Hikmet Deryâsı
Derleyen: Abdül Hâmîd
İslâm, bir kimseden dört şey sebebiyle ayrılır: Biri, bildiğiyle amel etmez; ikincisi, bilgisizlikle amel eder; üçüncüsü, bilmediğini öğrenmez; dördüncüsü, halkı da öğrenmekten meneder.
Ebû Abdullah Muhammed Fazl
Marifet ehlinin en büyük olanı, şer’î hükümleri îfâda en çok cehd, sünnete riâyet ve tâbî olmada en fazla gayret edenidir.
Ebû Abdullah Muhammed Fazl
İnsanlar üç sınıftır: Biri ümerâ, diğeri ulemâ, üçüncüsü fukara. Emîrler bozulunca, halkın geçim durumu bozulur. Âlimler bozulunca, halkın dinî eksilmeye yüz tutar. Fukara bozulunca, halk arasındaki zühd ve himmet bozulur. Ümerânın bozulması cevr ve zulüm, ulemânın bozulması dünyaya meyil, hevâ-hevese uyma; fukaranın bozulması taati terk ve rızaya muhalefet şeklinde kendini gösterir.
Ebû Bekir verrâk
Hükemâ, nebîlerin halefidir. Nübüvvetten sonra, şer’î hususları sağlamlaştırmaktan ibaret olan hikmetten başka bir şey kalmamıştır. Hikmetin ilk nişanı da sükût etmek ve ihtiyaç miktarı konuşmaktır.
Ebû Bekir verrâk
Biz (az) edebe çok ilimden daha fazla muhtacız.
Abdullah İbn Münâzil
Kul, kendini hizmetçi bildiği sürece O’nun kuludur, kendine hizmetçi aradı mı kulluk derecesinden düşer ve edeb elden gidir.
Abdullah İbn Münâzil
Dünyanın değerini bilen âhiretten hakkını alır, âhiretin hakkını bilmeyeni dünya tamahı gebertir.
Hayru’n-Nessâc
Îmânda mevcut hakîkatların nuru ile müttakîlerin göğüsleri şerh ve hidayet ehlinin basiretleri keşfedilmiştir.
Hayru’n-Nessâc
Dâva, öyle bir benliktir ki, dağ bile taşıyamaz.
Ebû Hayr Akta’
Şerefli bir hâle baliğ olan bir kimse bu duruma ancak muvafakat hâline sıkıca sarılmak, edeble bütünleşmek, farzları edâ etmek, sâlihlerle sohbet etmek ve inkârcılardan uzak durmak sûretiyle ulaşmıştır.
Ebû Hayr Akta’
Nefsinden sıkılan bir kimsenin gönlü, Yüce Mevlâ’sına muvafakatla ünsiyet ve huzur bulur.
Ebû Hamza Horasânî
Gönlünde ölüm sevgisi yer tutan bir kimseye, bâki olan her şey sevdirilir. Fâni olan her şeyden nefret ettirilir.
Ebû Hamza Horasânî
Kim Allahu Teâlâ’dan başkasıyla neşelenirse, onun neşesi (haddizatında) tümüyle üzüntüdür. Km ki, Rabb’ının hizmetinde üns ve huzur bulmazsa, onun ünsü ve huzuru (esas itibariyle) tamamen sıkıntıdan ibarettir.
Ahmed b. Mesrûk
Her kim kalbindeki hâtıralar (hutûrât) itibariyle Allahu Teâlâ’yı murâkabe eder (bunun hesabını O’na verir) ise, Allahu Teâlâ, uzuvlarındaki hareketleri itibariyle onu masum kılar.
Ahmed b. Mesrûk
Bir kimse tüm ömrü boyunca fütüvvet ehlinden birine bir gün hizmet etse, bu hizmetin bereketi ve feyzi ona erişir. Tüm ömrünü onlara hizmet uğrunda tüketenin hâli nasıl olur? Varın kıyas edin.
Ebû Abdullah Turûğbâzî
Ayrılıkla neticelenmesi endişesi sebebiyle biraderlerin (ve dostların) bir arada toplaşmalarında hiç üns ve huzur yoktur.
Ebû Abdullah Turûğbâzî
İnsanların en zelili, zengin birine yağcılık yapan ve tevazû gösteren fakirdir. En azizi, herkese alçakgönüllü davranan, (fakire tezellül edip ona karşı hürmeti muhâfaza eden) zengindir.
Ebû Abdullah Mağribî
Rıza hâlindeki fakirler, Ulu ve Yüce Allâh’ın yeryüzündeki emin kişileri (ümenâ) ve kullarına karşı hüccetidir. Onların yüzü suyu hürmetine halktan belâ defedilir.
Ebû Abdullah Mağribî
Tasavvuf, tamamıyla ahlâktan ibaret olup ahlâkça senden ziyade olan tasavvufça da ziyadedir.
Ebû Bekir Kettânî
Dünya belâ, cennet takvâ üzere taksim edilmiştir.
Ebû Bekir Kettânî
Rıza iki kısımdır: O’nunla rıza, O’ndan rıza. O’nunla olan rıza tedbirle olur (Tedbirin O’na olduğuna razı olmak mânâsına gelir). O’ndan rıza, kazasına (kaderine ve hükmüne) razı olmaktır.
Ebû Abdullah Muhammed b. Hafif
Riyâzet, nefsi hizmetle kırıp hizmette gevşeklik göstermesine engel olmaktır.
Ebû Abdullah Muhammed b. Hafif
Avâmın muharebesi hatarât, abdâlın muharebesi fikir, zâhidlerin muharebesi arzular, tevbekârların muharebesi hatalar, müridlerin muharebesi zevk u safâ iledir.
Ebû Muhammed Cerîrî
Ârifler, daha başlangıçta Allahu Teâlâ’ya dönerler, avam ise (diğer şeylerden) ümit kestikten sonra Allâh’a müracaat eder.
Ebû Muhammed Cerîrî
İlmin tümü şu iki cümlede toplanmıştır. Biri şu: Allahu Teâlâ bir şeyin kaygısını senin gönlünden kaldırıp atmışsa, o hususta zorlanıp durma, (rızık tasası çekme). Diğeri de şu: Yapman gereken ve üzerine farz olan şeyi aman kaçırma.
İbrahim Havvas
Çok rivayetle âlimlik olmaz. Âlim ancak o kişidir ki, ilmi az bile olsa ilmine tâbi olup ona göre hareket eder, sünnetlere de uyar.
İbrahim Havvas
Hakk’a giden yol uzundur, Hakk üzerinde sabretmek çetindir.
Mümşâd Dîneverî
Tevekkül tab’ın, kalbin ve nefsin meylettiği her şeye tamahın vedâ etmesidir.
Mümşâd Dîneverî
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak