Fâtiha, günde beş vakit namazımızda en az kırk kez okuduğumuz, gönül ferahlığımız için sıklıkla tekrar ettiğimiz, Kur’an’a edeple girişin mükemmel kapısı, Kur’an-ı Kerim’in ilk sûresi olan Ümmü’l-Kur’an’dır. Merhum Üstadımız Mahmud Sami Ramazanoğlu Hazretleri, mü’min gönülleri Fâtiha Sûresi ikliminde nefes almaya çağırmış. O mübarek sûreyi açıklayan en veciz ifadelerden sohbetler oluşturmuştur. Tekrar tekrar okunası, satır aralarının hikmetini düşüneceğimiz, bereketli ve şifalı satırlar…
Fâtiha Sûresi aynı zamanda bir duadır. Gönülleri ferahlatan, okudukça ne kadar çok ayrıntısının olduğunu keşfettiğimiz bir yolculuk…
Bu sûre aynı zamanda Allah’ın, kendi kitabını okumak isteyenlere öğrettiği bir duadır. Okuyucuya, Rabbimizden ne istemeliyiz, nasıl istemeliyiz sorularını öğreten, Rabbimizi tanıma yolculuğuna çıktığımız bir sûredir, duadır.
Dua, Allah’ın azameti ve ulviyeti karşısında kulun aczini itiraf etmesi, muhabbet ve tazim duyguları içinde Allah’ın lütuf ve yardımını talep etmesidir. Dua, insanın Allah ile kurduğu samimi ve içten bir diyalogdur. İnsan, dua aracılığıyla yalnızca ihtiyaçlarını arz etmekle kalmaz, aynı zamanda O’na yakınlaşır, kendi acziyetini fark eder ve manevi bir huzur bulur.
Duanın birkaç temel yönü vardır:
Kulluğun İfadesi: Dua, insanın Allah karşısındaki acizliğini ve O’na olan muhtaçlığını kabul etmesidir.
İçsel Arınma: Dua, insanın kendi iç dünyasını gözden geçirmesine ve manevi anlamda olgunlaşmasına vesile olur.
Tevekkül ve Teslimiyet: İnsan, dua ile dileklerini Allah’a arz eder ama aynı zamanda O’nun iradesine boyun eğmeyi de öğrenir.
Manevi Tatmin: Dua, psikolojik olarak da kişiyi rahatlatır, umutsuzluğu giderir ve insana güç verir.
Bu yüzden dua, sadece bir talep veya yakarış değil, aynı zamanda Allah ile sürekli bir bağ kurmanın en önemli yollarından biridir.
Rabbimiz kudsî hadiste:
“Namazı (Fâtiha’yı) kulumla kendi aramda yarı yarıya paylaştım ve kulum dilediğini alacaktır. Kul, ‘Hamd âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur’ deyince Allah, ‘Kulum bana hamd etti’ buyurur. Kul ‘Rahmân ve Rahîm’ deyince Allah, ‘Kulum beni övdü’ der. ‘Ceza gününün tek sahibi’ deyince ‘Kulum benim yüceliğimi dile getirdi’ der. ‘Ancak sana ibadet eder ve yalnız senden yardım dileriz’ deyince ‘Bu, kulumla benim aramda ortak olan kısımdır ve istediği kulumun olacaktır’ buyurur. Kul ‘Bizi dosdoğru yola ilet; nimetine erdirdiklerinin yoluna, gazaba uğramışların ve sapmışların yoluna değil!’ deyince Allah, ‘İşte bu, yalnızca kuluma aittir ve kuluma istediği verilecektir’ buyurur.”
Hz. Ali Efendimiz şöyle buyurmuştur:
"Kur’ân’ın tamamı Fâtiha’da, Fâtiha’nın tamamı besmelede, besmelenin tamamı da ‘B’ harfinde toplanmıştır."
Sûrede, Allah’tan nelerin isteneceği, ayrıca istemenin usul ve âdâbı da öğretilmektedir. Buna göre istemenin şartları; önce ne istediğini bilmek, sonra ona gerçekten ihtiyacı olduğunu belirtmek, daha sonra da onu elde etmek için yapılması gerekeni yapmaktır. Böylece gerçek dua, nimeti hayal ve arzu etmek değil, o nimete ulaşmanın doğru yoluna girmek ve o yolda sebat edip ilerlemektir.
Fâtiha Sûresi, inanan insana kesin bir düstur ve şaşmaz bir formül halinde hidayetle ibadetin önemini ve ebedî nimetin elde ediliş yöntemini bildirmektedir. Böylece sûreyi okuyan mü’min, Allah’a kul olduğunu ifade ve ikrar ettikten sonra kendisiyle Yaratıcısı arasında hiçbir aracı bulunmadan doğrudan O’na seslenir.
Allah ile kul arasında bir tür sözleşme ve antlaşma olarak da değerlendirilen Fâtiha Sûresi, Allah-insan ilişkisinin mahiyetini ortaya koyar ve bunun hangi kurallara bağlı olarak sürdürüleceğini öğretir.
Rabbim ahdimizi unutturmasın, her daim hatırlayıp sırât-ı müstakîme yönelenlerden olmayı nasip eylesin…
Nisan 2025, sayfa no: 20-21
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak