Sütlüce Hasîrîzâde Sa’dî Dergâhı’nın dördüncü şeyhi, âlim, şâir, hattat.
1236/1820 yılında dünyaya gelen Şeyh Ahmed Muhtar Efendi, Beyoğlu Sütlüce’de bulunan Hasîrizâde Dergâhı’nın postnişini “Şeyh Sülün Efendi” denilmekle mâruf Süleyman Sıdkı Efendi’nin oğludur. Şeyh Süleyman Sıdkî Efendi’nin de divançe oluşturacak kadar şiirleri vardır.1 1253/1837 yılında babası Şeyh Süleyman Sıdkı Efendi’nin vefâtından sonra, büyük birâderi Şeyh Hasan Rıza Efendi’yle müştereken makâm-ı meşîhata geçmişlerdir. 27 yıl süren müştereken postnişînlik, 1280/1864 senesinde Şeyh Hasan Rıza Efendi'nin müncezib olarak uzleti seçip şeyhlik makâmından çekilmesiyle nihâyete ermiş ve Şeyh Ahmed Muhtar Efendi’nin Hasîrizâde Dergâhı meşihat görevi 1864-1879 yılları arası 15 yıl daha tek başına devâm etmiştir.
Kendilerine “Hasîrîzâde” denilmesinin sebebi Şeyh Halîl kuddise sirruh hazretlerinin hasır ticâreti ile meşgûl olan diğer oğlu ve hasırcıbaşı el-Hâc Emin Ağa’nın ticârethânesinde birlikte olduklarından “Hasırcı Şeyh” nâmıyla bilinmesinden dolayıdır. Şeyh Halil, Mısır’ın Demenhur şehrinde doğmuş, ticâret için İstanbul’a gelip gittiği dönemde İstanbul’a yerleşmiştir.
Şeyh Ahmed Muhtar Efendi, Sa’diyye tarîkatı’nın hilâfetini babası Şeyh Süleyman Sıdkı Efendi’den almış, tarîkat hırkasını halasının oğlu Şeyh Atâullâh Efendi’den giymiştir.
Şeyh Ahmed Muhtar Efendi, “Mesnevîhân-ı Şehîr” diye tanınan Hâce Hüsâmeddin Efendi’den (ö. 1864) Mesnevî dersi görmüştür. Yenikapı Mevlevîhânesi postnişîni olan Osman Selahaddin Efendi’den (ö.1887) Mevleviye tarîkatı hilâfeti almıştır.
Şâzelî Şeyh Mehmed Emin Efendi ve İbrâhim Berrâdetü’l-Medenî’den Şazeliyye tarîkatı hilâfeti almıştır. Horansanlı Sâhibzâde Hoca Fazl Kadir Efendi’den Nakşibendîlik; Hamalı Şeyh Ömer el-Hârîrî’den Rufâîlik ve Sayda Halvetî şeyhlerinin birinden Halvetîlik icâzeti almıştır. Rûhâniyet-i kudsiyelerinden istifâde tarîkiyle İmam Abdülvehhâb Şa’rânî, Seyyid Ahmed el-Bedevî ve Gavs-ı A’zam Abdülkâdir Geylânî hazretlerine de mânevî bağlılığı vardır.
Sa’diye tarîkatı pîri Sa’deddin Cibâvî’nin (ö.1300) soyundan gelen Şamlı Şeyh Yûnus eş-Şeybânî, İstanbul’a ziyârete geldiğinde, Hasîrîzâde Tekkesi’nde Şeyh Ahmed Muhtar Efendi’nin misâfiri olmuştur. Bu misâfirlikten çok memnun olan Şeyh Yûnus Şeybânî, Şeyh Ahmed Muhtar Efendi’yi çok takdîr ederek, yalnız Şeybânî soyundan gelenler arasında âdet olan beyaz sikke giymesi ve beyaz destar sarması için ona izin vermiştir.
Şeyh Ahmed Muhtar Efendi 1879 yılında hacca gitmiş, yerine Mehmed Elif Efendi’yi bırakmıştır. Hac dönüşü inzivâya çekilmiş, bu hâli 1901 yılındaki vefâtına kadar devâm etmiştir. Vefâtlarından yirmi sene kadar evvel seksen dört yaşında irtihâl edeceklerini ailesine haber vermişlerdir. Nitekim, 27 Muharrem 1319/16 Mayıs 1901 târihinde Pazartesi gecesi sabaha karşı vefât etmişlerdir. Cenâze namazı, Sünbüliye tarîkatından Şah Sultan Dergâhı şeyhi Ebu’l-Feyz Efendi tarafından kıldırılmış ve Hasîrizâde Dergâhı Türbesi’nde babası Şeyh Süleyman Sıdkı Efendi ile büyük birâderi Şeyh Hasan Rıza Efendi’nin kabirleri arasındaki kendisi için hazırlanmış husûsî kabrine defnedilmiştir. Mezar taşı, oğlu Şeyh Mehmed Elif Efendi’nin 14 beyitlik Farsça târih şiiriyle birlikte kayıptır. Söz konusu kayıp şiir şöyledir:
Târih
Hazîne-i kemâl u pîr-i reşîd Delîl-i Hakk ve der zemâna ferîd
Cenâb-ı pîr mâ Ahmed-i Muhtâr Selîk-i pâk bâz-râh-ı sedîd
Halûk-i merd ü zende dil-‘ârif Tevâzu’uş cenân ki kesî nedîd
Suhn u rû dakîka dân u zarîf Tabîb-i dilhâ-yı muhibb u mürîd
Vefâ-şi’ar u keremkârı u metîn Sadûk-râst gû şecî’ u şedîd
Mücâhid u sabûr-i derd u belâ Çenân-ı bed ki ve lâ ‘aleyye mezîd
Hakîkaten yegâne ‘âşık-ı bûd Nihâye bi-ma’şûk hod ber seyyid
Biçâr u heştâd sâle ömr-i ‘azîz Hemîşe tâ’at u ‘ibâdet güzîd
Bi-tayyib-i nefs hod güzîde sefer Nidây-ı ‘irci’î z hak çû şenîd
Ezîn-ifirâk men habera ser-şodem Dilim în zehr-i şûra çünki çeşîd
Bâşın çeşm u hûn dil-sâzem Ba’de ezîn surh în kitâb-ı cedîd
Elîfâ nevîsem bedâni surh hem Târîh-i rıhlet ân pîr-i vahîd
Sinîn-i ömr ân muhibb-i sadûk Çû der mahremi bigâye resîd
Dahil-i şod penç-i âl-i ‘abâ Esâbehullâhu sevâbe’ş-şehîd 1319
Şiirin Türkçe Anlamı:
Kemâl hazînesi ve olgun bir pîr; Hakk’ın delîli ve zamânının eşsizi,
Hazreti pîrimiz Ahmed Muhtâr, doğru yolun tertemiz yolcusu,
Ârif gönüllü, insanın en güzel huylusu, kimseye belli etmediği tevâzusu,
İncelikleri bilen ve zarif konuşan, sevenlerinin ve mürîdlerin gönüllerinin doktoru,
Vefâlı, cömert ve metin, doğru söyleyen, dürüst, yiğit ve cesur yürekli,
Mücâhid ve derde ve sıkıntıya sabreden; öyle ki onun üzerine başka yoktur.
Eşsiz gerçek bir âşıktı, sonunda kendisi mâşûkuna kavuştu.
Seksen dört yıllık kıymetli ömründe, dâimâ itâat ve ibâdeti seçti.
Kendi nefsini temizlemek için sefere çıktı, Allahtan “irci‘î” sesini duyunca,
Bu ayrılığa haber alıp gönlüm bu acı zehri tadınca ben şaşkına döndüm,
Gözlerimin ve kalbimin kanıyla bu yeni kitab kırmızıya boyarım.
Ey Elif! Onu da kırmızıyla yazarım o biricik pîrin ölüm târihini.
O sâdık mürîdin seneler süren ömrü, yoksunluk içinde amacına ulaştı
Âl-i Abâ hânesine (içine) dâhil oldu; “Allah ona şehitlik sevâbı versin”. 1319/1901)
Şeyh Ahmed Muhtar Efendi güçlü bir şâir ve hattattır. Na’t-ı Nebevî ve tevhîde dâir şiirler yazardı. Hasîrîzâde Dergâhı giriş kapısı üzeri târih kitâbesi, Hasîrîzâde Dergâhı Sarnıçı târih kitâbesi, Sa’diyye Tarîkatı Üsküdar Kavsara Baba Tekkesi ihyâ kitâbesi, Sütlüce Kapıağası Mahmud Ağa Câmii tâmir kitâbelerinin nazmı Şeyh Ahmed Muhtar Efendi’ye âittir. Hattat Kazasker Kâmil Bey’den ta’lik meşkederek, hat sanatı icâzetini 1850’de yazdığı mâil kıt’a ile almıştır. Muhyiddîn İbni Arabî’nin Manzûmetü Esmâi’l-Hüsnâ adlı eseri ile2 İmam Şa’rânî’nin Risâletü’l-Envâri’l-Kudsiyye adlı eserini nesih hattı ile istinsah etmiştir.3
Zevcesi Fatıma Bâise Hanım (ö.1894), çocukları Mehmed Elif Efendi (ö.1927) ve Fatıma Becîle Hanım’dır. Zevcesi Fatıma Bâise Hanım’ın kabri Hasîrizâde Elif Efendi Dergâhı hazîresindedir.
Şeyh Ahmed Muhtar Efendi orta boylu, buğday renkli, geniş omuzlu, büyük elâ gözlü, alnı geniş, sünnet-i seniyyeye muvâfık uzunluk ve genişlikte az siyahı bulunan beyaz sakallı, güzel yüzlü, mütebessim, hıfz u vakâr ile berâber mütevâzi, Allâh’ın ve kulların hukûkunda çok dikkatli, hakkı söylemekte hiçbir şeyden korkmaz, hilm u gadabında mûtedil, ikram sâhibi ve cömert, büyük küçük, avam ve havas her sınıf halk tarafından sevilen ve saygı gösterilen biriydi.
Âlimleri ve ârifleri sever ve cümlesine ziyâde hürmet eder, misâfirlerinin hizmetini bizzat îfâya bezl-i himmet buyurur, fakirleri ağırlar, ihtiyâcı olan elbiseden başka hiçbir şeye mâlik olmadığı gibi kesesi ve bir parası dahi yoktu.4
Şeyh Ahmed Muhtar Efendi’nin Hattat Mehmed Kâmil Efendi’den aldığı ta’lik icâzetnâmesi.
Dipnotlar:
1 Şeyh Süleyman Sıdkî Efendi’nin bir gazeli:
Gönül envâr-ı hurşîd-i hakîkatten münevverdir
Ânınçün sırr-ı remz-i “’alleme’l-esmâ”ya mazhardır
Hicâb ancak yine kendi özündür yoksa ey gâfil
Tecelliyât-ı vahdet ser-te-ser ‘âlemde ezhardır
Hemen sen mürg-i cânın lâne-sâz-ı bâğa teslîm et
Gelir gam çekme aslâ rızk-ı maksûmun mukadderdir
Tecellî-i celâl eylerse me’yûs-i ‘atâ olma
Teselliyât-ı envâr-ı cemâl elbet mukarrerdir
Gel imdi hâk-i pây-i şeyhi kubl-i dîde kıl Sıdkî
Tarîk-i ‘aşk-ı Hakk’da reh-nümâdır sana rehberdir
(Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifleri, Meral Yayınevi, İstanbul, 1972, cilt 2, s. 387)
2 Muhyiddin İbni Arabî,Manzûmetü Esmâi’l-Hüsnâ, Süleymaniye Kütüphanesi, Sütlüce Dergâhı, Elif Efendi, No. 110/1-5.
3 İmam Şa’rânî, Risâletü’l-Envâri’l-Kudsiyye, Süleymaniye Kütüphanesi, Sütlüce Dergâhı, Elif Efendi, No:8.
4 Mehmed Elif Efendi, Tenşîtu’l-Muhıbbîn bi-Menâkıbı Hoca Hüsâmeddin, Süleymaniye Kütüphanesi, Nazif Paşa, No. 1217, s. 45-55; İbnülemin Mahmud Kemal İnal, Son Asır Türk Şairleri, MEB, İstanbul, 1969, s. 983-985; Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifleri, Yaylacık Matbaası, İstanbul, 1972, s. 388.
Ocak 2024, sayfa no: 54-55-56-57
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak