İnsanların çoğu, zaman zaman depresyona girdiğini düşünür. Kendimizi yeteri kadar güçlü hissetmediğimizde, huzursuz hissettiğimizde, durgunlaştığımızda, eskisi kadar gülmediğimizde kendimizi kötü hissederiz ve “Eyvah depresyondayım” diye düşünürüz. Peki depresyon nedir? Nelere yol açar? Depresyondan kurtulmak için neler yapabiliriz? Depresyon; temel belirtileri isteksizlik, hayattan zevk alamamak, içinden hiçbir şey gelmemek olan bir hastalık hâlidir. Hepimiz zaman zaman kendimizi üzüntülü hissederiz ancak “geçici üzüntü” depresyonla karıştırılmamalıdır. Olaylara verilen gerçek anlamlar, sıkıntıların doğal algılanışı depresyonda olduğumuzu göstermez. Elbette üzüleceğiz, ağlayacağız ve en hızlı şekilde bu duruma uyum sağlayıp hayâtımıza devâm edeceğiz. Fakat depresyonda bu doğal durumdan farklı olarak algılayışımız bozulmuştur ve gerçekle algılarımız arasındaki ciddî farklar belirgindir. Kişinin dikkati yapabildiklerinde değil yapamadıklarında yoğunlaşmıştır, yâni olumsuz bakış açısı oluşmuştur. Depresif bozukluk sâdece davranışlarımızı değil duygularımızı, düşüncelerimizi, alışkanlıklarımızı, hobilerimizi, hayâtı algılayış biçimimizi de değiştirebilir. Günlük yaşam aktivitelerindeki bozukluk oldukça belirgindir. Depresyondaki kişi, eskiden yapmaktan keyif aldığı birçok etkinlikten keyif almakta oldukça zorlanır. Hattâ depresyonun derinliğine göre hasta artık önceleri keyif aldığı hiçbir şeyi yapmaz. Uyku ve yeme alışkanlıkları değişir. Daha az ya da oldukça yoğun uyku görülür. Depresyondaki kişi eskiye oranla çok daha fazla uyku ihtiyâcı hissedebilir. Yeme alışkanlığı da bozulur, kişi çok hızlı ve tad almadan yemek yer ya da çok az beslenebilir çünkü bu eylem ona artık keyif ve haz vermez. Bütün bu değişiklikler sonucunda işlevsellikte bozulmalar, kendini içe çekme, kendini değersiz hissetme, umutsuzluk görülür. Depresyon, bireyin hayâtındaki bütün haz merkezlerine saldıran bir durumdur. Ayrıca depresyondaki kişi davranışlarının diğer insanlar tarafından nasıl değerlendirildiğini de çok fazla önemser ve genellikle olumsuz değerlendirildiğini düşünür. Depresyondaki hüzün duygularının sebebi genelde geçmiş yaşantılardır. Geçmişte yaşanan ve yeterince anlamlandırılamamış olaylar bugün yaşanan olaylarla tetiklenebilir ve kişiyi depresyona sürükleyebilir. ‘’Keşke’’ kelimesi depresyondaki kişinin en sık kullandığı kelimedir. Mevsimsel afektif bozukluk olarak da adlandırılan mevsimsel depresyon her sene aynı zamanda oluşur. Çoğunlukla sonbahar veya kış zamânı başlar ve ilkbahar veya yaz zamânı biter. Kış aylarında değişen havayla birlikte sabah uyanmakta güçlük, enerji kaybı, yorgun ve bitkin uyanma, konsantrasyon güçlüğü, yorgunluk ve karamsarlık gelişebilir. Hava güneşli olmasa da sabah veya öğlen saatlerinde 25-30 dakîka dışarıda yürüyüş yaparak güneş ışığından faydalanın, Düzenli olarak spor yapın, sağlıklı beslenin ve bol bol su içmeye çalışın, Kendinizi sabah yataktan erken kalkmaya isteklendirin, Yaşamınıza dâir yeni hedeflerbelirleyin ve yeni planlar yapın, Vücudunuz için gerekli vitamin ve mineralleri almaya çalışın. Depresyonda olan kişiler kendilerini yalnızca hayâtın akışına bırakarak iyileşemeyebilirler. ‘Kendi kendine iyileşme’ depresyon geçiren hastaların yarısında mümkündür. Ancak tedâvi olunmadığında belirtiler (semptomlar) haftalarca, aylarca, hattâ yıllarca sürebilir. Oysa uygun tedâvi, depresyondaki birçok insana yardımcı olabilir. Psikolojik destek ve terapiler depresyonu yenmekte oldukça etkilidir. Depresyondaki kişi terapiler sâyesinde premorbid (hastalık öncesi) döneme geri döner. Terapilerin desteğiyle kişi, depresyon sebebiyle yapamadığı günlük yaşam planlamalarını ve organizasyonlarını kolaylıkla yapabilir hâle gelir. Depresyondaki insanlar genellikle sorun çözme konusunda kendilerini yetersiz hissederler ancak psikoterapi desteği ile sorun çözme yetenekleri geliştirilir. Terapiler sonrasında hayâta başka bir pencereden bakmayı öğreniriz. Terapist kendisine danışanı; soruna farklı yaklaşımlar, daha akılcı planlamalar, aktivite planlamaları, zamânı iyi kullanma, yaşanan olayların insana neler hissettirdiği ve bu hislerin davranışlar üzerindeki etkisi konularında eğitir. Genel olarak düşünce tarzlarımızdaki çarpık bakış depresyona girmemize sebep olabilmektedir. Meselâ ‘’olumluyu KÜÇÜLTMEK olumsuzu BÜYÜTMEK’’ oldukça sık görülen düşünce biçimidir. Diğer düşünce yanlışı ise genelleme yapmak ve akıl okumaktır. “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak”, “Herkes benim tembel olduğumu düşünüyor’’, “Ne kadar da yetersizim” gibi otomatik, zihnimize hemen geliveren genelleme düşünceleri görülür. Depresyondaki kişi karşılaştığı ilk engelde vazgeçer, mücâdele için gücü yoktur. Diğer çarpık düşünce de şudur: Ya hep ya hiç… Oysa hiçbirimiz mükemmel değiliz. Hiç kimse tamâmen güzel ya da çirkin, hiç kimse bütünüyle zekî ya da aptal değildir. İnsanın elinden geleni yapması yeterliyken, depresyondaki kişi kendini mükemmelliğe zorlar ve yapamadığında kendini yetersiz hisseder. Özet olarak depresyon, çarpıtılmış düşüncelerin hâkim olduğu bir hastalıktır ve tedâvi edilebilir bir durumdur. Güvenli ellerde yapılan tedâviler, terapiler depresyon sıkıntısından bir an önce kurtulmanız içindir. Dünyâca kabûl görmüş ve etkinliği isbât edilmiş olan BİLİŞSEL VE DAVRANIŞSAL TERAPİ yöntemi tedâvi için en iyi tercihtir. Hayâtı daha güzel yaşamanıza, daha da önemlisi daha iyi algılamanıza mânî olan depresyondan kurtulmanız için en kısa sürede destek almanızı öneririm. Sevgiden hiç ayrılmadan huzurla kalın.
Abone Ol
En son haberleri doğrudan gelen kutunuza alın. Asla spam yapmayız!
Mesaj Bırak