Ara

Fenomen Kültürünün Topluma Etkileri

Fenomen Kültürünün Topluma Etkileri

Günümüzün popüler yüzleri olan sosyal medya fenomenleri, hem olumlu hem de olumsuz anlamda toplumu etkiliyor. Geniş kitleler tarafından tâkip edildikleri için ürettikleri içerikler dikkat çeken ve geniş hayran kitlelerine sâhip olan sosyal medya fenomenleri, tâkipçileri üzerinde büyük etki gücüne sâhip. Fenomen ile aynı kulvarda “influencer” kavramı da sıklıkla kullanılıyor. Türkçe, “etkileyici” olarak ifâde edilen “influencer” kavramı, fenomenliğin bir alt dalı gibi görülebilir. Fenomenler, kişisel yaşam tarzıyla tanınıp, viral olan eğlenceli içerikleriyle hayran kitlesi oluştururken, influencer’lar daha çok niş olarak tabir edilen alt kategorilerde markalarla işbirliği yapıyor. Güzellik, moda, seyahat, teknoloji, otomotiv, sağlık veya eğlence gibi dallarda uzmanlaşma görülüyor. Fenomenler eğlenceli içerikler üreterek anlık popülerlik kazanırken, ilk öncelikleri tâkipçilerinin satın alma kararlarını etkilemek olmayabilir. Influencer’lar ise markalarla işbirliği yapma ve güven ilişkisi kurduğu tâkipçilerinin satın alma davranışını etkilemeyi birinci amaç olarak görür. Sonuç olarak, hem fenomen hem de influencer kavramından söz ederken, yaklaşık olarak aynı şeyi kastediyor ve aynı şeyin sonuçlarından bahsediyoruz.

Zamâne Medyası

Peki gazete, dergi, radyo ve televizyon gibi geleneksel medya araçları varken, dijital medya araçları bir başka deyişle sosyal medya platformları neden tercîh ediliyor? Dijital iletişim araçlarının çokça tercîh edilmesinin ilk sebebi mâliyet. Geleneksel medyada bir reklâm kurgulamak yüksek mâliyetler gerektirirken, dijital platformlarda yapım ve yayın olarak reklâm projelendirmenin mâliyeti çok düşüktür. Bir ürünü sosyal medya araçları üzerinden pazarlamak için bazen bir telefon ve internet bağlantısı bile yeterli olur. Sosyal medya uygulamalarının kullanım kolaylığı, birçok kişinin profesyonel bilgi ve beceri gerektirmeden içerik üretmesi ve paylaşmasını mümkün kılıyor. Bunun yanında sosyal medyanın sınırları aşan etkisi, üretici ve satıcıların sâdece bulundukları ülkelere değil, dünyânın herhangi bir noktasına ürün ve hizmetlerini pazarlamalarına imkân sağlıyor. Küçük işletmeler tanıtım ve reklâmları için sosyal medyayı kendi başlarına kullanabildikleri gibi, iş hacmi büyüdükçe profesyonel kişiler ve ekiplerle çalışma ihtiyâcı doğuyor. Bu noktada sosyal medyada geniş tâkipçi kitlesine sâhip olan ve bu tâkipçi kitlesiyle samîmî diyalog kurarak, onların satın alma davranışlarını etkileyen fenomenlerle işbirlikleri gündeme geliyor. İş hacmi büyüdükçe pazarlama bütçeleri de büyüyor. İşler, fenomen/influencer ajanslarıyla işbirliği yapmaya kadar gidiyor.

Pandemi Yükselişi Hızlandırdı

Fenomen kültürün hızlı yayılmasında Covid-19 küresel pandemisi etkili oldu. Karantina ve sosyal mesâfe kuralları sebebiyle insanlar evlerine kapanmak zorunda kalınca, dijital platformlara talep arttı. İnsanlar hem iletişimde kalmak hem de eğlenmek için Instagram, TikTok ve YouTube gibi platformlarda daha fazla zaman geçirmeye başladı. Pandemi sürecinde insanların günlük sosyal medya kullanım süresi yüzde 30 arttı. 2020’nin ilk yarısında YouTube’un izlenme süresinde yüzde 20’ye yakın artış yaşandı. TikTok, bu süreçte dünyâ genelinde 1 milyardan fazla indirmeye ulaştı. Evde geçirilen zamanın artması, sâdece içerik tüketiminde değil, üretiminde de artışa neden oldu. Birçok kişi pandemi döneminde yaşadıklarını sosyal platformlardan paylaşmayı tercîh etti. Bu süreç, pek çok yeni içerik üreticisinin doğmasına zemin hazırlarken, fenomen kültürün popülerleşmesini hızlandırdı. Sosyal medya platformlarının yükselişi ve artık hayâtın içinde vazgeçilmez bir yer edinmesiyle, fenomen kültürü güç kazandı. Instagram, TikTok ve YouTube üçgeninde paylaşılan içeriklerle, hem sosyal hem de ticârî hayâta yön veriyor fenomen kültürü. Bugün sosyal medyada varlık göstermeden ve pazarlamanın sosyal medya ayağını kurgulamadan neredeyse hiçbir iş yapmak mümkün değil. Büyük sanâyicilerden KOBİ’lere, köşedeki kafeden ara sokaktaki çiçekçiye kadar herkesin yeni müşteriler bulmak ve bu müşterileriyle iletişim kurmak için sosyal medyadan yararlandığını görüyoruz.

Onlar Artık Rol Model

Fenomen kültürünün en büyük etkisi, kuşkusuz çocuklar ve gençler üzerinde oluyor. Yeni neslin, eğitim-öğrenim ve meslek seçim sürecinde rol model aldığı kişiler arasında artık sosyal medya fenomenleri de var. Bilindik meslek dallarına yönelmek yerine sosyal medya ünlüsü olma davranışı gözleniyor gençlerde. Fenomenlerin günümüzün gözde sîmâları hâline geldiği düşünüldüğünde, bu kişilerin toplumdaki her yaştan bireyi etkilediği tartışılmaz. Bu etkileri olumlu ya da olumsuz olarak değerlendirebiliriz. Sosyal medyada güç kazananların bu güçlerini nasıl kullandığına göre, varacağımız sonuç değişir. Toptan bir yargıyla fenomen kültürün sâdece olumsuz etkileri olduğunu savunmak doğru değil. Instagram, YouTube ve TikTok gibi platformlar için yasakçı bir tavır içine girmek yerine, bu mecrâlarda tâkip edilen sosyal medya ünlüleri bağlamında konuyu ele almak gerekir. Gençler sosyal medyada kendilerini geliştirecek, olumlu mânâda rol model olacak kişileri tâkip ettikleri ve bilinçli davrandıkları sürece bir sorun yok. Burada sorun, sosyal medyanın bilinçsiz kullanımı sonucu, olumsuz örneklerin rol model alınması ve gençlerin kişiliklerinin geliştiği bir dönemde onları kötü etkilemesi riskidir. Olumsuz örnek olabilecek fenomenlere hayranlık duyan çocuklar, âilelerinin değerleriyle ters düşebilir. Bu durum âilelerde ciddî sorunlara yol açma riski taşır. Bu noktada çocuklarla açık iletişim kurmak, sosyal medyada tâkip ettikleri hesapları kontrol etmek faydalı olur. Eğitici ve öğretici içerikler yayınlayan, onların kişisel gelişimlerini olumlu yönde etkileyen ve yeni beceriler kazandıran hesapların tâkip edilmesi teşvîk edilebilir. Problem ve test çözme, derse hazırlama, kodlama becerisi öğretme, faydalı kitap tavsiyeleri verme üzerine odaklanan sosyal medya hesapları olumlu örnekler olarak gösterilebilir. Bu olumlu örnekleri gören çocuklar ve gençler, kendilerini iyi yönde geliştirmek isteyecektir.

Tüketim Çılgınlığına Teşvik

Çocuklar ve gençlerin rol model almaya başladığı fenomen kültürünün olumsuz yönlerine baktığımızda, aşırı reklâm bombardımanı sonucu, tüketim çılgınlığına yönlendirmeyi örnek olarak gösterebiliriz. Gençler genellikle örnek aldığı fenomenlerin tavsiye ettiği ve kullandığı ürünlere sâhip olma arzusu duyuyor. Popüler markaların ürünleri üzerinden kendisini başkalarıyla kıyaslamaya başlıyor, o markalara sâhip olamadığında özgüven kaybı yaşıyor. Âileler popüler markaların ürünlerini satın alma gücü olmadığı için ya da marka bağımlılığı oluşmasın diye çocukların tüketim talebini karşılamadığında problem yaşanıyor. Burada yine çocuk ve ebeveynler arasında açık iletişimin sürdürülmesi ve bu konuda iknâ edici konuşmaların yapılması faydalı olur. Sosyal medya platformlarında çocuklar ve gençleri olumsuz yönde etkileyen unsurlardan biri de yetişkinlerde olduğu gibi algoritmalardır. Sosyal medya algoritmaları, kullanıcıların çok izlediği, beğendiği ya da yorum yazdığı içerikleri daha fazla gösterme eğiliminde olduğundan, çocuklar ve gençler genelde aynı türden ve sürekli tekrarlanan içeriklere mâruz kalır. Sürekli birbirine benzeyen, eğlenceli ama çoğu faydasız içeriklere mâruz kalan çocuklar ve gençler, eğitim hayatlarında zaman yönetimi problemi ve dikkat dağınıklığı yaşar. Eğlenceli içerikler, eğitici içeriklere göre daha câzip gelir. Sosyal medya kullanımı artınca, ders çalışma ve sınavlara hazırlanma gibi hayâtî görevleri erteleme davranışı görülebilir.

13 Yaş Yasağı Yaygın

Âilelerin, çocuklar ve gençlerin sosyal medya kullanımını tamâmen yasaklamak yerine dengeleme yaklaşımında olması gerekir. Sosyal medya kullanımını, belli gün ve saatlerle sınırlamak yerinde olur. Çocuklarının yaş ve kişisel gelişim durumlarına göre buna her âilenin kendisinin karar vermesi daha doğru. Çocukların ödev ve sorumluluklarını aksatmasına izin vermeden mâkûl bir yöntem bulunabilir. Dünyâ genelinde kabûl görmüş uygulama, 13 yaşından küçük çocukların sosyal medyaya girmesine izin vermemek şeklinde. Bu yaşın altındaki çocukların, sâdece belli günlerde ve âilelerin gözetiminde sosyal medyayı kullanmasına izin veriliyor. Bazı ülkelerde yaş sınırı daha yukarı çekilmiş durumda. Sosyal medya yasağı, ABD’nin bazı eyâletlerinde 14, Çin’de 16 yaş olarak uygulanıyor. 14 yaşın altındakilere sosyal medyanın yasak olduğu Avustralya’da ise bu sınırın 16’ya çekilmesi gündemde. Fransa’da ise 15 yaş altındakilerin sosyal medyaya girmesi ebeveynlerinin iznine bağlı. Bu uygulamaları referans alan Türkiye’de de benzer bir sınırlama getirilmesi planlanıyor. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından yürütülen çalışmada, 13 yaşın altındakilere sosyal medyanın yasaklanması, 13-16 yaş arasındakilerin de âilelerinin izniyle bu platformlara girmesi planlanıyor.

Etik Kuralların Gerekliliği

Âileler, sosyal medya fenomenlerinin ürettiği video içeriklerinin olumlu ve olumsuz yönleri hakkında çocuklarla konuşarak, onlara bilinç aşılayabilir. Çocukları telefon, tablet veya bilgisayarla kendi odalarında tek başına bırakmak yerine, onlarla iletişim içinde kalarak bu süreci kontrol altında tutmak yararlı olur. Çocuğun ortak alanlarda bulunması ve âilenin gözetiminin olması, olası sorunları önleyebilir. Çocuğun karşısına çıkan ve kendisini rahatsız eden içerikler hakkında âilesine bilgi vermesi, üzerinde âilece konuşulması, doğru davranışlar geliştirmeyi destekler. Fenomen kültürünün topluma olumsuz etkilerini önlemek için devlete de görev düşüyor. Bu çerçevede, etik kurallar geliştirilmesi ve yasal düzenlemeler yapılması gerekliliği var. Hem ticârî hem de ahlâkî bir denge olması açısından, Ticaret Bakanlığı tarafından yayınlanan, “Sosyal Medya Etkileyicileri (Influencer) Tarafından Yapılan Ticari Reklâm ve Uygulamalar Hakkında Kılavuz” bir aşama kabûl edilebilir. Bu kılavuzda, sosyal medya kullanıcılarının “Influencer Marketing” olarak ifâde edilen reklâm ve tanıtım faaliyetleri sırasında uyması gereken kurallar düzenlendi. Belgede markalarla yapılan işbirliklerinin açıkça belirtilmesi ve tüketicilerin yanıltılmaması için net kurallar yer aldı. Buna göre tanıtım faaliyetinde bulunanlar paylaşımlarında #reklâm ve #işbirliği gibi etiketler kullanmak zorunda. Bu kurallara uymayanlara bakanlık tarafından “örtülü reklâm” gerekçesiyle büyük para cezâları veriliyor.

Sosyal Medya Okuryazarlığı

Sosyal medya kullanımında karşılaşılabilecek muhtemel sorunları önlemek için, okullarda medya okuryazarlığının yanında, sosyal medya okuryazarlığı da öğretilmesi gerekiyor. Sosyal medyada mâruz kalınan içeriklere karşı nasıl bir yaklaşım geliştireceğini bilmek, çocuk ve gençleri muhtemel sorunlardan korur. Bilinçli sosyal medya kullanıcısı, karşısına çıkan her içeriği doğru kabûl etmez. O içeriğin hazırlanmasının arkasındaki amacın ne olduğunu ve kime fayda sağlayacağını düşünür. Anlık ve acele tepkiler vermez. Bazen sosyal medyada karşımıza çıkan bir olayın, büyük gürültü kopardıktan 24 saat sonra, asılsız olduğunun ortaya çıktığını görüyoruz. Kaynağını ve motivasyonunu tesbît etmeden, kaynağın güvenilirliğinden emîn olmadan bir içeriği tekrar paylaşmak, beğenmek ya da yorum yapmak, sâdece bu tür dezenformasyon faaliyetlerini planlayanların işine yarar.

Doğru Yöne Kanalize Edilmeli

Bugün büyük bir medya gücü hâline gelen fenomen kültürünü doğru yöne kanalize ederek, faydalı amaçlar için kullanmak mümkün. Eğitici ve iyiliğe yönlendirici içeriklerin desteklenmesi, fenomen kültürün topluma fayda sağlayan proje ve amaçlar için destekleyici bir araç olarak kullanılması, bireyler ve toplum için faydalı olacaktır. Sorumluluk bilinciyle içerik üreten fenomenler, bireylerin hayatlarını olumlu yönde etkiler. Bunu sağlamak için, yasa koyucuların olumlu adımları teşvîk edici düzenlemeler getirmesi, ilgili kurumların kamuoyunda bilinçlendirme çalışmaları yapması ve bunların uygulamada sıkı tâkip edilmesi isâbetli olur.

Şubat 2025, sayfa no: 70-71-72-73

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak