İletişim, insanlar arası kurulan duygu ve düşünce alışverişidir. İnsanlığın var oluşundan beri insan hayâtının en belirgin özelliği iletişim kurmasıdır. Öyle ki bebek bile henüz doğmadan önce anne karnında iletişime geçer. Bu durum bize insanın iletişime ihtiyaç duyan bir varlık olduğunu kanıtlar niteliktedir.
İlişkilerde İletişim Anlatmak İçin Değil, Anlamak İçin Kullanılmalıdır
Bağlanma teorisi, sevdiğimiz kişinin hayâtımızda sığınağımız olduğunu savunur. Sığınak olarak gördüğümüz kişi duygularımıza bir yanıt oluşturamadığında onunla olan bağımızın kaybolacağından endîşe ederiz ve birtakım tepkiler veririz. O bağı kaybetmemek adına ya ihtiyaçlarımızı ve duygularımızı bastırırız ya da duygulara yanıt almak adına çatışma moduna geçeriz. Bu mod da ilişkilerin iletişimini haklı - haksız şeklinde iki tarafa sürükler.
Çift terapilerinde haklı olduğunu gösterme çabası sıklıkla karşımıza çıkar. Oysa yapılan en büyük hatâlardan biri budur. Taraflar haklı-haksız savaşına girdiğinde çatışma sarmaşık hâle gelir. Artık bu bir savaştır ve bu savaşta iki taraf vardır. Oysa ilişkilerde önemli olan taraf değil, bütünüyle tarafsızlıktır. Eş demek yoldaş demektir ve siz de hâl-i hazırda bir ilişki hâlindeyseniz, eşinizle aynı yoldasınız demektir. Aynı yolda yürüyorsanız da farklı taraflarda olamazsınız. Dolayısıyla böyle bir mücâdele, ilişkiyi bir hayli yorar hâle getirecektir.
Çoğu çift, çatışmaların bu kısmında takılır kalır. İletişimi birbirlerinin hâlini anlamak için değil, birbirlerine hâlini anlatmak için kullanır. Böyle bir iletişimde bir taraf kendini her dâim savunmada kalmak zorunda hissederken diğer taraf anlaşılamamanın verdiği duyguyla baş etmeye çalışır. İletişimde ana kural, karşı tarafın anlattığını anlamak ve demek istediğini özümsemektir.
İlişkilerde çok sık yapılan iletişim problemleri nelerdir?
- Geçmişe odaklanmak
- Küçümsemek, önemsememek
- Küsmek ve duvar örmek
- Genelleme yapmak
- Niyet okumak
- Üzerini örtmek
Geçmişe Odaklanmak
Geçmişe bağlı kalmak, geçmişten kopamamak bir bakıma geçmişteki o problemleri tam olarak çözememekten kaynaklanır. Kişinin çatışmadan kaçınması, sorunların üstünü örtmeye çalışması, sorunlar tam olarak çözülmeden geçiştirmesi, ilişkideki problemlerden kaçması veya kendisini korumak amacıyla eski konuları tekrardan gündeme getirmesi, ilişkiyi ve çiftleri büyük derecede yıpratır. Oysa ki anlık çatışmaların yaşanması ilişkiyi daha güçlü hâle getirir. Geçmişteki sorunlar çözülmedikçe birikir ve geçmişe bağlı bir ilişki türü ortaya çıkar. Bu durum da olayları daha karmaşık ve çözülmez hâle getirir.
Küçümsemek – Önemsememek
Kişi baş edemeyeceği bir problemle karşı karşıya kaldığında kendini savunmak için küçümseme, önemsememe veya görmezden gelme gibi davranışlarda bulunabilir. Empati kurmak, eşini anlamak ve çözüm yolu bulmak yerine eşini manipüle ederek “Buna mı alındın, bunda üzülecek ne var? Sen de her şeye üzülüyorsun!” gibi söylemlerle suçsuz olduğunu kabul ettirmeye çalışır. Fakat şunu unutmamak gerekir ki olay kimin haklı kimin haksız olduğu değildir. Asıl olay, eşinin o durumda hangi duyguyu hissettiğidir.
Küsmek ve Duvar Örmek
Küsmek ve duvar örmek, kısacası kendini iletişime kapatarak karşı tarafı şekillendirmektir. Bu durum ilişkinizde ciddî iletişim kopukluğuna sebep olur. Bu davranıştan kaynaklı eşiniz tam olarak sorunu anlayamayabilir. Küsen taraf karşı tarafın suçluluk duymasına sebep olabilir. İnsan doğası gereği güvende ve rahat hissetmek ister, bundan dolayı da suçlu hisseden eşiniz, ilişkiniz için güzel bir şey yapmakta zorlanır. İlk problem ânında kendinize duvar örüp kabuğunuza çekilseniz de sâkinleştikten sonra eşinizle yaşanan olayları konuşmanız gerekir. Unutmamak gerekir ki objektif ve etkili bir iletişim kurabilmek için sâdece küsen tarafı değil aynı zamanda karşı tarafın da açıklamasını dinlemek önemlidir.
Genelleme Yapmak
Kişi genelleme yaparak konuştuğunda bir yönden karşı tarafa ‘sürekli bunu yapıyorsun’ mesajı verir. Meselâ eşine “Sen de bana hiç değer vermiyorsun, düşüncelerimi hiç umursamıyorsun!” tarzında bir cümle kurduğunda aslında buradaki mesajı “Daha önce bana aslâ değer vermedin veya hiçbir zaman düşüncelerimi umursamadın” şeklindedir ve böyle bir durumun var olması pek olası değildir. Bu sözleri duyan kişi kendisini çâresiz ve yetersiz hissedebilir. Böyle bir iletişim şekli seçerek eşinizin ilişki içinde motivasyonunun düşmesine ve mutsuz olmasına sebep olabilirsiniz. Unutmamalıyız ki genelleme yaptığınızda, tüm olumlu davranışları da yok saymış olursunuz. Kişi, kendisinin yok sayıldığı bir ilişkiyi devâm ettirmekte zorlanır ve zaman içinde kendini anlatmaktan yorulup eşinden kaçınabilir.
Niyet Okumak
Niyet okumak yâni başkasının yerine düşünmek insanların sıklıkla başvurduğu bir yoldur. “Bensiz de mutlu gözüküyor, artık beni umursamadığından mesaj atmıyor, her zaman bu saatte arardı, kızdırdığım için aramamış olmalı vb.” tarzı düşüncelerimiz daha çok bizim partnerimiz hakkındaki düşüncelerimiz ve partnerimize dâir "benim hakkımda böyle düşünüyor" dediğimiz düşüncelerimizle şekillenir. Bu tarz önyargılarımız yüzünden iletişim kurmadan yargıya varabilir, bazı niyetlerimizi yapmaktan vazgeçebilir ve yanlış kanılara varabiliriz. Karşı tarafın düşüncelerini direkt olarak öğrenmeden bilmeye çalışmak partnerlerin arasını açabilir ve ilişkiye ciddi hasarlar verebilir.
Üzerini Örtmek
İçinize attığınız ve tartışmaktan kaçındığınız her problem ilerleyen zamanlarda daha karmaşık bir şekilde gün yüzüne çıkar. Yaşadığınız problemleri önemsiz bu deyip geçiştirmek, şimdi bunu dile getirip aramızı bozmamayayım demek, ilişkimiz kötüye gider veya beni terk edebilir düşüncesiyle içine atmak tarzı tutumlar son derece yanlıştır çünkü bu tarz bir davranış olayları çözemez. Problemleri yaşanılan anda dile getirmediğiniz zaman problem giderek büyümeye başlar ve gün yüzüne çıkıp çözülene kadar problemin karmaşıklığı da artar. Bundan dolayı tartışmaktan korkmamak gerekir. Karşı tarafa sorunu dile getirmek daha doğru bir davranıştır.
İletişimde Kriz Yönetimi
Sonuç olarak iletişimde ortaya çıkacak krizleri önceden bütünüyle engelleyecek kesin bir yöntem yoktur. Bahsettiğim yöntemler, binanın temelini sağlam atmaktır. Krizler için en güzel müdahale, iletişimi sağlam zemine oturtup öncesinde tedbirler almaktır.
İlişkilerde her şeyi doğru yapmaya çalışsanız da kriz bir şekilde çıkar. İlişkiler için önemli olan iletişim krizleriyle başa çıkmayı öğrenmektir. Krizler insanı öfkelendirebilir; bu öfke yerini kin duygusuna bırakmamalı, zamanla şefkate dönmelidir.
Aile içi krizle başa çıkmak, aileler/bireyler açısından etkili bir birlikteliği ve güçlü bir bağı kaçınılmaz kılar.
Eylül 2023, sayfa no: 53-54-55
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak