Hz. Meymûne’nin hayatı, sadece bir kadın olmanın değil; bir mümin, bir eş ve bir kul olmanın en zarif ve vakur örneğidir. Milâdî 590 yılı civarında, Mekke’nin şerefli kabilelerinden Benî Hilâl’e mensup olarak dünyaya geldi. Doğduğunda kendisine “Berre” ismi verilmişti. Ancak bu isim, kişinin kendisini temize çıkarmasına işaret ettiği için Allah Resûlü (sav), bu mübarek hanımın ismini “Meymûne” olarak değiştirdi. Çünkü onun gelişi gerçekten de bereketin timsaliydi.
Asaletin ve İmanın Gölgesinde
Hz. Meymûne’nin annesi Hint binti Avf, Mekke’nin zarafetiyle bilinen hanımefendilerindendi. Onun kız kardeşleri ise adeta İslâm’ın en nurlu halkasında yer almışlardı. Zeynep binti Huzeyme, Resûlullah Efendimiz’in (sav) kısa süreli de olsa eşi olmuş; Ümmü’l-Fadl Lübâbe, Peygamberimiz’in (sav) amcası Hz. Abbas’ın refikası; Esma binti Umeys ise sırasıyla Cafer-i Tayyar, Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ali ile evlenerek ümmetin kalbinde yer edinmişti.
Allah Resûlü (sav), bu mübarek hanımları “Mü’min Kardeşler” hitabıyla taltif etmişti. Böyle bir çevrede yetişen Meymûne validemiz, fıtrî bir iffet ve vakarla yoğrulmuştu.
Nikâhla Kurulan Bir Köprü
Hz. Meymûne, Resûlullah (sav) ile evlenmeyi arzuladığını amcası Hz. Abbas’a iletti. Hz. Abbas bu arzuyu Peygamber Efendimiz’e (sav) sundu ve Efendimiz (sav) bu talebi kabul etti. Bu izdivaç, sadece iki gönlün birleşmesi değil; aynı zamanda gönüller arasında kurulan bir barış köprüsüydü. Zira bu evlilik sayesinde, Bi’r-i Maûne faciasından sonra İslâm’a mesafeli duran Âmir b. Sa‘saa kabilesiyle gönül bağı tesis edildi.
Nikâh, Zilkade ayının yedinci yılında (Mart 629), Mekke ile Medine arasında bulunan ve bugün “Serif” adıyla anılan mübarek mevkide kıyıldı. Dönemin müşrikleri, Resûlullah’a (sav) verilen umre süresinin dolduğunu iddia ederek onu Mekke’den çıkmaya zorlamışlardı. Ancak gönüller birleşmişti artık; nikâh orada kıyıldı. Farklı rivayetler bulunsa da nikâhın ihramlı hâlde kıyıldığı ve zifafın umre sonrası gerçekleştiği genel kanaattir.
Bu izdivaçtan sonra Meymûne validemizin bağlı olduğu kabile Medine’ye elçiler gönderdi ve İslâm’la şereflendi. İşte bir hanımefendinin gönül rızasıyla yaptığı bir evlilik, koca bir topluluğun hidayetine vesile oldu.
Mâbede Dönüşen Bir Mekân: Meymûne’nin Evi
Hz. Meymûne validemizin faziletlerinden biri de, onun mübarek hanesinin nurlu sahnelere mekân oluşudur. Zira öyle bir gece vardır ki; yalnızca zamanın değil, gönüllerin de durduğu bir vakittir. Bu kıymetli hatırayı bizzat yaşayan Abdullah b. Abbâs (ra) şöyle anlatır:
“Resûlullah’ın (sav) eşi olan teyzem Meymûne’nin yanında bir gece kaldım. Yastığın enine ben yattım, Resûlullah (sav) ailesiyle birlikte yastığın uzunluğuna uzandı ve hemen uykuya daldı. Gece yarısı ya da biraz öncesinde yahut sonrasında uyanıp oturdu. Mübarek elleriyle yüzünden uykuyu sildi. Sonra Âl-i İmrân Sûresi’nin son on âyetini tilavet etti. Ardından duvarda asılı duran bir kırbaya uzanarak abdest aldı. Abdestini de en güzel şekilde aldıktan sonra namaza durdu.”
Genç yaştaki Abdullah, gördüğü bu manzaranın etkisiyle hemen kalktı ve Efendimiz’in (sav) yaptıklarını aynen tekrar etti. Ardından onun yanında namaza durdu. O anı, kalpleri titreten şu cümlelerle anlatır:
“Resûlullah (sav) sağ elini başıma koydu, sonra kulağımdan tutarak hafifçe büktü ve beni yanına aldı. Sonra iki rekât namaz kıldı. Ardından iki rekât daha, sonra iki, sonra iki… Tam altı kere iki rekât kıldı. En sonunda da vitir namazını eda etti.”
Efendimiz (sav) bir süre istirahate çekildi. Müezzin sabah namazı için geldiğinde tekrar kalktı, iki kısa rekât namaz kıldı ve mescide giderek sabah namazını cemaatle kıldırdı.
Bu hadise, Hz. Meymûne validemizin evini bir mâbed sükûnetine, bir teheccüd mektebine dönüştürmüştür. O gece, Allah Resûlü’nün (sav) en mahrem anlarına şahitlik eden bu hanım sahâbî, evinde sadece bir peygamberi değil; onun izini süren bir ümmeti de misafir etmiştir. O an sadece bir ibadet değil, aynı zamanda bir terbiye, bir rahmet ve bir hikmet anıdır.
Ne güzeldir ki Resûlullah Efendimiz’in (sav) o gecelik huzuru, ümmete nice rahmet kapılarını aralayan hadislerle, dualarla, ibadetlerle doludur. Ve bu manevî mirasın sessiz ve mütevekkil şahidi, Hz. Meymûne’dir. Onun evi, bir gece Allah’ın zikriyle, bir genç sahâbînin şevkiyle ve bir Peygamberin secdesiyle nurlanmıştır.
İnfakta Örnek, Takvada Zirve
Hz. Meymûne validemiz, hayır işlerinde yarışan bir gönül eri idi. Köle azat etmeyi çok sever, zaman zaman borç alarak infakta bulunurdu. Hatta bir defasında büyük bir meblağ borçlanınca, “Bu kadar borca nasıl cesaret ettiniz?” diye sorulduğunda, yüreğini sükûnla süsleyen bir hadis-i şerifle cevap verdi:
Resûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Kim borcunu ödeme niyetiyle borçlanırsa, Allah ona yardım eder.”
Bu söz, onun hayatındaki teslimiyetin ve tevekkülün en veciz ifadesiydi.
Hz. Âişe validemiz ise onun hakkında şöyle demiştir:
“Meymûne, bizim içimizde Allah’tan en çok korkan ve sıla-i rahmi en fazla gözetenimizdi.”
Bu tanıklık, Hz. Meymûne’nin takvâsının ve aile bağlarına verdiği önemin açık bir belgesidir.
Bir Âlim Hanımın Gölgesinde Yetişenler
Hz. Meymûne validemiz, Resûlullah (sav) ile dört yıl birlikte yaşadı. Bu sürede Efendimiz’den (sav) birçok hadis rivayet etti. Onun ağzından dökülen her kelime, bir ilim kandilinin yakılması gibiydi. O, sadece bir eş değil; aynı zamanda bir muallime, bir rehber, bir örnek şahsiyetti.
Hz. Meymûne annemiz yalnızca nezâketi, hayırseverliği ve tevekkülüyle değil; ilmî dirayetiyle de ümmete yol gösteren müstesna bir hanımefendiydi. O, sadece Allah Resûlü’nün (sav) hanesiyle değil; onun ilmî mirasına dair müşahedeleriyle de sahâbî nesline ışık tutmuştu.
İşte bu yönünü gösteren en güzel örneklerden biri, yeğeni Abdullah b. Abbâs’ın bir gün kendisine yönelttiği soruya verdiği detaylı ve sahih cevaptır. İbn Abbâs (ra), teyzesine, Peygamber Efendimiz’in (sav) gusül abdesti alırken nasıl davrandığını sormuştu. Hz. Meymûne validemiz, bu mahrem ama ilmî değeri yüksek soruya tereddütsüz ve tafsilatlı şekilde şöyle cevap vermişti:
“Su kabı getirilirdi. Allah Resûlü (sav) sağ eliyle sol eline su döker, avret mahallini ve ona bulaşan şeyleri yıkardı. Ardından namaz abdesti gibi abdest alır, sonra başını ve bedeninin geri kalan kısmını yıkardı. Gusül aldığı yerden ayrılıp ayaklarını yıkardı. Kendisine bir mendil, yani bir havlu getirilirdi. O da havluyu önüne kor, fakat ona dokunmayıp parmaklarını silkeleyerek suyun akıp gitmesini beklerdi.”
Bu cevap, sadece bir fiilî sünnetin aktarımı değil; aynı zamanda bir kadının ilmî sorumluluğunun ve rivayet güvenilirliğinin de bir tezahürüdür. Hz. Meymûne validemiz, Allah Resûlü’nün (sav) hayatının en mahrem detaylarına vâkıf olan hanım sahâbîlerden biridir. Ve o, bu bilgileri yalnızca kendine saklamamış; ümmete bir rahmet olarak aktarmıştır.
Bu rivayetle birlikte onun ilmî itibarı daha da pekişmiş, yeğeni Abdullah b. Abbâs gibi büyük sahâbîler de ilmî alt yapılarının bir kısmını onun yanında inşa etmişlerdir. Zira ilim, sadece medresede değil; annelerin, teyzelerin, hânelerin gönül sükûnetinde mayalanır. Hz. Meymûne, işte bu mahfî terbiyenin zarif örneklerinden biridir.
Onun rivayet ettiği bu hadis, aynı zamanda kadın sahâbîlerin ilmî hayatta ne derece aktif olduklarını göstermesi bakımından da oldukça kıymetlidir. O, yaşadığı müddetçe hem infakıyla hem de ilmî vakar ve fetva kabiliyetiyle ümmete örnek olmuştur. Rabbimiz ondan razı olsun.
Vefat ve Veda
Hicrî 51 (Milâdî 671) yılında, bir umre yolculuğunda; nikâhının kıyıldığı Serif mevkiinde (veya Mekke’de) vefat etti. Vefat ettiği yere defnedilmek istemişti ve bu vasiyeti yerine getirildi. Cenaze namazını, onun yeğeni olan büyük sahâbî Abdullah b. Abbâs (ra) kıldırdı. Onun ardından sema bir yıldızını daha kaybetti, ama ümmetin kalbine ebedî bir iz kazındı.
Hz. Meymûne validemizin hayatı, ümmet kadınları için bir pusula; ümmet gençleri için bir iffet ve ahlâk menbaıdır. Hayâyla, takvâyla, infakla yoğrulmuş bir ömrün izini sürmek isteyen her gönül, onun mübarek hayatına bakmalı, onun sadeliğinde kendini bulmalıdır.
Rabbimiz, onu ve tüm annelerimizi bizlerden razı olduğu kullar zümresine dâhil eylesin. Âmin.
Mayıs 2025, sayfa no: 10-11-12
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak