Ara

Hasîrîzâde Şeyh Mehmed Elif Efendi “el-Bârikāt” (1)

Hasîrîzâde Şeyh Mehmed Elif Efendi “el-Bârikāt” (1)

Mehmed Elif Efendi, İstanbul’un Beyoğlu İlçesi’nin Sütlüce semtinde bulunan Hasîrîzâde Sa’di Dergâhı’nda 1266/1850 yılında dünyaya geldi. Babası Ahmed Muhtar Efendi dergâhın şeyhi, annesi Fâtıma Bâise Hanım, Tiryâkizâde Hasan Paşa’nın kızıdır.

 

Mehmed Elif Efendi, babasının arzusuyla döne­min meşhur Nakşibendî şeyhi, “Mesnevihân-ı şehir” Hoca Hüsâmeddin Efendi'­den(ö.1866) Besmele-i Şerîfe, elifbâ ve duâ öğrenerek eğitim hayatına başladı. Mehmed Elif Efendi ilkokulu Eyüp Deftardar’daki Mihrişah Vâlide Sultan İlkokulu’nda bitirdi. Hoca Hüsameddin Efendi, Hoca Fâik Efendi (ö.1895) ve Hâfız İbrahim Efendi’den özel dersler aldı. Hâfız Şâkir Efendi (ö.1897) Büyük Ali Haydar Efendi’den (ö.1903) istifade eden M. Elif Efendi, Beyazıt Dersiamlarından Hâdimîzâde Ahmed Hulûsi Efendi’nin derslerine devam etti ve hocasının vefatından sonra Ahmed Nüzhet Efendi’den ilmiye icâzetini aldı. Râkım Efendi’den (ö.1866) ve Bursalı Zeki Dede’den (ö.1873) hüsn-i hat meşketti ve ta’lik icazeti aldı. 

 

Mehmed Elif Efendi, 1880 yılında babası Şeyh Ahmed Muhtar Efendi’den Sa’diyye Tarîkatı hilâfeti aldı. Yenikapı Mevlevîhanesi postnişîni Osman Selahaddin Dede’nin (ö.1886) Mesnevî derslerine devam ederek 1886 yılında mesnevîhânlık icâzeti ve Mevleviye tarîkati hilâfeti aldı. Şeyh Yûnus eş-Şeybânî, yalnız Şeybânî soyundan gelenler arasında âdet olan beyaz sikke giymesi ve beyaz destar sarması içinkendisine izin verdi. Mehmed Elif Efendi, İbrahim Berâdetü’l-Medenî’den Şâzeliyye Tarîkatı hilâfeti aldı.

 

Şeyh Ahmed Muhtar Efendi 1880 yılında hacca giderken meşîhat makâmını vekâleten oğlu Şeyh Mehmed Elif Efendi’ye bıraktı ve hac ibadetinden sonra inzivaya çekilerek şeyhlik vazifesini tamamen Elif Efendi’ye terketti. Şeyh Mehmed Elif Efendi 1880 tarihinden, tekke ve zâviyelerin kapatıldığı 1925 tarihine kadar 45 yıl meşîhat vazifesine devam etti. Hasırîzâde Tekke’sinde Mesnevî dersleri okutup icâzet verdi, ayrıca Füsûs, şemâil, hadîs-i şerîf ve diğer dersleri de okutmuş ve halka vaaz ve nasihatlerde bulundu.

 

Mehmed Elif Efendi, 1868 tarihinde Kısmet-i Askeriye Mahkemesi Kâtipliği’nde, 1873 tarihine kadar Dîvân-ı Ahkâm-ı Adliye’de, 1874 tarihinde Bursa Müderrisliği Başkanlığı’nda, 1897 tarihinde Mûsıla-i Süleymâniye görevlerinde bulundu ve 1907 tarihinde Meclis-i Meşâyih Başkanlığı’na tayin olundu. O, bu görevini 1911 yılına kadar liyâkatla sürdürdü. Şaban 1328/1910 tarihinde kendisine üçüncü rütbeden Mecîdî Nişanı ödülü verildi.

 

Şeyh Mehmed Elif Efendi, 28 Cemaziyelâhir 1345/ 3 Ocak 1927 tarihi Pazartesi günü Sütlüce’deki dergâhında vefat etti, cenaze namazı Mahmud Ağa Camii’nde kıldırılarak, dergâh ile cami arasındaki kabristana defnedildi.

 

Zevceleri Fâtıma Talat Hanım (ö.1895) ve Fâtıma Halide Hanım’dır (ö.1948). Çocukları: Zevcesi Fâtıma Talat Hanım’dan, Yusuf Zâhir Efendi, Mehmed Sadi Efendi ve Bâliga Hanım; diğer zevcesi Fâtıma Hâlide Hanım’dan, Ahmed Muhtar Efendi, Elife Hanım ve Kerime Hanım’dır. Fâtıma Talat Hanım’ın kabri Elif Efendi Dergâhı hazîresinde, Fâtıma Hâlide Hanım ve Yusuf Zahir Efendi’nin kabirleri ise Mahmud Ağa Camii kıble tarafındaki hazîrededir.

 

Mehmed Elif Efendi’nin, matbu/basılmış; 1. el-Kelimâtü’l-mücmele fî şerhi’t-tuhfeti’l-mürsele, 2. Tenşîtu’l-muhıbbîn bi-menâkıbi Hâce Husâmeddîn, 3. Muhtâru’l-enbâ fi’l-hurûfi ve’z-zurûf ve ba’zi’l-esmâ, 4. en-Nûru’l-Furkân fî şerhi lügati’l-Kur’ân,  adlı dört eseri ile Matbû olmayan/basılmamış 5. Türkçe, Farsça ve Arapça şiirleriyle Dîvan’ı, 6. Semerâtü’l-hads fî ma’rifeti’n-nefs, 7. ed-Dürru’l-mensûr min hızâneti esrâri’n-nûr, 8. el-Bârikât, 9. en-Nehcü’l-kavm limen erâde en yestâkîm, 10. Def’u’l-vecel bi-cünneti’l-ecel, 11. El-Mebde’, 12. Tasrîhu’l-ümme bi-tavzîhi hükmi’s-salâti bi’t-terceme, 13. İrşâdü’l-gâvîn bi-reddi nazariyeti Darwin, 14. et-Tenbîh adında on eseri, toplamda on dört eseri bulunmaktadır. Eserlerinden El-Mebde’ ve Tasrîhu’l-ümme bi-tavzîhi hükmi’s-salâti bi’t-terceme adlı olanları kayıptır.

 

Tâhiru’l-Mevlevî’nin, Elif Efendi’nin vefât tarihini düştüğü tarih kasidesi şöyledir:

Kasîde

 

Südlüce Dergâhı’nın şeyhi Elif-i ekmelin

Şöyle dursun zâtı hatta mislini görmez felek

 

Öyle bir allâmeyi irfân yetîmi memleket

Perverişyâb eylemez sarf etse de birçok emek

 

Fazl-ı ilmîsiyle olmuştu müşârî âlemin

Fazl-ı ahlâkının hayrânı kalmıştı melek

 

Elli yıllık müddetinde hizmet-i irşâdınn

Zâtına olmuştu tefhîm-i hakâyık bir dilek

 

Mesnevî-i Hazret-i Mollâyı tedrîs eyleyip

İştigâli oldu halka hakkı takrîr eylemek

 

Dergehinde inzivâ etmişti yıllardan beri

Masîvaullâhtan çekmişti çoktan el etek

 

İrci’î fermân-ı fevrîsin nihâyet gûş idüp

Kâle sem’ân tâ’aten yâ Rabbenâ ve’l-emru lek

 

Hak revân-i pâkini tervîh ve takdîs eylesin

Çıksın istikbâline tebşîrullâhu ma’ak

 

Mısra-‘ı mankût ile târihini Tâhir oku

Gitti Şeyhu’l-ekberi devrin cemâlullâha dek

1345[1]

 

Rabbânî âlim Şeyh Mehmed Elif Efendi, Arapça yazma eserlerinden olan, yayınlanmamış ve henüz tercümesi yapılmamış el-Bârikat’in Türkçe tercümesi ile “Kelâm-ı Kibâr” köşemize teşrif edecektir.

 

el-Bârikât (1)

(Kalbe doğan mânâlar) 

Mehmed Elif Efendi “el-Bârikât” (Kalbe doğan mânâlar, parıltılar, hikmetler, zuhûrât) adını verdiği ve îman, ahlâk ve tasavvufî konulardan oluşan eserini, Arapça olarak kaleme almıştır. Tercümemize esas alına nüsha, Süleymaniye Kütüphanesi Yazmalar’da, SütlüceDergahı455 numarada yer almakta olup, Mehmed Elif Efendi’nin ferağ kaydında ifade ettiği üzere15 Şevval 1322/23 Aralık 1904 tarihinde tamamlanmıştır. Eser, müellif tarafından kırma ta’lik hattı ve siyah mürekkep ile, başlıklar ve numaralandırmalar ise kırmızı mürekkeple, nohûdi renkli kağıtlara 22 sayfa olarak yazılmış ve Osmanlı Devlet Arması’nın yer aldığı tezyîni kapakla ciltlenmiştir.

 

Tahkik/edisyon kritik yaptığımız ve A harfi ile isimlendirdiğimiz Süleymaniye Kütüphanesi Yazma Bağışlar  2035/1-3 numarada bulunan aynı eser, babasının el yazması aslından oğlu Yusuf Zâhir Efendi tarafından 24 Şaban 1347/5 Şubat 1929 tarihinde rika el yazısıyla 23 sayfada istinsah edilerek, müellifin el-Bârikâtet-Tenbîh ve en-Nehcü‟l-kavim lî men erâde en yestakîm adındaki eserleri ile karton kapaklı bir cilt halinde toplanmış ve Yusuf Zâhir Efendi’nin ilk sayfadaki ifadesiyle, Râgıp Efendi Kütüphanesi’ne vakfedilmiştir. Yine, B harfi ile isimlendirdiğimiz Süleymaniye Kütüphanesi Yazmalar’da, Tercüman583 numarada bulunan aynı eser, babasının el yazması aslından oğlu Yusuf Zâhir Efendi tarafından kırma nesih ile 25 sayfada istinsah edilip 1351/1932 yılında el-Bârikâtet-TenbîhSemeretü’l-hads fî ma’rifeti’n-nefsed-Dürru’l-mensûr min hızâneti esrâri’n-nûr adlı eserlerle birlikte karton kapaklı bir cilt hâline getirilmiştir.

 

Elif Efendi, hamdele ve salveleden sonra, el-Bârikât adlı eserinin giriş kısmında, bu kitabın yazılış amacını ve kısaca içeriğini anlatmaktadır. Buna göre Elif Efendi, hacmi küçük ama mânâlarının büyük olduğu, gönlünde nasıl bulduysa, diline nasıl geldiyse yazdığı eserinin Allah Teâlâ’nı fazlı ve ikrâmı olduğunu, bu eserle hiçbir iddiasının olmadığını ve asla övünmek amacıyla yazılmadığını, aynı sözlerin iyi ve kötü ahlaklı insanlar tarafından da söylenildiğini, önemli olanın bu sözlerle ahlaklanmak olduğunu ifade etmekte ve hidâyetin ancak Allah’ın elinde olduğunu belirtmektedir.

 

Elif Efendi, herhangi bir tertibe tâbi tutmadığı eserine “el-Bârikât” ismini verdiğini ifade ettikten sonra, Allah’a güvenip ve yönelerek duâda bulunmakta ve 111 maddeden oluşan îmânî, ahlâkî ve tasavvufî özlü sözlerini sıralamaktadır.

 

el-Bârikât’taki 111 maddelik özlü sözlerde ele alınan konular genel anlamda şöyledir: Dâimi tefekkür, dünyanın anlamı, akl-ı selim, ibret almak, kötü insanlardan uzak durmak iyi insanlarla arkadaşlık etmek, âriflerin kıymeti, Peygamberlerin gerekliliği, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) mutlak önemi, Hz. Peygamber ve ehl-i beyt sevgisi, iman, inanç, İslâm, tevhid, nefs, ahlâk, vehim, ihlas, sabır, şükür, zikir ve zikrin önemi, adâlet, cömertlik, ömrün kıymeti, uyku, nasihat, sır saklamak, riyâ, zulüm, sevginin gücü, seven-sevilen ilişkisi, hayâ, hikmet, âlim, hilim,  bilgi ve Allah‟ı bilmek, Allah‟ı sevmek, ilim öğrenmenin önemi, dünyanın geçiciliği, akıl-kalp ilişkisi, ilim-amel ilişkisi, ilim-anlayış ilişkisi, Allah’ın yaratması, duanın önemi, dünya imtihanı.

 

el-Bârikât, 111 özlü sözden sonra, fasıllar (bölümler) halinde devam etmektedir. Bu fasılların ilki, Esmâ-i Hüsnâ’nın sayısının, Efendimiz’in (s.a.v.) sayması ile 99 olduğu, lâkin bu isimler dışında da Allâhu Teâlâ’nın has/özel kullarına bildirdiği isimlerinin de olduğu, bu isimlerin ise ümmetin tamamı tarafından bilinmesinin mümkün olmadığı konusundadır.

 

Elif Efendi, el-Bârikât’ın diğer bölümlerinde marifetullah/Allah’ı tanımak ve tevhid üzerinde durmakta, tevhîdin sırlarını ve tehlikelerni, tevhidi öğrenme konusundaki en sağlam metodu açıklamaktadır. Elif Efendi’ye göre tevhid kitaplardan öğrenilemez, kitaplar ancak tevhid için birer anahtar hükmündedir. Tevhid ilminin menbaı ve kaynağı, Kur’ân-ı Kerîm, sünnet-i nebeviyye, ehl-i beyt ve bu yolda olan Allah’ın velileridir.

 

el-Bârikât’ın son bölümü, seyr u sülük yapan tarikat erbâbının başına gelebilecek ve asla itimat edilip güvenilmemesi gereken hallerle alâkalıdır. Bu bölümde sâlikin güvenemeyeceği rüyâları, cezbeleri, kalbine gelen mânâları ile gerçek bilginin özellikleri, kalbin ihyâsı ve mürşid-i kâmile bağlılığın lüzûmu konuları üzerine durulmakta ve eser duâ ve ferağ kaydıyla tamamlanmaktadır.

البارقات

 

بسم الله الرحمن الرحیم 

كل حمد للكل وحده، و الصلاة منه علی الخاتم الاتم الذی لیس كمثله شيء قبله و لا بعده   ثم السلام علی آله و اهل بیته و علی من منهم عدّه . اما بعد فهذه كُلیْمات قصیرة المبانی و جمل صُغَیرات كبیرة المعانی مما فتح الله الحكیم العلیم علی عبده المذنب الملیم الفقیر الضعیف محمد الیف بن الشیخ احمد مختار عفی عنهما العفو الستار   حُرّرتَ من غیر دعوی منه بأنها مما آتاه الله تعالی لأولیائه كما قال عز من قائل  یؤتی الحكمة من یشاء و من یؤتی الحكمة فقد اوتی خیرا كثیرا

و لا لمباهاة بها لان امثالها تجری علی لسان كثیر من البر و الفاجر   فالسعید من تخلق بها و عمل بمضمونها و الأسف كل الأسف علی من تكلف بالقول بها و تخلف عن الاتعاظ بمفهومها  و من یهدی الله فهو المهتد و من یضلل الله فما له من هاد و لا یهتدی الانسان بجهده و لو اجتهد كل الاجتهاد   حرّرها كیفما وجد فی روعه و حسبما ظهرت علی لسانه من غیر ترتیب موسومةً بالبارقاتوما توقیقی الا بالله علیه توكلت و الیه انیب عصمنا الله سبحانه من عثار القلب و زیغ اللسان انه قریب مجیب   و الله یقول الحق وهو یهدی السبیل   منها

 

el-Bârikât

Rahman ve RahÎm olan Allah’ın adıyla

Hamdin hepsi/her çeşidi tek olan küll/bütün içindir ve Allah’tan salât, kendinden önce ve sonra benzeri olmayan mükemmel sonuncu (peygamberlik kendisiyle tamamlananın) üzerinedir, sonra selam, âilesine ve ehli beytine ve Allah’ın onlardan saydığınadır/kabul ettiğinedir. Bundan sonra, bu binâ olunan kısa kelimecikler ve küçük cümleler, Şeyh Ahmed Muhtar oğlu Mehmed Elif -Settar, Afüv olan Allah her ikisini de affeylesin- fakir, dertli, günahkâr kuluna, alîm ve hakîm olan Allah’ın açtığı kadarıyla büyük mânâlardır. Aziz olan Allah’ın “Allah dilediğine hikmet verir. Her kime hikmet verilirse ona pek çok hayır verilmiştir[2] diyerek buyurduğu gibi, onlar Allah Teâlâ’nın velilerine verdiğindendir ve bunlar kendisinin hiçbir iddiası olmaksızın yazılmıştır.

 

Ne de onlarla övünmek için yazılmıştır, çünkü benzerleri pek çok sâlih ve fâcir kimselerin dillerinde dolaşmaktadır. Sâid olan, bunlarla ahlaklanan ve içeriği/gereği ile amel edendir. Yazıklar olsun o kimseye ki onları söylemekle külfete girer/rol yapar, anlamlarıyla öğüt almaktan ise yüz çevirir.  “Allah her kimi hidâyete erdirmişse o hidâyeti bulmuştur[3]  “Allah kimi sapıklık içinde bırakırsa, hiç kimse onu doğru yola iletemez.[4] Her türlü çabayı gösterse de insan kendi gayretiyle hidâyete eremez.

 

(Elif Efendi) bu özlü sözleri, düzenleme olmaksızın, gönlünde nasıl bulduysa ve dilinde nasıl ortaya çıkmışsa el-Bârikâtdiye isimlendirerek yazmıştır. Muvaffâkiyetim ancak Allah’a âittir, O’na güvendim ve O’na yöneldim. Her türlü noksanlıktan uzak olan Allah, bizi kalbin engellerinden ve dilin kaymalarından korusun, muhakkak ki O, kuluna yakın olan ve duâları kabul edendir. Allah doğruyu söyler ve doğru yola hidâyet eder.

 

Onlardan (özlü sözlerden):

 

١- انظر الی كتاب الكون و اقرأ ما تیسر منه من الآیات البینات فافهم معانیها و لا تتوقف عندما ما فهمت ولا تقنع به ولا تعتمد علیه فإن ما وراءه معانی اخری الی ما لا یتناهی و قل رب زدنی علما

 

1.     Kâinât kitabına dikkatli bak, onda apaçık âyetlerden kolayına geleni oku, mânâlarını anla, anladığın zamanda durma ve onunla kanaat etme ve ona güvenme. Muhakkak ki onun arkasında tükenmeyen başka mânâlar vardır. “Yâ Rab! İlmimi arttır de.”[5]

 


[1] Süleymaniye Kütüphanesi, Sütlüce Dergahı 72, s. 1.

[2] Bakara sûresi, 2/269.

[3] İsrâ sûresi, 17/97.

[4] Mü’min sûresi, 40/33.

[5] Tâhâ sûresi, 20/114

Aralık 2022, sayfa no: 40-41-42-43-44

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak