Ara

Gâye

Gâye

İmandan gāye mü’min, İslâm’dan gāye müslim, ibâdetten gāye âbid olmaktır. Sâdece isim değil, Esmâ ile müsemmâ olmaktır.

Cihâd edene mücâhid, ihlâslı olana muhlis, ihsan erbâbına muhsin denir. Kur’ân-ı Mecîd’de anılmak istenen, yaptığı amelle âmil olmaktır. En güzel tâbiriyle, “O’nun ahlâkı Kur’ân’dı”1 demektir. Ashâb-ı Güzîn’e, “canlı Kur’ân’dı” onlar denir.

Hedef, yaratılış amacına uygun, fıtrata münâsib bir hayâtı ortaya koymaktır. Arabayı sağa sola kırmadan dosdoğru gitmektir. Sevgili Peygamberimiz (sav)’in mübârek sakalını ağartan: “(Ey Resûl!) Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol.”2 âyet-i kerîmesidir.

Hedef mâlûm, hedefe nasıl erişilecek gāye bu. İnsanı hayvandan ayıran özellik de budur. Kuddûsi Velî Hazretleri buyurur: “Yeyüp içüben uyumakla insan olunmaz. Bu sınıf zümre-i hayvâna münâsib.”

Hayâtı mutfakla hâcet mahalli olarak görmemeli. Doğumla ölüm arasında yaptıklarımızdan sorumlu olduğumuzu bilmeli. “İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder?”3

Hedefini gözeten, hayâtına şu İlâhî mühürü vurur: “İnsanlar, hiç imtihâna tâbi tutulmadan, sâdece “İnandık!” demekle bırakılıvereceklerini mi sandılar?”4

Su, içmek için, hava, teneffüs için, ateş, ısınmak, toprak da ürün vermek içindir. Zerreden küreye kadar her varlık bir gāyeye mâtuftur. “Allâh’ın, göklerde ve yerdeki (nice varlık ve imkânları) sizin emrinize verdiğini, nîmetlerini açık ve gizli olarak size bolca ihsân ettiğini görmediniz mi?”5

Kâinat insan için, insan da Rabbimize kulluk için yaratılmıştır.

İlâhî hitap, kulların evsâfını gösterir. Aynı zamanda hedefe işâret eder. Genel hitap “Eyyühennâs”: Ey insanlar’dır. “Ey îmân edenler” inananlaradır. Allah’dan korkanlar “müttakîler”, “ebrar” hayırlılar, Rahmân’ın has kulları, mukarreb, Cenâb-ı Hakk’ın Zât-ı Ecellü A’lâ’sına yaklaştırdığı kullar şeklinde sınıflamaları görürüz.

Zālim, muktesid, hayır ve şerde müsâvî, sâbikûn, rızāya nâil kullar, mukarrebûn, Ashâb-ı şimâl ateş yârânı, ashâb-ı yemîn cennet ehli, sâbikûn mahbûb-ı Hüdâ olan kullar diye gruplandırılır. Kulunun, Allah Teālâ, durağan değil, muharrik olmasını ister. Sevgili Peygamberimiz (sav): “Dîninde iki günü eşit geçen ziyandadır.”6 Hedefi yüksek tutmamız öğütlenir. “Fitne kalmayıncaya, din otorite de yalnız Allâh’ın oluncaya kadar, onlarla savaşın.”7

Şu gördüğümüz âlemde bir seyir var. Akledenler, ibret alanlar her şeyin bir hedefe doğru gittiğini görür. Rüzgâr nebâtâtın aşılanmasını sağlar. Su yaşam kaynağıdır. Toprak gıdâ üretimini sağlar. Güneş olmasa bitkiler gelişmez, bulutlar yürümez, rüzgâr durur hayat son bulurdu. Mevlânâ (ks) bu değerleri, insan karakterine misâl olarak verir. Bunlar boşuna yaratılmadı. İbret almamız, ders çıkarmamız için halk olundu.

Güneş gibi ol şefkatte. Gece gibi ol ayıpları örtmekte. Akarsu gibi ol cömertlikte. Ölü gibi ol hilmiyette. Toprak gibi ol tevâzuda. Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol. Hakîkî müslüman, hakîkî mü’min ve hakîkî ihsan erbâbı ol. Tek hedef kul olmak.

Dipnotlar:

1 Ebû Dâvûd, Tatavvu’, 26.

2 Hüd, 11/112.

3 Kıyâme, 75/36.

4 Ankebût, 29/2.

5 Lokmân, 31/20.

6 Aclunî, Keşfu’l-Hafa, 2/276.

7 Bakara, 2/193.

Haziran 2025, sayfa no: 4-5

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak