Ara

Hz. Ervâ Binti Abdulmuttalib (R.Anhâ) / Nurgül Dere

Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (sallallahu aleyhi ve sellem) en küçük halası olan Ervâ (r.anhâ), diğer kız kardeşleri gibi edebiyat yönü kuvvetli bir hanımefendi idi. Son din İslâm’ın yeni filizlenmeye başladığı sıralarda ilk Müslüman olanlardan ve yine Medine’ye hicret edenlerdendir. İlk evliliğini câhiliye döneminde Umeyr ibn Vehb ibn Abdi Kusayy ile yapmıştır. Bu evlilikten Tuleyb adında bir oğlu olmuştur. Daha sonra Kelde (Ertab) ibn Abdi Menaf ibn Abdiddar İbn Kusayy ile evlenmiştir. Bu evlilikten de Fâtıma adında bir kızı olmuştur. Müslüman oluşu oğlu Tuleyb vasıtası ile gerçekleşmiştir. Peygamberimiz (sav) İslâmiyet’in ilk zamanlarında pek çok sıkıntılara maruz kalmıştı. Müşrikler, Efendimiz’in tebliğ yapmak için bulunduğu mekânları sürekli basıp, Müslümanları rahatsız ediyorlardı. Bunun üzerine sahabîden İbni Erkam, Safa tepesinde bulunan evini toplantı yapmak için Rasûlullah’a (sav) teklif eder. Orada müşriklerin kendilerini rahatsız etmeyeceklerini söyler ve Efendimiz de bu teklifi kabul eder. İşte Hz. Ervâ’nın oğlu Tuleyb bu evde Müslüman olmuştu. Aynı zamanda da Tuleyb (ra), Rasûlullah Efendimize saldıran müşriklere karşı Peygamberimizi koruma ve müdafaa etme vazifesini de üzerine almıştı. Tuleyb (ra) Müslüman olur olmaz hemen annesinin yanına giderek şunları söyler: “Ben tüm kalbimle İslâm’a bağlandım ve bundan sonra da Hz. Peygamber’in izindeyim.” Bu sözler üzerine ise Ervâ (r.anhâ): “Senin kendi kardeşine yardımdan ziyade başkalarına yardım etmene ihtiyaç vardı. Eğer ben de erkek olsaydım böyle yapardım, kâfirlerin el uzatanlarına karşı gelirdim” diyerek oğlunun girdiği bu yoldan duyduğu memnuniyeti dile getirir ve bunun hemen akabinde de Müslüman olur… …VE BİRKAÇ HÂTIRA Bir defasında Avf b. Sabre Sehmî, Rasûl-i Ekrem’e karşı ağır sözler sarfetmişti. Buna karşılık Hz. Tuleyb onun devesini yaralamış, sakatlamıştı. Tuleyb’in bu hareketi annesine şikâyet edilmiş, o da şöyle cevap vermişti: “Tuleyb, dayızadesinin yardımcısı, mal ve kanının muhafızıdır.” Müşriklerin elebaşı Ebu Leheb, Müslümanlara eziyetten çok zevk alıyordu. Eline geçirdiği Müslümanlara eziyet ediyor, hatta öldürmekten bile çekinmiyordu. Müşriklerin bu cüretlerine Tuleyb karşı koyuyordu. Bir gün Ebu Leheb şöyle demişti: “Tuleyb, Muhammed’in hayatını muhafaza ediyor, o, Muhammed’in en iyi yardımcısı ve muhafızıdır.” Bu olay üzerine Hz. Ervâ’ya müşrikler: “Oğlunun yaptıklarını görüyor musun?” dediler. O ise şöyle cevap verdi: “Onun günlerinin en hayırlısı, dayısının oğluna yardım ettiği gündür.” Daha sonra Ebu Leheb, Hz. Ervâ’nın Müslüman olduğunu duyar duymaz onun yanına gider ve Hz. Ervâ Ebu Leheb’e: “Yeğeninin yanında dur ve ona destek ol. Eğer o galip gelirse, sen iyi kimselerden olursun. Yoksa yeğenin yüzünden suçlu ve kusurlu olursun” deyip Rasûlullah Efendimize destek olmasını ister. Ebu Leheb ise: “O’nun getirdiği, ortaya çıkardığı din yüzünden bütün Arap topluluklarına karşı koymaya bizim gücümüz mü yeter?” demiştir. Bunun üzerine Hz. Ervâ şu mersiyeyi söylemiştir: “Tuleyb dayısının oğluna yardım eder. Ondan kanını ve malını esirgemez.” Hz. Ervâ’nın babası Abdulmuttalib kızlarının şair rûhlu olduğunu bildiği ve kendisinin vefatından sonra mersiyeler söyleyeceklerini tahmin ettiği için vefatından kısa bir süre önce hastalandığında kızları Ervâ, Ümmü Hakîm el-Beyza, Ümeyme, Berre, Safiyye ve Âtike’yi yanına çağırıp “Vefatımdan sonra hakkımda söyleyeceğiniz mersiyeleri ölmeden işiteyim” diyerek onlardan her birine kendisi için birer mersiye söyletmişti. İşte Ervâ’nın o zaman söylediği mersiye:   Babam Şeybe, boylu poslu, fasîh sözlü, parlak yüzlü, İnce belli, son derecede güzel ve letafetli bir zât olup Zilleti ve zulmü asla kabul etmez, şerefi kimseye gizli değildir. Kendisi Mâlik b. Nadr b. Kînâne oğullarının sığınağı, Kureyş’in efendisi Fihr b. Mâlik b. en-Nadr b. Kînâne, Halkının yüz akı ve işlerini çekip çevirenidir.   Hz. Peygamber’in (sav) vefatından duyduğu üzüntüyü ise şu şekilde dile getirmiştir:   Ey Allâh’ın Rasûlü! Sen bizim ümidimizdin Sen bize iyilik ederdin. Zulmetmezdin. Sanki kalbimin üzerinde Muhammed’in adı var. Peygamber’den sonra kabîleler biraraya gelmediler.   Daha önce de bahsettiğimiz gibi Hz. Ervâ, Müslüman olduktan bir müddet sonra Medine’ye hicret etmiştir. Vefat tarihine ise ulaşamadık…  

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak