İlâhî Yasaklar
Allah Resûlü (sav), bir mü’minin günahlara karşı çok hassas olduğunu, fâcirin ise umursamaz bir tavır takındığını belirtmiştir. “Mü’min, sanki üzerine her an düşme tehlikesi olan bir dağın dibinde durmaktadır. Dağ düşer mi diye korkar durur. Fâcir ise günâhı, burnunun üzerinden geçen bir sinek gibi görür.” (Buhari, Müslim, Tirmizi, K.S.-949)
Resûlullâh (sav), günah işleyenlerin kabahatlerini kimseye söylememeleri gerektiğini hatırlatırdı. (Buhari, Müslim, K.S.-5933) Kişi gizli olarak işlediği bir günâhı anlatmamalı, duyurmamalıdır. (Buhari, Müslim-9719)
O (sav), kişinin şüpheli şeylerden uzak durmasını isterdi. “Kişi mahzurlu olan şeyden korkarak, mahzursuz olanı terk etmedikçe gerçek takvaya ulaşamaz!” (Tirmizi, K.S.-2082)
Efendimiz (sav); kişiyi, aldığının helâl mi haram mı olduğuna aldırmayacak devirden sakındırmıştır. (Buhari, Nesei, K.S.-5166)
Allah Resûlü (sav), insanların bilmeden şu helâldir veya haramdır diye fetvâ vermemelerini emretmiştir. Hele hele bilerek yanlış fetvâ vermeyi bir ihânet olarak nitelemiştir. (Ebu Davud, K.S.-5755) Helâl haram gibi konularda, fetvâ işlerinde “câizdir” dense bile yine de kalbin mutmain olması için ve vicdânî sorumluluk olarak insan kendini yoklamalıdır. (Müsned-4531) Günah olan şey sâlih bir insanın içini, vicdânını rahatsız eder. (Tirmizi-7857, K.S.-l677)
Haram yolla elde edilen gelirden bir hayır beklenmemeli ve yapılacak hayrın o günâhı gidermeyeceği bilinmelidir. (Taberani-4526) Allah Resûlü (sav) haramdan kaçınmayanın duâsının kabûl edilmeyeceğini hatırlatmıştır. “Haramdan beslenen bir şahsın duâsı kabul olunur mu?” (Müslim, Tirmizi-4536)
Kişi, Allâh’ın helâl kıldığı birşeyi kendisine haram kılmamalıdır. Et yiyince cinsel gücüne engel olamadığını belirterek bunu kendisine haram kıldığını söyleyen sahabiyi Resûlullâh (say) uyarmış ve “Ey îmân edenler! Allâh’ın size helâl kıldığı temiz şeyleri haram kılmayın, hudûdu da aşmayın!” (Mâide/87) âyetiyle uyarmıştır. (Tirmizi,K.S.-590)
İşlediği bir günahtan dolayı kendisine İslâmî cezalar uygulananlar için kötü sözler söylenmemelidir. (Ebu Davud-5356) Resûlullâh (sav), günah işleyip pişmân olanlar için duâ ederdi. (Ebu Davud, Nesei-5413)
Bir suçu işleyeni gizlemek, ona suç ortaklığı yapmak da o suçu işlemek gibi vebâldir. (Ebu Davud-6268) Bir kötülük veya günâhı görüp de ondan hoşlanan kişi de o vebâle ortak olmuş olur. (Ebu Davud-7904) Haramda hile yapmanın da haram olup ilâhî cezayı gerektiren bir suç olduğunu belirtirdi. (Buhari, Müslim, Ebu Davut, Nesei, Tirmizi, İbn-i Mace‘ K.S.215) Kullanılması haram olan şeylerin alımı, satımı da haramdır. İçkinin içilmesi haram olduğu gibi alınıp satılması da haramdır. (Müslim, Muvatta, Nesei, K.S.-217)
Peygamber Efendimiz (sav), bir günah işledikten sonra, tevbe ile birlikte namaz kılmayı da tavsiye ederdi. Had gerektirmeyen bir günah işleyen birine, namaz ile tevbe etmesini hatırlatmıştır. (Buhari, Müslim Tirmizi, Ebu Davud, K.S.662, 1890)
“Karşılıklı sövüşenlerin söylediklerinin günâhı, mazlum (kendisine ilk sövülen) saldırmadıkça sövmeye ilk başlayanındır.” (Müslim, Ebu Davud, Tirmizi-8034)
Bir mü’min kalbinden geçirdiği yanlış ve günah düşüncelerden dolayı sorumlu olmaz. (Buhari, Müslim, Ebu Davut, Nesei, Tirmizi, İbn-i Mâce, K.S,511)
Bir kimsenin, alıp eve götürmemek ve isrâf etmemek şartıyla, ihtiyâcı kadar bir bahçeden bir şeyler yemesine izin verirdi. (Tirmizi, Ebu Davud, Nesei, K.S.-1629)
Bir kişi günah işleyen insanlara bakarak “Ben insanlarla berâberim, eğer onlar iyilik yaparsa ben de iyilik yaparım, kötülük yaparlarsa ben de kötülük yaparım” dememelidir. (Timizi, K.S.-5863)
Bir malı çalıntı olduğunu bilerek satın almak da haramdır. (Taberani,4527)
Haramdan kazanılan parayla infak yapılmaz, sevap beklenilmez. Geride kalan malı da onu ateşe yaklaştırır. (Müsned)
İçilmesi haram olan şeyin satılması da haramdır. (Müslim, Muvatta Nesei-4612)
Başkasına âit herhangi bir şey bulan kişi onu mülkiyetine almamalı, duyurmalı, sâhibini aramalıdır. Bulunmazsa ve kendisi de fakirse o zaman kullanabilir. (Buhari, Müslim, Ebu Davut, Nesei, Tirmizi, İbn-i Mâce,K.S.5305 v.d., Ebu Davud-4893)
Bâzı Büyük Günahlar
Helâk Edici Yedi Şey:
Allâh’a (cc) ortak koşmak.
Rızık korkusuyla çocuğunu öldürmek.
Komşunun helâliyle zinâ etmek.
Sihir yapmak.
Haksız yere insan öldürmek.
Yetim malı yemek.
Zinâ etmek.
Savaşta cepheden kaçmak.
Mümin ve evli, namuslu, suçsuz hanımlara iftirâ atmak. (Buhari, Müslim, Ebu Davud-8093, K.S.-725)
Ana-babaya başkaldırmak, haksızlık etmek.
Yalan şâhitlik yapmak, yalan söylemek.
Cana kıymak. (Buhari, Müslim, Tirmizi-8092, 5229)
Faiz yemek.
Yetim malı yemek.
Beyt-i Haram’da günah işlemeyi helâl saymak. (Rezin.8094, Ebu Davud, Nesei,, K.S.-5230 vd.)
Yalan yere yemin etmek. (Buhari, Tirmizi, Nesei-8095)
Şeytan
Allah ve Resûlü bizleri şeytana karşı uyarmışlardır. O bizim ezelî düşmanımızdır.
Kötülüğümüzü, Haktan ayrılmamızı, bâtıla dalmamızı, Allâh’a isyân etmemizi ister.
Allah Resûlü (sav) insanda hayır ve şer imkânının olduğunu, onun, şeytânın ve Rahmân’ın sesini duyabildiğini ancak Allâh’a uymamız gerektiğini belirtmiştir. (Buhari, K.S.-508)
Şeytan her dâim tetikte, insan kalbinin âdeta üzerinde tünemiş bir vaziyette bekler. Allâh’ı anınca çekilir, gâfil olunca vesvese verir. (Buhari, K.S.-902)
Resûlullâh (sav), her insanın bir şeytânının olduğunu haber vermiştir. (Müslim, Nesei, K.S.-4309)
Resûlullâh (sav)’ın şeytânı, Allâh’ın yardımıyla Müslüman olmuştur. (Müslim-8367, K.S.12/40S, 4309, Tirmizi, K.S.-2200)
Şeytan bir müminin namaza kalkmaması için onu gaflete daldırır, uyutur. (Muvatta, K.S.-2349)
O, insanın damarlarında kanın akması gibi dolaşır, onu etkilemeye çalışır. (Ebu Davud, K.S.-5904)
La’netullâhi aleyh...
Efendimiz (sav)’den...
“Şeytan da melek de insanlara sokularak onun kalbine birtakım şeyler atarlar.
Şeytânın işi kötülüğe çağırmak, sonu fenâ ve zararlı olan şeylere teşvik etmek, hakkı yalanlamak, haktan uzaklaştırmaktır.
Meleğin işi hak ve hayra, iyiliğe çağırmak ve kötülükten uzaklaştırmaktır.
Kim, içinde hakka, hayra, iyiliğe çağıran bir ses duyarsa bilsin ki bu Allah’tandır ve hemen Allâh’a hamdetsin. Kim de içinde şer ve inkâra çağıran bir fısıltı duyarsa ondan uzaklaşsın ve hemen şeytandan Allâh’a sığınsın.” (Tirmizi, K.S.-508)
Tevbe
Resûlullâh (sav) günah işlememesine rağmen yine de tevbe ve istiğfar ederdi.
Bizim de devamlı tevbe ve istiğfarda bulunmamızı isterdi.
Efendimiz (sav); Allâh’ın (cc), kulunun tevbesine sevindiğini haber vermiştir. (Buhari, Müslim, Tirmizi-746)
Allâh’ın, kulun tevbesine sevinmesini şuna benzetmiştir: Issız bir çölde yiyecek ve içeceğini yüklediği bir devesini kaybeden, aramasına rağmen onu bulamayıp, ölümünü bekleyen bir yolcunun, yanıbaşında devesini görmesinden duyduğu sevinç ne kadar güçlü olursa, Allah da kulunun tevbesine böyle sevinir. (Buhari, Müslim, Tirmizi ,İbn-i Mace K.S.-949, 7309)
Kişi hatâ edebilir ancak tevbesini yapmalı, hatâsından vazgeçmelidir. “Her âdemoğlu hatâ işler. Hatâ işleyenlerin en hayırlısı, tevbe edenleridir.’ (Tirmizi-9755, İbn-i Mâce, K.S.-956) Bir insan ne kadar suçlu ve günahkâr olursa olsun, yüz insan bile öldürmüş olsa, tevbe imkânının var olduğunu müjdeler. (Buhari, Müslim, İbn-i Mâce, K.S.-954)
Resûlullâh (sav), samîmî bir şekilde tevbe eden kişinin sanki o günâhı işlememiş gibi olduğu müjdesini vermiştir. (İbn-i Mâce, K.S.-7310)
Kul, Allah hakkında ümitsiz olmamalı, suizanda bulunmamalıdır. “Allah ‘benim’ veya ‘falancanın’ günâhını bağışlamaz” dememelidir. (Müslim-9759, K.S.-414S, Ebu Davud-9760)
Efendimiz (Sav)’Den...
“Helâl bellidir, haram bellidir. İkisinin arasında insanların birçoğunun bilmediği şüpheli şeyler vardır. Kim şüpheli şeylerden sakınırsa o hem dînini hem de ırzını temize çıkarmış olur. Kim de şüpheli şeye düşerse harama düşmüş olur. Tıpkı sürüsünü koruluğun etrafında otlatan çoban gibi ki hayvanları her an koruluğa düşecek durumdadır.
Dikkat edin, her melikin bir koruluğu vardır. Allâh’ın koruluğu da haramlardır. Dikkat edin cesette bir et parçası vardır; o iyi olursa cesedin hepsi iyi olur. O bozuk olursa cesedin hepsi bozuk olur. Dikkat edin o kalptir.” (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei, ibn-i Mâce-4530, KS-S 163)
“İyilik güzel ahlâktır. Günah ise, içini rahatsız edip, insanların görmesinden hoşlanmadığın şeylerdir.” (Müslim, Tirmizi-7857, K.S.-1677)
“Delikanlılarınızın yoldan çıktıkları, kadınlarınızın azdığı hâliniz nice olur?”
“Bu olacak mı ya Resûlullâh (sav)?”
“Evet hem de çok şiddetli... İyiliği emretmediğiniz, kötüden alıkoymadığınız zaman hâliniz nice olur?”
“Ey Allâh’ın Resûlü, bu da mı olacak?”
“Evet, hem de çok şiddetli... Ya kötülüğü emredip, iyiliği engellediğiniz zaman hâliniz nasıl olur?”
“Ya Resûlullâh (sav), bu da mı olacak?”
“Evet hem de çok şiddetli... Ya iyiyi kötü, kötüyü iyi gördüğünüzde hâliniz nasıl olur?” (Rezin-7908)
“Kul bir hatâ yaptığı zaman kalbinde siyah bir iz meydana gelir. Eğer kişi o hatâdan nefsini uzaklaştırır, af talep eder ve tevbede bulunursa kalbi cilâlanarak leke silinir. Fakat aynı günâhı işlemeye devam ederse, kalpteki leke arttırılır. Hattâ bir zaman gelir, kâlbi tamâmen kaplar.” (Tirmizi, İbn-i Mâce, K.S.-859)
“Allah bir kısım farzlar koymuştur, siz bunları daraltmayın. Bir kısım sınırlar (yasaklar) koydu, bunlara tecâvüz etmeyin. Bâzı şeyleri de haram kıldı, onlara yaklaşmayın. Bâzı şeyleri de bırakmıştır. Bunları unutarak bırakmış değildir. Öyleyse onları (farz mı haram mı? diye didikleyip) araştırmayın” (Rezin, Darekutni, K.S.-2236)
“Eğer siz hiç günah işlemeseydiniz, Allah (cc) sizi yok eder ve yerinize, günah işleyecek (ve tevbeleri sebebiyle) bağışlanacak kimseler yaratırdı.” (Müslim, Tirmizi, K.S.-4141)
“Müşrik olarak ölenle bir Müslümanı haksız yere öldüren hâriç, Allah (cc), bütün günahları affedebilir.” (Ebu Davud, K.S.-4148)
“Haramla aranıza helâlden bir engel koyun. Kim bunu yaparsa dînini ve ırzını korumuş olur. Kim de araya bir engel koymadan oralarda dolaşırsa, koruluk (yasak bölge) kenarında otlayan, her an oraya düşecek durumda olan koyun gibidir.” (K.S.- C. 14s. 495)
Kasım 2018, sayfa no: 38-39-40-41
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak