Öyle insanlar vardır ki sîmâları gönüllerinin aynasıdır. Sürekli tebessüm hâli âdetâ onların süsü, ziyneti olmuştur. Mehmet Serhan Tayşi bu gönül erlerinden biridir. 28 Nisan 2015 târihinde Fatih Câmii’nde kılınan namazın ardından rahmet sağanağı altında sırladığımız Tayşi, yeri doldurulamayacak bir isimdi.
Uzun yıllar sessiz sedâsız eşsiz eserler inşâ eden Tayşi’yi, çoğumuz 2009 yılında yayınlanan “Ali Emîrî'nin İzinde/M. Serhan Tayşi Kitabı” isimli nehir söyleşi türündeki eserle tanıdık. Taha Kılınç’ın altı yıllık emeğiyle ortaya çıkan 600 sayfalık bu güzîde eser sâdece M. Serhan Tayşi’nin hayat hikâyesini değil, onunla birlikte pek çok kültürel sîmâya dâir hâtıraları da yitip gitmekten kurtarmıştır.
Serhan Tayşi, babasının görevi dolayısıyla bulundukları Adana'da 1942 yılında dünyâya gelmiştir. Aslen İzmir, Bayındırlı bir ulemâ âilesine mensuptur. Babası sekiz yıl Dolmabahçe Sarayı'nda Gazi Mustafa Kemal’in muhafızlığını yapmış dîni bütün bir polistir. İlk ve orta öğrenimini İzmir’de tamamlayan Tayşi, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Târih Bölümü’nden mezun oldu. 1970 yılında girdiği imtihan netîcesinde Millet Kütüphanesi’nde göreve başlayarak sırasıyla memur, bölüm şefi, uzman, başuzman ve müdür yardımcılığı görevlerinde bulundu. 1983′te Millet Kütüphanesi müdürü (Hafız-ı Kütüb) oldu ve 33 yıllık görevinin ardından 2003 yılı başında emekli oldu. Kütüphanecilik, kütüphaneler, kitaplar, kültür ve târih konulu birçok makāle kaleme aldı. Diyanet İslam Ansiklopedisi başta olmak üzere çeşitli dergi ve gazetelerde yayınlanan bu makālelerinin yanı sıra “Halvetî Büyüklerinin Tatlı Halleri (Lemezât-ı Hulviyye/Ez Lemeât-ı Ulviyye-Mahmud Cemaleddin el-Hulvi”), “Vâridât-i Bedreddin (Şeyh Bedreddin)”, “Osmanlılarda Tarikat Kültürü ve Sembolleri (Mecmu’atü’z-Zara’if Sandukatü’l-Ma’arif-Yahya Agâh Efendi)”, “Tarikat Kıyafetleri (Yahya b. Sâlih el-İslâmbolî)”, “Nesefi Akaidi Şerhi (Muhammed Nur'ul-Arabi)” gibi altın değerindeki eserleri kültür dünyâmıza kazandırdı.
Serhan Tayşi bu ilim serüvenini şöyle özetler: “Allah bana çok hayırlı bir hizmet makāmı nasîp etti, beni dünyânın en kıymetli yazmalarının bekçisi yaptı. Kaynaklar elimizin altındaydı. Üniversite hocalarının bile müsaade alarak dokundukları nâdîde eserlerle koyun koyuna yattık senelerce. O şeref bana yeter. Ali Emîrîlerin, Feyzullah Efendilerin himmetleri yeter.”
Tayşi’nin mürşidi kabûl ettiği Ali Emîrî Efendi (1857, Diyarbakır - 23 Ocak 1924, İstanbul), bilinen en eski Türkçe sözlük olan Divânu Lügâti't-Türk adlı eserin orijinal tek kopyasını bularak kültür hayâtına kazandıran kişidir. Otuz yıl kadar Osmanlı Devleti'nin değişik eyâletlerinde memuriyet yapmış ve gittiği yerlerde nâdide kitapları toplamıştır. Oluşturduğu büyük kitap koleksiyonunu devlete bağışlayarak İstanbul'daki Feyzullah Efendi Medresesi'nde "Millet Kütüphanesi"ni kuran Ali Emîrî Efendi; ömrünün sonuna kadar kütüphanenin idâreciliğini yürütmüştür. Ayrıca biyografi ve tezkire türünde birçok eser kaleme almış, bazı eski eserleri de "Nevâdir-i Eslâf" adı altında hâşiyelerle yeniden yayınlamıştır. Mehmet Serhan Tayşi işte böylesi bir ismin kurduğu Millet Kütüphanesi’nde 33 yıl görev yapmış ve mürşidinin hassâsiyetlerini yaşatmış, kutsal emânet kabûl ettiği birbirinden değerli el yazması eserleri korumuştur.
Son dönemin en önemli Osmanlı Türkçesi mütehassıslarından biri olan Tayşi, başta el yazması eserler olmak üzere binlerce Osmanlı Türkçesi eserin ilim dünyâsının hizmetine sunulmasını sağlamıştır. Kitapların içinde bir ömür süren Serhan Tayşi, geleneksel sanatlarımızla ve özellikle hat sanatıyla yakından ilgilenmiş, son dönem hat sanatının önemli üstatlarından Prof. Dr. Ali Alparslan’dan rik’a icâzeti almıştır. Fatih’te Galeri Kalem Güzeli’nde ve evinde kurduğu irfan sofrasında yıllarca Niyazi Mısrî Dîvânı’nı şerh etmiştir. Tayşi’nin İbn-i Arabî’ye, Seyyid Muhammed Nûr’ul-Arabî’ye özel bir hürmeti vardı. Bunların yanı sıra Necip Fazıl ve Muhammed Hamidullah’ı sever, takdîr ederdi.
- Serhan Tayşi, ömrünün son kısmında görme yetisini önemli oranda kaybetmişti. Bu sebeple nehir söyleşi şeklinde hazırlanan “Ali Emîrî'nin İzinde” isimli kitap, kültür târihimizi hakkıyla idrâk etmek isteyen okurlar için önemli hâtıratların başında geliyor. Tayşi, bu kitabında çağına tanıklık ettiği gibi yakın dönem kültür târihimizin önemli isimlerine dâir bilgiler de paylaşmıştır. Kitapta Mehmed Zahid Kotku, Necip Fazıl, Nihad Sami Banarlı, Nurettin Topçu, Samiha Ayverdi, Süheyl Ünver, Fethi Gemuhluoğlu, Abdurrahman Gürses, Ali Ulvi Kurucu, Bayram Ali Öztürk, Prof. Tarık Zafer Tunaya, Abdülbaki Gölpınarlı gibi yakın târihimize damgasını vurmuş birçok şahsiyetle ilgili anılara yer verilmiş. İzmir, Bayındır ve İstanbul’un kültür târihine ışık tutan değerli hâtıralar anlatılmış. M. Serhan Tayşi’yi vefâtının sene-i devriyesinde rahmetle anıyor, kendisini yakından tanımak isteyenler için “Ali Emîrî'nin İzinde” isimli hâtıratı okumalarını ısrarla tavsiye ediyoruz. Yazımızı Serhan Tayşi’nin târihe kayıt düşen şu sözüyle tamamlayalım: "Tecrübelerin yazılı olarak aktarılması ve sonraki nesillerin istifâdesine sunulması, hiç tanımadığımız insanlara ve zamanlara ulaşmamıza imkân sağlar."
Rûhu şâd, mekânı cennet olsun.
Nisan 2025, sayfa no: 48-49
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak