Ara

Hz. Ümâme Binti Ebi’l Âs (r.anhâ)

Hz. Ümâme Binti Ebi’l Âs (r.anhâ)
Hz. Fâtımâ’nın vefât etmeden evvel eşi Hz. Ali’ye: “Onu benden sonra al” diye vasiyet ettiği Peygamber torunu… Evet, Hz. Ümâme Hz. Peygamber’in (sav) mübârek kerîmesi Zeyneb’in kızı idi. Rasûlullâh’ın (sav) sevgili torunlarından olan Ümâme (r.anhâ), küçüklüğünde hep mübârek dedesinin yanında bulunurdu. Efendimiz’in (sav) Ümâme’ye olan şefkati o derece idi ki namaz kılarken bile yanından ayırmazdı. Secdeye varınca çocuğu (yanına) bırakır, kıyâm için doğrulunca tekrar omuzuna alırdı.[*] Peygamberimizin (sav) torununa özellikle de kız torununa bu şekilde davranması o günün şartlarında pek de normal değildi. Zîrâ İslâmiyet gelmeden evvel kız çocukları utanç kaynağı kabul edilerek diri diri toprağa gömülüyordu. Yüce dînimizin gelmesiyle birlikte tüm bunlar da ortadan kalkmış oldu. Peygamberimiz (sav) torunu ile bu şekilde ilgilenerek kuşkusuz çevresindeki insanlara ve kıyâmete kadar gelecek tüm insanlığa çok mühim bir mesaj vermektedir. Bir gün Peygamber Efendimiz (sav)’e birtakım hediyeler getirilmişti. Bunların içinde altın bir kolye de vardı. Ümâme her zamanki gibi dedesinin yanında bir köşede oyun oynuyordu. Hz. Peygamber (sav): “Bunu çok sevdiğim bir yakınıma vereceğim” diye buyurunca, oradaki herkes bu kişinin Hz. Âişe olduğunu zannetmiş fakat Allah Rasûlü altın kolyeyi torunu Ümâme’nin boynuna takmıştır. EVLİLİĞİ Hz. Ümâme iki evlilik yapmıştır. İlk evliliği Hz. Ali ile gerçekleşmişti. Bu olay şu şekilde vukû bulmuştur: Ümâme’nin babası Ebu’l Âs vefât etmeden evvel kızının Hz. Zübeyr b. Avvam (ra) ile evlenmesini vasiyet etmişti. Fakat Hz. Fâtımâ vefât etmeden önce Hz. Ali’ye yaptığı vasiyette: “Ben vefât ettikten sonra evlenmelisin. Aksi takdirde gerek kendin gerekse benim ciğerimin köşesi yavrularım perişân olursunuz. Lâkin yabancı bir üvey annenin elinde yavrularımın ezilip hırpalanmamaları için, merhum ablam Zeyneb’in kızı Ümâme Bintü’l-Âs’ı almanız uygun olur” demiştir. Hz. Ali’de bu vasiyeti yerine getirmiş ve Hz. Ümâme ile evlenmiştir. Hz. Ümâme’nin Hz. Ali ile yaptığı bu evlilikten hiç çocuğu olmadığına dâir rivâyetler olduğu gibi, merhum H. Cemal Öğüt’ün “Gül’ün Gül’ü Fâtımâtü’z-Zehrâ” adlı eserinde Muhammed Evsat adında bir oğlu olduğuna dâir, Müslim’de geçtiği bildirilen bir rivâyet de vardır. Hicretin 40. yılında Hz. Ali (ra) vefât etmeden önce Muğire bin Nevfel’e: “Benden sonra Ümâme ile evlen” diye vasiyet eder. Hz. Ali şehit edildikten sonra Ümâme (r.anhâ) Muğire ile henüz evlenmeden, Muaviye, Medîne vâlisi Mervan’a haber gönderip Ümâme ile evlenmek istediğini bildirir. Ancak Hz. Ümâme ve âile yakınları buna şiddetle karşı çıkarlar ve Hz. Muğire’ye haber gönderip nikâh işlemlerine başlamasını isterler. Muğire de Hz. Hasan’dan (r.a) Hz. Ümâme ile evlenmek için izin ister ve nikâhları kıyılır. Hz. Ümâme’nin Muğire ile yaptığı bu evlilikten de hiç çocuğu olmadığına dâir rivâyetler olduğu gibi, Yahyâ adında bir çocuğu olduğuna dâir rivâyetler de vardır. Gerçeği tabii ki Allah bilir. Hz. Ümâme hicretin 50. yılında Muğire b. Nevfel’in eşi olarak vefât etmiştir. FAYDALANILAN KAYNAKLAR Hacı M. Cemal Öğüt, Gül’ün Gül’ü Fâtımâtü’z-Zehra, Mavi Yayıncılık, İstanbul, 2006. İbnu Deybe, Teysiru’l-Vüsûl ilâ Câmii’l-Usûl, trc. İbrahim Canan, Akçağ Yayınevi, İstanbul, VI, VIII, 1993. Mevlanâ Niyaz, Kadın Sahabiler, trc. Ali Genceli, Toker Yayınları, İstanbul, 1971. Mevlânâ Şiblî Numânî, Son Peygamber Hz. Muhammed Sîretü’n-Nebî, trc. Yusuf Karaca, İz Yayıncılık, İstanbul, 2008. Nurgül Dere, Hanım Sahabîler, Kayıhan Yayınları, İstanbul, 2012.   [*] Bu rivâyet namazda konuşmanın ve o tür hareketlerin henüz yasaklanmadığı döneme âittir. Nurgül Dere

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak