Merhaba kıymetli okur,
Yenidünyâ Dergisi'nin bu ve devâm eden sayılarında “Bilim ve Teknoloji” konu başlığında birçok gelişmeyi birlikte inceliyor olacağız. Bu sayımızda “Bilim ve Teknoloji” konuşmalarımıza Fütürizm (Gelecekçilik) ile başlayalım.
- yüzyılda ortaya çıkan bu akım; modern sanatve toplumsal hareketlerinakımı olarak tanımlanıyor. Bu tanımla çok mâsum duran bu akımın temelinde ise ürkütücü bir gerçeklik var.
Bu akımın temel amaçlarında; geçmişteki estetik değerleri ve gelenekleri bütünüyle reddetmek, dünyânın geleceğinin “Modernlik” olduğunu savunmak, ülkeleri geçmişin ağırlığından ayırıp modernleştirmek ve özellikle “Şehirleşmiş Medeniyet”, “Makineleşme” ve “Sürat” kavramlarını toplumsal hayatta bir temel hâle getirmek bulunuyor.
Bu temel yaklaşımı önümüze koyarak geleceğimizi tasarladıklarını söyleyen fütüristlerin şu an gelinen noktada nasıl bir tanım yaptığına da bakalım.
Fütürizm Nedir?
Gelecek hakkındaki “oluşmuş bir gelecek vardır ve biz ona gider ya da onu tahmin ederiz” şeklindeki yaygın ve edilgen algıyı değiştirmeyi hedefleyen bakış açısıdır.
Fütürizm tüm yaşamsal durumlar için bir bakış açısı ve yaklaşımdır. Herhangi bir meslek, cins, ırk, din ya da toplumu temsîl etmez, belirli kişi, kurum ya da topluma âit olamaz. İnsanlığın iyiliğini hedefleyen herkes fütürist bakış açısı ile hayâtın her boyutuna bu şekilde bakabilir. Her birey, şirket, kurum, toplum ve devlet uzgörülü, multidisipliner şekilde, aklını kullanarak, bilgi ve teknolojiden yararlanarak gelecek vizyonunu belirleyip onu etkileyecek olayları göz önüne alarak geleceğini şekillendirebilir.
Fütüristler günümüzde bu tanımla gelecekçiliği tanımlıyorlar evet, yazımızın en başında yaptığımız tanımı tekrâr ederek bu tehlikeli akımı tanıma yolculuğumuza şöyle devâm edelim: “Geçmişteki estetik değerleri ve gelenekleri bütünüyle reddetmek” diyerek başlayan bu akım şimdi meslek, cins, ırk, din kavramlarını da kökten reddediyor. Gelecek tahmin edilmez tasarlanır ve yaşanır diyen fütüristler sizce geleceğimizi mi yoksa insanı mı tasarlamak istiyorlar?
Ülkemizdeki temsilcilerine yine yazımızda yer vereceğiz ama hemen öncesinde hybrid insan yâni cins, ırk, din kavramları zihin ve kalp dünyâsından silinmiş yarı makine yarı insan olarak tasarlanan insanların çok uzakta olmadığını ve savundukları sürat kavramıyla bu insan modelini nasıl hayatımıza dâhil ettiklerini birkaç örnekle anlatalım ve devâm edelim.
Güney Kore'den yayılarak dünyâ gençlerini etkisi altına alan “K-Pop” gruplarının, 12-18 yaş arası kitlede yarattığı kültürel dezenformasyon ve cinsiyetsizlik kültürü insan tasarlamanın adımlarından olsa gerek.
Fütüristler kendi dînini, kendi kültürünü, kendi parasını, kendi mantığını oluşturmak istiyor. Kendi felsefesini oluşturmaya çalışıyor. Bunların en büyük problemi kültürle, medeniyetle, cinsiyet ve dinle.
Dünyâda insan sayısını çok fazla gören bu gelecek tasarımcıları insanları kontrol etmeyi uzak görüyorlar ve evliliği, âileyi yok ederek nüfusta azalma planlıyorlar. Bugün Avrupa'da bazı ülkeler 50-60 yıl sonrasını göremiyor. Çünkü eşcinsellik çok yaygın. Ve bu tasarımı “K-Pop” gibi müzik gruplarıyla dijital dünyâya gençlerimizi ve çocukları çekerek başarıyorlar. Belki sizlere uzak gibi gelen bu tehlike komşunuz, okulda çocuğunuzun arkadaşı veya sizlerden habersiz kardeşiniz çocuğunuz olabilir. Bu akım büyük yıkımların sâdece bir parçası, bir de “Tanrıyı kıyâmete zorlayan Evangelistler” var.
Modern zamanlarda bile ‘Tanrıyı kıyâmete zorlamak’ projesi, Evangelist Hristiyanlar arasında harâretle savunulan düşüncelerin başında geliyor. Bu anlayışın belli bir misyonu var. Tanrının dünyâ hâkimiyetini eline geçirebilmesi için insanoğlunun bozulmayı ve yozlaşmayı gerçekleştirmesi bir başka deyişle yeryüzünü yaşanmaz hâle getirmesi gerekir ki bu durum bir eskatolojik sonuç doğurabilsin.
Görüldüğü gibi kıyâmeti hızlandırma ve olası sonu hazırlama projesi sâdece dinsel ve mitsel bir arayış olmaktan çıkmış siyâsal bir ideoloji hâline gelmiştir. Evangelistlerin etkili olduğu Amerika’da sırf bu anlayış üzerinden yıkıcı politikalar belirlenmekte, yıkıcı ve bozguncu politik duruşlar desteklenmekte, İsrail-Hristiyan dünyâ uzlaşısı sessizce sürmekte, tâbiri câizse Tanrı kıyâmete zorlanmaktadır.
İnternet aramalarında çok rahat bulabileceğiniz bir video’da geçen şu cümlelerle örneklerimizi bitirelim.
1990 yılında Baş Haham Lubavitch, Netanyahu’ya ‘Mehdi’nin gelmesi için birşeyler yap’ demiştir. Dikkatinizi çekmek istiyorum yıl “1990”, teknoloji bu kadar gelişmemiş ve gelecek tasarımcıları dünyâmızı yeniden kurmaya çalışıyorlar ve Allâh’ımızı kıyâmete zorladıklarını iddia ediyorlar.
Bu yazımızda maksadımız sizleri karamsarlığa itmek değil ancak bir bilinç uyandırabilmektir.
“Her şeyin melekûtu O'nun elindedir...” (Mü'minûn, 23/88; Yâsîn, 36/83)
âyetinden anladığımız üzere her şeyi idâre eden görünmez kanunlar, sistemler, emirler hep Allâh’ın kudretindedir ve Onun takdîriyle vazîfe görürler. Bizler korkarak sinerek değil ancak bu ipe sarılarak bir bilinç uyandırabiliriz.
Yazımızı ülkemizdeki temsilcilerinden birkaç alıntıyla bitirelim. Fütürist Ufuk Tarhan T-İnsan Modeli kitabında okurlarına şöyle sesleniyor:
GELECEK TAHMİN EDİLEMEZ, TASARLANIR VE YAŞANIR!..
“Dijital Çağ, Robot Devrimi, Yenilenebilir Enerjiye Geçiş, Uzay Çalışmaları, İnsanlığın Dönüşümü (Transhümanizm)... Her şey sarsıcı, bozguncu (disruptive) biçimde gelişiyor... Hızla değişen gelecek hayatla, kariyerle ve işle başa çıkmayı, para kazanmayı, mutlu olmayı her zamankinden daha karmaşık bir hale getiriyor. Yaşam sanki giderek daha da zorlaşıyor!” diyerek önce korku pompalıyor ve ardından:
Yarının işini yarına bırakmayın!
Geleceğinizi kendi haline bırakamazsınız!
“Gelecekteki Siz’i” başkası değil, kendiniz şekillendirmelisiniz!
Ve bunu yapmak zorundasınız! Kesinlikle yapabilirsiniz!
Başarılı, mutlu olmak istiyorsanız başka seçeneğiniz de yok zaten!
“İyi de nasıl yapacağız?” diyenlere yanıt: Geleceğin başarılı insan modeli T-İNSAN’a dönüşerek... yâni onlar gibi olarak.
Temmuz 2022, sayfa no: 58-60
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak