Ara

Fâtiha Bir Yana Kur’ân Bir Yana

Fâtiha Bir Yana Kur’ân Bir Yana

Fâtiha sûresi, Kur’ân’ın ilk sûresidir. O, hem Mushaf tertîbinde ilk sûredir, hem iniş sırasında ilktir. Bütün bir sûre olarak ilk inen sûredir. Onun hem Mekke’de hem Medîne’de, iki sefer indiği de söylenmiştir. 

Fâtiha sûresi, en fazla ismi olan sûrelerin başında gelir. Zîrâ bu sûrenin özellik ve güzelliklerini anlatmaya bir-iki isim yetmez. Fâtiha, Ümmü’l-Kitâb (Kitâbın anası, esâsı), Hamd, Seb’u’l-Mesânî (tekrarlanan yedi), Vâfiye (bölünme kabûl etmeyen tam), Kâfiye (yeterli olan), Esâs, Şifâ, Salât, Suâl, Şükür, Duâ

Meşhûr ismi olan Fâtiha kelimesi, sûre içerisinde geçmez. Tıpkı İhlâs sûresinin bu isminin sûrede geçmediği gibi. Bu özellik bu iki sûreye mahsustur. Diğer sûrelerin meşhûr isimleri sûrenin içerisinde geçer. Fâtiha ismi sûrede geçmez. Zîrâ sûre, mânevî fetihten, gönüllerin fethinden bahseder. Mânevî fetih ise gözle görülmez. İhlâs da mânevîdir, o da baş gözüyle görülmez. Sözgelimi maddî fetihten bahseden Fetih sûresinin ismi sûrenin ilk âyetinde geçer. Doğrusu Biz sana apaçık bir fetih/zafer vermişizdir.1 Son inen sûre olan Nasr sûresinde de fetih kelimesi geçer. Çünkü bu sûredeki fetihten kasıt da maddî fetihtir. Allâh’ın yardımı ve fetih/zafer günü gelip, insanların Allâh’ın dînine akın akın girdiklerini görünce, Rabbini överek tesbîh et; O'ndan bağışlama dile, çünkü O, tevbeleri dâimâ kabûl edendir.2

Bir âyet-i kerimede şöyle buyrulur: And olsun ki, sana dâimâ tekrarlanan yedi âyetli Fâtiha'yı ve Kur’ân-ı Azîm'i verdik.3 Âyetteki tekrarlanan yediden kasıt çoğu müfessire göre Fâtiha sûresidir. Ona bu ismin verilmesinin pek çok hikmeti vardır. Şöyle ki:

Bu sûre ikişerli, iki kısımdır. Sûrenin ilk yarısında Kulun Rabbini övmesi, ikinci yarısında da Rabbin kuluna ikramları anlatılır. O, namazın her rek’atında tekrarlanır, çünkü Fâtihasız namaz noksandır. Bu sûre, namazda başka bir sûre yâhut âyetle birlikte ikilenerek okunur. Bu sûre, diğer ilâhî kitaplarda olmayan eşsiz bir mânâ deryâsıdır. Yedi âyetli bu sûreyi okuyan kimseye cehennemin yedi kapısı birden kapanır. Bu sûre hem Mekke, hem de Medîne’de iki sefer inmiştir.4

Bu mübârek sûre kısalığına rağmen Kur’ân’ın en kapsamlı sûrelerindendir. Büyük Müfessir Fahruddîn Râzî, Tefsîr-i Kebîr’inin başında bu husûsu şöyle açıklar: Bir zamanlar ben, şu Fâtiha sûresinden on bin faydalı husus ve önemli mesele çıkartılabilir, demişim. Bāzı hasetçi, câhil, geri zekâlılar bunu imkânsız görmüşler. Bu kitâbı yazmaya başladığımda, yukarıda bahsettiğimiz şeyin mümkün olduğunu gördüm.5

Sûrede şu temel kavramlara yer verilir: Allah, Rab, Rahmân, Rahîm, Mâlik isimleriyle… Din günü âhiret, ibâdet/kulluk, yardım dileme, hidâyet, sırât-ı müstekîm, nîmet, nîmet verilenler, gazaba uğramış olanlar ve sapıklığa düşmüş olanlar anlatılırBunların her birinin uzun uzun açıklanması gerekir. Aslında Fâtiha sûresi Kur’ân’ın özeti, tüm Kur’ân ise onun tefsîri mesâbesindedir.

Fâtiha’dan başka hamd ile başlayan dört sûre daha vardır ki onlar şunlardır: En’âm, Kehf, Sebe’ ve Fâtır. Bu sûrelerin ilk âyetleri şöyledir:

Hamd, âlemlerin Rabbi Allâh’a mahsustur.

Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı vâreden Allâh’a mahsustur.

Hamd Allâh’a mahsustur ki, uyarmak için kuluna eğri bir taraf bırakmadığı dosdoğru Kitâbı indirmiştir.

Hamd, göklerde olanlar ve yerde bulunanlar Kendisinin olan Allâh’a mahsustur. O, Hakîm'dir, her şeyden haberdardır.

Hamd, gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler kılan Allâh’a mahsustur.

Elbette Fâtiha sûresi bu anlatılanlardan ibâret değil. Bunlar bizim anlayabildiklerimizden size sunabildiklerimizdir. Sûrenin asıl açıklaması ise Kur’ân'ın kendisidir. O'nu iyice anlamak isteyen Kur’ân'a yönelsin, O'nu okuyup anlamaya çalışsın. Kur’ân, Fâtiha’daki Bizi hidâyete eriştir duâsına verilen bir cevaptır. Fâtiha sûresi özetle bizlere şunları söyler:

Sûrenin Lisân-ı Hâli

1- Fâtiha sûresi, tüm özellik ve güzellikleriyle, Kur’ân’ın özetidir. Hz. Ali der ki: "İlimler hazînesi Kur’ân Fâtiha sûresinde, Fâtiha da besmelede özetlenmiştir."

2- İnsan, cin ve meleklerin, canlı cansız tüm âlemlerin Rabbi Allah’tır. Ey küçük âlem olan insan, senin Rabbin de O’dur. O halde O’nun Rubûbiyetini kabûl et ve O’nun yönetim ve terbiyesine gir.

3- Bu sûre ile Rabbimiz bize, Kendisini nasıl övüp şükredeceğimizi, nasıl duâ edeceğimizi öğretmiştir. Öyleyse Fâtiha'yı duâlarımızın başında ve sonunda hiç dilimizden düşürmeyelim. 

4- Tüm övme ve övülmeler Allâh’a hastır. O’nun nizâmının hakkıdır tüm övmek ve övülmeler. 

5- Din gününde yâni kıyâmet gününde güven içerisinde olmak isteyen kul, din gününün sâhibi olan Allâh’ın dîninden hiç ayrılmasın ve hep din günündeki hesâba hazırlansın. 

6- Kulluk; ibâdet, boyun eğmek, bağlanmak demektir. Kulluk, hayâtı Yüce Allâh’ın ölçülerine göre yaşamaktır.

7- Allâh’ın yardımı olmadan, lâyıkıyla O'na ibâdet de edemeyiz. Onun yardımına lâyık olmak ise kul olmaya bağlıdır. Kul olmayanlara Allâh’ın yardımı gelmez. 

8- Müslüman da olsa her insan yanılabilir. Yoldan çıkabilir. Onun için sürekli Sırât-ı Müstakîm’i, yolların en doğrusunu Allah'tan istemeli ve o yolda devamlı kalmayı, o yolda ilerleyerek kaliteli Müslümanlar olmayı dilemeliyiz.

9- Dosdoğru yola ulaştıran düstur, içerisinde hiç şek-şüphe olmayan ve muttakîler için hidâyet rehberi olan Kur’ân’dır.

10- Bunca günah ve hatâlarımız, bizde Rabbimizden istemeye yüz bırakmamıştır. Onun için biz de Fâtiha’da, başta Peygamberler olmak üzere ümmet olarak "biz" diye duâ ettik. Öyleyse her Fâtiha okuyuşumuzda ümmetin bir ferdi, İslâm’ı yaşama ve yaşatma konusunda İslâm’ın bir şûbesi olduğumuzu unutmayalım. Yalnızca Sana kulluk ve ibâdet ederiz, yalnızca Senden yardım dileriz, Bizi dosdoğru yola ilet diye çoğul kalıpla duâ ederken iki husûsu hatırlarız: Biz yalnızca kendimiz adına değil, tüm ümmet adına Sana yalvarıyoruz, duâmızı kabûl eyle. İkinci olarak da ferd olarak bir cemâat bilinciyle şöyle yakarıyoruz: Yâ Rabb, kalbimin imâmetinde bütün organlarımı Senin Huzûrunda safa dizdim ve bütün organlarımla birlikte Sana ibâdet ediyoruz ve bütün organlarım adına Senin lütf u keremini istiyoruz!

11- Peygamberler, sıddîklar, şehitler ve sâlihler kendilerine nîmet verilenlerdir. Öyleyse onların yolunda, onlar gibi olarak nîmetlere ehil kişiler olmaya gayret etmeliyiz. 

12- Allâh’ın lânet ve gazabına uğramış, azâbını haketmiş tüm lânetlilerin gidişat ve yollarından uzak duralım, sonra da Fâtiha'yı okuyalım. 

13- Ey Müslüman! Her Fâtiha'yı okuyuşunda Rabbinin huzûrunda durduğunu, Rabbinle konuştuğunu ve Rabbinden istediğini unutma. O’na yaraşır kul olmaya çalış. 

14- "Fâtiha'sız namaz olmaz" hadîsine göre namazda Fâtiha okumak vâciptir. Diğer mezheblere göre ise farzdır. Buna göre bir günlük, 40 rek’atlık namazlarda kırk kere Fâtiha’yı tekrarlıyoruz. Namaz bizi hazırlayan bir mektepse Fâtihasız namaz ve namazsız da hayat olmaz. Aslında tekrar sanılan bu her bir okuyuş, bizi değişik bir açıdan hesâba çeker; Fâtiha’ya uymayan her yanlış söz ve davranıştan uzaklaşmak için yeni bir uyarı ve alarmdır. 

15- Fâtiha'nın sonunda okuyan ve dinleyenin "Âmîn" demesi sünnettir. "Âmîn", duâmızı kabûl buyur Allâh’ım demektir. Duâ mü’minin silahıdır, ibâdetlerin özüdür. Fâtiha duâsıyla başlayan, duâ âyetleriyle devâm eden ve Felak-Nâs duâlarıyla sona eren bir Kitâbımız var. O halde Kur’ân duâlarını dilimizden düşürmeyelim.

Dipnotlar:

1 48 Fetih 1.

2 110 Nasr 1-3.

3 15 Hıcr 87.

4 F. Râzî, et-Tefsîru’l-Kebîr.

5 F. Râzî, et-Tefsîru’l-Kebîr, I, 3.

Kasım 2021, sayfa no: 16-17-18

Abone Ol

En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!

Sosyal Medya Hesapları

Mesaj Bırak