İslam’la şereflenen ilk Müslüman kadınlardan olan Hz. Ümmü Seleme, hem Peygamberimiz’in (sav) en yakın destekçilerinden biri olmuş hem de İslam tarihinde derin izler bırakmıştır. Peygamberimiz’in vefat eden son eşi olan Hz. Ümmü Seleme, hayatı boyunca Allah’ın rızasını kazanma gayesiyle yaşamış; zekâ, dirayet ve meseleleri kavrayış gücüyle tanınmış seçkin bir hanımefendidir.
Miladi 597 yılında Mekke’de doğan Ümmü Seleme, Kureyş kabilesinin Benî Mahzûm koluna mensuptur. Asıl adı Hind olan Ümmü Seleme, annesi Fîrasoğulları’ndan Âtika bint Âmir el-Kinaniyye, babası ise cömertliğiyle tanınan Ebu Ümeyye Süheyl b. Muğîre’dir. Soyu, yedinci dedelerinde Peygamberimiz’in soyu ile birleşir. Kureyş toplumunun en seçkin ailelerinden birine mensup olması ve yüksek soyluluğu, onun toplumsal statüsünü pekiştirmiştir. Ümmü Seleme, genç yaşta amcasının oğlu olan Ebû Seleme ile evlenmiş ve ilk oğulları Seleme’nin doğumuyla birlikte “Ümmü Seleme” künyesiyle anılmaya başlamıştır.
İlk Müslümanlardan Olma Şerefi ve Hicret Yılları
Hz. Ümmü Seleme ve eşi Ebû Seleme, İslam’a girme şerefine ilk erişenler arasında yer almış; Ebû Seleme on birinci, Ümmü Seleme ise on ikinci Müslüman olmuştur. Bu dönemde, Müslümanlar büyük baskı ve eziyet görürken, Hz. Ümmü Seleme ve eşi imanlarını korumak için Habeşistan’a hicret eden Müslümanlardan olmuştur. Habeşistan’da bir süre yaşadıktan sonra Mekke’ye geri dönmüşler; ancak şehirdeki baskıların arttığını ve Mekke’nin hala İslam’a uzak olduğunu görmüşlerdir. Bu baskılar karşısında imanlarında zerre kadar bir zayıflama olmayan çift, bu kez Medine’ye hicret etmeye karar vermiştir. Ancak, Medine’ye hicret etmeye çalışırken Hz. Ümmü Seleme’nin ailesi, onu ve çocuğunu alıkoymuş; eşi Ebû Seleme’yi tek başına gitmeye mecbur bırakmışlardır. Kocası Medine’ye hicret ederken, Hz. Ümmü Seleme, çocuğundan ve eşinden ayrı düşmüş; bir yıl boyunca bu ayrılığın hüznünü yaşamıştır. Her gün gözyaşı dökmüş, imanıyla dirayet göstererek sebat etmiştir. Sonunda, akrabalarının izniyle çocuğuyla birlikte Medine’ye hicret etme şerefine nail olmuştur.
Hz. Ebû Seleme ile Evliliği ve Zor Günler
Hz. Ümmü Seleme, Medine’de eşiyle mutlu ve huzurlu bir evlilik sürdürmüştür. Evliliklerinden Seleme, Ömer, Dürre ve Zeynep adında dört çocukları olmuştur. Peygamberimizle yakın ilişkiler kurarak İslam dinini daha yakından tanıma imkânı bulan Hz. Ümmü Seleme, aynı zamanda Allah’a olan bağlılığını her zaman korumuştur. Eşi Ebû Seleme, Uhud Gazvesi’nde aldığı ağır yaralardan dolayı uzun bir süre hasta yatmış; bu dönemde Hz. Ümmü Seleme, eşine sevgiyle hizmet ederek ona olan bağlılığını ve şefkatini göstermiştir. Vefatından önce Ebû Seleme, eşine kendisinden sonra evlenmesini, kendisini çok mutlu edecek hayırlı bir kısmet için dua etmesini istemiştir. Ebû Seleme’nin vefatının ardından Hz. Ümmü Seleme derin bir hüzne kapılmış; bu zor dönemde Peygamber Efendimiz’in kendisine “Ya Rabbi, beni ve onu affet. Bana onun ardından daha hayırlı birini ihsan et.” diye dua etmesini tavsiye etmiştir. Ümmü Seleme’nin hayatında yeni bir kapı aralanmaktadır.
Peygamber Efendimizin Evlilik Teklifi
Bir süre sonra, Peygamber Efendimiz (sav), Ümmü Seleme’ye evlenme teklifinde bulunmuştur. Bu teklifle büyük bir mutluluk yaşayan Hz. Ümmü Seleme, çocuklarının çokluğu ve kendi yaşlılığı gibi çekinceleri nedeniyle ilk etapta tereddüt yaşamış ancak ardından Ümmü Seleme, Peygamberimiz’in evlenme teklifini kabul etmiştir. Düğünlerinde yeni bir eşya, çeyiz istemeyen, yalnızca bulamaç halinde bir yemekle yetinen Hz. Ümmü Seleme, kanaatkâr ve mütevazı bir eş olarak Peygamberimizin hanesine katılmıştır.
Hz. Ümmü Seleme’nin Anlayışı ve Peygamberimize Olan Destekleri
Hz. Ümmü Seleme, İslam bilgisi ve anlayışı ile de Peygamberimiz’e yakın bir yoldaş olmuştur. Özellikle Hudeybiye Antlaşması sonrasında Müslümanlar, kurbanlarını kesme ve tıraş olma emrine gönülsüz kalmışlardır. Bu duruma üzülen Peygamber Efendimiz, Hz. Ümmü Seleme’nin yanına giderek yaşadığı hayal kırıklığını paylaşmıştır. Hz. Ümmü Seleme, Peygamberimize dışarı çıkıp hiçbir şey söylemeden kurbanını kesmesini ve tıraş olmasını tavsiye etmiştir. Onun bu adımı, ashabın da harekete geçmesine vesile olmuş ve böylece bu gergin durum tatlıya bağlanmıştır. Bu olay, Hz. Ümmü Seleme’nin ne denli sağduyulu ve akılcı bir yaklaşım sergilediğini göstermektedir.
İlimde Derinliği ve Hadis Rivayetindeki Yeri
Hz. Ümmü Seleme, Peygamberimiz’le geçirdiği zaman boyunca İslam’ı daha derinden öğrenme fırsatı bulmuş, Kur’an’ı ezberleyerek kendi döneminin sayılı Kur’an hafızlarından biri olmuştur. Ayrıca dini meselelerde soru sormaktan çekinmeyen, bilgili ve duyarlı bir kişiliğe sahip olduğu için pek çok meselenin aydınlanmasına da vesile olmuştur. Hadis ilminde de derin bilgiye sahip olan Hz. Ümmü Seleme, annelerimiz arasında Hz. Âişe’den sonra en çok hadis rivayet eden sahabidir. Rivayet ettiği hadisler değişik konularda olup pek çok meselede ümmete ışık tutmuştur.
Mesela, bir rivayette Ümmü Seleme’ye: “Ey mü’minlerin annesi! Rasûlullah Efendimiz senin yanında bulunduğu zamanlarda en çok hangi duayı okurdu?” diye sorulunca o şöyle cevap vermiştir: “Çoğu zaman “Yâ mukallibe’l-kulûb! Sebbit kalbî alâ dînik: Ey kalpleri halden hale çeviren Allah! Benim kalbimi dininden ayırma!” diye dua ederdi. Bir başka hadiseyi de Ümmü Seleme şöyle anlatmaktadır: Ben Rasûlullah’ın yanında bulunuyordum. Meymûne de vardı. İbni Ümmi Mektum çıkageldi. Bu, biz örtünmekle emrolunduktan sonra idi. Efendimiz bize: “Örtünün!” buyurdu. Biz: “O âmâ biri değil mi, Ey Allah'ın Rasûlü? Bizi göremez, bilemez, dedik. Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem: “Siz ikiniz de mi âmâsınız, onu görmüyor musunuz?” buyurdu. Yine Ümmü Seleme’nin bildirdiğine göre Efendimiz evinden çıkacağı zaman şöyle dua ederdi: “Allah’ın adıyla çıkıyorum, Allah’a güveniyorum. Allah’ım sapmaktan, saptırılmaktan, kaymaktan kaydırılmaktan, haksızlık yapmaktan, haksızlığa uğramaktan, câhilce davranmaktan ve câhillerin davranışlarına muhatap olmaktan sana sığınırım.” Görüldüğü üzere Ümmü Seleme farklı konularda önemli bilgiler ihtiva eden hadisleri bize nakletmiştir.
Manevi Yüksekliği ve Dıhye Olayı
Hz. Ümmü Seleme’nin hayatında manevi yönden özel anlar da bulunmaktadır. Bir gün Peygamberimiz’i odasında biriyle konuşurken görmüş, o kişinin Dıhye olduğunu sanmıştır. Ancak Peygamberimiz ona, bu kişinin Cebrail (as) olduğunu söylemiştir. Böyle manevi güzelliklere şahitlik etmek Hz. Ümmü Seleme’ye ayrı bir sevinç ve gurur yaşatmış, Allah’a hamd etmesine vesile olmuştur. Bu gibi anlar onun için manevi birer hediye olmuş; Hz. Ümmü Seleme’nin Allah’a olan bağlılığını daha da güçlendirmiştir.
Uzun Bir Ömür ve Müslümanlara Yol Göstericiliği
Hz. Ümmü Seleme, uzun bir ömür sürerek sadece Peygamberimiz döneminde değil, sonrasında da Müslümanlara yol göstermeye devam etmiştir. Sahabenin ve sonraki nesillerin sorularına cevap vererek onlara rehberlik etmiş; dini meselelerde birçok Müslüman kadının istifade ettiği bilgili bir mürşit olmuştur. İslam’ın emir ve tavsiyelerini içtenlikle yerine getiren Hz. Ümmü Seleme, Peygamberimiz’in vefat eden son hanımı olmuştur. Hicri 61 yılında, 84 yaşlarında Medine’de vefat etmiş; cenaze namazını Ebû Hureyre (ra) kıldırmış ve Bakî Kabristanı’na defnedilmiştir.
Hz. Ümmü Seleme’nin hayatı, Allah’a olan imanla geçen bir direniş ve sabır örneğidir. Onun ilmi derinliği, sağduyulu yaklaşımı, sadakati ve Peygamberimiz’e olan desteği İslam tarihinde unutulmaz bir yer edinmiştir. Allah ondan razı olsun ve şefaatine bizi de nail kılsın. Onun hayatındaki bu incelikler bizler için birer rehber, örnek ve dualarımızda bir niyet olarak kalacaktır.
Aralık 2024, sayfa no: 11-12-13
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak