Ara

Hacı Hasan Efendi (ks)

Hacı Hasan Efendi (ks)

Hacı Hasan Efendi ismi yetmez mi onu anlatmaya? İsmiyle müsemmâ oluşu, ne büyük bir hakîkat.

Kendisini görmemiş ama ismini duymuş, kalbinde derin bir muhabbet oluşmuş kimseler vardı. İsmini de duymamış ama beni günlerce gelip okutan bu kimseydi diyenler hâlâ hayatta. Yerinde tanınmadı ama, uzaklara gidenler tanışma netîcesi, saygı duyanları gördükçe, mahçup oluyorlardı. Bakıyorlardı fakat göremiyorlardı. Çünkü gözlerde katarakt vardı.

Başı derde düşünce değil, her zaman bilinmeliydi. Hasta olunca gripin isteme yerine, kalbin hastalığında kapısı yoklanmalıydı. Kerâmetleri sayılmalı değil, tavsiyelerine uyulmalıydı. Boğazları yırtılırcasına konuşurken İslâmî esasları, eczaneden ilaç alır gibi mânevî dertlerimize devâlar bulmalıydık. Sohbetine bir seyirci gibi iştirak değil, kālinden hâlinden bir pay almalıydık. “Açtım pazarımı gelsin alanlar” derken, ne anlıyorduk acaba? Normal satıcı mı, yoksa İlâhî pazarın metâı mı diye düşünüyorduk?  Kur’ân-ı Kerîm ve Ehâdîs-i Muhammediyye'den süzülen, ilhâmât-ı İlâhî’den damlayan katreleri ne zannediyorduk? Bir ömür itikādı tashih, ibâdet ve ahlâkdan bahsediyordu. Nasîbi olanlar alacağını alıyordu. Herkes kābiliyetine göre istifâde ediyordu. Bardağın hacmi ne kadarsa, alacağı da o kadardır. Bu sebeble “karşıma bilenleri oturtun” buyuruyordu. “Bir aylık akümüzü şarj edip gidiyoruz” diyenler vardı. Bunun daha da ötesi, “otursun biz ona bakalım” diyenler de eksik değildi. Etraf ilçe ve illerdeki konuşmasını dinleyenler, “ilmihâl bilgimizi ondan öğrendik” diyorlardı. Evi bir üniversite, sofrası mîdenin yanında, kalbin ve dimâğın doyuma ulaştığı bir medreseydi. Hızır (as) nereye oturursa, ora yeşerirdi. Bu sebeble Hızır ismi verilmiştir, yeşillik anlamına. Hacı Hasan Efendi nerede bulunsa orayı ihyâ ederdi. Not defterini cebinden çıkarmaya gerek kalmaz, gönül defterinden neler anlatırdı neler. Ondaki bir özellik, sanki ruhları karşısına alır, ona göre hitâb ederdi. Biiznihi Teālâ herkes derdine göre ihtiyâcını alır giderdi. Şâhid olduğum hususlardan biri, hikâye gibi anlattığı konular, mûteber eserlerde görülürdü. Satırdan değil, sadırdan konuşuyordu. Dilden çıkan kulağa, gönülden çıkan gönle girer.

Ocak 2023, sayfa no:  18-19

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak