Rasûlullâh –sallallâhu aleyhi ve sellem-‘den rivâyet olunan bir hadîs-i şerîfte O şöyle buyurmuştur: “Merhamet, ancak şakî kimsenin kalbinden sökülüp atılmıştır.”
Amr ibn’ül-As’ın oğlu Abdullah -radıyallâhu anh-‘ın rivâyet ettiği bir hadîs-i şerîfte aziz Peygamberimiz buyuruyorlar: “Merhamet edenlere Allah Teâlâ da merhamet eder. Siz yeryüzündekilere merhamet edin ki semâda olan da size merhamet etsin.”
İşârette şöyle deniliyor: Allah Teâlâ dostu İbrâhîm -aleyhisselâm-‘ı yüksek mevkilere lâyık olan edeb ile terbiye etti ve kullarının esrârına muttalî olduğu zaman nasıl güzel bir ahlâk ile ahlaklanacağını ona bildirdi.
Kasama bin Zübeyr -radıyallâhu anh-‘den mervîdir ki:
İbrâhîm -aleyhisselâm- bir gün kendi kendine insanların en merhametlisi olduğunu düşününce Cenâb-ı Hakk onu küre-i arzın üstüne yükseltti ve kullarının amel ve ahvâline onu muttalî kıldı. İbrâhîm -aleyhisselâm- derhâl:
- Yâ Rabbî! Onları helâk eyle, diye duâ eyledi. O zaman Cenâb-ı Hakk buyurdu ki:
- Ey İbrâhîm! Ben senden daha merhametliyim. Şimdi in buradan. Olabilir ki onlar isyanlarından döner tevbekâr olurlar.
Hazret-i Ali, Peygamberimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem-‘den rivâyet ediyor: “Allah Teâlâ İbrâhîm –aleyhisselâm-‘a yer ve gökleri gösterdiği vakit, İbrâhîm –aleyhisselâm- Allâh’a karşı isyan etmekte olan birini gördü. Ve Allâh’a onu helâk etmesi için duâ etti, Allah Teâlâ onu helâk etti. Başka bir âsîyi gördü, onun için de bedduâ etti. O da helâk oldu. Diğer başka bir isyankârı gördü, onun da helâk olmasını diledi, o da helâk oldu. Böylece birkaç kişi helâk edildi. Bunun üzerine Cenâb- Hakk, İbrâhîm -aleyhisselâm-‘a şöyle vahiy buyurdular:
- Ey İbrâhîm! Muhakkak sen duâsı müstecâb bir kimsesin! Kullarımın helâki için bana duâ etme! Zîrâ onların benim yanımda üç hususiyetleri vardır:
1- Kul, yaptıklarına ya tevbe eder ben de tevbesini kabul ederim,
2- Veya onun zürriyetinden beni zikredecek bir nesil çıkar,
3- Veyahut da kıyâmet gününde istersem onu affederim, istersem cezalandırırım.”
Mesaj Bırak