Ara

İmam Hatipler Tarih Yazıyor

İmam Hatipler Tarih Yazıyor

YKS sonuçları geçtiğimiz ay açıklandı. Sonuçlar gösteriyor ki İmam Hatiplerin târihinde zirve dönemleri yaşıyoruz. Kurulduğu yıllardan bu yana sürekli tartışılan, sürekli hırpalanan ve önü kesilmeye çalışılan bu okullar tüm tezvîrâta rağmen yoluna devâm ediyor. ÖSYM’nin verilerine göre sınavı kazanan ilk 100 bin öğrencinin yaklaşık 40 bini İmam Hatip mezunlarından oluşuyor. İlk 100 arasında da 57 İmam Hatipli öğrenci yer alıyor. Bir İmam Hatipli olarak bu başarılar bizi sevindiriyor. Bu başarının ardında 2017 yılında stratejik eylem planını devreye sokan Din Öğretimi Genel Müdürlüğü'nün büyük katkısı var. Bu plana göre 2021-2022-2023 yükseliş yılları olarak geçiyor. Bu başarıda emeği geçen herkesi yürekten kutluyoruz.

İmam Hatip Okulları her yönüyle Türk Milletine özgü bir eğitim modelidir. Din eğitimi ile akademik eğitimi harmanlayan bu eğitim sistemi pek çok ülkede de test edilmeye ve uygulanmaya başlanmıştır. Cumhuriyetle yaşıt olan bu kurumlar ülkemizdeki yenileşme hareketlerinin, Cumhuriyet Devrimlerinin bir netîcesi olarak 1924 yılında hayâta geçirilmiştir. Bugün itibâriyle İmam Hatip okullarından mezun olan öğrenciler üniversitelerin tüm bölümlerine girebilmekte, toplumsal hayatta, siyâset ve ekonomide etkin şekilde rol oynamaktadır. Ülkesini ve milletini seven, târihiyle barışık, kendini çağın gerekleriyle donatan ve geleceğe güvenle bakan ahlâklı, inançlı ve başarılı nesiller yetiştirilmesi bu okulların temel amacını oluşturmaktadır. Bugünkü İmam Hatiplerin kurucusu Mahmud Celaleddin Ökten bir felsefe öğretmeni olup bu okulların amacını belirleyen bir role sāhiptir. Bāzı eksiklerine rağmen bu okullar günümüzde hızla yaygınlaşan sosyal medya, internet ve televizyon gibi olumsuz tesirlerin altındaki öğrencilerin kendi özbenliklerini korumaları, çağın getirdiği “yalnızlık/çâresizlik/bireysellik” hastalığından kurtulmaları için de tercihler sunmaktadır. Basında sıklıkla duymaya başladığımız (annesini öldürdü, uyuşturucu komasına girdi, intihar etti, sevgilisini aldattı, üçüncü kez karısından boşandı, dolandırdı, rüşvet aldı, tâciz etti, ihânet etti vb.) haberler milletimizi endîşelendirdiği için kimi velîler önceliğini ahlâk ve değerler eğitimine verme gereği duymaktadır. Avrupa’da da II. Dünya Savaşından sonra girilen yol budur.

İmam Hatipler Niçin Var?

En net ve kısa şekilde söyleyecek olursak İmam Hatip okulları millet istediği için vardır. Bu sebeple de her dönemde bu okulları yaptıranlar, ihyâ edenler, sāhip çıkanlar milletin fedâkâr insanları olmuştur. II. Dünya Savaşından sonra önce Avrupa’da başlayan, sonra tüm dünyâya yayılan “Varoluşçuluk” akımı insanların arayışlarına çâre üretemedi. Sorunun temelinde “ahlâkı olmayan mühendisler milyonları öldürdü” ibâresi yer alıyordu. Einstein’ın gözlemine göre söyleyecek olursak Nazi Toplama kamplarında milyonlarca māsum canı kitlesel olarak katledenler yetişkin bilim adamları ve askerlerdi. Bu durum reform ve rönesanstan sanâyi devrimine ulaşan batılılar için “Kartezyen” felsefenin iflâsı anlamına geliyordu. Descartes’in akıl ile rûhu ikiye ayıran ve “Sezar’ın hakkı Sezar’a, Tanrının hakkı Tanrıya” sözüyle meşhur olan bu görüş sâdece aklı ve insanın anlayabileceği/gözleyebileceği/doğrulayabileceği deneysel gerçekliği temel aldığı için kalbi/rûhu ötelemiş, ahlâkı küçümsemiş, bir yaratıcı fikrini rafa kaldırmıştır. İşte bu temel düşünce ile evrilen Avrupa düşüncesi nihâyetinde I. Dünya Savaşında duvara çarpmış, II. Dünya savaşı ile de tamâmen sorgulanır hâle gelmiştir. Cumhuriyetimizin kurulduğu yıllarda Avrupa bizim doğrudan taklit ettiğimiz ve ulaşmak istediğimiz medenî seviyenin adıydı. Lâkin II. Dünya Savaşı ile birlikte tüm batı dünyâsı iç sorgulamaya girişince ülkemizde de “İnanç, ahlâk ve değerler fazlalık değil, ihtiyaçtır” fikri yaygınlaşmaya başladı. Aileler yetiştirdikleri çocukların zamanla târihinden, değerlerinden, inançlarından kopuk oldukları için içkiye, kumara, sefahate ve her türlü fuhşiyyâta kolayca teslîm olduğunu gözlemlemeye başladı. Gençlerin kurduğu aileler dağılmaya, boşanma oranları artmaya, intihar vak'aları sıradanlaşmaya başladı. Meselenin millî güvenlik tarafı da devleti endîşeye soktu. Çünkü inancı olmayan gençlik vatanı uğruna, bir kutsal uğruna ölmenin bir “hiçlik” uğruna ölmek anlamı taşıdığını haykırmaya başladı. Bu da yetmezmiş gibi gençler sapık fikir ve ekollere sığınmaya, marjinal sağ ve sol örgütlere katılmaya başladı. Geleneksel millî değerleri zamânında alamayan gençler bir süre sonra tutunabilecekleri kendi tabularını oluşturmaya ve bu sahte kutsallar uğruna yaşamaya karar verdiler. İşte gençlerin sığındığı bu yeni inancın adı: İDEOLOJİ idi. Pek çoğu sol ideolojilere teslîm olan gençler “Tanrı” yerine “Marks”ı, ibâdet yerine de “eylem”i koyarak kendi ontolojik arayışlarını cevaplamaya çalıştılar. İşin ilginci bu ideolojilerin içerisine giren gençler için vatan, millet, bayrak gibi kaygıların yerini “filanca ülkenin mandası veya uydusu olmalıyız” fikri aldı. Bu durumu gören anneler babalar ve nihâyetinde devlet, tıpkı Avrupalıların yaptığı gibi küçük yaşta geleneksel değer ve inançların verilmesinin gençlerin sağlıklı gelişimi için şart olduğu sonucuna ulaştı. İşte İmam Hatip Okulları bu sebeple önce Millet sonra da devlet tarafından desteklenerek bu yıkım süreçlerinden en az zararla geçilmeye çalışıldı. Özetleyecek olursak; İmam Hatip Okulları, milletin “ana-babasına saygılı evlatlar görmek istiyoruz, dînini ve târihini bilen evlatlar istiyoruz” talebi doğrultusunda bir tercîh olarak devlet tarafından kurulan okullardır. Dileyen din eğitiminin daha az olduğu diğer okul türlerini tercîh edebiliyorken dileyen de “küçük yaştan itibâren çocuğum uygulamalı olarak dînini ve değerlerini öğrensin” kaygısıyla çocuklarını İmam Hatip okullarına yazdırmayı tercîh ettiler. Belirli zamanlarda mevcut önyargılar sebebiyle İmam Hatiplilerin önüne katsayı engeli konularak üniversitelere girişleri engellenmek istendiyse de velîler yine de çocuklarının ahlâkının, edineceği iş veya kariyerden daha önemli olduğunu düşünerek çocuklarını bu okullara vermeye devâm ettiler. Bugün itibâriyle İmam Hatip Okullarının önünde herhangi bir katsayı engeli bulunmamaktadır.

İmam Hatiplerin Başarısı

Açıklanan YKS sonuçlarına göre İmam Hatipler önemli kitlesel başarılara imzā atıyor. Bu başarı grafiğinin her yıl daha da yükselmesini bekliyoruz. Bu kitlesel başarılar, işin başlangıcı hatırlanınca daha bir önem kazanıyor. Bugünkü okulların temeli olarak 1951 yılında İstanbul Fatih’te İlim Yayma Cemiyeti tarafından tahsîs edilen küçük bir binâda eğitime başlayan İmam Hatip okulunun sâdece 200 öğrencisi vardı. Okulun ilk müdürü ise “Celâl Hoca” yāni Mahmud Celaleddin Ökten idi. O Celal Hoca ki Arapça, Farsça, Fransızca bilen, özellikle Arap edebiyatına vukûfuyla tanınan, İslâmî ilimler yanında Batı kültürünü de yakından incelemiş bir din âlimi; genel felsefe, kelâm ve İslâm felsefesi alanlarında iyi yetişmiş, bu konularla ilgili olarak Arapça ve Fransızca'dan tercümeler yapmış önemli bir münevverdir.

Okulun ilk hocaları da Celal Hoca’nın yakın çevresinde nazı geçen isimlerden oluşturulmuştur. Bunlardan biri de Nurettin Topçu’dur. Üstad Nurettin Topçu bir tatil günü okula uğradığında Celal Hoca'yı paçaları sıvamış halde öğrenci tuvaletlerini temizler görüp: “Hocam, bu işi öğrenciler yapsa daha iyi olmaz mı?” deyince Celal Hoca’nın verdiği cevap mānidardır: “Ben Kur'ân öğrenmeye gelen öğrencilere tuvalet temizlettirmişler dedirtmem!”

İmam Hatip okullarının açılışı hiç de kolay olmamıştır. İlk olarak 1947’de 10 aylık kurs olarak açılan bu okulların 1950’de Demokrat Parti’nin iktidâra gelmesinden sonra okul olarak açılması için Celal Hoca’nın bir ay boyunca Ankara’da beklemesi ve nihâyetinde doğrudan Adnan Menderes’in bakanlığa giderek yazılı tālimat vermesi gerekmiştir. Celal Hoca o sıralar 70 yaşına merdiven dayamış olmasına rağmen bütün bunları başarmıştır.

İmam Hatiplerin hikâyesi en başından itibâren bir aşk, fedâkârlık ve adanmışlık hikâyesidir. Her adımında bambaşka tecellîlerin gerçekleştiği bir muhabbet deryâsıdır. Bu topraklarda neredeyse tamâmı milletin teveccühüyle inşâ edilen bu okullar yine milletin çocuklarının sığındığı birer yuva hâline gelmiştir. Çocuğunun dînini-diyânetini öğrenerek çağın âfetlerinden korunmasını isteyen aileler için bu okullar birer mektep; ekonomik imkânı olmayan nice yoksulun okumasına bir çâre olmuştur.

İmam Hatipler 28 Şubat darbesinde ilk hedeflerden biriydi. Dönemin hükümeti tarafından orta bölümü kapatılan, katsayı engeli ile üniversitelere girişi engellenen bu okullar yaklaşık 15 yıllık aradan sonra kesintisiz sekiz yılın kaldırılmasıyla aslî hüviyetine yeniden kavuştu. İşte 2021-22-23 yılları bu ilk neslin üniversite sınavlarına girdiği dönemler olduğu için ikinci doğuş olarak hâfızalara kazınıyor.

Bugün itibâriyle İmam Hatip okullarının doluluk oranı diğer okul türlerinin önündedir. Şu halde vatandaşlarımızın tercîhi doğrultusunda ihtiyaç duyulduğu ölçüde bu okullar açılmaya devâm edecektir. Her aile çocuğunu istediği okula göndermekte özgürdür. 28 Şubat’ın yaptığı hatâ, milletin bir kesiminin hassâsiyetlerini dikkate almamak ve bu ailelerin çocukları için istediği eğitimin aksine kendi anlayışlarını zorla kabûl ettirmekti. 28 Şubat cuntasının bu zorlamasına milletin verdiği cevap 2002 seçimleri olmuştur.

Şükürler olsun ki bugün itibâriyle ülkemizde başörtüsü, din eğitimi, kamusal alan gibi sorunlar târih olmuştur. Medenî bir ülkede olması gereken de budur. Her aile çocuğunu kendi isteğine göre eğitme hakkına sāhiptir. İmam Hatip okulları bu bakımdan eğitim sistemimizdeki okul türlerinden biridir. Meslek Liseleriyle birlikte İmam Hatip okullarının son dönemdeki yükselişi bir hakkın iādesi olarak okunmalı ve bu okulların gösterdiği her başarı milletin evlatlarının başarısı olarak alkışlanmalıdır. Tıpkı diğer okul türlerinde okuyan çocuklarımızın başarısını alkışladığımız gibi… Bırakın dileyen dilediği okulda okusun. Yeter ki çocuklarımızın kalbi bu vatan için, bu millet için atsın. İstediğimiz ve özlediğimiz bu tablo, ayrımcılığın olmadığı, başarının tek kıstas olduğu özgür eğitim hakkıdır. Sonuna kadar da bu hakkın muhafazasının tākipçisi olacağız. Futboldaki tâbirle bırakınız “İyi olan kazansın.”

 Ağustos 2022, sayfa no: 52-55

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak