Ara

Her İşimizde Evvel Allah Diyebiliyor Muyuz?

Her İşimizde Evvel Allah Diyebiliyor Muyuz?

Hiçbir şey ve hiç kimse yokken O vardı. Yüce Allah (cc). Onun için O’nun bir adı da el-Evvel’dir. el-Evvel: Varlığının evveli-başlangıcı olmayan, ilk ve her şeyden evvel olan, her şeyi ilk defa yoktan var eden, ezelî olan demektir. O evveldir, âhirdir, zâhirdir, bâtındır. O her şeyi bilendir.1 

O’nun Evvel olduğuna inanıyorsak, her işimizde Evvel Allah olmalı. Yâni her işimizi önce O’na danışmalı, O’nun onay ve iznini almalı, bu şekilde O’nun yardımını hak etmeliyiz. İlk O’nu bilmeli, tanımalı ve tanıtmalıyız. Bollukta ve darlıkta O’na danışmayı ne terk etmeli ne de sona bırakmalıyız. Müslümanların ve hayırda yarışanların ilki olmaya gayret etmeliyiz. Nitekim Yüce Rabbimiz biz mü'minleri şöyle uyarır: Ey inananlar! Allah'tan ve peygamberinden öne geçmeyin; Allah'tan sakının; doğrusu Allah işitir ve bilir.2 Bu âyet, bir iş konusunda Hz. Peygamber'in (sav) ne söyleyeceğini beklemeden görüş beyân etmeye kalkan Hz. Ebûbekir ve Hz. Ömer (r.anhum) Efendilerimiz hakkında inmiştir. Rabbimiz âyetiyle önce onları, onların şahsında bizleri uyarmıştır. Âyette hangi konuda Allah ve Rasûlünün önüne geçilmeyeceği konusu açıklanmamıştır. Buna göre her konuda ve her zaman mü'minler önce Allah ve Rasûlünün emir ve hükmüne mürâcaat edecekler, sonra da ona göre hareket edeceklerdir. Âyetin Allah işitir ve bilir ifâdesiyle sona ermesi de oldukça anlamlıdır. Evet, Yüce Allah, benceleri, kanâatimce şöyle olmalı gibi kuruntuları bilir, konu ile ilgili söylenenleri işitir ve bütün bunların gereğini yapar.

Bir hadiste, besmele ile başlanmayan her değerli iş, güdüktür buyrulmuştur. Besmele, Allâh'ın adıyla işe başlamak, Allah adına iş yapmaktır. Besmele, Müslümanın Müslümanca yaptığı her iştir. Müslüman, başında besmele çekemeyeceği işi yapamaz/yapmamalıdır. Müslümanın her işine besmele çekilebilmelidir. Zîrâ başında besmele çekilmeyen iş murdardır, hayırsızdır, sonu yoktur. Onun için günaha/harama besmele çekilmez. Çünkü günah/haram Allah adına yapılacak şeyler değildir.

Elbette bir işe besmeleyle başlamak şekilden ibâret olmamalıdır. Besmele çekmenin önce Allâh'a danışma, yapacağınız iş için O’ndan izin ve onay alma, O’nun ölçülerine göre, O’nun rızâsını kazanmak için yapma demektir. O’nun râzı olmadığı işlere besmele çekilmekle o iş hayırlı iş olmaz. Bu yüzden îman adamı da başında besmele çekemeyeceği işe soyunmaz.

Şimdi tam burada Mevlid-i Şerîf’in ilk cümlelerini hatırlayalım:

Allah âdın zikredelim evvelâ/Vâcib oldur cümle işde her kulâ

Allah âdın her kim ol evvel anâ/Her işi âsân ider Allah anâ

Allah âdı olsa her işin önü/Hergiz ebter olmaya ânın sonu

Her nefesde Allah âdın di müdâm/Allah âdıyle olur her iş tamâm 

Bu söylenenler yalnızca sözde mi kalmalı? Elbette ki hayır, bunların hayâta taşınmaya ihtiyâcı var. Zîrâ hayat bunlarla anlamlı hâle gelecek, yapılanlar bunlarla değer bulacaktır. Bir işe karar vermeden önce Allah ve Rasûlü ne diyor ona bakmalı, Allah ve Rasûlüne danışmalı, yapılacak iş hakkında Allah ve Rasûlünden onay alınmalı, sonra o işe karar verilmelidir.

Bu girişten sonra önceliklerimizi belirlemeliyiz. Şimdi herkesin kendisine göre öncelikleri olabilir. Ancak Müslümanın önceliklerini belirleyen Allah ve Rasûlüdür. Şöyle ki:

Müslüman gönül dünyâsını dizayn ederken önce Allah ve Rasûlüne îmân ederek, Allah ve Rasûlünün sevgisiyle işe başlamalıdır. Allah için sevme ve Allah için sevmeme onun şiârı olmalıdır. Nitekim Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: Allâh'a en sevimli gelen amel Allah için sevmek ve Allah için buğz etmektir.3 Sizden birinize ben ana-babasından, çoluk-çocuğundan ve kendi nefsinden daha sevimli gelmedikçe o gerçek mü'min olamaz.4

Bir söz söylerken bir iş işlerken önce Allah ve Rasûlü’ne danışmalı, Allah ve Rasûlü’nden onay ve izin alınmalı. El-âlem adama ne der demeden Allah ve Rasûlü ne der diye düşünmeli; önce Allah ve Rasûlü’nün hatırı denilmelidir.

Bâzan kulağa hoş gelen sözler duyarız, önce insan, önce sağlık, önce kadın ve benzeri sözler. Bu sözlerin biraz daha ötesinde önce para, önce benim çıkarım gibi beklentiler gelecektir. Oysa Evvel Allah diyen ve O’nun Evvel oluşuna inanan bizler önce Allah, Allâh'ın rızâsı, Allâh'ın izni-onayı demeliyiz ve buna göre hareket etmeliyiz. Bu konuda Yüce Rabbimiz şöyle buyurur:

Allah ve Peygamber'i bir şeye hükmettiği zaman, inanan erkek ve kadına artık işlerinde başka yolu seçmek yaraşmaz. Allâh'a ve Peygamber'e baş kaldıran şüphesiz apaçık bir şekilde sapmış olur.5 Hayır; Rabbine and olsun ki, aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem tâyin edip, sonra senin verdiğin hükmü içlerinde bir sıkıntı duymadan tamâmen kabûl etmedikçe inanmış olmazlar.6

Yüce Allah Ekber/büyüktür, O’nun hakkı da büyüktür ve en önce gelir. Nitekim âyetlerde ana-baba hakkından önce Yüce Allâh'ın hakkına dikkat çekilmiştir: Rabbin, yalnız Kendisine tapmanızı ve ana-babaya iyilik etmeyi buyurmuştur.7 Biz, insana, ana ve babasına karşı iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Eğer ana-baba, seni bir şeyi körü körüne Bana ortak koşman için zorlarlarsa, o zaman onlara itâat etme. Dönüşünüz Banadır. Yaptıklarınızı size bildiririm.8 Lokman, oğluna öğüt vererek: Ey oğulcuğum! Allâh'a eş koşma, doğrusu eş koşmak büyük zulümdür, demişti. Biz insana, ana ve babasına karşı iyi davranmasını tavsiye etmişizdir.9

Kendimiz ve çocuklarımız için iş, eş ve arkadaş seçerken önce Allah ve Rasûlü’nün rızâsını gözetmeliyiz. Allah için söylemeli, Allah için eylemeliyiz. Hep Rabbin rızâsını kazandıracak ameller işlemeliyiz. Kişi arkadaşının dîni üzeredir. Sizden biri kiminle arkadaşlık/dostluk yaptığına dikkat etsin10 Nebevî emri şiârımız olmalıdır. Rabbimize bize rızâsını kazandıracak amelleri müyesser kılması için dua etmeliyiz: Rabbim! Bana ve anne-babama verdiğin nimete şükretmemi ve Senin hoşnut olacağın yararlı bir işi yapmamı sağla; bana verdiğin gibi soyuma da salâh ver; doğrusu ben Sana yöneldim, ben, kendini Sana verenlerdenim.11 Peygamberimizin bir Kur’ân sûresi öğretircesine ümmetine tavsiye ettiği istihâre namazı ve duâsı, Yüce Allah’tan en hayırlısını istemedir. Zîrâ biz, her zaman neyin hakkımızda hayırlı olduğunu bilemeyebiliriz. Onun için hep, her şeyin en hayırlısını dilemeliyiz.

Hayat dünyâ ve âhiret bir bütündür. Dünyâ geçici ve sonlu, âhiret ise sonsuz ve kalıcıdır. Bizim asıl yurdumuz âhirettir. O halde tercihlerimizi ona göre yapmalıyız. Ama sizler dünyâ hayâtını tercih ediyorsunuz. Oysa âhiret daha iyi ve daha bâkîdir.12

Şimdi bir kere daha kendimize soralım:

Bizim önceliklerimiz neler?

Neye ve kime göre yaşıyoruz? Hayâtımızı neye göre ve kime göre şekillendiriyoruz?

Hayâtımızda en fazla kimin dediği oluyor?

Önceliklerimizi neye göre belirliyoruz?

Tercihlerimiz bize Rabbimizin rızâsını kazandıracak şeyler mi?

Müslümanlar olarak bir söz söylemeden, bir iş eylemeden önce bu konuda Allah ve Rasûlü ne diyor, diyerek Allah ve Rasûlü’nden izin ve onay alıyor muyuz?

Dipnotlar:

1 Hadîd 57/3.

2 Hucurât 49/1.

3 Ebu Davûd, Sünnet 2.

4 Buhari, İman 8; Müslim, İman 69-70.

5 Ahzâb 33/36.

6 Nisa 4/65.

7 İsrâ 17/23.

8 Ankebût 29/8.

9 Lokman 31/13-14.

10 Ebu Davud, Edeb 19; Tirmizi, Zühd 45.

11 Ahkâf 46/15.

12 A’lâ 87/16-17.

Eylül 2023, sayfa no: 10-11-12

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak