iyi olsunlar, kötü tarafları olsun hepsi bizdendir.
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak